İslamiyet

  • Konuyu başlatan muzan
  • Başlangıç Tarihi
  • Mesaj 160
  • Görüntüleme 10.869
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Bana da @Neşeli Enginar kahkaha atmış ben de anlamadim. Abi niye güldün diğer konuda mesajıma?

Güldüm ama sana degil kendi iletime güldüm, sana niye güleyim ki hem? En sevdigim üyelerden birisin, gerci ben sevdiklerime daha cok gülüyorum ama orasi ayri hikaye ahahahahhaa :)

Edit: La pardon sanirim anlatmak istedigin niye gülerek begendin oldu, ha bence güzel yazmissin o yüzden yani sikinti yok bebegim :)
 
@Neşeli Enginar Yok abi ben seni taniyorum verem ettiler bizi tartışmayı bilmiyorlar. Bize cevap veremiyorlar raporlama yapiyorlar ben ondan öyle yazdim. Mucize diyor mucizesi yalan olunca kayıplara karışıyor.
 
Adam neden inandığını yazıyor, iki mesaj önce fikirlere saygıdan bahseden adam altına "Hahaha" ifadesi atıyor. Sen inansan ne olur inanmasan ne olur? Adam fikrini yazmış gelip altına hahaha huhaha atıyorsun.

Böyle konular bence de açılmamalı, kimse diğer tarafın fikrine ılıman yaklaşmıyor ortalık savaş alanına dönüyor. Herkesin kendine göre inanmak veya inanmamak için sebepleri vardır ve olmalı da. Herkes aynı hayatı yaşamıyor, kimsenin inancını kimse sorgulamamalı.
Batuhan kardeş görüşlerine katılıyorum. Bu tarz konularda insanların gerçek düşünceleri ortaya çıkıyor. Yani herkes istediğini yaşamıyor mu? Herkes kendi istediği dini yaşıyor. Yüce kitabımız Kuran-ı Kerim'de Kafirun suresinin 6. ayetinde mealen şöyle diyor: Sizin dininiz size benim dinim bana. Ondan dolayı Allah'a inanmayanlara tek bir sözüm var: Allah hidayet nasip etsin. Aslında bu konuya bu kadar yazı yazan arkadaşlar Allah'ı o kadar çok seviyorlar ki Rabbim izin verdiği için buraya yazdırıyor. Çünkü Allah dilemese yapraklar dahi yerinden kımıldamaz diyor ayette. Onun için boşuna bu insanlar için zamanımızı harcamayalım. Dedim ya Allah hidayet versin. Amin.
 
Bazisi dalga geçmek için kullaniyor. Neşeli Enginar abi onlardan değil elbette.
@Awhlind Ayın yarilmasina ihtimal veriyorlar tesadüfen nasil böyle oluyor hep karşı çıkıyorlar. Tesadüf kavramini aşırı derecede abartiyorlar. Bunlar mitolojik kavramlar akla mantığa ters mucizeler. Mucize dedikleri şeylerin Sümer, Mısır ve Babil miti olduklarından habersizler. Bunlar sanıyor kutsal kitaplar geleceğe ışık tutuyor ilerde yaşanacak hadiseleri bu kitaplar yaziyor saniyorlar. Bu kitaplar insanlari ehlileştirmek için yazıldı ne bilimsel doğrulara dayanir ne de geleceğe ışık tutar ne de akıl ve mantik kitabi değiller.
 
Son düzenleme:
Bu kitaplar insanlari ehlileştirmek için yazıldı ne bilimsel doğrulara dayanir ne de geleceğe ışık tutar ne de akıl ve mantik kitabi değiller.
Norm Ender bir şarkısında, "Anlamadığı söze diyo RAP saçma." diyor. Bu da onun benzeri. Somut olarak, soyut olanının kanıtını istemeniz akıl ve mantık işi, Peygamberlerin dahi bilim ile uğraştığını, bu ilimleri Allah'tan aldıklarını anlatan ayetler (Örn: Hz. İdris terzi, Hz. Yusuf Ziraat ile, Hz. Zekeriyya marangoz), hadislerde bilime verilen önem (Örn: "İlim, Çin'de de olsa gidip alınız.") bütün bunlar akılsızlık ve mantıksızlık? Mucizeye gelecek olursak, Hz. Musa'nın olayında bilim şöyle diyor :
Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.

