Burada aynı ahlaki düşünceye sahip olmak tercih değil zorunluluktur. Toplum, ahlakı sağlamak için kendi kurallarını sana dayatır eğer kabul etmezsen toplumdan dışlanarak cezalandırılırsın. Toplumda yaşama kuralıdır bu.
İnsan kendi çıkarı için toplumun çıkarını düşünür. Çünkü toplum yükselirse birey de yükselir.
Toplum fiziksel cinayet işleyemez çünkü bu durum toplum içindeki bireyleri kötü etkiler ve toplumu dağıtır. Eğer bir birey toplumun huzurunu ve düzenini bozuyorsa onu toplumdan dışlarlar ve dışlanmalıdır da. Buradaki düzen ve huzuru yine toplum belirler. Bu dışlanmanın sebebi şudur: İçinde sürekli çatışma içinde olan toplum parçalanır. Toplumun parçalanması sonucu bireyler teker teker yok olur çünkü insan topluma bağımlı bir varlıktır. Toplum bireylerin bekasını kendi için düşünür. Bireylerde toplum bekasını kendileri için düşünür. Bu çift yönlü bir iletişimdir. Eğer sen toplumun bekasını düşünmezsen toplumda seninkini düşünmez ve yok olursun.
Toplumun şiddete seyirci kalması insanların suçudur çünkü artık toplumu oluşturan bireylerin bu tür olaylara toleransı artmıştır. Her ne kadar herkes "Şiddet kötüdür" dese de bu bir gerçektir. Toplum yanlış icra edilirse bu tür sorunlar ortaya çıkar. Şu an katillere ve bozuk insanlara gerekli dışlanma uygulanmadığı için toplumun yani dolaylı yoldan bizim yaramız derinleşiyor. Topluma etkiyi en çok büyük kesimleri yüksek manipülasyon etkisine alan insanlar yapar. Ne kadar insan arkandaysa o kadar çok söz sahibi olursun.
Yani benim fikrim toplumun değil içinde yaşadığımız toplumun katil olduğudur.