İyi günler hocam, öncelikle şöyle başlayayım ben bölümden çok memnunum. Kendini geliştirecek öğrenciler için çok yüksek potansiyel taşıyor, her üniversitedeki gibi slayt açıp okuyan hocalar olduğu kadar size proje yapmanızı öğütlemek ve motivasyon vermek için kişisel vaktinden 30-40 dk ayıracak hocalar da var. Bu birçok üniversitede sıkça karşılaşılabilecek bir durum değil çünkü senelerce akademik eğitim almış bazı hocalar öğrenciyi odasına bile almıyor, ben imalat mühendisliğinde bunu yapan hoca tanımadım, ki tüm hocalarla öğrencilik hayatımda bir şekilde yoğun iletişim halinde olduğum dönemler oldu.
Bunu uzun uzun şu yüzden anlattım, hocaların bu tavrı takınmasındaki en büyük sebep bölümün çok küçük olması. Zaten Türkiye'de tek, üstüne bir de az öğrenci, bir de yetmezmiş gibi derslere önem veren öğrenci sayısı gerçekten çok az.
Bu da bunu direkt ortadan kaldırıyor, eğer bu sene o sıralara oturursan sen de göreceksin ki sınıfın belki de %60'ı il dışından, ailesinden kaçıp üniversite okumak ve yanına mühendislik ünvanını almak için bu bölüme giriyor olacak ki bu da bölümün sıralamasının gerilerde olmasının avantaj/dezavantajı (küçümsemiyorum, ben de bir hayli kötü bir sıralamayla girdim). Çan sistemi uygulandığından ortalamanın üstündeysen yüksek ihtimalle dersi geçeceksin, mutlak not sistemi uygulanan bazı derslerde 50'den aşağı not ortalaması olanlar kalıyor olacak ama bu benim eğitimimde pek sık denk geldiğim bir sistem değildi.
Benim bölümdeyken sürekli "neden kimsenin derslere gerçekten çalışmadığını" düşündüm ki bu gerçekten bazen öyle şaşırtıcı seviyeye ulaşıyor ki, yani gerçekten çok kolay dersler de var ve bu derslerden 3'erli 5'erli kalan öğrenciler oluyor her sene, kapasite meselesinden ziyade bazen gerçekten sınıf arkadaşlarımın bırak ortalama yapmayı geçmeye dahi uğraşmadığını düşündüğüm zamanlar oldu. Dinamik, statik, mukavemet, ısı transferi, mekanizma tekniği, sistem dinamiği gibi bazı dersler gerçekten insanı yıldırabiliyor, bazen bazı eğitmenler sanki bir tek o dersi alıyormuşsun gibi çok yoğun ödev ve projeler isteyebiliyor, bunu özellikle 3. sınıfta çok net yaşayacaksın ki bu dönemler gerçekten insanı hayattan bezdirebiliyor. 3. sınıfın bu kadar yoğun olmasının derslerin dışında diğer sebepleri de artık mezuniyet yaklaştığı, projelerin (TÜBİTAK ve TEKNOFEST gibi kişisel projeler ve mezuniyet tasarımı gibi okul projeleri) de ortama girişiyle, aynı zamanda zorunlu olan 40 günlük (yani muhtemelen 2 farklı iş yerinde yapacağın 1+1 aylık 2 tane staj) stajını ayarlaman gerekmesi. Özetle 3. sene gerçekten sıkıntı, ama onun dışında dersleri az çok aktif dinleyen, vize ve final haftalarından 1-2 hafta önce hafif hafif çalışıp bu haftalarda biraz daha üstüne düşen ortalamanın biraz üstü bir öğrenciysen hiçbir dersten kalmayacak, yüksek ihtimalle de AA-bc aralığında notlarla seneyi geçip ortalamanı iyi bir noktaya getirmiş olacaksın.
Bazı dersler birbiri üstüne eklenerek ilerliyor (statik-dinamik ve mukavemet, diferansiyel denklemler-sayısal analiz veya teknik/bilgisayar laboratuvarları dersleri gibi) fakat geçen sene aldığın o dersi yüksek ölçüde hafızandan silsen dahi sonraki sene onun devamı olan derste temel konular illaki işleniyor, bu da problem edilecek bir şey değil bence. Eğer kastettiğin dersler daha teknik dersler, proje tasarımları veya tasarım programları ise onlar da zaten üniversiteyi okurken yavaş yavaş kendi kendine kendi zeminini hazırlıyor olacak, muhtemelen farkına bile varmayacaksın, hatta bırak derslere iş hayatına dahi hazırlıyor olacak, ben 2. stajımı kurumsal, dünya genelinde 60 şubesi olan bir şirkette yaparken bana teknik resim bilip bilmediğim soruldu, ki üniversitedeyken bunu sen de anlayacaksın ki bu çok komik bir soru, teknik resmin esaslarını ve hatasız çizmeyi bilmeyen bir mühendisi bölümde tüm hocalar zorbalıyor olacak, acımasızca gelmesin çünkü bu bir ilkokul öğretmeninin çarpım tablosunu bilmemesiyle eş değer. Yaz tatilinde haftada bir 1-2 saat çeşitli CAD programlarında alıştırma yapsan ve biraz da araştırma yapsan dahi kendini çok iyi yetiştirebileceğin bir konu bu, ki derslerde zaten defalarca öğretiliyor olacak.