Fakat ne hikmetse o bilim, birbirine zıt yönde gelip tam o noktada o anda birbirine çarpan rüzgarların nasıl oluştuğunu açıklayamıyor. Haa doğru yaa tesadüftü değil mi? Evet kesinlikle çok mantıklı ve akıllıca. Darwin, bilimadamı değil mi? "Bilim" ile "adam" kelimelerinin birleşiminden "bilimadamı", "biliminsanı" olmuş. Peki "adam" kelimesi "Adem"den türetilmiş olduğuna göre, Hz. Adem'in çocukları olduğumuz kanıtlanmış olmuyor mu? Fakat ondan öncesine (yani milyonlarca yıl önce diyor) "Maymundan evrim geçirdi." diyor. Kısacası o mantıklı bilim, filan maddenin bu atomları ile şu atomları bir araya gelerek bu madde oluşmuş diyor. Peki atomlar nasıl bir araya geldiler? Üstelik, Örn: bu atomdan bir miktar, şu atomdan üç miktar, al sana filan madde diyor, akıl ve mantık işi. Bak yine unuttum tesadüf😆. İnsan veya başka bir canlının oluşumu için, önce uygun atomlar bir araya geliyor sonra dokular sonra organlar sonra sistemler sonrada canlı oluşuyor. Güneş doğudan değil batıdan, batıyor. Çünkü döndüğü yönden ötürü. Peki neden diğer yönde veya yuvarlak olduğu için daha farklı yönlerde dönmüyor? İyilik yapanı seviyoruz, kötülük yapanı sevmiyor, belki de kin duyuyoruz. Sevgi, mutluluk, aşk, üzüntü, neşe, keder, iyilik, kötülük, insanlık, sinirli, vs. soyut olmasına rağmen "bunlar yalan, kanıtlayamazsın" diyor muyuz? Tesadüf. Gerçekten akıl ve mantık işi.
 
Peki "adam" kelimesi "Adem"den türetilmiş olduğuna göre, Hz. Adem'in çocukları olduğumuz kanıtlanmış olmuyor mu?
Böyle bir kafada olan birisine ne anlatabilirsin.

Maymundan evrim geçirdi." diyor. Kısacası o mantıklı bilim, filan maddenin bu atomları ile şu atomları bir araya gelerek bu madde oluşmuş diyor. Peki atomlar nasıl bir araya geldiler? Üstelik, Örn: bu atomdan bir miktar, şu atomdan üç miktar, al sana filan madde diyor, akıl ve mantık işi. Bak yine unuttum tesadüf😆. İnsan veya başka bir canlının oluşumu için, önce uygun atomlar bir araya geliyor sonra dokular sonra organlar sonra sistemler sonrada canlı oluşuyor.
Maymun değil Şempanze. Daha bunu bile bilmeyen birinin aminoasit ve atomlar hakkinda hiçbir şey bilmedigine şaşırmamak gerek.

Güneş doğudan değil batıdan, batıyor. Çünkü döndüğü yönden ötürü. Peki neden diğer yönde veya yuvarlak olduğu için daha farklı yönlerde dönmüyor?
Venüs gezegeninde güneş doğudan doğmaz batidan batmaz ne oldu şimdi bilmeden konuşuyorsunuz yine.

Tesadüf kabul etmeseniz de var bu kavrami gereksiz derecede abartıyorsunuz. Tesadüf imkansiz bir şeydir gibi algi yapiyorsunuz.

Tesadüf nedir onu belirteyim.

Sizce bir otoyolda saatte 120 kilometre hızla giderken, karşı yoldan gelen bir aracın lastik cantındaki bir parçanın, aracın yerde bulunan bir çukura hızlı girmesinden ötürü kopup fırlayarak sizin açık olan camınızdan içeri girme ve kafanıza çarpıp canınızı acıtma, belki kaza yapmanıza neden olma ihtimali nedir? Tüm olasılıkları bir düşünün: Sizin, otoyol üzerinde bulunabileceğiniz sayısız konumdan, tam da parçanın fırladığı yerde bulunuyor olma ihtimaliniz... Belki sonsuzda bir... Orada, aynı zamanda karşı yoldan gelecek aracın girebileceği bir çukurun olma ihtimali (ancak diğer herhangi bir çukurun olmaması)... Lastiğin çukura giriş açısından, sizin konumunuzdan, karşıdaki aracın konumundan, aranızdaki mesafeden, hava sürtünme katsayısından, çarpma enerjisinin ne kadar elastik olarak aktarıldığı katsayısından ve daha sayısız etmenden ötürü, cismin size tam denk gelecek şekilde uçmuş olması... Hepsi ve daha fazlası. Ancak olmuyor mu? Oluyor. Uzun yolda araç kullananlar, belki saatlerce kullanırlar ve bir ara, yol mıcırlı veya taşlı olmamasına rağmen karşı yoldan fırlayan bir taş camınıza çarpabilir, açıksa içeri bile girebilir. Aynı örneği, havada uçan bir böceğin tam da o anda, siz geçiyorken birkaç parmak aralık olacak şekilde açık camınızdan içeri girip dikkatinizi dağıtması olarak da verebilir, belki binlerce faktörün bir araya gelmesiyle bu olayın olma ihtimalinin ne kadar küçük olduğunu görebilirsiniz.


