"Huzura ermeyi beklemek" veya "Huzura ereceğiz" gibi bir düşüncem yok, ihtimalde vermiyorum.
Başınızı kaldırınca hükumete mi kaldıracaksınız? Aksine kendine, bana, ona kaldırmış olacaksın. Çünkü fikrin babası biziz. İnsanlar önce kendi aralarındaki problemleri çözmeli. Önce kendileri anlaşabilmeli. Yoksa bi' 30 yıl daha birleşemezler. Öyle bir ideoloji çatışması içerisindeyiz ki, "bu adam benim vatandaşım mı, bu adam benim din kardeşim mi, bu adam benim vatanım mı?" diye düşünmeden, hayvan gibi saldırıyor. Kısacası herkes birbirinden son derece nefret ediyor.
Kendi aramızdaki problemleri halletmeden hiçbir yere varamayız. Dediğim gibi; bi' 30 yıl daha birleşemeyiz.
Kurtulmanın tek çaresi, tabiri caizse, "Geberinceye kadar okumak." diyorum.
Şunu düşündüm, zaten okumak en büyük şekilde baş kaldırmaktır. Daha fazlası çatışmaya, daha şiddetli bir kutuplaşmaya götürür.
Ortada sandığın gibi ayaklanmayı bekleyen/isteyen 40 milyon insan yok, maalesef. Bu şekilde 100-200 kişi ayaklanır, hepsi tek tek tutuklanır. Sonra ne olur? Okuldan atılma, işten atılma, çevre baskısı, şiddet falan fistan.
Sanki insanlar daha önce denemedi mi? Ha ne oldu, ölmek üzere olan çocuğu için ücretsiz ilaç istediğinden ötürü vatan haini ilan edildi. "Ayaklanma" , "Baş kaldırma" bu şekilde olmaz. Gezi Parkı protestosunu düşünün. En başta ne kadar masum bir olay iken, kimlerin müdahalesi ile ne hale geldi. Şimdi ormandan, ağaçtan bahsetsen vatan haini oluyorsun.
Kısaca ne dost çok, ne düşman az.