Asya hun devleti Türk devleti midir?

Evet Türkler tarihi belge de var. Han-shu, Chou-shu , Sui-shu vs. Çin hanedan kayıtları Asya Hunlarının hanedanının Türkçe konuştuğunu ve Türklerin onların devamı olduğunu yazar. Arkeogenetik araştırmalarda son 5-6 yılda bunu kesinleştirdi zaten. Asya Hunlarının elitlerinin genetik mirası bariz ön-Türklerden geliyor. Zaten Asya Hunlarının genetik mirası da Göktürklerde çok yüksek özellikle doğu Göktürkler %70+ civarı Asya Hunlarıyla benzer modelleniyor. Ayrıca Asya Hun elitlerinin de baba soy hatları en çok bugün Türk halklarında devam eder. Moğollarda ve diğer halklarda çok daha az var.
Hocam o zaman Türk'ler ve Moğollar aynı atadan geliyor diyebilir miyiz?

Asya Hun Devleti kaynaklarda Xiongnu olarak geçiyor ben zamanında araştırdığım zaman Çinli kaynaklarda bunun ilk Türklerin içerisinde bulunduğu bir Orta Asya devleti olduğunu gördüm. Tabi o zamanlar Türk ismini tam kullanmasalar bile yani daha ileride Orhun kitabelerinde görebiliyoruz yapılan çalışmalarda bölge halkının dna yapısının ve konuştukları dilin eski Türkçe ile çok benzer olduğu da kaynaklarda yazıyor. Muhtemelen buradan şu çıkarımı yapabiliriz Türk boylarının çoğunlukta olduğu bir Orta Asya göçebeleri topluluğudur. Bu topluluğun başındaki lider olan Metehan'a da Türk olma ihtimali muhtemel demek en doğrusu olur.
Bende tıpkı sizinki gibi birşey duymuştum. Kesin bilgi değilmiş fakat hem Türk hemde moğol karışımı bir devletmiş.
 
Hocam o zaman Türk'ler ve Moğollar aynı atadan geliyor diyebilir miyiz?


Bende tıpkı sizinki gibi birşey duymuştum. Kesin bilgi değilmiş fakat hem Türk hemde moğol karışımı bir devletmiş.
Şuanlık Türkler ve Moğollar kesin aynı atadan geliyor diye bir şey diyemeyiz. Türkler ve Moğolların ataları belki Antik Kuzey Doğu Asyalılarda bağlanıyor olabilir veya ikiside Amur kökenli olabilir.

Ancak Asya Hunlarıyla(Türklerle) ön-Moğolları ayırmak çok basittir. Ön-moğollar(xianbei, donghu) bariz olarak batı liao nehri genetik mirası taşırken Asya Hunlarının yönetici kesimi Xiongnu-core veya xiongnu-rest dediğimiz kesim bariz olarak Yassı Gömüt(Ön-Türk) mirası taşır. Zaten yönetici kesimin Moğol olmadığı çok bariz, öyle bir şey hem tarihsel hem de genetik anlamda imkansızdır. Bir kere Moğolların ataları olan ön-moğol topluluğu Dong-hu'lar Mete-Han(Bağatur) kağan tarafından yenilip biat ettirilerek Asya Hunlarına dahil olmuşlardır ve yüksek rütbeli general ve olası Chan-yu kurganlarından çıkan genetik örnekler bu moğolların ataları olan xianbei ve dong-hu dan çok farklıdır. Dediğim gibi yönetici kesim bariz yassı-gömüt ön-Türk mirası taşır ve bu Asya Hun elitlerinin baba soy hatları Y-DNA haplogrupları Türk halklarında devam etmektedir. Moğollarda çok nadirdir ve bunlarda bariz olarak Türklerle karışmadan geçmektedir çünkü erken moğollarda hiç yok.

Asya Hunlarının Türk olduğu artık bilim camiasında neredeyse kesinleşti sadece biraz sindirilmesi lazım. Bazı batılılar bunu kabullenmekte zorlanıyor bir azınlık hala çaresizce Yeniseyli olduğunu falan söyleyen makale çıkartıyor ancak sonra rezil oluyorlar. isterseniz makale atarım isterseniz kaynak ancak şu aralar meşgulum bir ara atarım elbet.

Bende tıpkı sizinki gibi birşey duymuştum. Kesin bilgi değilmiş fakat hem Türk hemde moğol karışımı bir devletmiş.
Devleti kuran ve yöneten ana kitle Türk, moğollar ve iraniler sonradan dahil oluyor. Hatta irani etkisi moğol etkisinden çok daha fazla. Moğollar asya hun devletinde neredeyse hiç bir etkisi olmayan pasif bir topluluk. Devlete hiç etki etmedikleri Asya Hunlarından kalan yazılardan belli bunun üstüne de bir makale var. Hatırladığım kadarıyla yaklaşık 30 kelime Türkçe, 25-30 irani dillerden, 1 tane de moğolca sözcük çıkıyordu ancak bu 1 moğolca sözcüğünde moğolca mı yoksa Türkçe mi olduğu tartışmalı.
 
