Sitede felsefe bölümünde özellikle Kur'an konusundaki bilgisizlik ve sağdan soldan toplanmış yalan-yanlış bilgilerle konuların sıkça gereksiz tartışmalara döndüğünü gördüm. Bu durumda Kur'an'ın nasıl bir kitap olduğuna dair birkaç açıklama yapmak istedim. Burada insanlara inanın, inanmayın gibi bir şey anlatma derdinde değilim. Amacım Kur'an konusundaki doğru bilgileri paylaşmak. Yorum yapacak insanların da ona göre yorum yapmalarını rica ediyorum.
Kur'an çokça söz sanatlarının kullanıldığı ve şiirsel özellikleri olan bir kitaptır. Kur'an konusunda ilk başta öğrenilmesi gereken şey böyle toplu halde paket olarak gönderilmediğidir. İlk önce "Oku" diye başlayan cümlenin gelmesiyle Kur'an'ın inme süreci başlamıştır. Kur'an da çoğu cümle "De ki, Ey inananlar, Ey Kafirler(İnkar eden anlamına gelir), Ey Müşrikler(Allah'a ortak koşanlar), Ey Peygamber" gibi girişlerle başlar. İlk başlarda Mekkelilerin çoğunlukla putlara tapması sebebiyle Peygamberin Medineye göçmesi öncesi surelerde onlara yönelik hitaplar çokça bulunur.
Kur'an'ın iniş süreci gün be gün veya paket paket değildir. Bazen yaşanan bir olaydan dolayı Cebrail (Allah'ın sözlerini iletmekle görevli melek) gelip ne yapması gerektiğini Muhammed'e aktarmıştır. Bazen ise geçmiş dönemlere ait olaylar anlatılmıştır. Sıklıkla geçmişte gönderilen peygamberlerden (elçilerden) söz edilmiştir ve onların dönemine ve yaşantısına dair olaylar anlatılmıştır. Çoğunlukla ortadoğu coğrafyasında yaşamış peygamberlerden ve onların hikayesinden söz edilir çünkü Kur'an'ın ilk indiği dönemde yaşayan insanlar kendi tarihlerine ve kültürlerine dair zaten bilgi sahibidirler. Mekke'li müşrikler zaten temelde Allah'a inanırlar ancak kendilerini Allah'a yakınlaştırsın diye (muhtemelen geçmişte yaşamış örnek insanları temsilen yaptıkları) heykelleri yapmışlar ve tanrı edinmişler. Dolayısıyla geçmişte yaşamış insanlar ve devletler hakkında bilgi sahibiler. Bu yüzden Kur'an da geçmişten örnekler sıklıkla verilir. Mantık olarak doğru olan da budur zaten. Mekke'de yaşayan insanlara Japonya adasının tarihinden örnekler verilmesi hem mantıksız olurdu hem de o dönemde yaşayan müşrik Araplar kolaylıkla inkar yoluna gidebilirlerdi. Ancak anlatılanlar kendi tarihlerinden kesitler olduğu için yalanlayamadılar. "Neden peygamberler hep Arap" diye bir yorum görmüştüm. Peygamberler hep Arap değildir. Her kavme kendi içlerinden Allah'ı anlatan elçi gönderilmiştir. Örnek verecek olursak Allah'ın elçilerinden olan Yakub Peygamber'in lakabı İsrail'dir. Dolayısıyla onun 12 oğlu ve soyundan gelenlere de İsrailoğulları denmiştir.
Mekke dönemi çoğunlukla müslümanların sıkıntı çektiği, inkar edenlerin müslümanlara işkence yaptıkları, öldürdükleri bir dönemdir. Dolayısıyla gelen ayetler çoğunlukla inananlara Cenneti vaad ederken inkar edenleri ise sonsuz azab çekecekleri Cehhennem'e gidecekleri konusunda uyarır. Bu sebeple Mekke döneminde ibadetlere veya İslam hukukunu oluşturan hükümlere dair çok az ayet vardır.
