Şimdi ben kötü çocuk mu olayım, efendi çocuk mu?

bbiwy

Femtopat
Katılım
2 Mart 2023
Mesajlar
59
Arkadaşlar artık bu konuya bir açıklık getirmek istiyorum. Çoğu kişi erkeklerin sadece ikiye ayrıldığını sanıyor ve bu iki taraftan birini seçmek zorundayım diye kendilerini hırpalıyorlar. Öncelikle başlıktaki soruya kısaca cevap vermem gerekirse: İkisini de olmak zorunda değilsiniz.

Bugüne kadar bu forumda kimileri anlamasa da, hatta anlamak istemeyip bana yaftalama yapanlar olsa da, genel olarak yazdıklarımın altında kısa vadeli şeylerden ziyade uzun vadeli şeyler yazıyor.


Öncelikle daha önce açtığım bu konuyu okumanızı tavsiye ederim. Aslında bu konunun ana fikrine ufaktan oradaki "efendi erkek olmayın" bölümünde değinmiştim. Fakat diğer bölümlerinde 20'li yaşlarınızın başında iyi bir yol haritası çizmenize faydalı olacağını umuyorum.

Bir kere, uydu ve meriç, sözde efendi (!) erkek kesinlikle olmayın. Eğer yukarıda bahsettiğim konuyu okuduysanız bu arkadaşlarımızın aslında efendi falan olmadığını, neden samimi olmadıklarını da anlarsınız. Dolayısıyla mümkünse illa iki taraftan birini seçecekseniz, bu seçiminiz efendilik (!) tarafından yana olmasın.

Kötü çocukluğa gelince... Arkadaşlar ilk satırda da belirttiğim gibi, meriç olmadığınız zaman illa kötü çocuk veya illa kötü çocuk olmadığınız zaman meriç olmak zorunda değilsiniz. Şimdi bununla alakalı birazdan daha detaylı konuşacağım fakat önce şu kötü çocukluğa bir açıklık getirelim. Kötü çocuk deyince aklınıza ne geliyor? Ben bunu sürekli kısa süreli ilişkilerde bulunan, One-night standci tayfa olarak tanımlayacağım. Kendini böyle tanımlayan çoğu kişi kolpacı gerçi, bu konuda bana güvenebilirsiniz. Ama böyle insanlar da yok değil. Kötü çocukluğa kaymak tamamen sizin ahlak anlayışınıza bağlı. Benim kişisel düşüncem karşınızdaki kişiye aksini iddia etmediğiniz (doğrudan veya dolaylı yoldan, hiç fark etmez) sürece kötü çocuk olmakta etik olarak bir yanlış görmüyorum. Çünkü kötü çocuk olduğu gibi, kötü kadın da var. Her ikisi de birbirini bulur.

