Kur'an-ı Kerim'de ilginç bir çelişki var

1. ayetten melek falan çıkarılmıyor bu kadar zorlamaya gerek yok, istesen de yalan söyleyemezsin anlamında kullanılmış muhtemelen.

Bu kadar küçük detaylara takılınmalı mi bilmiyorum daha çelişkili denebilecek durumlar varken. Kuran'da çok da bir anlam bütünlüğü, birbirini tamamlayan, destekleyen ayetler arama. Anlaşılması zaten güç, muhtemelen bir yerde dediğini diğer yerde unutup da yazmış, çok da takmaya gerek yok.
 
Öncelikle şunu söylemek gerek, İslam ile alakalı fark ettiğin neredeyse her detayı daha önce başka bir fark eden oldu, üzerinde kafa patlattı ve onlarca farklı cevap verildi. Bu durum da onlardan birisi.

Taberi, tefsirinde bundan bahsediyor. En'am suresinin 22. ayetinde geçen;

"Sonra müşriklere: Hani nerede iddia ettiğiniz ortaklarınız?” diyeceğiz." sorusu, Allah tarafından o müşriklere sorulduğunda cevap beklenerek sorulan bir soru değil. Bu detayı yakalamak lazım.

"Sualden murat, onları kınamaktır. Belki de kendilerine ümit bağladıkları batıl mabutlarla aralarına bir set çekilir. Onları görmeleri muhtemeldir. Lakin onlardan bir fayda olmayınca sanki o batıl mabutlar onlardan kaybolup gitmiş olur."
Taberi, bu şekilde tefsir etmiş.

En'am 22'deki soru, soru gibi gözüküyor olsa da kafirleri kendi sözleriyle yakalayıp küçük düşürmek adına bir istisnadır.
Nebe 38'de bahsedilen konuşmayı ise Allah'ın huzurunda tüm amellerini anlatma olarak anlayabilirsin. Yasin 65'te dediği gibi, ağızların kapanır ve ellerin konuşur. İşte yalan söyleyemeyeceğin an odur.
 
Öncelikle şunu söylemek gerek, İslam ile alakalı fark ettiğin neredeyse her detayı daha önce başka bir fark eden oldu, üzerinde kafa patlattı ve onlarca farklı cevap verildi. Bu durum da onlardan birisi.

Taberi, tefsirinde bundan bahsediyor. En'am suresinin 22. ayetinde geçen;

"Sonra müşriklere: Hani nerede iddia ettiğiniz ortaklarınız?” diyeceğiz." sorusu, Allah tarafından o müşriklere sorulduğunda cevap beklenerek sorulan bir soru değil. Bu detayı yakalamak lazım.

"sualden Murat, onları kınamaktır. Belki de kendilerine ümit bağladıkları batıl mabutlarla aralarına bir set çekilir. Onları görmeleri muhtemeldir. Lakin onlardan bir fayda olmayınca sanki o batıl mabutlar onlardan kaybolup gitmiş olur."
Taberi, bu şekilde tefsir etmiş.

En'am 22'deki soru, soru gibi gözüküyor olsa da kafirleri kendi sözleriyle yakalayıp küçük düşürmek adına bir istisnadır.
Nebe 38'de bahsedilen konuşmayı ise Allah'ın huzurunda tüm amellerini anlatma olarak anlayabilirsin. Yasin 65'te dediği gibi, ağızların kapanır ve ellerin konuşur. İşte yalan söyleyemeyeceğin an odur.

Olayın hiçbirini anlamamışsınız. Bir kere ben bu çelişkiyi ilk ben fark ettim ve cevabı yok gibi bir iddia sunmadım bu birincisi.

İkincisi zaten asıl olay Allah'ın soru sorması değil. Verilen cevabın yalan olması. Üstelik Allah konuşan/izin verilen doğruyu söyler demesine rağmen Allah'ın bilgisine ters yalan söyleyen birinin olması. Üstüne üstlük o gün kimseye mazeret sunması için bile konuşamayacağı izin verilmeyeceği gündür deyip sonradan birinin konuşması? Olay bu.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Olayın hiçbirini anlamamışsınız. Bir kere ben bu çelişkiyi ilk ben fark ettim ve cevabı yok gibi bir iddia sunmadım bu birincisi.

İkincisi zaten asıl olay Allah'ın soru sorması değil. Verilen cevabın yalan olması. Üstelik Allah konuşan/izin verilen doğruyu söyler demesine rağmen Allah'ın bilgisine ters yalan söyleyen birinin olması. Üstüne üstlük o gün kimseye mazeret sunması için bile konuşamayacağı izin verilmeyeceği gündür deyip sonradan birinin konuşması? Olay bu.

Hayır olayı anladım. Diyorsun ki; O gün Allah bazılarına konuşma hakkı verecekmiş, onlar da sadece doğruyu konuşacakmış. Ama bir başka ayette de o gün yalan konuşmayı başaran birilerinin olduğu söyleniyor diyorsun.

Ben de diyorum ki, 2 ayette geçen sorgu durumu farklı. Yalan söylendiği yer, Nebe 38'de geçen sorgu durumu değil. Başka bir anda, kafirleri küçük düşürmek adına sorulan bir soru.
 
1. ayetten melek falan çıkarılmıyor bu kadar zorlamaya gerek yok, istesen de yalan söyleyemezsin anlamında kullanılmış muhtemelen.

