AcemiDonanımcı
Hectopat
- Katılım
- 23 Ocak 2016
- Mesajlar
- 4
Daha fazla
- Cinsiyet
- Erkek
Saatlerdir aynı pozisyonda oturuyorum, önümde kahvem hemen ilerisinde bilgisayarım. Boş bir sayfa açık, yazacak çok şeyim var ama başlayacak kısmı bulamıyorum.
Mutlu veya mutsuz değilim aksine nötr haldeyim, ne nefret duyuyorum, ne umut besliyorum. Tek yaptığım yarınımın gelmesini beklemek, umutlarla değil sadece zamanın akmasını istiyorum. Sahi neden bu hale geldim ben?
Neşeli olduğum zamanları hatırlıyorum, pekte uzak değil bu anlar. Mutlu uyuduğum zamanları hatırlıyorum, yarınım için dua ettiğim zamanları hatırlıyorum, güneşin doğmasıyla umutlarıma ve hayallerime daha çok yaklaştığım zamanları hatırlıyorum. Peki ya şimdi? Sabahın olmamasını diler oldum, ne mutlu ne mutsuz hiçbir şey hissetmeden, dua etmez ve hayal kurmaz oldum. Arafta kalmanın hissizliğiyle Tanrı’yı sorgular oldum.
Doğrusunu istersen kendimi kandırmaktan başka bir şey yaptığım yok benim. Tüm sorunları erteliyorum, hiçbir şeyi konuşmak istemiyorum ve düşünmeye dahi tahammül edemiyorum. Sorunlarıma cevap aramaktan yoruldum ben, yanlışları düzeltmeye çalışmaktan bıktım. Güneş batıdan doğmadıkça, dünümü karartanları yarınımın güneşi sayamam artık ben. Gözlerim kapalı ilerliyorum, etrafım kapkaranlık ve hiçliğin tam ortasındayım. Kendi benliğimle baş başayım. Korkuyorum, korkunun sebebi karanlık değil benliğim ve düşüncelerim. Özgür bırakırsam onları parçalanırım diye korkuyorum, dışarıdan bir bütün olarak gözükürken içeride milyonlarca parçaya bölünmüş olmaktan korkuyorum.
Beni bu hale getiren şey beklentilerimin boşa çıkması mı oldu diye düşünmeden edemiyorum, geriye döndüğümde. Evet; dünümü karartanları yarınımın güneşi saymışım. Şimdi daha berrak görüyorum güneşin batıdan doğmasını beklemişim, karanlığın aydınlık olmasını ummuş, zifiri karanlıkta ışıksız yürümeye çalışmışım.
Bir de hayatımdan çıktıktan sonra geri gelen insanlar var. Sahiden;
Merak ediyorum, gidip de geri dönen insanların düşüncelerini. Bize yaptıklarını balıkların bile unutması mümkün değilken onlar nasıl döndüklerinde her şeyin düzelebileceğine inanabiliyorlar. Tanrı’nın bile bunları unutturmaya hakkı yokken, onlar varlıklarını bu kadar üstün mü görüyorlar?
Kendimi böyle özetledim. Tavsiyelerinizi bekliyorum babacanlar
Mutlu veya mutsuz değilim aksine nötr haldeyim, ne nefret duyuyorum, ne umut besliyorum. Tek yaptığım yarınımın gelmesini beklemek, umutlarla değil sadece zamanın akmasını istiyorum. Sahi neden bu hale geldim ben?
Neşeli olduğum zamanları hatırlıyorum, pekte uzak değil bu anlar. Mutlu uyuduğum zamanları hatırlıyorum, yarınım için dua ettiğim zamanları hatırlıyorum, güneşin doğmasıyla umutlarıma ve hayallerime daha çok yaklaştığım zamanları hatırlıyorum. Peki ya şimdi? Sabahın olmamasını diler oldum, ne mutlu ne mutsuz hiçbir şey hissetmeden, dua etmez ve hayal kurmaz oldum. Arafta kalmanın hissizliğiyle Tanrı’yı sorgular oldum.
Doğrusunu istersen kendimi kandırmaktan başka bir şey yaptığım yok benim. Tüm sorunları erteliyorum, hiçbir şeyi konuşmak istemiyorum ve düşünmeye dahi tahammül edemiyorum. Sorunlarıma cevap aramaktan yoruldum ben, yanlışları düzeltmeye çalışmaktan bıktım. Güneş batıdan doğmadıkça, dünümü karartanları yarınımın güneşi sayamam artık ben. Gözlerim kapalı ilerliyorum, etrafım kapkaranlık ve hiçliğin tam ortasındayım. Kendi benliğimle baş başayım. Korkuyorum, korkunun sebebi karanlık değil benliğim ve düşüncelerim. Özgür bırakırsam onları parçalanırım diye korkuyorum, dışarıdan bir bütün olarak gözükürken içeride milyonlarca parçaya bölünmüş olmaktan korkuyorum.
Beni bu hale getiren şey beklentilerimin boşa çıkması mı oldu diye düşünmeden edemiyorum, geriye döndüğümde. Evet; dünümü karartanları yarınımın güneşi saymışım. Şimdi daha berrak görüyorum güneşin batıdan doğmasını beklemişim, karanlığın aydınlık olmasını ummuş, zifiri karanlıkta ışıksız yürümeye çalışmışım.
Bir de hayatımdan çıktıktan sonra geri gelen insanlar var. Sahiden;
Merak ediyorum, gidip de geri dönen insanların düşüncelerini. Bize yaptıklarını balıkların bile unutması mümkün değilken onlar nasıl döndüklerinde her şeyin düzelebileceğine inanabiliyorlar. Tanrı’nın bile bunları unutturmaya hakkı yokken, onlar varlıklarını bu kadar üstün mü görüyorlar?
Kendimi böyle özetledim. Tavsiyelerinizi bekliyorum babacanlar
Son düzenleyen: Moderatör: