Tüm duygularımı kaybettim

Peki bu hayat ne olucak?
Bu hayat bize ibadetlerimizi yapıp, dinin emir ve yasaklarına uyarak temiz bir yaşantıya sahip olup Allah'ın rızasını kazanmak için verildi. Bizi yaratan Rabb'imiz'e karşı olan görevlerimizi sence yerine getirmemiz gerekmez mi? İnsana ibadetlerini yapmak huzur verir, kötülüklerden uzak tutar. Ben hayatını yaşama demiyorum, hayatını dinin emir ve yasaklarına göre yaşamanın insana mutluluk getirdiğini anlatmak istiyorum. Umarım ne demek istediğimi anlamışsındır.
 
Aynen beni anlatmışsın burada. Senden farkım sadece 1 yaş küçük olmam. Bende senin gibi külüstür pc kullanıyorum. Ama idare edicem artık ne yapıcam diyip geçiyorum. Utangaçlık demişsin kendi utangaçlığımı anlatacak olursam Babamdan 1 lira istemeye utanıyorum. Verdiği 1 lira ile 1 hafta geçinirim çünkü hiçbirşey almam biriktiririm falan. Daha sonra ay sonu bir ihtiyaç olur biriktirdiğim para gider ve yeniden başlarım gene utanarak para isterim falan. Bende çok para olsa bile çok az para harcarım. İşte kankamın dediği gibi gizli para biriktirmeye başlayacağım. Pazartesinden beri 2 liram var ve harcamıyorum Perşembe olucak hala harcamıcam. Bende fakirlik artık içime işledi gibi birşey. Arkadaşımda oyun oynarken diyor çok paran var niye gidip ucuz silah alıyorsun gerçek hayattada bencilsin oyundada bencilsin falan bana bencil demesi koyuyor. ( koyuyor kötü kelimeyse affedin ) Herneyse babam 7 ay sonra emekli olucak ve borçlar falan bitecek prim falan ile. Ben 15 yıldır sabrediyorum şu para için falan. Parayıda artık takmıyorum 7 ay sonra az çok birşey olucak. Utangaçlık konusuna gelirsem ben 5.sınıftan beri bir kız seviyorum 8.sınıftayım ve hala itiraf edemedim. Benim utangaçlık hala böyle birşey. Millet gider 6 aya itiraf eder. Ben 3-4 yıl derslerde gizlice ona bakarım. Hayatım böyle benim işte değersiz asosyal bir ergenin hayatı. Kendimi 6-7 aydır spora verdim bir faydasını göremedim sadece bilek güreşlerinde daha fazla dayanıyorum. Arkadaşa taktik veriyorsunuz bari banada verinde ne yapacağımı söyleyin.
 
Ben de bazen aynı duyguları hissederdim. Hissedince eğer okuldaysam teneffüsü bekler, topumu elime alır ve çıkıp basket oynardım. Eğer haftasonuysa basket antrenmanımda takım arkadaşlarımla şakalaşır, koçun gösterdiği hareketleri hızlı ve doğru şekilde yapmaya çalışırdım. Öyle öyle kafam dağılırdı. Ama bu günlerde virüs yüzünden ne gidebileceğim bir okul, bir antrenman kaldı ne de basket oynayabileceğim bir insan dışarıda. Evde kalmaktan sıkıldım artık, sıralara sığamayan ben ve düşüncelerimi eve sığdırmaya çalışıp evdekileri zehirlemektense, sıranın üstündeki defterime notlar alıp, canımı sıkan dersleri dinlemeyi, sıra arkadaşımla şakalaşmayı, sevdiğim hanımefendiyi düşünmeyi isterdim. Ama artık hiç biri yok. (evet, sevdiğim hanımefendi beni sevmiyormuş) Bilemiyorum, bir gün ''Virüsten kurtulduk, herkes sokağa çıkıp dilediği şeyi yapabilir'' deseler bile eskisi gibi olur muyum?
 
