Sürprizbozan TLOU Part 2 hakkında düşünceler

Bu konuda spoiler olduğundan sürprizbozan olarak işaretlenmiştir. Spoiler olmadığını düşünüyorsanız konuyu rapor edebilirsiniz.
Orasını bilmiyorum ama oynadım keyifli zaman geçirdim. Hikaye konusu beni tatmin etmedi. Herkesin kendi zevki farklıdır.
Çıkış yapmadan önce bazı bilgiler sızdırılmıştı.
Mesela Joel'in oyunun başlarında öleceği sızdırıldı. Daha çıkış yapmadan internet ortamını salladı bu oyun. İşte Joel ölürse çöp oyun şöyle oyun falan filan diyenler vs. Oyunda da olay gerçekleşince gömdüler de gömdüler.

İşte böyle zaten içinden geçtiler. Bir grup oluştu mu gömen hemen birisi katılır o gruba. Adamın kendi düşünceleri yok işte bunları dinleyip oyunu kötülüyor. Ondan oynamayan insanlarda da olumsuz izlenim bıraktı ve satış sayısı hak ettiğinden daha azdı.

LGBT olayı da aynı şekilde. Sırf herkes gömüyor diye gömen var, bir de cidden buna karşı olumsuz tutum sergileyip tepki koyan var. Ve bunların %90'ı gömmek için gömüyor. Açıkçası sizin durum ne bilmiyorum, tartışmaya girmeyeceğim bunun hakkında. Oyunlar kişiseldir zaten fakat bu oyunun hakkının yendiğini hiçbir şey değiştiremez.
 
Çıkış yapmadan önce bazı bilgiler sızdırılmıştı.
mesela Joel'in oyunun başlarında öleceği sızdırıldı. Daha çıkış yapmadan internet ortamını salladı bu oyun. İşte joel ölürse çöp oyun şöyle oyun falan filan diyenler vs. oyunda da olay gerçekleşince gömdüler de gömdüler.

İşte böyle zaten içinden geçtiler. Bir grup oluştu mu gömen hemen birisi katılır o gruba. Adamın kendi düşünceleri yok işte bunları dinleyip oyunu kötülüyor. Ondan oynamayan insanlarda da olumsuz izlenim bıraktı ve satış sayısı hak ettiğinden daha azdı.

LGBT olayı da aynı şekilde. Sırf herkes gömüyor diye gömen var, bir de cidden buna karşı olumsuz tutum sergileyip tepki koyan var. Ve bunların %90'ı gömmek için gömüyor. Açıkçası sizin durum ne bilmiyorum, tartışmaya girmeyeceğim bu oyun hakkında. Oyunlar kişiseldir zaten fakat bu oyunun hakkının yendiğini hiçbir şey değiştiremez.

Oyunu oynarken taraf tutmadan, yani başka bir oyunun fanboyluğunu yapmadan oynadım. En sevdiğim oyun RDR2 ve bunu açıkça söylediğim için genelde, sanki bilerek bu oyunu kötülemek istiyormuşum gibi algılanıyor. Halbuki bununla hiçbir alakası yok. Ben sadece oynadığımı, gördüğümü söylüyorum.

Part 1 benim için çok daha iyiydi. Hikâye olması gerektiği gibiydi; duygusu, karakter ilişkileri ve anlatımı çok daha güçlüydü. Part 2'ye başlarken LGBT konusunu zaten biliyordum, spoiler da yemiştim. Oyuna girer girmez de zaten bu yönde sinyaller verilmeye başlandı. İlk başta çok takmadım. Zamanla ellie ile Dina'nın aşırı yakınlaşan sahneleri gelmeye başladı ve bunu kendi adıma hikâye açısından gereksiz buldum. Yine de oyunun yaklaşık ilk 6 saatinde bunları görmezden geldim, “neyse” dedim.

Asıl problem benim için hikâyede başladı. Joel gibi efsane bir karakterin bu kadar basit ve şok edici bir şekilde ölmesi, üstüne bir de oyunun bizi ana karakterimizin katiliyle oynatmaya zorlaması beni ciddi anlamda oyundan soğuttu. Oyun resmen Abby'i bana zorla sevdirmeye çalışıyordu. Buna ek olarak Ellie'nin Joel'in ölümüne duygusal tepkisinin zayıf kalması ve bütün oyun boyunca “intikam” diye ilerleyip, en sonunda Abby'yi kurtarıp sağ bırakması bende şu hissi oluşturdu: “e şimdi ne oldu, bütün bu yaşananlar ne içindi?”

