Ailem çok cimri

  • Konuyu başlatan lieys
  • Başlangıç Tarihi
  • Mesaj 34
  • Görüntüleme 1.108
@IamTheDragon @Deiinzz

Konunun hedefinin 17 yaşında olduğu varsayılan bir genç olmadığını, o gencin sergilediği ve toplumda giderek yaygınlaşan bir zihniyet olduğunu belirtmekte fayda var. Eleştirilen şey bir şahıs değil. Ailesinin emeğini ve sunduğu imkanları hiçe sayarak, markanın sahtesine sahip oldu diye "sinir krizi geçirme" noktasına varan materyalist, marka takıntılı ve nankör bir bakış açısıdır. Mizah ve hiciv, bu tür toplumsal eğilimleri, absürtlüğünü ve mantıksızlığını büyüteç altına alarak eleştirmenin en keskin ve en eski yollarından biridir. Amaç kişiyi aşağılamak değil, sergilenen fikrin veya davranışın kendisini sorgulatmaktır.

Yorumlardan birinde, yaşı küçük birine "öğüt verilmesi" gerektiği söyleniyor. Orijinal konuda bu "öğüt verme" eylemi zaten yüzlerce defa yapıldı. Bir noktadan sonra aynı tavsiyeleri tekrarlamak, mesajın etkisini yitirmesine neden olur? Bazen bir sorunun ciddiyetini anlatmak için, o sorunu absürt bir şekilde taklit etmek ve bir parodisini yapmak, yüzlerce öğütten daha etkili bir ayna tutar. Amacım, "Ahmet neden böyle yaptı?" sorusuna cevap vermek değil, "toplum olarak neden marka takıntısını, hem de sahtesine bile tahammül edemeyecek bir noktaya getiren bir zihniyeti normalleştirdik?" sorusunu sordurmaktır.

Konumun "aşağılama" amacı güttüğü iddiası, hicvin doğasını temelden yanlış anlamaktan kaynaklanıyor. Hiciv, evet, rahatsız edicidir. Amacı da budur. Hedefi şahıslar değil, fikirlerdir. Eğer ortada "rezil" olan bir durum varsa, bu, o durumun hicvedilmesi değil, durumun kendisidir. Bir gencin, ailesinin aldığını beğenmeyip sinir krizi geçirmesinin normal ve sağlıklı bir durum olduğunu savunmuyorsak, bu durumun eleştirilmesini "rezillik" olarak yaftalamak, eleştirilen zihniyetin kendisini aklamaya çalışmaktan başka bir anlama gelmez.

"Nefret zinciri" nedir ve "acınası olan" nedir, bunu da sorgulamak gerekir.

Maddi durumu iyi olmasına rağmen, arzu ettiği markanın sahtesi alındı diye ailesine öfkelenen bir gencin sergilediği nankörlük ve tüketim çılgınlığı mı daha büyük bir toplumsal sorundur?

Yoksa bu davranışın çarpıklığını mizahi bir dille eleştirmek mi "nefret" eyle midir?

Bence tehlikeli ve acınası olan, bu tür sağlıksız zihniyetlerin "yaşı küçüktür, olur öyle" denilerek normalleştirilmesi ve eleştirilmesine bile tahammül edilememesidir. Bu, sorunun kök salmasına izin vermektir. Eğer bir davranış eleştirilemeyecek kadar "normal" ise, o zaman o davranışın parodisi de yapılabilir. Eğer parodi rahatsız ediyorsa, demek ki davranışın kendisinde bir sorun vardır.

Manevi değerler ve "hesap verme" hatırlatması yapılmış. Buna en derin saygıyı duyarım.

Ama ailesinin emeğini, kendisine sunulan imkanları hiçe sayarak bir markanın sahtesine sahip oldu diye "sinir krizi geçiren" bir zihniyete sahip olmak mı manevi değerlere daha uygundur?

Yoksa israfı, nankörlüğü ve materyalizmi hicvederek eleştirmek ve bu sağlıksız gidişata dikkat çekmek mi?

Herkesin kendi muhasebesini yapması en doğrusudur. Bir genci ve onun üzerinden bir zihniyeti eleştirdiğim için "hesap vereceksem", ailesine bu şekilde davranan bir zihniyete sahip olanların ne yapacağını da düşünmek gerekir.

