Hayatı kaçırma korkusu

Regalor

Decapat
Katılım
4 Haziran 2023
Mesajlar
815
Evden çıkmak hep çok iyi bir şeymiş gibi gösteriliyor gezin, sosyalleşin vs. deniyor hem aileler hem devlet hem de toplum tarafından. Evet aslında güzel hatta gerekli bir şey ancak dışarının ne halde olduğu belli: Çürümüş veya toksik toplum, rezil ekonomi, düzensiz kirli ve etkinlik alanının çok az olduğu şehirler yapılar. Bu şekilde dışarı çıkmanın ne anlamı var? Ha tabii genelleme yapmıyorum evde sorunları olan veya dışarıda çok iyi imkanları olan olabilir ama genel resmi söylüyorum. İnsanlar evdekilerle aslında çok sorunlar yaşadığı halde genelde evde kalmaya mahkum oluyor şu düzende çünkü dışarısı daha da sıkıntılı tehlikeli çoğu zaman. Basit bir doğa yürüyüşü bile yapmak çok zor belki çoğu kişinin evinin yakınında yeşil bir alan bile yok.
 
Evden çıktığın zaman, değişen tek şey atmosfer olur.
Cebinde paran yoksa, tipin karizman yoksa iş bitmiştir. Başkasının hayatını izler, hiçbir zaman sahip olmayacağın şeylere onların sahip olduğunu şahit olursun.
Onlar lüks arabalarıyla, hiçbir zaman yanına yaklaşamayacağın güzel kadınları yerken sen, üç öne üç arkaya volta atmakla yetinirsin.
Dışarıda kaçırılacak bir hayat yok, eğer maddi durumun ve genetiğin varsa her halukarda hayatını yaşarsın.
Sen hayatı değil, hayat seni kovalar, şans kapını çalar, güzellikler seni bulur ekstra çabaya girmek zorunda olmazsın.
Belli bir yaşa gelmiş bir adam olarak şunu söyleyebilirim ki, bizler hayat trenini çoktan kaçırmış insanlarız.
Bu bizim suçumuz değil, çünkü bu bir tercih değil zorunluluk, bu amaç değil sonuç.
Boş yere kendini yıpratma.
Şu hayatta, olmayacak şeyler için, idealist olup hayaller için ''Çabalamak'' en büyük kayıptır. Gerisi önemli değil.
Bunu kabul ettim, artık tek hayalim insanlardan izole yaşayabilmek, ama bu da pek mümkün değil.
 
Son düzenleme:
Evden çıktığın zaman, değişen tek şey atmosfer olur.
Cebinde paran yoksa, tipin karizman yoksa iş bitmiştir. Başkasının hayatını izler, hiçbir zaman sahip olmayacağın şeylere onların sahip olduğunu şahit olursun.
Onlar lüks arabalarıyla, hiçbir zaman yanına yaklaşamayacağın güzel kadınları yerken sen, üç öne üç arkaya volta atmakla yetinirsin.
Dışarıda kaçırılacak bir hayat yok, eğer maddi durumun ve genetiğin varsa her halukarda hayatını yaşarsın.
Sen hayatı değil, hayat seni kovalar, şans kapını çalar, güzellikler seni bulur ekstra çabaya girmek zorunda olmazsın.
Belli bir yaşa gelmiş bir adam olarak şunu söyleyebilirim ki, bizler hayat trenini çoktan kaçırmış insanlarız.
Bu bizim suçumuz değil, çünkü bu bir tercih değil zorunluluk, bu amaç değil sonuç.
Boş yere kendini yıpratma.
Şu hayatta, olmayacak şeyler için, idealist olup hayaller için ''Çabalamak'' en büyük kayıptır. Gerisi önemli değil.
Bunu kabul ettim, artık tek hayalim insanlardan izole yaşayabilmek, ama bu da pek mümkün değil.
Benim bahsettiğim biraz daha farklı yönde bir şeydi yani türkiye'nin imkânsızlıkları, ekonomisi, sosyal çürümesi vs. İdi. Ama Senin söylediğin şeyler de yaşanmışlık var belli ve yanlış değil yada sadece senin yaşadığın şeyler değil aslında şu an Türkiye'nin belki %80 kadarı bu halde. Ama konu da dediğim gibi değinmek istediğim nokta şu kapitalizm,sınıf sistemi en çok Türkiye gibi ülkelerde kendini gösteriyor ve yaşam kalitesi yok. Belki refah içinde olan bir ülkede ekonomi iyi olduğu için bir araban olabilir veya dışarı çıkınca bakımlı sokaklar görürsün ve için açılır işte fark bu.
 
