Konudaki temel problem, Yaratıcı kavramının varlıklar arasında bir nesneymiş gibi ele alınmasıdır. Vahiy, insanın varlık ve anlam karşısındaki muhtaçlığına cevap olarak anlaşılır. Ahlak ve iyilik kavramları, bağlayıcı olabilmeleri için böyle bir normatif zemine muhtaçtır. Aksi hâlde objektif ahlak ne tesis edilebilir ne de temellendirilebilir.
Varliklar arasinda nesne nedir?
Yaraticinin bunlardan birisi olmadigini nereden biliyoruz mesela?
Neden insan ~ varlik ~ anlam problemi icin vahiy e muhtaciz? Hangi konularda vahiy e muhtaciz, hangilerinde degiliz kim karar veriyor?
Cok abstrakt ve on-kabul dolu bir yorum olmus.
İlk cümlende şu noktada ne demek istediğini anlayamadım;
"Ancak var olmak zorunda değil"
Ontolojik olarak mı var olmak zorunda değil diyorsun, yoksa var olabilir ama o anda sende olmak zorunda değil mi diyorsun?
O anda sende var olmak zorunda değil diyorsan, ben de bunun tersini iddia etmiyorum zaten.
Hastalık durumunun zihninde bir yerlerde varlığı ile farkında olman, sağlığını da fark etmen için yeterli.
Tanrı, zihnimize hastalığın da mümkün olacağı bilgisini doğuştan ekleyip hastalığı bize hiç yaşatmayabilirdi. Böylelikle sağlığımız için şükrederken hiçbirimiz hastalığı deneyimlemek zorunda kalmazdık.
Ama iyilik-kötülük bağlamında aynı durum geçerli olmuyor. İnsan iradesi ve yaptığı seçim üzerinden içinde bulunduğu bir sınavdaysa kötülüğün ontolojik varlığı şart.
Ben sayisalci adamim, ona gore yorumluyorum.
Evren her seyi barindiran bir kume -> E
Bizim etki alanimiz ve yasadigimiz kume ( Dunya, Gunes vs ) -> D ( E'nin alt kumesi )
Kotluk diye bir sey tanimli ve evrende (E) var. Ancak biz insanlar, D kumesinde pasalar gibi kotuluk olmadan, fakirlik olmadan, sakat dogumlar olmadan yasayamaz miydik?
Sorum bu. Bu sorunun orijinal kotuluk problemi olup olmadini zerre sallamiyorum acikcasi. Yine yazacaksan yazma.
Dediginde haklisin, kotuluk tanimi olmadan iyilik tanimi olamaz. Bir arada var olmalilar. Once sayi kumesi olacak ki, negatif ve pozitif sayilardan bahsedebilesin. Negatif olacak ve tanimli olacak ki pozitiften bahsedebilesin. Ancak bu; herhangi bir D alt kumesinin yalnizca va yalnizca pozitif sayilardan olusamayacagini asla gostermez, hatta pek mumkundur.
Mesela dinciler bunu yaparlar, "Cehennem" diye bir kume tanimlarlar; orada kaynar irinli sular, atesten yanan hedeler hodoler tanimlarlar. "D" kumesinde bunlar yoktur ama tanimli kotulukler senin hareketini etkiler. Yani varligi ve tanimli olmasi yeterlidir, kumenin elemani olmak zorunda degildir. Anlatabiliyor muyum?
Ayni seyi soyluyoruz bence genel olarak.
Olay iyiliği veya kötülüğü algılamaktan ibaret değil. Yavru kedi cesedi görmeden de Tanrı sana iyiliğin ne olduğunu tabii ki bildirebilir. Ama mevzu iyiliği ve kötülüğü algılamak değil, seçim yapmak.
Diyelim dünyada hiçbir kötülük yok, sadece iyilik hakim ama insanlar yine de kötülüğün ne olduğunu biliyor. Bu durumda insanların kötülüğü seçme gibi bir opsiyonu yok, iyiliği yapan ve kötülüğü yapan ayrımı yok. Sınavın belki %70'lik kısmını yok ettin.
Hastalık örneğinden elde ettiğin sonucu doğrudan kötülüğe kopyala yapıştır yapamazsın. Aynı düzlemde değiller.
Secim'i karistirma lutfen meseleye. Kotu olmak zorunda cunku secim olmak zorunda gibi bir baglamla ugrasmak istemiyorum sabaha kadar tartisiriz.
Acikcasi bize secim yaptirmak zorunda oldugu icin kotu sonuclar da olmali argumani da zayif. Her seye gucu yeten uber tanri bizlere kotu sonuclar dogurtmadan secim yaptiramaz miydi?
Bunun esas problemi cozdugunu hic dusunmuyorum.
Kötülük olmadan yaşardık da, Tanrı isteseydi kötülük olmayan bir dünyada iyiliğin de farkına varırdık.
Ama yine buradaki sorunun asıl mevzunun tanımlamada olduğunu düşünüyor olman.
Örneğin;
-Kötülük yok

-Kötülük olmamasına rağmen insanlar iyiliğin varlığına erişmiş hâldeler
Sonuç ne oldu? İnsanlar kötülüğün farkındalar ama bu günlük hayattaki amellerinde asla bir opsiyon olarak varlık kazanmadı. Dolayısıyla ne oldu? İyiliği tanımlamakla iş bitmedi. Kötülük zihinlerde bilindiği için insanların %100'ü iyi insan olarak tanımlanabildi ama kötülük potansiyeline sahip insana kötülük yapma şansını vermediğin için Tanrı iyi ile kötüyü ayırıp iyiye ödül, kötüye ceza veremedi.
Aklında kurguladığın Tanrı adaletsiz bir tanrı. Kötü insanın kötülük yapma opsiyonunu elinden alarak hayatını iyiliğe adamış insanlarla aynı kaderi yaşamak zorunda bırakılıyor ve hak etmediği cennetin keyfini sürüyor. Oysa ki fırsatı verilse kötü bir insan olacaktı.
Allah ne güzel bir sistem kurmuş iyi ve kötüyü ayıran.
Ben de onu diyorum iste, madem kotuluk olmadan yasardik da neden yasayamiyoruz?
Bu dedigin kabak gibi celismiyor mu her seye gucu yeten "iyi" ( benevolent ) tanri kavramiyla?
Sen sunu anlatmak istiyorsun, kotu var olmali ki secimlerin kotu sonuclari da bir ihtimal olarak var olsun ve iyi tercihler ile kotu tercihlerin anlami olsun.
Ancak tum bu yazdiklarin, her yapilan sey iyi sonuc doguruyor olsaydi sinavin ne anlami kalirdi gibi bir seyden farki ne?
Bir de cevaplarin gittikce tercihe ve sinava dogru kayiyor; kotuluk ekseninden cikiyor onu da sevmedim. Konudan konuya ziplamak istemiyorum. Tanrinin kotuluk olmayan bir dunya yaratmasina engel olarak secim ya da ozgur irade ya da sinav gibi ogelere ihtiyaci olmasi da mantiksiz.