Bu konunun amacı bir genci hedef alıp linç etmek değil, onun üzerinden toplumdaki bir yozlaşmaya, bir zihniyet sorununa ayna tutmaktır. Mizahın ve eleştirinin her türüne açık olmak, "elegan bir topluluk" olmanın bir gereğidir. Fikirlere katılmayabilirsiniz, bu en doğal hakkınız. Bir hiciv denemesini, kişisel bir saldırı ve nefret eylemi olarak yorumlamak, sanırım asıl acınası olan durumu, yani eleştirilen zihniyetin kendisini gözden kaçırmamıza neden oluyor.
 
@IamTheDragon @Deiinzz

Konunun hedefinin 17 yaşında olduğu varsayılan bir genç olmadığını, o gencin sergilediği ve toplumda giderek yaygınlaşan bir zihniyet olduğunu belirtmekte fayda var. Eleştirilen şey bir şahıs değil. Ailesinin emeğini ve sunduğu imkanları hiçe sayarak, markanın sahtesine sahip oldu diye "sinir krizi geçirme" noktasına varan materyalist, marka takıntılı ve nankör bir bakış açısıdır. Mizah ve hiciv, bu tür toplumsal eğilimleri, absürtlüğünü ve mantıksızlığını büyüteç altına alarak eleştirmenin en keskin ve en eski yollarından biridir. Amaç kişiyi aşağılamak değil, sergilenen fikrin veya davranışın kendisini sorgulatmaktır.

Yorumlardan birinde, yaşı küçük birine "öğüt verilmesi" gerektiği söyleniyor. Orijinal konuda bu "öğüt verme" eylemi zaten yüzlerce defa yapıldı. Bir noktadan sonra aynı tavsiyeleri tekrarlamak, mesajın etkisini yitirmesine neden olur? Bazen bir sorunun ciddiyetini anlatmak için, o sorunu absürt bir şekilde taklit etmek ve bir parodisini yapmak, yüzlerce öğütten daha etkili bir ayna tutar. Amacım, "Ahmet neden böyle yaptı?" sorusuna cevap vermek değil, "toplum olarak neden marka takıntısını, hem de sahtesine bile tahammül edemeyecek bir noktaya getiren bir zihniyeti normalleştirdik?" sorusunu sordurmaktır.

Konumun "aşağılama" amacı güttüğü iddiası, hicvin doğasını temelden yanlış anlamaktan kaynaklanıyor. Hiciv, evet, rahatsız edicidir. Amacı da budur. Hedefi şahıslar değil, fikirlerdir. Eğer ortada "rezil" olan bir durum varsa, bu, o durumun hicvedilmesi değil, durumun kendisidir. Bir gencin, ailesinin aldığını beğenmeyip sinir krizi geçirmesinin normal ve sağlıklı bir durum olduğunu savunmuyorsak, bu durumun eleştirilmesini "rezillik" olarak yaftalamak, eleştirilen zihniyetin kendisini aklamaya çalışmaktan başka bir anlama gelmez.

"Nefret zinciri" nedir ve "acınası olan" nedir, bunu da sorgulamak gerekir.

Maddi durumu iyi olmasına rağmen, arzu ettiği markanın sahtesi alındı diye ailesine öfkelenen bir gencin sergilediği nankörlük ve tüketim çılgınlığı mı daha büyük bir toplumsal sorundur?

Yoksa bu davranışın çarpıklığını mizahi bir dille eleştirmek mi "nefret" eyle midir?

Bence tehlikeli ve acınası olan, bu tür sağlıksız zihniyetlerin "yaşı küçüktür, olur öyle" denilerek normalleştirilmesi ve eleştirilmesine bile tahammül edilememesidir. Bu, sorunun kök salmasına izin vermektir. Eğer bir davranış eleştirilemeyecek kadar "normal" ise, o zaman o davranışın parodisi de yapılabilir. Eğer parodi rahatsız ediyorsa, demek ki davranışın kendisinde bir sorun vardır.

Manevi değerler ve "hesap verme" hatırlatması yapılmış. Buna en derin saygıyı duyarım.

Ama ailesinin emeğini, kendisine sunulan imkanları hiçe sayarak bir markanın sahtesine sahip oldu diye "sinir krizi geçiren" bir zihniyete sahip olmak mı manevi değerlere daha uygundur?

Yoksa israfı, nankörlüğü ve materyalizmi hicvederek eleştirmek ve bu sağlıksız gidişata dikkat çekmek mi?

Herkesin kendi muhasebesini yapması en doğrusudur. Bir genci ve onun üzerinden bir zihniyeti eleştirdiğim için "hesap vereceksem", ailesine bu şekilde davranan bir zihniyete sahip olanların ne yapacağını da düşünmek gerekir.

