Evrende Düzen Mi Var Kaos Mu?

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Öncelikle düzen kelimesine düşmek daha iyi sonuç verir. Düzen ne ile sağlanır? Asteroid çarpmaları, yıldız ölmeleri bunların olmaması düzen mi sağlar? Düzen olsaydı ne sonuçlar doğardı? vb.

Bu soruya en güzel cevabı entropi vermektedir. Var olan bir şey mutlaka bozulacaktır.

@BERWAR
Hocam kitapta yazana göre evren 6 günde değil 6 evrede yaratıldı diye geçiyor. Sanırım orada bir dil, çeviri sorunu var.
 
Diğer canlıların yok olmasına kötü diyerek, düzenin olmamasını beyan etmek. Sadece bir inanç olarak kalır.
Gök cisimlerinin farkli yapıları, evrendeki tutarsizliklar düzensizliğin kanitidir. Bunlarin inançla bir ilgisi yok. Bunlara imtihan demek asil cevap olamaz. Ortaya çıkan canlıların %99'u yok oluyorsa çıkıp vay be demek ki düzen var demenin nesi mantıklı? Dünyaya adapte olan canli hayatta kalır başaramayanlar ölür.


Her ikisi de var diye bir cevap yok. Şu an düzen gibi algilanan mekanizma milyarlarca yil sonunda oluşmuş bir şey.

Tesadüf kavramini imkansız gibi algiliyorsunuz ama öyle değil.


Günlük yaşantıdan da sayısız bir örnek verebiliriz: Sizce bir otoyolda saatte 120 kilometre hızla giderken, karşı yoldan gelen bir aracın lastik jantındaki bir parçanın, aracın yerde bulunan bir çukura hızlı girmesinden ötürü kopup fırlayarak sizin açık olan camınızdan içeri girme ve kafanıza çarpıp canınızı acıtma, belki kaza yapmanıza neden olma ihtimali nedir? Tüm olasılıkları bir düşünün: Sizin, otoyol üzerinde bulunabileceğiniz sayısız konumdan, tam da parçanın fırladığı yerde bulunuyor olma ihtimaliniz. Belki sonsuzda bir. Orada, aynı zamanda karşı yoldan gelecek aracın girebileceği bir çukurun olma ihtimali (ancak diğer herhangi bir çukurun olmaması). Lastiğin çukura giriş açısından, sizin konumunuzdan, karşıdaki aracın konumundan, aranızdaki mesafeden, hava sürtünme katsayısından, çarpma enerjisinin ne kadar elastik olarak aktarıldığı katsayısından ve daha sayısız etmenden ötürü, cismin size tam denk gelecek şekilde uçmuş olması. Hepsi ve daha fazlası. Ancak olmuyor mu? Oluyor. Uzun yolda araç kullananlar, belki saatlerce kullanırlar ve bir ara, yol mıcırlı veya taşlı olmamasına rağmen karşı yoldan fırlayan bir taş camınıza çarpabilir, açıksa içeri bile girebilir. Aynı örneği, havada uçan bir böceğin tam da o anda, siz geçiyorken birkaç parmak aralık olacak şekilde açık camınızdan içeri girip dikkatinizi dağıtması olarak da verebilir, belki binlerce faktörün bir araya gelmesiyle bu olayın olma ihtimalinin ne kadar küçük olduğunu görebilirsiniz.

Örnekleri sonsuz sayıda arttırmak mümkündür. Herhangi bir kelimenin etimolojik köken olarak ya da başlı başına bir kelime olarak kullanışlı olması, onun karşıladığı anlamın algısal bir yanılsama olduğu gerçeğini değiştirmez. Bizler "olasılığı düşük olan olaylar" deriz, ancak bu olayların gerçekleşme olasılıkları vardır ve bu, doğal bir işleyiş sürecinin parçasıdır. Eğer doğada bu olasılıkları değerlendirecek bir zeka olmadığını varsayarsak, ''tesadüf'' kelimesinin doğa için ne kadar ''işe yarar'' olduğunu ya da olmadığını anlarız. Tesadüfler, en basit anlamıyla, zihnimizin kavramaya yetmediği karmaşıklıkta olayları ifade etmek için uydurduğumuz bir sözcüktür. Sözcük, sadece yalın anlamıyla oldukça kullanışlı olsa da (bu yüzden bu kadar yaygındır), aynı zamanda, süreç içerisinde olumsuz bir anlamla yüklenmiştir. Sanki hayatta ve doğada tesadüfler yokmuş gibi bir izlenim bulunmaktadır. Bu hatadır. Hayatımızda ve doğada, birbiriyle fiziksel olarak ilişkili olmayan sayısız olay vardır ve bunların denk gelişleri, hayatımıza "tesadüfler" olarak yansır. Aynı anda (veya farklı zamanlarda veya sıralı olarak) gerçekleşen olayların birbirleriyle doğrudan veya dolaylı olarak ilişkili olmaları gerekmez. Birçok olayın, birbiriyle herhangi bir bağlantısı olmamasına rağmen, zamansal olarak belli şablonlar halinde denk gelebilirler ve aralarında bir ilişki varmış gibi algılamamıza neden olabilirler. Bu hataya düşmemek ve tarafsız bir yargılama yapabilmek gerekir.