Şimdi konunun ana fikrine dönelim. Ben bugüne kadar bu forumda her zaman 20'li yaşların başında olan bir kişiye ciddi ilişki, uzun ilişki fasıllarına girmemesini söyledim. (yine "20 yaş altı gençlere tavsiyeler" isimli konuda bahsi geçti bu mevzunun) arkadaşlar size illa hormonlarınızı baskılayın demiyorum, zaten 20'li yaşlarınızdan sonra karşı cinse yönelik eskisi kadar istekli olmayacaksınız. Bu isteği bastırmanın lüzmu yok. Ama şunu da anlamanız gerek: Günümüz toplum şartları değişti. 20'li yaşların başında olan insanların çok ama çok büyük birçoğunluğu evliliğe doğru gidecek "ciddi ilişki" kavramıyla yüzleşecek olgunlukta değil. Ben de değildim. Eğer birisiyle sevgili olacaksanız bu tarz beklentilere girmeyin, ana odaklanın. Karşınızdaki kişi bu konuda sizi darlıyorsa ("evleneceğiz değil mi aşkım?" gibi sorular sorarak) bunu onaylamayın. Reddetmeyin de, nabza göre şerbet verin ve o soruya size de, ona da uygun bir cevap verebilin. Yarın bir gün ilişkiniz biterse bu konuda sizin bir sorumluluğunuz kalmaz. "her şey olacağına varır" diye bir söz vardır. Eğer karşınızdaki kişiyle sizin sağlıklı bir evlilik potansiyeliniz varsa, bu zamanla olacaktır. İleriyi düşünmeniz boş anksiyeteler dışında size hiçbir şekilde etki etmeyecek. Ana odaklanmayı öğrenin. Zaten eğer gerçekten size uygun, doğru ve aklı başında bir kişiyle beraberseniz sizi bu tarz sorularla daraltmaz. Asıl böyle sorular soruyorsa karşı tarafta bir problem var demektir. Bekaret meselesini de kafaya takmayın, bekaret diye bir şey yok. Bu kavram tamamen insan uydurmasıdır. Karşınızdaki kişiyle birlikte birbirinizle cinsel ilişkiye girmek istiyorsanız, bunu yapın. Eğer dininiz bütün biriyseniz, dini meseleler dışında önünüzde hiçbir engel yok. Yine de muhafazakâr bir aileden gelen bir kadınla evlenmeden cinsel ilişki yaşamadan önce üç defa düşünmenizi tavsiye ederim. Aynı erkeğin bakir olduğu veya olmadığı, aynı kadının bakire olduğu veya olmadığı halleri arasında hiçbir fark yok. Forumdaki arkadaşlar benim bekaret hakkındaki düşüncelerimi biliyorlar. Eğer bir erkekseniz, karşınızdaki kadın bakire değilse bu tek başına bir red flag değildir. Kaç kişiyle, kimlerle ve ne sıklıkla seks yapmış vs. bu tarz diğer etkenlerin önemi çok daha büyük. Sırf bekaretinizi kaybettiniz diye size karşı düşünceleri değişen (olumlu veya olumsuz) kişiyle sağlıklı bir ilişki yaşamanız pek mümkün değil. Bekaretin tek başına bir önemi yoktur.

"Ben ilişki yaparsam, o ilişki evliliğe gidecek arkadaş" diyorsanız ve ilişki yapmamayı tercih ediyorsanız hay hay, saygım sonsuzdur. O zaman cinsel ihtiyacınızı ya kötü çocuk olarak, ya da düzenli olarak eskort yoluyla, en son olarak da mastürbasyon yoluyla giderebilirsiniz.

İhtiyaçlarınızı eskort yoluyla gidermenin, gelecekteki ilişkilerinize olumsuz bir etki edeceğini düşünüyorsanız, bekaret konusunda az önce yazdıklarımı tekrar okuyun. Biriyle sevgili veya evli falan değilsiniz, kimseye karşı bir sorumluluğunuz yok, bekaretin de az önce dediğim gibi tek başına bir önemi yok. Tercih sizin. Dünyanın en kötü çocuğu olduktan sonra bile sağlıklı bir tek eşli evlilik yaşayabilirsiniz. Ama bu konuda kendinize dürüst olmanız lazım. Altından kalkamayacağınız işlere girişmeyin. İlişki materyali değilseniz, ciddi ilişki yapmaya kalkmayın. One-nightçılık potansiyeliniz yoksa, bu işe kalkışmayın. Herkese bol şans.
 
Son düzenleme:
Uzun bir yazı ve tavsiye amaçlı gibi duruyor. Şunu da ekleyeyim istese de kimse bunlardan birisine sonradan evrilemez. Doğuştan genlerine ne yazıldıysa senin görevin odur. Ne serseriyi efendi, ne de efendiyi serseri yapabilirsin.

Olmaya çabalarsan da üzerinde eğreti durur ve herkes özünde ne olduğunun kokusunu alır.
 
Uzun bir yazı ve tavsiye amaçlı gibi duruyor. Şunu da ekleyeyim istese de kimse bunlardan birisine sonradan evrilemez. Doğuştan genlerine ne yazıldıysa senin görevin odur. Ne serseriyi efendi, ne de efendiyi serseri yapabilirsin.

Olmaya çabalarsan da üzerinde eğreti durur ve herkes özünde ne olduğunun kokusunu alır.

Doğru söyledin. Zaten son cümlelerimde de bundan bahsediyordum.
 

Geri
Yukarı