Sonuç olarak oyunu oynadım, bitirdim. En azından keyifli vakit geçirdiğim anlar oldu, sağlık olsun. Ama bu görüşlerim de tamamen oynayıp deneyimledikten sonra oluştu. Kimseye fanboyluk yapmadan, gördüğümü dürüstçe söylüyorum.
 
Oyunu oynarken taraf tutmadan, yani başka bir oyunun fanboyluğunu yapmadan oynadım. En sevdiğim oyun RDR2 ve bunu açıkça söylediğim için genelde, sanki bilerek bu oyunu kötülemek istiyormuşum gibi algılanıyor. Halbuki bununla hiçbir alakası yok. Ben sadece oynadığımı, gördüğümü söylüyorum.

Part 1 benim için çok daha iyiydi. Hikâye olması gerektiği gibiydi; duygusu, karakter ilişkileri ve anlatımı çok daha güçlüydü. Part 2'ye başlarken LGBT konusunu zaten biliyordum, spoiler da yemiştim. Oyuna girer girmez de zaten bu yönde sinyaller verilmeye başlandı. İlk başta çok takmadım. Zamanla ellie ile Dina'nın aşırı yakınlaşan sahneleri gelmeye başladı ve bunu kendi adıma hikâye açısından gereksiz buldum. Yine de oyunun yaklaşık ilk 6 saatinde bunları görmezden geldim, “neyse” dedim.

Asıl problem benim için hikâyede başladı. Joel gibi efsane bir karakterin bu kadar basit ve şok edici bir şekilde ölmesi, üstüne bir de oyunun bizi ana karakterimizin katiliyle oynatmaya zorlaması beni ciddi anlamda oyundan soğuttu. Oyun resmen Abby'i bana zorla sevdirmeye çalışıyordu. Buna ek olarak Ellie'nin Joel'in ölümüne duygusal tepkisinin zayıf kalması ve bütün oyun boyunca “intikam” diye ilerleyip, en sonunda Abby'yi kurtarıp sağ bırakması bende şu hissi oluşturdu: “e şimdi ne oldu, bütün bu yaşananlar ne içindi?”

Sonuç olarak oyunu oynadım, bitirdim. En azından keyifli vakit geçirdiğim anlar oldu, sağlık olsun. Ama bu görüşlerim de tamamen oynayıp deneyimledikten sonra oluştu. Kimseye fanboyluk yapmadan, gördüğümü dürüstçe söylüyorum.
Aslında Abby de Ellie de o intikam yolunda çok şey öğreniyorlar, ikisi de pişman oluyor ve karakterlerle güçlü bağ kurunca bu duygu çok net veriliyor.
Joel konusunda haklısın bir noktada, bu kadar çok sevilen bir karakterin zank diye ölmesi çok garip ancak bu spoileri yemiş birisi olarak ben oyunun sonunda ölür diye beklerken bir anda ölmesi beni şok etmişti.
RDR2'yi tlou 2'den Daha cok sevebilirsin, ikisi de baş yapıttır. Aradaki kavga sebebi teknik anlamdaki farklardan kaynaklanıyor bence. Rdr2 absürt iyi bir açık dünyaya sahip, bunu nasıl yapmışlar diye düşünüyorsun. Tlou 2'de ise bu kadar gerçekçi animasyonları bu kadar hızlı ve geçişleri nasıl pürüzsüz yapmışlar diye düşünüyorsun. En basit örnek.
 
Aslında abby de ellie de o intikam yolunda çok şey öğreniyorlar, ikisi de pişman oluyor ve karakterlerle güçlü bağ kurunca bu duygu çok net veriliyor.
Joel konusunda haklısın bir noktada, bu kadar çok sevilen bir karakterin zank diye ölmesi çok garip ancak bu spoileri yemiş birisi olarak ben oyunun sonunda ölür diye beklerken bir anda ölmesi beni şok etmişti.
RDR2'yi TLOU 2'den daha cok sevebilirsin, ikisi de baş yapıttır. Aradaki kavga sebebi teknik anlamdaki farklardan kaynaklanıyor bence. RDR2 absürt iyi bir açık dünyaya sahip, bunu nasıl yapmışlar diye düşünüyorsun. TLOU 2'de ise bu kadar gerçekçi animasyonları bu kadar hızlı ve geçişleri nasıl pürüzsüz yapmışlar diye düşünüyorsun. En basit örnek.

Dediğim gibi animasyonları, oynanışı, atmosferi ve grafikleri beni gerçekten etkiledi. Bu konularda TLOU'ya lafım yok, gayet üst seviye bir oyun. Fakat hikâye tarafını aynı ölçüde beğenmedim. Mesela hikâye olarak TWD beni çok daha fazla etkiledi.