Bu konuda endişeni çok net anlıyorum, ben de ilk sene böyle bir kaygı içerisindeydim. Hatta bölüme başlamadan önce internette imalat mühendislerinin imza yetkisinin olup olmadığının bile sorgulandığını gördüm ve biraz şüpheli yaklaştım. Bunun en büyük nedeni daha birçok işletmenin (şaka gibi ama gerçek) imalat mühendisinin ne yaptığından haberi olması, ki bölüme dair hem öğrencilerin hem eğitimcilerin en büyük şikayeti bölümün reklamının düzgün yapılamaması. Zaten tüm Türkiye'de sene başı çift rakamlı sayıda mezunlar veren bölümün mezunlarının da büyük birçoğunluğu kendini geliştirmeden mezun olduğu için sesini duyuramıyor halihazırda mühendislikle alakası olmayan binlerce insan kaynakları personeli de imalat mühendisine dair hiçbir bilgiye sahip değil. Bu da bazı işletmelerin ön yargılı yaklaşmasına sebep oluyor. KPSS konusunda çok bilgi sahibi değilim çünkü tanıdığım herkes özel şirketlerde çalışıyor. Sana şunu söyleyebilirim, sen kendini geliştirip sağlam bir CV hazırladığın sürece ne okuduğun bölümün ne de ortalamanın kaç olduğunun bir önemi kalmıyor. Aklındaki işletmeyle iş görüşmesine girdiğin ve kendini, CV'ni, yapabildiklerini açıklayabildiğin sürece işveren senin sadece istedikleri görevi yerine getirip getiremeyeceğine bakıyor. Her yıl ASELSAN'a, Mercedes'e, Man'a, TÜBİTAK Sage'ye, tusaş'a ve fnss gibi çok büyük şirketlere bölümden stajyerler yönlendiriliyor, iş yeri eğitiminde 6 aylık aday mühendislik programlarına imalat mühendisliği öğrencileri yönlendiriliyor ve mezun onlarca imalat mühendisi bu şirketlerde çalışabiliyor ama kariyer.net'e girdiğinde aranan çalışanların mezun olduğu bölümler arasında imalat mühendisliği bölümünü göremeyebiliyorsun bile, bu da çok komik bir durum. Olay tamamen kendini ne kadar anlatabildiğinle alakalı. Bu aşamada da yukarıda bahsettiğim gibi küçük bir bölüm olmasının avantajı; birçok eğitimci, araştırma görevlisi veya profesör demeden, efor sarfeden öğrenciler için kaynak ve ortam sağlamaya çalışıyor. Sen zaten 3. sınıfta iyi anlaştığın hocandan staj için bir iş yerine referans olmasını rica etmene gerek kalmadan senin bir projenin parçası olduğunu gördüğünde kendisi teklif ediyor olacak, direkt olarak iş yerini arıyor olacak. Endüstride, torpil demesek de büyük oranda referans dönüyor çünkü işverenler de güvendikleri insanlardan gelecek önerilerle güvenebileceği kişileri almak istiyor şirketine. Buna ihtiyaç duymaz, istemezsen zaten kendin staj ve iş yerleri için büyük şirketlere başvurunu yapıyorsun, iyi portfolyon var ise şansın yükseliyor. Gözün böyle çok yüksek şirketlerde değilse zaten endişe etmene bile gerek yok, CV'nde birkaç proje, makale, sertifika ve yetenek yer alıyorsa ve bunların arkasında durabilecek kadar donanımlıysan, averaj bir mühendisten yukarıdasın ve inanılmaz ön yargılı, ODTÜ, Boğaziçi ve İTÜ gibi üniversitelerden mezun değilsen seni dinlememezlik yapmayacak bir insan kaynakları personeli ile iş görüşmesinde değilsen endişe edeceğin hiçbir şey yok, ki bu da karşına çok sık gelecek bir durum değil. Geliyorsa da bu o iş yerinin gerçekten problemli bir insan kaynakları birimine sahip olduğu anlamına gelir ki bu o işletmenin çok da profesyonel olmadığını anlatır sana. "bu referans işleri bana ters" diye düşünüyor da olabilirsin çünkü ben öyle düşünüyordum, ama işveren gözüyle bakarsan en mantıklı çözümün (haksızlığa, aşırıcılığa ve akrabacılığa kaçmadığı sürece) bu olacağında bana hak verirsin. Şunu çok rahatça söyleyebilirim, bölümde az çok bir şeyler başarmış olup mezun olunca işsiz kalan kimseyi görmedim. Bugünün dünyası için de 50 binden aşağı bir maaşa çalışacağını da sanmam.
Kısaca belirteyim, bu bölümden mezun olup kariyerinde birçok alanda çalışabilirsin fakat bu işin en prestijli noktaları üretim müdürlüğü, ar-ge mühendisliği, analiz/simülasyon, CAD/CAM olabilir. Çalışabileceğin endüstriler arasında da savunma, medikal ürünler, gıda, plastik enjeksiyon gibi onlarca sektör yer alıyor.
Bir hayli uzun yazdığımın farkındayım ama kafanda soru işareti olsun istemedim, şahsen bölümden çok memnunum. Ben birkaç sene önce bu bölümü şüpheli bir şekilde yazarken birinin bana böyle uzun uzun anlatmasını çok isterdim. İmalat mühendisliğine yerleşirsen ve Ankara'daysan bir gün okulu ziyaret edip hem ortamı hem de bazı hocalarla konuşmanı öneririm çünkü gerçekten çok ilgililer. Başka sorun olursa buradayım.