Bu konunun amacı bir genci hedef alıp linç etmek değil, onun üzerinden toplumdaki bir yozlaşmaya, bir zihniyet sorununa ayna tutmaktır. Mizahın ve eleştirinin her türüne açık olmak, "elegan bir topluluk" olmanın bir gereğidir. Fikirlere katılmayabilirsiniz, bu en doğal hakkınız. Bir hiciv denemesini, kişisel bir saldırı ve nefret eylemi olarak yorumlamak, sanırım asıl acınası olan durumu, yani eleştirilen zihniyetin kendisini gözden kaçırmamıza neden oluyor.

Vallahi hocam okumadım da, bana öğüt verme. Kimin ne diye konu açtığı benim umurumda değil. Arkadaşın dediğini açıkladım o kadar. Birini savunduğum yok yani. Herkes kendine göre haklı.
 
Vallahi hocam okumadım da, bana öğüt verme. Kimin ne diye konu açtığı benim umurumda değil. Arkadaşın dediğini açıkladım o kadar. Birini savunduğum yok yani. Herkes kendine göre haklı.

“Bana öğüt verme” demişsin. Zaten amacım öğüt vermek değildi. Sadece argümanlardaki tutarsızlığı göstermek istedim.

“Kimin ne diye konu açtığı umurumda değil” ve “birini savunduğum yok” diyerek tarafsız olduğunu söylüyorsun. Tartışmadaki iki pozisyondan yalnızca birini açıklama gereği duyman, istemeden de olsa o görüşü meşrulaştırmış gibi bir etki bırakıyor.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
“Bana öğüt verme” demişsin. Zaten amacım öğüt vermek değildi. Sadece argümanlardaki tutarsızlığı göstermek istedim.

“Kimin ne diye konu açtığı umurumda değil” ve “birini savunduğum yok” diyerek tarafsız olduğunu söylüyorsun. Tartışmadaki iki pozisyondan yalnızca birini açıklama gereği duyman, istemeden de olsa o görüşü meşrulaştırmış gibi bir etki bırakıyor.

Yapay zeka gibi konuşma hocam. Açıklanacak şeyi açıklarım. Açıklanmayacak bir şeyin nesini açıklayayım. Ve ona da haksız demiyorum sana da. Tarafsızım yani, tarafsız olup olmadığımı söyleyecek olan da benim. Böyle boş bir konu için yalan söyleyecek değilim. Cümlelerden saçma anlamlar çıkarıp yorum yapmaya gerek yok.
 
Yapay zeka gibi konuşma hocam. Açıklanacak şeyi açıklarım. Açıklanmayacak bir şeyin nesini açıklayayım. Ve ona da haksız demiyorum sana da. Tarafsızım yani, tarafsız olup olmadığımı söyleyecek olan da benim. Böyle boş bir konu için yalan söyleyecek değilim. Cümlelerden saçma anlamlar çıkarıp yorum yapmaya gerek yok.

Peki hocam, yanlış anlaşıldı sanırım. Ben seni yalan söylemekle ya da kasıtlı bir şey yapmakla suçlamadım, sadece cümlenin dışarıdan nasıl göründüğünü belirtmiştim. Fazla uzatmaya gerek yok, konu kapansın.
 
Babamda bana RTX 100000060 almadı. Neymiş piyasada öyle bir kart yokmuş. Çok cimri birisi.
Kahroldum, bu gece uyku yok bana. Birinin babası iPhone 17 diğerinin babası RTX 1 milyon almamış. Nasıl yaparlar bunu ya? Vicdansızlar işte. @SerdarT35'de böyle şeyler çekiyordu. Daha sonrasında komşusu ile yaşamaya başladı. Ondan sonra da yurt dışına gidip NVIDIA Ceo'suna saksı fırlattı ve çıkmamış RTX'i aldı.
 
Kahroldum, bu gece uyku yok bana. Birinin babası iPhone 17 diğerinin babası RTX 1 milyon almamış. Nasıl yaparlar bunu ya? Vicdansızlar işte. @SerdarT35'de böyle şeyler çekiyordu. Daha sonrasında komşusu ile yaşamaya başladı. Ondan sonra da yurt dışına gidip NVIDIA CEO'suna saksı fırlattı ve çıkmamış RTX'i aldı.

Aim hassasiyeti gelir mi acaba?
 

Technopat Haberler

Geri
Yukarı