Bir oyun tasarımcısının gözünden: Türkiye'de oyun sektörü neden gelişmiyor? Nasıl gelişebilir?

yigidyum

Kilopat
Moderatör
Katılım
24 Ağustos 2017
Mesajlar
2.416
Makaleler
1
Çözümler
6
Selam herkese. Bu konuda biraz ülkemizdeki oyun sektörünün neden geride kaldığı ve bu konuda nasıl pozitif adımlar atılabilir bunlarla ilgili konuşmak istiyorum.

Öncelikle ben 2017 senesinden beridir oyun geliştirmeyle uğraşıyorum, aynı zamanda da Dijital Oyun Tasarımı 2. sınıf öğrencisi olarak hayatıma devam ediyorum. Bu bilgiyi vermek istedim, bu konunun beni ne kadar ilgilendirdiğini anlayın diye :D

Burada da sizlerin de görüşleri benim için çok değerli. Verilebilecek her fikir, benim ve çalıştığım ekipler aracılığıyla hayata geçer belki bir gün, kim bilebilir?

Şunu da önden söyleyeyim, uzun bir yazı olacak ve yazdıklarımın hepsi kendi şahsi fikrim olacak. Rica ediyorum kimse yanlış anlamasın.

O zaman uzatmadan başlayayım.

622227fd2ce3cc0455a88166_blog-gamedev-fullsize.png


Bölüm 1 - Güncel Türk oyun sektörüne genel bakış

Ülkemizde yatırımcılar ve geliştiricilerin genel olarak konuya bakışı bana göre "Ulan bakalım hangi tür en kolay yoldan para yaptırır bize?" kafasında ilerliyor biraz. Aslında en başında çok da yanlış bir düşünce değilmiş gibi gelse de biraz derinlemesine düşününce bu bakış açısının nasıl zincirleme bir hata silsilesine sürekleneceğini anlayacaksınız.

Bu düşünce, bu misyon ile işe koyulduğumuzu varsayalım. Önce pazar araştırması yapılıyor. Kullanıcılar hangi oyunlara zamanlarını ve paralarını harcamaya daha hevesli, hangi tarzda oyunlara daha ilgililer vs. Özellikle mobil platformlar için araştırma yapılıyorsa sonuç pek tabi "hyper casual", ya da yeni yeni türemeye başlayan "hybird casual" çıkıyor. Sonrasında buna göre fikirler tartışılıyor, bir yol haritası çiziliyor ve geliştirme aşaması başlıyor. Buraya kadar bir sorun yok değil mi? O zaman devam ediyorum.

Geliştiricilerin bir oyunu geliştirirken oyun ile bağ kurması çok önemli. Takdir edersiniz ki bu misyonla başlayan projelerde kimse hiçbir bağ kuramıyor projeyle. "Yapalım bitsin gitsin" kafasıyla girişiliyor işe çünkü. Bu işin sonucunda ortaya tatsız, kuru, renksiz bir oyun ortaya çıkıyor. İnstagram'da bir iki yalandan reklamla alıyor başını gidiyor. Sonra bu oyunların milyonlar kazandığı haberleri çıkıyor, yeni şirketler de bunları görüp yeniden aynı döngüye giriyor. Çark bu şekilde işliyor.

Bu konu bazında bunun birkaç sebebi var. En büyük sebebi ekonomi. Türkiyedeki yatırımcılar veyahut indie ekipler ne yazık ki yurt dışındakilerin seviyesinin yanına bile yaklaşamıyor maddi olarak. Bunu anlayabiliyorum. Hızlıca yüksek gelir elde etmek elbet çok tatlı bir şey. Ama bu oyunlar tabiri caizse ölü doğuyorlar. Maksimum 1 sene sonra unutulup gidiyorlar belki de. Ama bütün ekipler "hyper casual" yapıyor değil elbet. Şimdi o noktaya geliyorum:

Bölüm 2 - Tutunamayanlar

En başa dönüyoruz, misyon.

Türkiye'de aslında bilinen bilinmeyen çok sayıda küçük oyun geliştiricisi ekipleri var. Özellikle başlarında bir yatırımcı olmayan bu ekipler amiyane tabirle bir düşün peşinden gidip, hayal kırıklığıyla uyanma yoluna gitmye çok meyilli oluyorlar. Neden mi?

