Hatay'ın son hali gerçek mi?

ABD'nin georgia tech üniversitesi'nde inşaat mühendisliği 3. sınıf öğrencisiyim. Eğitimimi başarı bursu ile sürdürüyorum. Üniversitede 2. senemin sonunda Türkiye'de şehircilik üzerine bir makale yazdım. Evet, bu konuda bilgili olduğumu düşünüyorum.

Öncelikle başarılarının devamını dilerim.
Ama şunu söylemeliyim ki ego kasmana gerek yok.
Konuya gelirsek şehrin belki daha 50% bile tamamlanmamıştır altyapı vs ile birlikte o yüzden hemen gömmeye gerek yok şu an çok da kötü gözükmüyor bak çok iyi demiyorum zaten öyle bir beklentim yok ama mevcut durum göz önünde bulundurulduğunda çok kötü gözükmüyor bence şu an en çok dile getirmeniz gereken şey şu nalet kentsel dönüşüm bak hatayı konuşmayalım demiyorum ama gerçekten bir sitemde bulunulucaksa oda İstanbul gibi çarpık kentleşme kalbi olan yerlere basmamız lazım çünkü hatay abi dünyada eşi benzeri görülmemiş bir afetten bahsediyoruz maalesef aceleye falan gerek yok demek insafsızlık olur milyonlarca evsiz insan var.
Daha iyi olmaz mı? Dersen olabilir tabii ki ama bence Türkiye şartlarına göre şu an durumu kötü gözükmüyor diyebilirim.
 
Böyle bahane mi olur? Ülkede 81 tane il var. Her yeri yıkılmış şehirde insanlar beklemek zorunda değil. Zaten orada iş de yoktur. Aceleye getirmeye gerek yok. İnşaatlar devam ederken farklı yerlere gidebilirlerdi. Çok katlı, sık, kaçmaya fırsat vermeyecek ve tramvay tarzı ulaşım araçlarına imkan sağlamayan inşaat yapmak pek mantıklı değil.
Sorun, Türkiye’deki yapılaşma zihniyetiyle ilgili, bireylerin konut ihtiyacı ya da yakın zamanda yaşanan afetler değil. Mevcut hükümetin payı olsa da, bu mesele siyaset üstü bir sorun. Farklı hükümetler döneminde de devam eden, Türkiye’nin belki 50 yıllık kanayan yarası olan bu zihniyet, plansız ve kalitesiz yapılaşmayı körüklüyor. Çözüm, sürdürülebilir ve standartlara uygun şehircilik politikaları geliştirmekte. Dediğiniz gibi, arkadaşların bahsettiği bahaneler bu gerçeği değiştirmez; bu konuda biraz bilgisi olan kimse de böyle bir tezi savunmaz. Bu tür tezler, uzmanlardan değil, siyasi ağızlardan duyulacak cinstendir.
 
Öncelikle başarılarının devamını dilerim.
Ama şunu söylemeliyim ki ego kasmana gerek yok.
Konuya gelirsek şehrin belki daha 50% bile tamamlanmamıştır altyapı vs ile birlikte o yüzden hemen gömmeye gerek yok şu an çok da kötü gözükmüyor bak çok iyi demiyorum zaten öyle bir beklentim yok ama mevcut durum göz önünde bulundurulduğunda çok kötü gözükmüyor bence şu an en çok dile getirmeniz gereken şey şu nalet kentsel dönüşüm bak hatayı konuşmayalım demiyorum ama gerçekten bir sitemde bulunulucaksa oda İstanbul gibi çarpık kentleşme kalbi olan yerlere basmamız lazım çünkü hatay abi dünyada eşi benzeri görülmemiş bir afetten bahsediyoruz maalesef aceleye falan gerek yok demek insafsızlık olur milyonlarca evsiz insan var.
Daha iyi olmaz mı? Dersen olabilir tabii ki ama bence Türkiye şartlarına göre şu an durumu kötü gözükmüyor diyebilirim.

Öncelikle mesajınız için teşekkür ederim. Yakın çevrem, İstanbul'un kentleşme süreciyle ilgili eleştirilerimi iyi bilir. Zaten Türkiye'de kentleşme üzerine yazdığım makale, İstanbul'un kentleşme sürecini ortasına alan ve bu bağlamda yaşanan sorunları dile getiren bir makaleydi.

Deprem sonrası karşılaşılan zorlukların farkındayım. Ancak, uzmanlık alanım doğrultusunda ve edindiğim bilgiler ışığında, çok daha iyi çözümler üretilebileceğine canıgönülden inanıyorum, ve her gün dünya genelinde üretilen çözümleri gözlemliyorum.

Burada ortaya koyduğum eleştirilerde herhangi bir siyasi amaç gütmüyorum, amacım yalnızca daha iyisinin mümkün olduğunu, ve daha iyisinin var olduğunu vurgulamak ve bu konuda gelişimin, üretimin ve isteğin gerekliliğini hatırlatmak.