@Rosseckx Dil sürçmesi yok, orada kullanilan kelime "Yewn", bu da gün manasına gelir. Bu kelime farkli ayetlerde de yine gün manasinda kullanılmış. Mearic ve Hac ayetlerinde tam kaçıncı ayet olduklari isimlerini hatırlamıyorum orada Allah katında bir gün 50 bin yıla tekabül ediyor diyor, sen bunu 50 bin yılda, 100 bin yilda kabul etsen evrenin yaşi çıkmıyor.
 
Son düzenleme:
Boşluk düşün ne beyaz ne siyah. Var yok. Hiçlik bile yok. Bunu hayal etmeye çalıştığımda bile. Uzay gibi birşey geliyor ama hayal etmek doğru olamaz çünkü tanımsızdır. Tesadüfen bir patlama olmuş. Ve herşey milyarca yıl boyunca oluştu diyebilirsin. Ben bunu uydurdun demiyorum. Bulgular bu yönde. Herşeye tesadüf diyebilirsin. Bende bunu kabul edebilirim ama. O hiçbirşey yok iken uzay dediğimiz kavram bile yok iken (vardı diyorsan ki onu da sorarım) ilk var diyebileceğimiz şey nasıl oldu, niye oldu. Hiçlikte bir patlama nasıl olur. Öncesi ne. Sebep arıyorum. Bazen inandıklarımızı buna göre yormaya çalışıyorum. Tanrı kavramını bizler; evreni oluşturan, insanları yaratan, gökyüzünden bizi izleyen biri gibi hayal ediyoruz. Şahsen ben çocuk iken kafamdaki bu idi. Coğu insanın böyle düşündüğünü sanıyorum. Benim için tanrı kavramı yokluk ve varlık kavramının üstündedir. Anlaşılmazdır. Bir demek yanlıştır tekdir, benzersizdir. Bunu zekası olan bir varlık gibi anlamayın. Bana göre tanımsızdır. Bazı insanlar tanrıya inanmadığını belirtir ama büyük patlamayı savunur. Ben çelişki olduğunu düşünüyorum çünkü büyük patlamayı herşeyi yoktan var ettiğini varsayarak aslında onu yaratıcı olarak kabul eder. Velhasıl kelam; ben sadece birşeylere bağnaz olmayalım taraftarıyım. Ateist de olsanız dindar da olsanız. Fark etmiyor benim için. Neyi savurnur isek savunalım. Gördüğümüz, duyduğumuz şeyler bile bazen bizi yanıltabiliyor. Biz sadece inandıklarımız ile tanımlayabiliriz. Doğru; olduğuna inanılır, varsayılır. Ben herşeye şüpheci yaklaşma taraftarıyım. Sokrates 'in sözüne inanıyorum ki, tek bildiğim şey, hiç birşey bilmediğimdir.
 
Dostum ne kadar modern bilim ile çelişse de panteizm bence en mantıklısıdır. Evren de karmaşadan oluşan bir düzen vardır.
 
Şüpheyle yaklaşmasam bu durumda olmazdim. Büyük Patlamadan öncesine bilim halen cevap veremiyor. Bu durum evrimi çürütmüyor alakasi da yok. Tanrı dediğiniz kavram kutsal kitaplarla gelmedi çok eskiden var olan bir terim. Tanrınin olduğuna dair en büyük kanıt ne diye sorsam kutsal kitaplari örnek gösterirler ama bu kutsal kitaplari da bir defa dahi okumaya gayret etmezler. Bu kitaplar yanlislandi güvenilirliğini çoktan kaybetti. Üç büyük dinde kendi dinlerinin hak din olduğunu kitaplarinin da yaratıcı tarafindan korunduğunu iddaa etti, ama sonuç ortada.

Bir yaratıcı beni yarattı diyorsunuz yani kısaca hiçbir şey yoktan var olmaz diyorsunuz ama hiç sormuyorsunuz kendisine madem böyle yaratıcı nasıl yoktan var oldu peki buna cevap var mi, diyorlar ki o mukaddestir, her şeye gücü yeten biridir doğmamıştır doğamaz bu bir cevap değildir. Mantikli bir açıklama hiç değildir.