Ben kendimden örnek vereyim, AAA oyunlar veya hikayesi ile beni bir diyardan başka bir diyara sürükleyen oyunlar oynarken inanılmaz heves ediyorum. Hemen kafamda "Acaba şunu nasıl yapmışlar, bunu nasıl yapmışlar" diye düşüncelere dalıyorum. Bir gün ben de böyle bir oyun yapcağım düşüncesinden kendimi alıkoyamıyorum.

İşte benim gibi 3-5 genç bir araya gelince ne oluyor dersiniz? Kendimize güven var, gençliğimiz de var, e güzel de bilgisayarımız var, "Biz de yaparız ulaaaan!" diye daladumbala konuya giriş yapıyoruz. Daha oyunun dökümantasyonunu yaparken bile altından kalkamayacağımızı anlıyoruz, ama önceki gün birbirimizi gazladık... Nasıl geri döneceğiz şimdi?

Kimsenin sesi çıkmıyor; herkeste yalancı bir inanç, oyunu geliştirmeye başlıyoruz. Aylar yıllar geçiyor, paralar harcanıyor, sonuç ne? Sonuç hüsran. Tabi ki istediğimiz seviyelerin yanına bile gelemiyoruz. Çok uçtuk çünkü, ayaklarımız yere hiç basmadı ki...

Elimizdeki her neyse, artık zararımızı ve emeğimizi karşılaması için piyasaya boy göstermeye gidiyoruz. Evet bizle tanışın, "Tutunamayanlar".

Bol bol gelen eleştiriler "Yavv bir de şu ülkede bir işi düzgün yapın yav" edaları, büyük hayal kırıklıkları.

Bölüm 3 - Bu sefer tutunanlar, daha doğrusu "Bedel Ödeyenler":

Bu kaotik ortamdan faydalanmak isteyenler oluyor elbet. Bir taraf sürümden kazanmak için her hafta saçma sapan oyunlar yapıp para basarken, diğer yandan bahsettiğim küçük ekipler sürünürken üçüncü yol beliriyor.

Arkadaşlar özellikle bu yazımda oyun ismi kullanmamaya özen göstereceğim. Ama siz hangilerinden bahsedeceğimi anlaycaksınız eminim.

Bu tarz ekipler (insanlar), "Reklamın iyisi kötüsü olmaz" ya da "Paraya giden her yol mübahtır" diye düşünüyor olacaklar ki, bütün değerlerine küfür yemek uğruna saçma sapan, yarım kalmış oyunları piyasaya peydahlayarak; bir de mümkünse içerisine milli, dini tutabilecek ne değer varsa serpiştirerek para kazanmaya çalışıyorlar. Genelde başarılı oluyorlar da. Ama hiçbir saygınlıkları falan kalmıyor tabi bu sektörde. Oyuncular tarafından linç edile edile karşı konulamaz bir hızla kıllarını bile kıpırdatmadan reklamlarını yaptırıp, geriye yaslanıp izliyorlar sadece.

Pay to Win oyunlar da bu kategoriye dahil evet. İlerisini düşünme yok, zaten yeni yeni emekleyen Türk oyun kültürünü düşünmek yok. Para var para. Daha ne olsun :)

Bölüm 4 - Eee hiç mi başarı yok kardeşim?

Evet arkdaşlar. Benim gözümde gerçek anlamda hiç başarı yok desem yeridir. Bu gidişle olmaz da zaten. He ilerleme var mı? Var elbet.

Geçtiğimiz günlerde kendime staj ararken fark ettim, yüzlerce "game developer" ilanı varken, tek tük sanat kategorisi ilanı vardı. Sanat kategorisi dediğime bakmayın; 3D modelleme, bölüm tasarımı, sesler ve müzikler, kullanıcı arayüzü tasarımı, hikaye anlatımı gibi gibi daha aklıma birçoğu gelmeyen ve aslında "oyun tasarlamanın" belki de iskeletini oluşturan bu güruha hiç talep yok.

Bu şekilde nasıl başarı gelebilir ki? Belki yüzlerce oyunlarda kullanılmış assetleri toplayıp, telif hakkı olmayan müzikler bulup birleştirip ortaya nasıl bir "tasarım" nasıl özgün bir fikir konulabilir ki? Oyun yapmak sadece kod yazmaktan mı ibaret?

Bölüm 5 - Ne yapmalıyız?