Hunlar ile Türklük arasındaki ilişki doğrudan ve tek boyutlu bir etnik özdeşlikten ziyade, çok katmanlı bir tarihsel süreklilik ve üst kuşak–alt kuşak ilişkisi olarak ortaya çıkmaktadır. “Türk” adının bilinen ve tartışmasız biçimde ilk kez 6. yüzyılda Göktürk Kağanlığı döneminde kullanılması, Hunların kendilerini Türk olarak tanımlamadığını açıkça göstermektedir. Çin, Roma ve Pers kaynaklarında Hunlar; Xiongnu, Hun, Huna gibi adlarla anılmış, bu adlandırmaların hiçbirinde “Türk” etnonimi yer almamıştır. Bu durum, Hunların Göktürkler dönemindeki anlamıyla “Türk” olarak tanımlanamayacağını, ancak Türk tarihinin öncül evresinde yer aldıklarını göstermektedir.

Hunlar, Orta Asya bozkırında ortaya çıkan ve farklı kökenlerden gelen toplulukları bünyesinde toplayan geniş bir siyasal konfederasyon niteliği taşımaktadır. Atlı-göçebe yaşam tarzı, boylar federasyonu biçiminde örgütlenme, askerî disiplin ve kağanlık merkezli yönetim anlayışı, Hunlarla birlikte kurumsallaşmış; bu yapı daha sonra Göktürkler, Uygurlar ve diğer Türk devletleri tarafından sürdürülmüştür. Bu süreklilik, Hunları belirli bir etnik kimliğin değil, bozkır merkezli büyük bir tarihsel havuzun ve üst kuşağın temsilcisi hâline getirmektedir.

Hun mirasının yalnızca Türklerle sınırlı olmaması, bu üst kuşak yapının en güçlü göstergelerinden biridir. Tarihsel araştırmalar, Hun konfederasyonu içinden zamanla farklı kollara ayrılan toplulukların, Avrupa ve Avrasya’da yeni kimlikler ve milletler oluşturduğunu göstermektedir. Macarların (HUN-GURY) erken tarih anlatılarında Hunlara dayandırılan köken rivayetleri, Fin-Ugor topluluklarıyla Hunlar arasındaki kültürel ve tarihsel temas iddiaları ve Türk boylarının Hun geleneğini sahiplenmesi, Hunların tek bir millete indirgenemeyecek kadar kapsayıcı bir yapı olduğunu ortaya koymaktadır. Bu durum, çağlar ilerledikçe ve coğrafyalar değiştikçe, Hun üst kuşağı içindeki toplulukların alt kuşaklar hâlinde ayrışarak farklı etnik ve kültürel kimlikler kazandığını düşündürmektedir.

Hun yönetici tabakasında görülen Attila, Uldin, Bleda, Dengizik gibi isimler, etimolojik bakımdan kesin sonuçlar vermese de, Türkî dillerle açıklanabilen veya Türk boy adları ve unvan geleneğiyle uyumlu biçimde yorumlanabilmektedir. Bu adlandırma geleneği, Hun konfederasyonu içindeki Türkî unsurların sürekliliğini işaret ederken, Oğuzlar başta olmak üzere sonraki Türk boylarının siyasi ve kültürel hafızasında Hun çağının “ATA DÖNEM” olarak algılanmasına zemin hazırlamıştır. Oğuz Kağan destanlarında görülen geniş bozkır hâkimiyeti, doğu-batı seferleri ve boylar federasyonu anlayışı, Hun dönemine ait tarihsel tecrübenin mitolojik bir yansıması olarak okunabilir.

Dil meselesinde Hunların konuştuğu dil kesin olarak bilinmemekle birlikte, günümüzde terk edilmiş olan “Ural-Altay dil ailesi” yaklaşımı, Hunları doğrudan Türk, Fin veya Macar kimliğiyle özdeşleştirmeye yetmemektedir. Buna rağmen tarihsel ve kültürel incelemeler, Hun konfederasyonunun Türkî, Fin-Ugor ve diğer Avrasya unsurlarını kapsayan geniş bir kelime ve dil ortaklığı bulunduğunu göstermektedir. Bu etkileşim alanı, zamanla farklı coğrafyalarda farklı halkların ve milletlerin doğmasına imkân veren ortak bir tarihsel zemin oluşturmuştur.

Sonuç olarak Hunlar, ne yalnızca Türklerin ne de başka tek bir milletin doğrudan atasıdır. Hunlar, Türkler, Macarlar, Fin-Ugor toplulukları ve diğer Avrasya halklarının tarihsel oluşum süreçlerinde izler bırakan, çok unsurlu ve kapsayıcı bir üst kuşak siyasal-kültürel yapıdır. Türklük ise bu geniş Hun-bozkır mirası içinden, Göktürkler döneminde adını ve kimliğini netleştirerek alt kuşaklardan biri olarak tarih sahnesinde belirginleşmiştir. Bu çerçevede Hunlar, çağların ilerlemesiyle kollara ayrılan ve farklı milletlerin ortaya çıkmasına zemin hazırlayan ortak bir tarihsel başlangıç noktası olarak değerlendirilmelidir.​
 
Son düzenleme:

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Technopat Haberler

Geri
Yukarı