Kendinizi yaratıcı yerine sokun 5 dakikalığına kendine kukla olsun diye neden insan üretesin, eline ne geçecek?

Tanrı kavrami da inançlarda insan aklınin ürünüdür. Insan eskiden aklının ermediği şeyleri bir yaratıcıya bağlıyordu bugünde hala ölmeyi kabul etmediğinden, ölümsüz olacağını sandığından, işimi garantiye alayim mantığından dolayi hala her şeyin bir yaratıcısı olduğu fikrinden vazgeçmiş değil.

Ön yargıları kirmak atomu parçalamaktan daha zordur boşuna dememiş Albert Einstein.

Var olduğuna dair en ufak delil yok, ne bir mesaj, ne bir haber, ne bir bulgu.

Bir yaratıcıya inanma düşüncesi insani rahatlatiyor ruhen hele körü körüne inanan biriysen. Kendi içinizi rahatlatiyorsunuz diye yaratıcı var olmuyor.

Kendinizi müslüman ayaklarina falan vuruyorsunuz dininizin kurallarini yerine getiren kişi çok çok az. Şeriat gelse çoğunuz karşı çıkar ama şeriati reddetmenin ayni zamanda kendi dininizi inkar ettiğinizi bilmiyorsunuz.

Kimse durduk yere de ateist, deist olmaz. Bunlar neden sizden genel olarak acaba sizden daha çok sizin dininize hakim hiç düşündünüz mü? Çok basit çünkü okuyor, araştırıyor, sorguluyor, ön yargılı olaylara bakmıyor.

Ateist, deist olan biri genel olarak sorguladıktan sonra asla ve asla araştırmaktan, okumaktan, şüpheci olmaktan vazgeçmeyecek sürekli olarak uyurken bile, yemek yerken bile ne yaparsa yapsın hep bir sorgulama oluyor.

Şahsem kendim açımdan degerlendireceksem eskiden körü körüne inanirken inanmak çok basitti. Kafa patlatmiyorsun, okumuyorsun, kendini hiç yormuyordum. Sorgularsan gerçekler yüzüne öyle bir çarpacak ki feleğin şaşacak. Bu durum ruhende insani çok yoran bir durum.

Kendinizi nasıl rahat hissediyorsunuz öyle inanin her defasında söylüyorum. Ama çıkıp siz böyle inandınız diye kendinizi hakli çıkarmayın, sizden daha fazla bu konulara hakim kişilere de hakaret etmeyin, aşağılamayın, sizden farklı din görüşü olan insanlara da kin beslemeyin. Bu konuyu açan arkadaşta geçen başka konuda bir çeşit hakaret sayılacak fotoğraf atıyordu.

Sıradan varlıklar olduğunuzu özel olmadığınızi anlayın. Hayattan zevk almaya, hayatın her anının kıymetini bilin.

Araştırın, sorgulayın sadece körü körüne bağlamayın benim demek istediğim budur.

Ben de istiyorum bir yaratıcı olsun, ölümden sonra yaşam olsun hiç ölmeyeyim. Benim bunlari istemem bir şey değiştirmiyor, kendimi kandirdigimi iyi biliyorum, çünkü bir delil yok, bir bulgu yok, metafizik bir kavrama görmediğin, duymadığın bir şeyin var olduğuna bu kadar nasıl inanıyorsunuz benim hayret ettiğim konu bu.

Kendinizi deistte yapsaniz yine çıkmaza gireceksiniz tek tanrı kavramı Zerdüştlük ile geldi, sonra ise oradan diğer Ibrani dinleri de etkiledi. Çıkıp dinleri yalanlarsaniz bu defa Tanrının var olduğuna dair en büyük deliller saydığıniz kitaplarin yanlış olduğunun farkındasınız peki ne kaliyor elinde tanrinin var olma ihtimaliyle ilgili?

Söyleyeyim neredeyse hiçbir şey bu defa da kendini hakli çıkarmak için başvuracağı tek şey evrendeki düzen!, bununda böyle olmadığını biliyor bu defa da kaos içindeki düzen illa inanman lazim başka yolu yok bunun açıklaması budur.
 
Oo gençler sohbet koyu! Aferin yavaş yavaş iman edeceksiniz. 😀 Bak uzatma kardeşim gel kelimeyi şehadet getir bitsin bu çile ya. Sen de biliyorsun içini kemiren huzursuzlukları. Söz sana hurma ısmarlıcam hemde çikolatalı.
 
Tam da sana yakışan bir yorum. Edepli ol benim canım sıkma. Senin gibi buram buram cehalet kokan insanlar tartışmak zaman kaybı. Senin gibilerini güneşe firlatsalar yine aydinlanmazlar. Ayni tas ayni hamam.

Yav hee hee.
 
Son düzenleme:
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.

Geri
Yukarı