Benim bahsettiğim biraz daha farklı yönde bir şeydi yani türkiye'nin imkânsızlıkları, ekonomisi, sosyal çürümesi vs. İdi. Ama Senin söylediğin şeyler de yaşanmışlık var belli ve yanlış değil yada sadece senin yaşadığın şeyler değil aslında şu an Türkiye'nin belki %80 kadarı bu halde. Ama konu da dediğim gibi değinmek istediğim nokta şu kapitalizm,sınıf sistemi en çok Türkiye gibi ülkelerde kendini gösteriyor ve yaşam kalitesi yok. Belki refah içinde olan bir ülkede ekonomi iyi olduğu için bir araban olabilir veya dışarı çıkınca bakımlı sokaklar görürsün ve için açılır işte fark bu.
Bu ülke her zaman böyleydi, insanlar daracık odalar için asgari ücretten daha fazla kira ödüyor.
Pek çok kişi ne ev ne de araba sahibi olabiliyor, bazılarının ise arkadaşı, sevgilisi dahi yok.
Bu durum, sosyal çürümenin en bariz göstergelerinden biri; zira kimse kimseyi sevmiyor, herkes birbirine karşı nefret besliyor.
Herkes kendi cephesinden haklı olduğunu düşünüyor ve dolayısıyla yalnızca kendisi gibi düşünen insanları arzuluyor. Geriye kalanlar ise dışlanıyor/ıskartaya çıkarılıyor.
Evet, Türkiye'de durumu kötü olan, azımsanmayacak sayıda insan var. Ancak, hiçbir şeye sahip olamayan (ne kazancı, ne arkadaşı, ne çevresi, ne kız arkadaşı, ne evi, ne arabası, ne de geleceği olan) kişi sayısı, o bahsettiğimiz %80'lik kriteri daha da daraltıyor.
Son yoruma gelirsek, evet, büyük ölçüde haklılık payı var. Ancak, belli bir yaştan sonra göreceğin hiçbir güzelliğin bir önemi kalmayacak.
Aksine, yaşanmamışlığın getirdiği o kıskançlık hissini, içini kanser hücresi gibi yiyip bitiren o mideye vuran yumruk duygusunu yaşayacağın için, ne düzenli ne de estetik açıdan güzel bir şey görmek isteyeceksin. Kötü olan şeye öyle bir alışacaksın ki, yaşayamadığın güzellikleri artık görmek istemeyecek duruma geleceksin. Bu, kaçınılmaz bir sondur.
 
Evden çıkmak hep çok iyi bir şeymiş gibi gösteriliyor gezin, sosyalleşin vs. deniyor hem aileler hem devlet hem de toplum tarafından. Evet aslında güzel hatta gerekli bir şey ancak dışarının ne halde olduğu belli: Çürümüş veya toksik toplum, rezil ekonomi, düzensiz kirli ve etkinlik alanının çok az olduğu şehirler yapılar. Bu şekilde dışarı çıkmanın ne anlamı var? Ha tabii genelleme yapmıyorum evde sorunları olan veya dışarıda çok iyi imkanları olan olabilir ama genel resmi söylüyorum. İnsanlar evdekilerle aslında çok sorunlar yaşadığı halde genelde evde kalmaya mahkum oluyor şu düzende çünkü dışarısı daha da sıkıntılı tehlikeli çoğu zaman. Basit bir doğa yürüyüşü bile yapmak çok zor belki çoğu kişinin evinin yakınında yeşil bir alan bile yok.