Peki bir diğer olasılık. Pikniğe gittiniz ve ağaçlar altında yemek yiyorsunuz. Reçel çıkardınız ve kabını yere bıraktınız. O sırada, sizden 30 metre uzakta, yerden 15 metre yükseklikteki bir yaprak daldan kopuyor ve rüzgar, çevresel etmenler vb. durumlara bağlı olarak yere düşüyor. Tam da reçel kabını koyduğunuz yere... Yaprağın alanı ve düşebileceği alanın oranına bakılırsa, katrilyonda bir ihtimal belki de... Ancak hepimizin başına bu tip olaylar gelmiştir.
Tavla oynuyorsunuz ve üst üste iki defa 6-6 attınız. Tam ikinci 6-6 atışınızda, kapınız çaldı ve komşunuz geldi. O da tavla oynamak istiyor ancak zarlarını kaybetmiş. Sizden zar istiyor. Acaba zarların o gelmeden hemen önce 2 defa üst üste 6-6 gelmesiyle, komşunuzun zar istemesi arasında herhangi bir ilişi var mı? Elbette hayır. Peki ya komşunuzun size uğradığı zaman dilimi (1-2 dakika) ile uğrayabileceği zaman aralığının (sabah 9 akşam 11 arası diyelim) olasılıksal olarak oranlanmasının ufacık bir olasılık verdiğini biliyor muydunuz? Sizin o sırada tavla oynuyor olma ihtimalinizi, o sırada yapıyor olabileceğiniz sayısız işe oranlayarak hesaba katalım. Komşunuzun o sırada tavla oynama ihtimalini, yapabileceği diğer sayısız şeye oranlayıp katalım. Komşunuzun sizden isteyebileceği şeyler arasından, zar isteme ihtimalini de katalım. Ufacık bir olasılık. Ancak gerçekleşiyor. Gerçekleştiğinde de, diğer olasılıkların olmasına nazaran, bu "ilginç rastlaşmaların" olması dikkatimizden kaçmıyor. Yani aynı komşu şeker istemeye gelseydi belki de bilincimiz buna dikkat bile etmeyecekti; ancak istenen zar olduğunda, beynimiz de o anda yaptığımız iş ve tesadüfler arasındaki bağlantıyı hızla kurmakta ve şaşırmamıza neden olmaktadır. Şaşırmamızın nedeni açıktır: beyin, bu olaylar arasındaki bağlantıyı kurar; ancak bu bağlantılar arasındaki neden-sonuç ilişkisini kuramaz. Çünkü böyle bir ilişki yoktur. Ancak beyin, neden-sonuç ilişkileri üzerine kurulu devasa bir makine olduğu için, bu çözümsüzlük bizde psikolojik bir rahatsızlık yaratır, tesadüfi olayların hayatımızda olamayacağına dair bir izlenime neden olur. İşte bu yüzden, rastlantısal olduğu apaçık olan konularda bile bir neden-sonuç ilişkisi uydurma, somut açıklamalar bulamazsak da var olmayan, paranormal açıklamalara başvurmaya meyilliyizdir. Çünkü beynimiz, uydurma da olsa bir cevap arar, kendini böyle tatmin (ve teselli) eder.
 
@Jira Ha burada ben geçen bir mesajina güldüm onu da belirteyim sebebin ne olduğunu. Diğer ülkelerin Islam dinini çok araştırdığını iddaa etmiştin Müslümanların kendileri bile dinini bu kadar merak etmiyor diğer ülkelerdeki insanlarinda umrunda olmayan bir din. Coğrafyaya göre insanlar inanç yapılarının en doğru olduğuna inaniyor bu her toplulukta böyle. Ne kadar anlatırsan anlat kişiye inandığı din doğru gelir.
 
Bu konudan anladığım kadarıyla birçoğumuz Allah'a inanıyoruz. Ama inancımızı yadırgıyoruz. Mesela kutsal kitap ne kadar gerçek? Mucizeler, peygamberler ne kadar gerçek? Bunlar hep cevabı aranan sorular. Belki hepsi düzmece. Eğer peygamberler gerçek ise neden yeniden gönderilmedi. Aradan yüzlerce sene geçmesine rağmen Allah'a inanmak büyük bir başarı aslında. Şahsen Allah'a inanıyorum çünkü bunca şey yaratıcısız olamaz. Ama aklımdaki şu. Allah bizi neden yarattı? İbadet, kulluk etmemiz için. Allah o kadar kudretli deniliyor. Peki neden sadece kendine ibadet eden varlıklar yaratmadı ya da cennete (eğer gerçekse) gittik diyelim. Orada ne yapacağız. Bu dünyada bir amacımız var. Oradaki ne olacak? Anladığım kadarıyla orası ödül ve sonsuz deniliyor. Peki amaçsız amaçsız ne yapacağız. Sıkılmayacak mıyız? Sıkılmayacaksak ve sonsuza kadar yaşayacaksak, neden?
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.

Technopat Haberler

Yeni konular

Geri
Yukarı