Saatlerdir aynı pozisyonda oturuyorum, önümde kahvem hemen ilerisinde bilgisayarım. Boş bir sayfa açık, yazacak çok şeyim var ama başlayacak kısmı bulamıyorum.
Mutlu veya mutsuz değilim aksine nötr haldeyim, ne nefret duyuyorum, ne umut besliyorum. Tek yaptığım yarınımın gelmesini beklemek, umutlarla değil sadece zamanın akmasını istiyorum. Sahi neden bu hale geldim ben?
Neşeli olduğum zamanları hatırlıyorum, pekte uzak değil bu anlar. Mutlu uyuduğum zamanları hatırlıyorum, yarınım için dua ettiğim zamanları hatırlıyorum, güneşin doğmasıyla umutlarıma ve hayallerime daha çok yaklaştığım zamanları hatırlıyorum. Peki ya şimdi? Sabahın olmamasını diler oldum, ne mutlu ne mutsuz hiçbir şey hissetmeden, dua etmez ve hayal kurmaz oldum. Arafta kalmanın hissizliğiyle Tanrı’yı sorgular oldum.

Doğrusunu istersen kendimi kandırmaktan başka bir şey yaptığım yok benim. Tüm sorunları erteliyorum, hiçbir şeyi konuşmak istemiyorum ve düşünmeye dahi tahammül edemiyorum. Sorunlarıma cevap aramaktan yoruldum ben, yanlışları düzeltmeye çalışmaktan bıktım. Güneş batıdan doğmadıkça, dünümü karartanları yarınımın güneşi sayamam artık ben. Gözlerim kapalı ilerliyorum, etrafım kapkaranlık ve hiçliğin tam ortasındayım. Kendi benliğimle baş başayım. Korkuyorum, korkunun sebebi karanlık değil benliğim ve düşüncelerim. Özgür bırakırsam onları parçalanırım diye korkuyorum, dışarıdan bir bütün olarak gözükürken içeride milyonlarca parçaya bölünmüş olmaktan korkuyorum.
Beni bu hale getiren şey beklentilerimin boşa çıkması mı oldu diye düşünmeden edemiyorum, geriye döndüğümde. Evet; dünümü karartanları yarınımın güneşi saymışım. Şimdi daha berrak görüyorum güneşin batıdan doğmasını beklemişim, karanlığın aydınlık olmasını ummuş, zifiri karanlıkta ışıksız yürümeye çalışmışım.

Bir de hayatımdan çıktıktan sonra geri gelen insanlar var. Sahiden;
Merak ediyorum, gidip de geri dönen insanların düşüncelerini. Bize yaptıklarını balıkların bile unutması mümkün değilken onlar nasıl döndüklerinde her şeyin düzelebileceğine inanabiliyorlar. Tanrı’nın bile bunları unutturmaya hakkı yokken, onlar varlıklarını bu kadar üstün mü görüyorlar?

Kendimi böyle özetledim. Tavsiyelerinizi bekliyorum babacanlar
Bunu yazmaya mecalin varsa az da olsa yaşam enerjin var demektir, eğer tüm duygularını bir anda kaybetseydin sorunlarını dile getirmeye tenezzül etmezdin. Sen yorulmuşsun ve monoton hayattan sıkılmışsın. Ayrıca duygularını kaybeden bir insan şikayet etmez, çünkü şikayet memnuniyetsizlikten meydana gelir. Şahsen ben ''Refah'' doğmadığımdan, paranın zor kazanıldığını bildiğimden ve ''Refah'' denilen seviyeye en fazla gençliğimi heba edip geleceğimi bildiğimden dolayı mutsuzum. Senin gibi tanrı'ya inanan biri olmadığımı da düşünürsem senden daha kötü durumdayım. Fakat kendime saygımdan dolayı hayatı akışına bırakıyor sevdiğim şeyleri yapmaya çalışıyorum. En azından sende bunu yapabilirsin, veyahut zeki biriysen etrafındaki insanlara yardımcı olup mutlu olabilirsin.
 
Son düzenleme:
Felsefeye olan inancımı ve merakımı geliştiriyorum Dünya'nın ihtiyaç duyduğu siyasi ve sosyolojik biçime kulak veriyorum kendimin değil bizlerin, sizlerin, onların ne olacağını merak ediyorum geleceği sorguluyorum yaşamdan sonrasını sorguluyorum, yaratanı sorguluyorum, var olmanın mümkünatını sorguluyorum. Kısaca her şeyi sorguluyorum çünkü bana göre yaşamak sorgulamaktır bu hayatın anlamını ve mantığını kavramak için okumak, yazmak, dinlemek...
Hayatın amacını bulana dek veya bulduğumu sanana dek bu merakımdan vazgeçmeyeceğim.
 

Yeni konular

Geri
Yukarı