TLOU ile RDR2 elbette kıyaslanabilir oyunlar; ikisi de kendi alanında çok güçlü yapımlar. Ama sosyal medyada özellikle RDR2 fanboyları ve TLOU fanboylarının en çok sevdiği şey, durmadan “en iyi oyun budur” demek. Oysa “en iyi oyun” meselesi tamamen kişiden kişiye, beklentiye ve hatta istatistiklere göre değişir. Bunun tek bir doğru cevabı yok.

Bana bugün tekrar sorsalar “hangisini yeniden oynamayı tercih edersin?” diye, hiç düşünmeden RDR2 derim. TLOU bittikten sonra ise nedense bende tekrar oynama isteği oluşmadı. Sebebini ben de tam bilmiyorum ama his olarak böyle.
 
Oynamadan önce Rdr 2 gibi bir şey beklemiştim ama bitirdikten sonra bu muymuş dedim. Grafikler ve oynanışa laf edemem ama o hikaye olmamış yani. Bu bildiğin TWD çakması.
Joel'un ölüm şekli bile TWD'den kopya.
İnsan azıcık özgün olur. Bazı insanlar ona bakarsan her hikaye aslında bir klişedir diye savunma getiriyorlar ama bazı temaların artık tabiri caizse suyu sıkıldı. Yeterince zombi oyunu oynadık yani. TLOU'nun tek farkı bunu iyi grafikler ve oynanışla sunması. Serafiler biraz ilgi çekiciydi ama onun da altından çıka çıka yine bir LGBT hikayesi çıktı. Benim niye penisim yok diyen bir veletin toplumdan dışlanmasını izledik 😂😂😂
 
Son düzenleme:
Oynamadan önce RDR 2 gibi bir şey beklemiştim ama bitirdikten sonra bu muymuş dedim. Grafikler ve oynanışa laf edemem ama o hikaye olmamış yani. Bu bildiğin TWD çakması.
joel'un ölüm şekli bile TWD'den kopya.
insan azıcık özgün olur. Bazı insanlar ona bakarsan her hikaye aslında bir klişedir diye savunma getiriyorlar ama bazı temaların artık tabiri caizse suyu sıkıldı. Yeterince zombi oyunu oynadık yani. TLOU'nun tek farkı bunu iyi grafikler ve oynanışla sunması. Serafiler biraz ilgi çekiciydi ama onun da altından çıka çıka yine bir LGBT hikayesi çıktı. Benim niye penisim yok diyen bir veletin toplumdan dışlanmasını izledik 😂😂😂

Bende zaten diyorum ki bu LGBT olayları biraz hikayeyi baltalıyor bana göre. Kendi düşüncemi söyledim diye sağlam bir linç yedim. Sağlık olsun.
 
The Last of Us Part II, atmosfer, oynanış ve mekanikler açısından başyapıt seviyesinde; ancak hikaye kısmı ciddi bir hayal kırıklığı yaratıyor. Ellie ve abby iki tarafta da haklı; 10 saat ellie, 10 saat abby oynuyoruz ve kimi seçeceğimizi bilemiyoruz. Abby ve öldürdüğümüz karakterler, hayatta kalmaya çalışan normal insanlar; fakat final tamamen başarısız. O kadar insanın ölmesi ve yaşanan bunca olayın ardından Ellie'nin motivasyonunun boşa çıkması, hikayeyi tatmin edici olmaktan uzaklaştırıyor. Doğru dürüst intikam hissini alamadık; final, tüm gerilimi ve duyguyu çarçur etmiş.

Oyun gereksiz uzun ve fazlasıyla uzatılmış; ilk oyun tam ayarındaydı ve her unsur dengeliydi. Abby kısmı gereksiz uzun; birkaç noktada “bit artık” dediğim anlar oldu. Abby'nin Joel'i öldürmesi tamamen haklı; ancak oyun bunu adeta “alın size joel” mantığıyla sunuyor. Joel melek değil ve dünyayı kurtaracak tek doktoru öldürüyor; fakat hikaye çok daha özenli işlenebilirdi. Abby ile Ellie'ye saldırttırılması gibi bazı sahneler ise ciddi biçimde mantıksız ve inandırıcılıktan uzak.

Neil druckmann, oyuna ciddiyetsiz mesajlar eklemiş; lev karakteri, saçlarını kazıyan erkek olmaya çalışan bir kız çocuğu ve onu öldürmeye çalışan skar tarikatı, oyunun karanlık ve gerçekçi dünyasıyla çelişiyor. LGBT ve woke öğeler, hikayeyi ciddi biçimde zayıflatmış; ellie eş cinsel olabilir, ancak böyle bir dünyada bu eklemeler suni ve gereksiz duruyor.