Bütün söylediklerimi toparlamak gerekirse; oyunlarımızda, ekiplerimizde, yatırımcılarımızda, yani insanımızda ruh yok arkadaşlar. Hiçbirimizde yok. Maalesef bu oyun sektörüne de yansıyor, bütün sektörlere de. Hepimiz geçinme derdine düşmüş, para kazanmanın peşine düşmüş öyle de gidiyoruz.

Bu bizim suçumuz değil elbet, ama yine başa dönüyoruz; ekonomi. Yatırımcılarımızın büyük şeyler deneyip çöpe atacak parası yok, küçük ekiplerin eksik kaldığı yerlerde kendini tamamlayacak parası yok.

Bu gerçekten en büyük sorunlardan biri bana göre. Ama tek başına bir sebep olabilir mi? Bence olmamalı. Üç beş kuruşla, onu geçtim tek başına bir bilgisayarıyla oyun geliştiren ve inanılmaz şeyler başaran insanlar var arkadaşlar. Sadece para değil konu.

Bence asıl mesele düşünce biçimi. Sanata, özgünlüğe, yaratıcılığa, yeteneğe, bilgiye hak ettiği değeri vermediğimiz sürece hiçbir yere varamayız. Bu gün ben oyun tasarlıyorum dediğimde "Aaa bak o işte iyi para var bi oyun yap bizi zengin et" diyen, yaptığım çizimleri-tasarımları, yazdığım kodları gösterince "Ya güzelmiş de bak benim tanıdığım bi abi var, internetten satış yapıp....." diye devam eden abilerim ablalarım olduğu sürece ben de kendimi geliştiremem.

Yanlış anlaşılmasın, tabi ki bu işi para için yapıyoruz, ama parayı en öne koyup geri kalan her şeyi camndan aşağı atarsak o zaman bir adım gidemeyiz diyorum.

Umarım en kısa zamanda bir şeylere bakış açımız değişir, işte o zaman emin olun ekonomi de düzelir.

Dediğim gibi, bunların hepsi şahsi fikrimdi. Daha da söylenecek konuşacak çok şey var ama, biraz yoruldum açıkçası. Olur da birileri bu konuya mesaj atıp fikir belirtirse seve seve fazlasını konuşuruz zaten. Buraya kadar okuyanlara teşekkür ediyorum, kalın sağlıcakla.
 
Son düzenleme:
Oyun şirketlerinin amaçlarından birisi assetler ile oyun yapma ve bunu yaparken devletten "sömürebildikleri" tüm yardım ve çalışan desteklerini sömürmek. Yardımlar bitince de çalışanı çıkarıp yeni çalışan almak. 7 ay bir oyun şirketinde tasarım ve asistan olarak çalıştım.

Özel değilse hangi oyun şirketinde çalıştınız, tüm oyun şirketlerinin amacı bu mu?
 
Oyun sektörünün gelişmemesinin en büyük nedeni; Türk aile yapısı ve eğitim sistemidir.

Oyun geliştirirken en çok hayal gücümüzü kullanırız fakat baskıcı aile yapısı ve ezberci eğitim sistemi insanların içindeki çocuğu öldürüp hayal gücünü sıfırlar.
Umarım en kısa zamanda bir şeylere bakış açımız değişir, işte o zaman emin olun ekonomi de düzelir.
Oyun yapımcılığıyla ilgilenen bir ekonomistim ama mikroekonomik düzelmeyle makroekonomi düzelmez ki makroekonomi bozulduğu için mikroekonomi bozuktur.
 
Oyun sektörünün gelişmemesinin en büyük nedeni; Türk aile yapısı ve eğitim sistemidir.

Oyun geliştirirken en çok hayal gücümüzü kullanırız fakat baskıcı aile yapısı ve ezberci eğitim sistemi insanların içindeki çocuğu öldürüp hayal gücünü sıfırlar.

Oyun yapımcılığıyla ilgilenen bir ekonomistim ama mikroekonomik düzelmeyle makroekonomi düzelmez ki makroekonomi bozulduğu için mikroekonomi bozuktur.
Bence eğer eğitim seviyesi artar ve insanlar değişirse, makro ekonomiyi belirleyen insanlar, şirketler, yöneticiler de değişir/değişmek zorunda kalır.

Tabi ben ekonomist de değilim, çok ilgi alanım da değil. Şahsi düşüncem bu yönde. Her şeyin başı eğitim bana göre :)
 

Yeni konular

Geri
Yukarı