lieys
Hectopat
- Katılım
- 6 Temmuz 2022
- Mesajlar
- 1.257
- Makaleler
- 1
- Çözümler
- 1
@IamTheDragon @Deiinzz
Konunun hedefinin 17 yaşında olduğu varsayılan bir genç olmadığını, o gencin sergilediği ve toplumda giderek yaygınlaşan bir zihniyet olduğunu belirtmekte fayda var. Eleştirilen şey bir şahıs değil. Ailesinin emeğini ve sunduğu imkanları hiçe sayarak, markanın sahtesine sahip oldu diye "sinir krizi geçirme" noktasına varan materyalist, marka takıntılı ve nankör bir bakış açısıdır. Mizah ve hiciv, bu tür toplumsal eğilimleri, absürtlüğünü ve mantıksızlığını büyüteç altına alarak eleştirmenin en keskin ve en eski yollarından biridir. Amaç kişiyi aşağılamak değil, sergilenen fikrin veya davranışın kendisini sorgulatmaktır.
Yorumlardan birinde, yaşı küçük birine "öğüt verilmesi" gerektiği söyleniyor. Orijinal konuda bu "öğüt verme" eylemi zaten yüzlerce defa yapıldı. Bir noktadan sonra aynı tavsiyeleri tekrarlamak, mesajın etkisini yitirmesine neden olur? Bazen bir sorunun ciddiyetini anlatmak için, o sorunu absürt bir şekilde taklit etmek ve bir parodisini yapmak, yüzlerce öğütten daha etkili bir ayna tutar. Amacım, "Ahmet neden böyle yaptı?" sorusuna cevap vermek değil, "toplum olarak neden marka takıntısını, hem de sahtesine bile tahammül edemeyecek bir noktaya getiren bir zihniyeti normalleştirdik?" sorusunu sordurmaktır.
Konumun "aşağılama" amacı güttüğü iddiası, hicvin doğasını temelden yanlış anlamaktan kaynaklanıyor. Hiciv, evet, rahatsız edicidir. Amacı da budur. Hedefi şahıslar değil, fikirlerdir. Eğer ortada "rezil" olan bir durum varsa, bu, o durumun hicvedilmesi değil, durumun kendisidir. Bir gencin, ailesinin aldığını beğenmeyip sinir krizi geçirmesinin normal ve sağlıklı bir durum olduğunu savunmuyorsak, bu durumun eleştirilmesini "rezillik" olarak yaftalamak, eleştirilen zihniyetin kendisini aklamaya çalışmaktan başka bir anlama gelmez.
"Nefret zinciri" nedir ve "acınası olan" nedir, bunu da sorgulamak gerekir.
Maddi durumu iyi olmasına rağmen, arzu ettiği markanın sahtesi alındı diye ailesine öfkelenen bir gencin sergilediği nankörlük ve tüketim çılgınlığı mı daha büyük bir toplumsal sorundur?
Yoksa bu davranışın çarpıklığını mizahi bir dille eleştirmek mi "nefret" eyle midir?
Bence tehlikeli ve acınası olan, bu tür sağlıksız zihniyetlerin "yaşı küçüktür, olur öyle" denilerek normalleştirilmesi ve eleştirilmesine bile tahammül edilememesidir. Bu, sorunun kök salmasına izin vermektir. Eğer bir davranış eleştirilemeyecek kadar "normal" ise, o zaman o davranışın parodisi de yapılabilir. Eğer parodi rahatsız ediyorsa, demek ki davranışın kendisinde bir sorun vardır.
Manevi değerler ve "hesap verme" hatırlatması yapılmış. Buna en derin saygıyı duyarım.
Ama ailesinin emeğini, kendisine sunulan imkanları hiçe sayarak bir markanın sahtesine sahip oldu diye "sinir krizi geçiren" bir zihniyete sahip olmak mı manevi değerlere daha uygundur?
Yoksa israfı, nankörlüğü ve materyalizmi hicvederek eleştirmek ve bu sağlıksız gidişata dikkat çekmek mi?
Herkesin kendi muhasebesini yapması en doğrusudur. Bir genci ve onun üzerinden bir zihniyeti eleştirdiğim için "hesap vereceksem", ailesine bu şekilde davranan bir zihniyete sahip olanların ne yapacağını da düşünmek gerekir.
Bu konunun amacı bir genci hedef alıp linç etmek değil, onun üzerinden toplumdaki bir yozlaşmaya, bir zihniyet sorununa ayna tutmaktır. Mizahın ve eleştirinin her türüne açık olmak, "elegan bir topluluk" olmanın bir gereğidir. Fikirlere katılmayabilirsiniz, bu en doğal hakkınız. Bir hiciv denemesini, kişisel bir saldırı ve nefret eylemi olarak yorumlamak, sanırım asıl acınası olan durumu, yani eleştirilen zihniyetin kendisini gözden kaçırmamıza neden oluyor.