Sen evden değil, kafanın içinden çıkmalısın dostum. Benim ülkelerini bırakıp İstanbul'da yaşayan tanıdıklarım var. Öyle Afganistan'dan falan bahsetmiyorum. İngiltere, Almanya, Hollanda, Kore gibi ülkeler... Bu insanlara sorduğumda da onlar kendi ülkesini kötülüyor. Anlayacağın insanlar genelde yediği kaba pisleme eğiliminde, buna benzer konular muhtemelen Reddit'te ya da vb. topluluklarda da vardır. Burnunuz kaşınsa ülkeyi, sağı solu falan kötülüyorsunuz; bu ekonomik sıkıntılı Türkiye'de herkes batmış gibi konuşuyorsunuz. Son yıllarda ev alan, araba alan bir sürü insan oldu. Yeni girişimler yapan, mal varlığını artıran, ciddi istihdam yaratan... Sizin öncelikle bu "loser" kafa yapısından çıkmanız gerekiyor. Dışarı çıkıp deniz havası alsanız "ABD'deki deniz daha iyi" diyecek bir kafa yapısındaysanız bir şey olmaz zaten üzgünüm.
Hangi şehirdesin bilmem de Türkiye'nin birçok imkanı var. Ücretli/ücretsiz birçok kurs/etkinlik var. Belediyelerin bununla ilgili sayısız çalışması var.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Sen evden değil, kafanın içinden çıkmalısın dostum. Benim ülkelerini bırakıp İstanbul'da yaşayan tanıdıklarım var. Öyle Afganistan'dan falan bahsetmiyorum. İngiltere, Almanya, Hollanda, Kore gibi ülkeler... Bu insanlara sorduğumda da onlar kendi ülkesini kötülüyor. Anlayacağın insanlar genelde yediği kaba pisleme eğiliminde, buna benzer konular muhtemelen Reddit'te ya da vb. topluluklarda da vardır. Burnunuz kaşınsa ülkeyi, sağı solu falan kötülüyorsunuz; bu ekonomik sıkıntılı Türkiye'de herkes batmış gibi konuşuyorsunuz. Son yıllarda ev alan, araba alan bir sürü insan oldu. Yeni girişimler yapan, mal varlığını artıran, ciddi istihdam yaratan... Sizin öncelikle bu "loser" kafa yapısından çıkmanız gerekiyor. Dışarı çıkıp deniz havası alsanız "ABD'deki deniz daha iyi" diyecek bir kafa yapısındaysanız bir şey olmaz zaten üzgünüm.
Hangi şehirdesin bilmem de Türkiye'nin birçok imkanı var. Ücretli/ücretsiz birçok kurs/etkinlik var. Belediyelerin bununla ilgili sayısız çalışması var.
Katılıyorum. Özellikle bu Z kuşağında Türkiye'ye laf etmek için yer arıyorlar.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Katılıyorum. Özellikle bu Z kuşağında Türkiye'ye laf etmek için yer arıyorlar.
Yurt dışını cennet, kendi ülkelerini basbayağı cehennem görüyorlar. Bu kafa yapısından bir an önce çıkmaları gerek. İyi niyetimden Z kuşağına anlattığımda da beni linç edip cahillikle suçluyorlar.
 
Yurt dışını cennet, kendi ülkelerini basbayağı cehennem görüyorlar. Bu kafa yapısından bir an önce çıkmaları gerek. İyi niyetimden Z kuşağına anlattığımda da beni linç edip cahillikle suçluyorlar.

Bir bakıma öyle hocam bunu inkâr etmeye gerek yok yani. Burada bir sürü şey sayabilirim size.
 
Bir bakıma öyle hocam bunu inkâr etmeye gerek yok yani. Burada bir sürü şey sayabilirim size.
Her ülkenin artıları ve eksileri var. İnsanların ihtiyaçları ve zevkleri çok farklı, bu artılar ve eksiler de burada devreye giriyor; tıpkı birinin İstanbul'u büyük olduğu için sevmemesi, diğerinin ise İstanbul'da her şey olduğu için sevmesi gibi.
Z kuşağı genellikle gerçek deneyimlerden çok uzak, sosyal medyadan gördükleri neyse o şekilde konuşuyor. Artık kullanmasam da Instagram kullandığım dönem gördüğüm bazı yorumlar çok gülünçtü. Avrupa'da insanların günde 4-5 saat çalıştığı, birçok Avrupa ülkesinde haftada 3-4 gün tatil olduğu, gece vardiyasının olmadığı, gençlerin gelecek kaygısı yaşamadığı, dışarıda yeme içmenin çok çok ucuz olduğu gibi şeyler konuşuluyordu. Oysa bunların hiçbiri doğru değil.
 