Bu kadar küçük detaylara takılınmalı mi bilmiyorum daha çelişkili denebilecek durumlar varken. Kuran'da çok da bir anlam bütünlüğü, birbirini tamamlayan, destekleyen ayetler arama. Anlaşılması zaten güç, muhtemelen bir yerde dediğini diğer yerde unutup da yazmış, çok da takmaya gerek yok.

Hocam fark ettiniz mi bilmiyorum yani milletçe basit birkaç cümleyi bile oturupta anlayamıyoruz içerisinde mantık hatası çelişki var mı yok mu fark edemiyoruz. Ondan maksat ondan kasıt diyorlar sürekli ve ayetlerdeki kelimeleri ayette geçmeyen manalara yoruyorlar az önce dediğiniz melek ifadesi gibi. Yani her şey o kadar bölük pörçük ki zaten 1 soruya 10 farklı cevap verilmesinden belli bir şeylerin ters olduğu.Üstüne birde dini soru sormayı islama saldırı olarak algılıyorlar.Şimdi böyle yapan kitlelerin madımaktan ne farkı var?
 
Hocam fark ettiniz mi bilmiyorum yani milletçe basit birkaç cümleyi bile oturupta anlayamıyoruz içerisinde mantık hatası çelişki var mı yok mu fark edemiyoruz. Ondan maksat ondan kasıt diyorlar sürekli ve ayetlerdeki kelimeleri ayette geçmeyen manalara yoruyorlar az önce dediğiniz melek ifadesi gibi. Yani her şey o kadar bölük pörçük ki zaten 1 soruya 10 farklı cevap verilmesinden belli bir şeylerin ters olduğu.Üstüne birde dini soru sormayı islama saldırı olarak algılıyorlar.Şimdi böyle yapan kitlelerin madımaktan ne farkı var?
Dinde mantık aranmaz, din inanç işidir. Sen müslüman birisine burada çelişki var dersen o adam sana evet haklısın diyebilir mi sence? Yıllardır inandığı şeyin yalan olduğuna kim inanmak ister? Hangi müslümana sorarsan sor kendi çıkarı neyse ona göre cevap verecektir bu yüzden.
 
Hayır olayı anladım. Diyorsun ki; o gün Allah bazılarına konuşma hakkı verecekmiş, onlar da sadece doğruyu konuşacakmış. Ama bir başka ayette de o gün yalan konuşmayı başaran birilerinin olduğu söyleniyor diyorsun.

Ben de diyorum ki, 2 ayette geçen sorgu durumu farklı. Yalan söylendiği yer, nebe 38'de geçen sorgu durumu değil. Başka bir anda, kafirleri küçük düşürmek adına sorulan bir soru.

Alakası yok bal gibi de aynı yer aynı günden bahseder. Hesap sorulacağı gün. Sence hangi gün o zaman diğeri?
 
Sence hangi gün o zaman diğeri?

Nihai sorgudan, insanın dilinin değil de amellerinin konuşacağı günden başka bir gün veya hemen öncesi. Bu şekilde okunmaya çok açık. Ki erken dönem müfessiri kabul edilebilecek Taberi de bunu bu şekilde anlamış.
 
O gün ruhlar ve melekler sıra sıra durur. Rahmân'ın izin verdikleri dışında hiç kimse konuşamaz. İzin verilen de doğruyu söyler.(nebe 38)

O günü yalanlayanların vay haline! Bugün, konuşamayacakları gündür. Kendilerine izin de verilmez ki, mazeret beyan etsinler.(murselat 34-36)

O gün hepsini toplayacağız. Sonra Allah'a ortak koşanlara: " hani nerede o Allah'a ortak saydığınız ortaklarınız?" diyeceğiz.'rabbimiz, biz müşriklerden değildik' demekten başka bir mazeret bulamayacaklar. Bak, vicdanlarına karşı nasılda yalan söylerler!(enam 22 24)



1= Önce diyor ki Allah'ın izin verdikleri hariç kimse konuşamaz, eğer konuşşa bile doğruyu söyler.
2= E bir de sonra diyor ki o gün konuşamayacakları gündür kendilerine izin verilmez?
3= E bir de hani izin verilipte konuşan doğruyu söylerdi? Adam karşısında Allah olduğu halde hala yalan söylüyor ya?


=Çelişkiyi farkedemeyen arkadaşlar olmuş.Ayetler de geçen çelişki, allahın kimseye mazeret sunması ve konuşması için izin vermeyeceğini söyler ama devamında birileri konuşur ve mazeret sunar.İkincisi konuşana izin verse bile doğruyu söyler diyor fakat adam hala yalan söylüyor allaha karşı.
Çelişki konusunda da bir şey göremedim, 1. ayette izin verir ise doğruyu söyleyeceği söylenmiş, 3. ayette ise söyler demiyor, mazaret bulamayacaklar diyor. Burada konuşmaktan daha çok kendi içinde düşünme var gibi. Derseniz 2. ayette de mazeret beyan edemeyecek diyor. Mazeret bulmak ile beyan etmek arasında fark var.
 
Kuranı insan yazdı diyen arkadaş şuan dünya da zeki sayılabilecek tüm insanları topla benzerini yazmaya çalış istesen de yazamazsın.
 

Technopat Haberler

Yeni konular

Geri
Yukarı