Konunun hedefinin 17 yaşında olduğu varsayılan bir genç olmadığını, o gencin sergilediği ve toplumda giderek yaygınlaşan bir zihniyet olduğunu belirtmekte fayda var. Eleştirilen şey bir şahıs değil. Ailesinin emeğini ve sunduğu imkanları hiçe sayarak, markanın sahtesine sahip oldu diye "sinir krizi geçirme" noktasına varan materyalist, marka takıntılı ve nankör bir bakış açısıdır. Mizah ve hiciv, bu tür toplumsal eğilimleri, absürtlüğünü ve mantıksızlığını büyüteç altına alarak eleştirmenin en keskin ve en eski yollarından biridir. Amaç kişiyi aşağılamak değil, sergilenen fikrin veya davranışın kendisini sorgulatmaktır.
Yorumlardan birinde, yaşı küçük birine "öğüt verilmesi" gerektiği söyleniyor. Orijinal konuda bu "öğüt verme" eylemi zaten yüzlerce defa yapıldı. Bir noktadan sonra aynı tavsiyeleri tekrarlamak, mesajın etkisini yitirmesine neden olur? Bazen bir sorunun ciddiyetini anlatmak için, o sorunu absürt bir şekilde taklit etmek ve bir parodisini yapmak, yüzlerce öğütten daha etkili bir ayna tutar. Amacım, "Ahmet neden böyle yaptı?" sorusuna cevap vermek değil, "toplum olarak neden marka takıntısını, hem de sahtesine bile tahammül edemeyecek bir noktaya getiren bir zihniyeti normalleştirdik?" sorusunu sordurmaktır.
Konumun "aşağılama" amacı güttüğü iddiası, hicvin doğasını temelden yanlış anlamaktan kaynaklanıyor. Hiciv, evet, rahatsız edicidir. Amacı da budur. Hedefi şahıslar değil, fikirlerdir. Eğer ortada "rezil" olan bir durum varsa, bu, o durumun hicvedilmesi değil, durumun kendisidir. Bir gencin, ailesinin aldığını beğenmeyip sinir krizi geçirmesinin normal ve sağlıklı bir durum olduğunu savunmuyorsak, bu durumun eleştirilmesini "rezillik" olarak yaftalamak, eleştirilen zihniyetin kendisini aklamaya çalışmaktan başka bir anlama gelmez.
"Nefret zinciri" nedir ve "acınası olan" nedir, bunu da sorgulamak gerekir.
Maddi durumu iyi olmasına rağmen, arzu ettiği markanın sahtesi alındı diye ailesine öfkelenen bir gencin sergilediği nankörlük ve tüketim çılgınlığı mı daha büyük bir toplumsal sorundur?
Yoksa bu davranışın çarpıklığını mizahi bir dille eleştirmek mi "nefret" eyle midir?
Bence tehlikeli ve acınası olan, bu tür sağlıksız zihniyetlerin "yaşı küçüktür, olur öyle" denilerek normalleştirilmesi ve eleştirilmesine bile tahammül edilememesidir. Bu, sorunun kök salmasına izin vermektir. Eğer bir davranış eleştirilemeyecek kadar "normal" ise, o zaman o davranışın parodisi de yapılabilir. Eğer parodi rahatsız ediyorsa, demek ki davranışın kendisinde bir sorun vardır.
Manevi değerler ve "hesap verme" hatırlatması yapılmış. Buna en derin saygıyı duyarım.
Ama ailesinin emeğini, kendisine sunulan imkanları hiçe sayarak bir markanın sahtesine sahip oldu diye "sinir krizi geçiren" bir zihniyete sahip olmak mı manevi değerlere daha uygundur?
Yoksa israfı, nankörlüğü ve materyalizmi hicvederek eleştirmek ve bu sağlıksız gidişata dikkat çekmek mi?
Herkesin kendi muhasebesini yapması en doğrusudur. Bir genci ve onun üzerinden bir zihniyeti eleştirdiğim için "hesap vereceksem", ailesine bu şekilde davranan bir zihniyete sahip olanların ne yapacağını da düşünmek gerekir.
Bu konunun amacı bir genci hedef alıp linç etmek değil, onun üzerinden toplumdaki bir yozlaşmaya, bir zihniyet sorununa ayna tutmaktır. Mizahın ve eleştirinin her türüne açık olmak, "elegan bir topluluk" olmanın bir gereğidir. Fikirlere katılmayabilirsiniz, bu en doğal hakkınız. Bir hiciv denemesini, kişisel bir saldırı ve nefret eylemi olarak yorumlamak, sanırım asıl acınası olan durumu, yani eleştirilen zihniyetin kendisini gözden kaçırmamıza neden oluyor.