Sen evden değil, kafanın içinden çıkmalısın dostum. Benim ülkelerini bırakıp İstanbul'da yaşayan tanıdıklarım var. Öyle Afganistan'dan falan bahsetmiyorum. İngiltere, Almanya, Hollanda, Kore gibi ülkeler... Bu insanlara sorduğumda da onlar kendi ülkesini kötülüyor. Anlayacağın insanlar genelde yediği kaba pisleme eğiliminde, buna benzer konular muhtemelen Reddit'te ya da vb. topluluklarda da vardır. Burnunuz kaşınsa ülkeyi, sağı solu falan kötülüyorsunuz; bu ekonomik sıkıntılı Türkiye'de herkes batmış gibi konuşuyorsunuz. Son yıllarda ev alan, araba alan bir sürü insan oldu. Yeni girişimler yapan, mal varlığını artıran, ciddi istihdam yaratan... Sizin öncelikle bu "loser" kafa yapısından çıkmanız gerekiyor. Dışarı çıkıp deniz havası alsanız "ABD'deki deniz daha iyi" diyecek bir kafa yapısındaysanız sizden bir şey olmaz zaten üzgünüm.
Hangi şehirdesin bilmem de Türkiye'nin birçok imkanı var. Ücretli/ücretsiz birçok kurs/etkinlik var. Belediyelerin bununla ilgili sayısız çalışması var.
Her ülkenin artıları ve eksileri var. İnsanların ihtiyaçları ve zevkleri çok farklı, bu artılar ve eksiler de burada devreye giriyor; tıpkı birinin İstanbul'u büyük olduğu için sevmemesi, diğerinin ise İstanbul'da her şey olduğu için sevmesi gibi.
Z kuşağı genellikle gerçek deneyimlerden çok uzak, sosyal medyadan gördükleri neyse o şekilde konuşuyor. Artık kullanmasam da Instagram kullandığım dönem gördüğüm bazı yorumlar çok gülünçtü. Avrupa'da insanların günde 4-5 saat çalıştığı, birçok Avrupa ülkesinde haftada 3-4 gün tatil olduğu, gece vardiyasının olmadığı, gençlerin gelecek kaygısı yaşamadığı, dışarıda yeme içmenin çok çok ucuz olduğu gibi şeyler konuşuluyordu. Oysa bunların hiçbiri doğru değil.

Yurt dışını cennet, kendi ülkelerini basbayağı cehennem görüyorlar. Bu kafa yapısından bir an önce çıkmaları gerek. İyi niyetimden Z kuşağına anlattığımda da beni linç edip cahillikle suçluyorlar.

Katılıyorum. Özellikle bu Z kuşağında Türkiye'ye laf etmek için yer arıyorlar.

Tüm söylediklerinize tek seferde cevap vereceğim. Öncelikle ne bu tavır? Kullandığın laflara dikkat et kardeşim kimsenin ne olduğunu ne kafada olduğunu bildiniz yok anca laf atmaya çalışıyorsunuz. Ben bugüne kadar hiçbir konuda veya hayatta "Avrupa-ABD cennet bro woow" diyen ve oraları cennet görenlerden değilim olmadım da. Senin yurt dışından Türkiye'ye gelen tanıdıkların varsa benim de hatta resmi verilere göre tam tersi var bolca ne yapalım peki bunu söylemenin ne mantığı var? Genel resmi değiştirirmi: Hayır. Tekrar ediyorum bilip bilmeden konuşma ben dediğim gibi ab ABD hayranı cennet oralar diyen tiplerden veya senin deyiminle "ABD'deki deniz daha iyi" diyenlerden çok şükür değilim Allah korusun öyle olmaktan ABD'yi hiç de sevmem orası ayrı. Neyse resme dönersek Türkiye'nin şu an birçok sorunu olan refahın çok düştüğü yaşamın çok zorlaştığı bir ülke olduğunu akıl etmek görmek zor olmasa gerek burada saymaya gerek yok inkar etmeyin bu kafa yapısını terk edin. Neymiş insanlar araba ev alıyormuş vay be inanılmaz. Konuyu uzatmadan söyleyeyim senin burada yaptığın savunmalar mantıklı değil gerçek değil o bana dediğiniz gerçek dışı, bilgisiz, yediği kaba pisleyen vs ne dediyseniz veya ima ediyorsanız onları da size iade ediyorum. Kusura bakma siz bu şekilde ütopik düşünüyor ve gerçekleri söyleyene böyle tepki gösteriyorsaniz kaybetmeye mahkumsunuz. Doğru her ülkenin artısı bolca da eksisi var birinde suç oranları diğerinde ekonomi diğerinde sağlık vs. Peki türkiye'nin artısı yok mu var tabii ki ama Türkiye'de son yıllarda eksilerinin neredeyse hepsinde bolca artış var maalesef ve bunu görmemeye çabalamak da ayrı başarı. Avrupa ülkelerinde herkes çok rahatlar sıfır dert diyenleri de ciddiye almak mantıklı olmaz zaten ama benim öyle bir düşünce de olup olmadığımı bilmeden hele ki bu fomo üzerinden açılan yani aslında dışarıda kaçırmaya üzülecek bir hayat yok mesajı veren bir konu saçma yerlere geldi.
 

Technopat Haberler

Yeni konular

Geri
Yukarı