Konu, güncel siyasi dengelerle birleşince bazı kişiler arasında tartışmalara yol açtı, yapıcı bir diyalog yerine, gereksiz polemiklere dönüştü. Aramızdakı anlaşmazlığında konu başlığı altındakı tartışmalardan sebepli olduğunu düşünüyorum. Tüm bunlara rağmen, mesajınız için tekrar teşekkür ediyorum.
 
Öncelikle mesajınız için teşekkür ederim. Yakın çevrem, İstanbul'un kentleşme süreciyle ilgili eleştirilerimi iyi bilir. Zaten Türkiye'de kentleşme üzerine yazdığım makale, İstanbul'un kentleşme sürecini ortasına alan ve bu bağlamda yaşanan sorunları dile getiren bir makaleydi.

Deprem sonrası karşılaşılan zorlukların farkındayım. Ancak, uzmanlık alanım doğrultusunda ve edindiğim bilgiler ışığında, çok daha iyi çözümler üretilebileceğine canıgönülden inanıyorum, ve her gün dünya genelinde üretilen çözümleri gözlemliyorum.

Burada ortaya koyduğum eleştirilerde herhangi bir siyasi amaç gütmüyorum, amacım yalnızca daha iyisinin mümkün olduğunu, ve daha iyisinin var olduğunu vurgulamak ve bu konuda gelişimin, üretimin ve isteğin gerekliliğini hatırlatmak.

Konu, güncel siyasi dengelerle birleşince bazı kişiler arasında tartışmalara yol açtı, yapıcı bir diyalog yerine, gereksiz polemiklere dönüştü. Aramızdakı anlaşmazlığında konu başlığı altındakı tartışmalardan sebepli olduğunu düşünüyorum. Tüm bunlara rağmen, mesajınız için tekrar teşekkür ediyorum.

Rica ederim.
Size o konuda katılıyorum Türkiye'de yapılan her iş (ne olduğu fark etmez) direkt olarak siyasete indirgeniyor bu da tartışmalara sebep oluyor ama bu konuda çok da haksız sayılınmaz çünkü bir şekilde işin ucu oraya varıyor çünkü bu iş eğitimle başlar siyasete kadar gider ha ne kadarı siyasete bağlı onu bilemem ama etkiler tabii bizim halk her şeyi direkt oraya bağlar işte asıl sıkıntı o.
İnşallah bir gün eleştirilerinizle çabalarınizla amacınıza ulaşırsınız bende bunu çok isterim ferah temiz ulaşımın çok daha kolay olduğu bir Türkiye görürüz umarım çok zor ama imkansız değil...(yani hatay iyi gözüküyor bence umarım bitince güzel bir şehir ortaya çıkar 🙃)
 
Sorun, Türkiye'deki yapılaşma zihniyetiyle ilgili, bireylerin konut ihtiyacı ya da yakın zamanda yaşanan afetler değil. Mevcut hükümetin payı olsa da, bu mesele siyaset üstü bir sorun. Farklı hükümetler döneminde de devam eden, Türkiye'nin belki 50 yıllık kanayan yarası olan bu zihniyet, plansız ve kalitesiz yapılaşmayı körüklüyor. Çözüm, sürdürülebilir ve standartlara uygun şehircilik politikaları geliştirmekte. Dediğiniz gibi, arkadaşların bahsettiği bahaneler bu gerçeği değiştirmez; bu konuda biraz bilgisi olan kimse de böyle bir tezi savunmaz. Bu tür tezler, uzmanlardan değil, siyasi ağızlardan duyulacak cinstendir.

Apartman tipi yerleşme baskıcı devletlere aittir Sovyetler sonradan Rusya, Çin gibi halklarını kolay bir şekil kontrol etmek isteyen devletler tarafından kullanılır bunun sebebi insanları sıkıştırarak kendi doğrularını yansıtmak, denetleme kolaylığı sayesindedir. Bireyselliğe ve özgürlüğe saygılı olan devletlerde apartman tipi yerleşme yoktur. Apartman tipi yerleşme Türk kültürne oldukça uyumsuz biz hareketli bir milletiz mangal yapmak isteyen yapamaz, sakince dinlenmek isteyen dinlenemez, misafir çağırmak isteyen çağıramaz, eğlenmek isteyen eğlenemez, özel işlerini yapmak isteyen yapamaz. Türkiye'de toplumu baskı altında tutma, rant, şehir planmamasının olmaması yüzünden kültürmüze uygun olmayan mağaradan bozma evlerde yaşıyoruz. Sakın aşağıya gelip tüm Türkiye müstakil olsa sığamayız falan gibi saçma sapan bir şey yazmayın 28.260.000 tane müstakil ev inşa edelim ve bu evleri tam olarak 300m² inşa edelim toplamda 8.500 km² civarı alan kaplar bu da Muş boyutunda bir alan kaplar kısaca Türkiye'nin toprakları müstakil yerleşmeye fazlasıyla yeter.
 
Son düzenleme:

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Technopat Haberler

Yeni konular

Geri
Yukarı