Abby'nin kaslı ve güçlü olması yıllarca eğitim görmüş biri için normal; ancak karakterin uyumsuzluğu göze batıyor. Bu durum, hikaye ve oyunun atmosferiyle çelişiyor ve oyuncunun gerçekçilik algısını zayıflatıyor.

Oynanışta ise ciddi bir dengesizlik var; oyun normal zorlukta aşırı miktarda mermi ve malzeme veriyor. Bu durum hoşuma gitmedi; TLOU1 her kaynağın önemini hissettiriyordu, burada ise cömertlik, oyunun gerilimini ve hayatta kalma hissini azaltmış. Ancak vuruş hissi muazzam; animasyonlar büyük bir özenle hazırlanmış ve özellikle pompalı ile öldürmek, oyun deneyimine ciddi bir tatmin katıyor.

Tüm bunlara rağmen oyun, eğlence açısından oldukça başarılı; 30 saatte bitirdim ve deneyim olarak büyük keyif aldım.
 
The Last of Us Part II, atmosfer, oynanış ve mekanikler açısından başyapıt seviyesinde; ancak hikaye kısmı ciddi bir hayal kırıklığı yaratıyor. Ellie ve abby iki tarafta da haklı; 10 saat ellie, 10 saat abby oynuyoruz ve kimi seçeceğimizi bilemiyoruz. Abby ve öldürdüğümüz karakterler, hayatta kalmaya çalışan normal insanlar; fakat final tamamen başarısız. O kadar insanın ölmesi ve yaşanan bunca olayın ardından Ellie'nin motivasyonunun boşa çıkması, hikayeyi tatmin edici olmaktan uzaklaştırıyor. Doğru dürüst intikam hissini alamadık; final, tüm gerilimi ve duyguyu çarçur etmiş.

Oyun gereksiz uzun ve fazlasıyla uzatılmış; ilk oyun tam ayarındaydı ve her unsur dengeliydi. Abby kısmı gereksiz uzun; birkaç noktada “bit artık” dediğim anlar oldu. Abby'nin Joel'i öldürmesi tamamen haklı; ancak oyun bunu adeta “alın size joel” mantığıyla sunuyor. Joel melek değil ve dünyayı kurtaracak tek doktoru öldürüyor; fakat hikaye çok daha özenli işlenebilirdi. Abby ile Ellie'ye saldırttırılması gibi bazı sahneler ise ciddi biçimde mantıksız ve inandırıcılıktan uzak.

Neil druckmann, oyuna ciddiyetsiz mesajlar eklemiş; lev karakteri, saçlarını kazıyan erkek olmaya çalışan bir kız çocuğu ve onu öldürmeye çalışan skar tarikatı, oyunun karanlık ve gerçekçi dünyasıyla çelişiyor. LGBT ve woke öğeler, hikayeyi ciddi biçimde zayıflatmış; ellie eş cinsel olabilir, ancak böyle bir dünyada bu eklemeler suni ve gereksiz duruyor.

Abby'nin kaslı ve güçlü olması yıllarca eğitim görmüş biri için normal; ancak karakterin uyumsuzluğu göze batıyor. Bu durum, hikaye ve oyunun atmosferiyle çelişiyor ve oyuncunun gerçekçilik algısını zayıflatıyor.

Oynanışta ise ciddi bir dengesizlik var; oyun normal zorlukta aşırı miktarda mermi ve malzeme veriyor. Bu durum hoşuma gitmedi; TLOU1 her kaynağın önemini hissettiriyordu, burada ise cömertlik, oyunun gerilimini ve hayatta kalma hissini azaltmış. Ancak vuruş hissi muazzam; animasyonlar büyük bir özenle hazırlanmış ve özellikle pompalı ile öldürmek, oyun deneyimine ciddi bir tatmin katıyor.

Tüm bunlara rağmen oyun, eğlence açısından oldukça başarılı; 30 saatte bitirdim ve deneyim olarak büyük keyif aldım.

Çok iyi bir tespit ellerine sağlık 👏
 

Dediğiniz gibi LGBT sahneleri gereksiz olmuş. Aynısını eskiden izlediğim bir YouTuber dedi. Sırf görüşünü merak edip izledim. Burak şahin'de LGBT sahnelerinin oyunda gereksiz olduğunu söyledi. Hatta “biz yapımcının kişisel fantezilerini izlemek zorunda mıyız” dedi. Bende kendimce haklı gördüm. Olmasa bana göre hikaye bir tık daha iyi olurmuş.
 

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Technopat Haberler

Yeni konular

Yeni mesajlar

Geri
Yukarı