Kahramanımız, Osmanlı Devleti'nin son yıllarında, (sanırım 1897) yılında doğmuş, İstanbul'un kalabalık ve karmaşık sokaklarında büyümüş bir gençtir. Ailesi, Osmanlı Devleti'nin önemli kalemlerinde çalışmış olan bir ailedir ve kahramanımız da geleneksel Osmanlı eğitim sistemiyle yetişmiştir. Ancak, bu dönemde Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu zor durumlar, devletin zayıflayan ekonomisi ve ardı ardına gelen yenilgiler, İstanbul'un atmosferini kasvetli bir hale getirmiştir.
Eğitimi sürecince bir miktar Fransızca ve ailesinin Alman diplomat tanıdıkları sayesinde öğrendiği iyi seviyede Almanca, ona kapılar açmıştır ve Alman kültürüne bir merak duymuştur.
Eğitimini tamamladıktan sonra kahramanımız, ailesinin geleneğini sürdürerek düşük bir maaşla devletin bir kalemde çalışmaya başlar. Kıvrak zekası, iyi derecede Almanca konuşabilmesi ve çalıştığı kalemdeki neşeli kişiliği sayesinde, bir Alman şirketinin dikkatini çekmeyi başarır. Almanların Osmanlı ile ilgili demiryolu inşaatı projesinde çalışan kalem elemanları arasında yer alır. Görevi, Osmanlı bağlantılarında basit işler yapmak ve tercümanlık görevlerine yardımcı olmaktır.
Almanya'ya geldiğinde kahramanımız bir kültür şoku yaşar, ancak çabuk adapte olur. Ancak, Alman toplumu savaşın gölgesinde olduğundan dolayı çalkantılı bir dönem geçirmektedir. Bu süreçte, kahramanımız kendi kimliği ve geleceği konusunda belirsizlikler yaşamaya başlar. Yine de içinde, eğer bir savaş çıkarsa geri dönebileceği umuduyla yaşam mücadelesine devam eder.
Ancak, Birinci Dünya Savaşı patlak verince, kahramanımızın hayatı altüst olur. Savaşın etkisiyle işini kaybeder, yalnız ve umutsuz bir şekilde Almanya'da hayatta kalmaya çalışır. İletişim kurmak için çabalasa da, haber alamaz ve ailesine ulaşamaz.
Kader, karşısına kalemden bir arkadaşını çıkarır karşısına. Bu arkadaşı sayesinde, bir matbaada iş bulur ve çalışmaya başlar.
İleri bölümlerde, matbaada süregelen olayları ele almayı umuyor, eleştirilerinizi bekliyor; sağlıcakla kalmanızı niyaz ediyorum.
Eğitimi sürecince bir miktar Fransızca ve ailesinin Alman diplomat tanıdıkları sayesinde öğrendiği iyi seviyede Almanca, ona kapılar açmıştır ve Alman kültürüne bir merak duymuştur.
Eğitimini tamamladıktan sonra kahramanımız, ailesinin geleneğini sürdürerek düşük bir maaşla devletin bir kalemde çalışmaya başlar. Kıvrak zekası, iyi derecede Almanca konuşabilmesi ve çalıştığı kalemdeki neşeli kişiliği sayesinde, bir Alman şirketinin dikkatini çekmeyi başarır. Almanların Osmanlı ile ilgili demiryolu inşaatı projesinde çalışan kalem elemanları arasında yer alır. Görevi, Osmanlı bağlantılarında basit işler yapmak ve tercümanlık görevlerine yardımcı olmaktır.
Almanya'ya geldiğinde kahramanımız bir kültür şoku yaşar, ancak çabuk adapte olur. Ancak, Alman toplumu savaşın gölgesinde olduğundan dolayı çalkantılı bir dönem geçirmektedir. Bu süreçte, kahramanımız kendi kimliği ve geleceği konusunda belirsizlikler yaşamaya başlar. Yine de içinde, eğer bir savaş çıkarsa geri dönebileceği umuduyla yaşam mücadelesine devam eder.
Ancak, Birinci Dünya Savaşı patlak verince, kahramanımızın hayatı altüst olur. Savaşın etkisiyle işini kaybeder, yalnız ve umutsuz bir şekilde Almanya'da hayatta kalmaya çalışır. İletişim kurmak için çabalasa da, haber alamaz ve ailesine ulaşamaz.
Kader, karşısına kalemden bir arkadaşını çıkarır karşısına. Bu arkadaşı sayesinde, bir matbaada iş bulur ve çalışmaya başlar.
İleri bölümlerde, matbaada süregelen olayları ele almayı umuyor, eleştirilerinizi bekliyor; sağlıcakla kalmanızı niyaz ediyorum.