Kur'an'ı özellikle kadın hakları konusunda suçlayıcı konuşan insanlarla bazı bilgileri paylaşmak istiyorum. Öncelikle Nebe Suresi Muhammed'in Medine'ye göçünden önceki dönemde inmiştir. O dönemde Arap toplumunda soylu olmayan kadınların hiçbir hakkı yoktu, çoğunluğu köleydi. Muhammed İslam'ı öncelikle yakın çevresine anlattı daha sonra ise Mekke'de güç ve iktidar sahipleri dahil diğer insanlara. İlk inanan insanlar çoğunlukla erkek nufusundan oluşuyordu ve İslamiyet ilk başlarda fakir ve köleler arasında yayıldı. Dolayısıyla o dönemde inanan insanlara cennetin nimetlerinden bahsederken ona göre hitap edildi. Ayrıca Kur'an taşıdığı şiirsel ve bütünsel özelliklerinden dolayı parça parça yorumlanamaz. Bu yüzden Tefsir ilmi gelişmiştir. Kur'an evrensel bir kitaptır. İndirildiği dönemin özelliklerini, yaşam kültürünü, dilini ve diğer etkenleri insanlara aktararak Kur'an'da anlatılanların doğru anlaşılması için bu ilim vardır. Yoksa Kur'an açık ve anlaşılır olmadığı için değil. Tefsir ilminde dilin canlı yapısı dikkate alınarak günümüzde anlam değişmesine uğramış kelimeler, artık kullanılmayan veya az kullanılan atasözleri deyimler, kültürel özellikler gibi durumları içeren veya kasteden Kur'an cümlelerini bu bilgilere sahip olmayan insanlar anlasınlar diye açıklarlar. Tefsir yapan insanlar hem yabancı dil olarak Kur'an'ın indirildiği dönemde ki Arapça'ya hakim olmalıdırlar hem de o dönemdeki Arap toplumunun kültürünü ve tarihini bilmelidirler. Bu yüzden özellikle inanmayan insanların Kur'an'dan bir cümlenin Türkçe çevirisindeki farklı yorumları alıp ve paylaşıp "hadi bunu da açıklayın" gibi yorumlar yapması son derece yanlıştır.
Kur'an'ı incelerken daha sonra ise müminlerin çoğunlukla olduğu ve güç sahibi olduğu Medine dönemini ele almalıyız. Medine döneminde ise zorunlu yapılması gereken görevler (farzlar), yasaklar (haramlar) çoğunlukla bildirilmiştir. Toplum hukuku, bireysel hukuk, kadın hakları gibi konularda da hükümler fazlaca yer alır. Kadın hakları konusunda suçlayıcı konuşan insanlar İslam'ın kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık yaptığını bilmiyor olabilir. Genellikle bahsedilen "dayak atma" konusu veya "örtünme" meselesini sürekli gündeme getiren insanlara özellikle anlatmak istiyorum. İslam Hukukunda suç işleyen erkeğe verilen ceza bire bir olarak uygulanır. Aynı suçu işleyen kadına ise 1/2 oranında ceza uygulanır. Evlilik hukukunda kadının hakkını korumak için mehir uygulaması vardır. Bir kadınla evlenmek isteyen erkek o kadının isteyeceği miktarda mehiri vermek zorundadır. Mehirin amacı hem kadının mali olarak güç kazanması hem de erkeğin sorumluluklarını yerine getirmemesi durumuna karşı bir güvencesi olmasıdır. Ayrıca evin geçimi konusunda da erkek zorunludur. Kadına ise bir çalışma zorunluluğu yoktur. Miras'ta ise durum biraz detaylıdır ancak biz basit bir örneklendirme yapalım. Biri kadın biri erkek 2 kardeşe eğer miras kalmışsa erkek 2 pay kadın 1 pay alır. Ancak erkek eşini ve ailesini geçindirmek zorundadır. Kadın ise bu parayla dilediğini yapmakta özgürdür. (İslami sınırlar içerisinde.)
Konuyu daha fazla uzatmayayım. Bir düşünce tarzını eleştireyim, arzuladığım tarz tartışmanın nasıl olması gerektiğini yazayım ve yazımı noktalayayım.
Sitenin yöneticisi Recep Baltaş (ki Technopat'ı Technopat yapan kişidir kendisi, ben de onun sayesinde takibe başladım bu siteyi) daha sonrasında kilitleyip nokta koyduğu İnsanları Ateizm ve Deizime İten Sebepler - Technopat Sosyal konusunun en son mesajında şöyle yazmış:
"Kutsal kitapların erkekleri saflarına çekmek için erkekler tarafından yazıldıklarına inanıyorum.
Şu ayet bile başlı başına kadını erkeğin önüne bir yem gibi koymanın açık ve net kanıtıdır:
Nebe 33: Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlara bir kurtuluş, bahçeler, üzümler, kendileriyle bir yaşta, göğüsleri çıkmış genç kızlar ve dolu dolu kadehler vardır. "
Recep Baltaş; inanmıyor olabilirsiniz, beğenmiyor olabilirsiniz. Ancak sure olarak adlandırdığımız Kur'an bölümünden bir cümleyi çekip bu şekilde yorumlamanız doğru değil, sizin işiniz de değil. İlahiyat Fakülteleri ve İslami İlimler Fakülteleri var bu konuda çalışmaları, araştırmaları, yorumlamaları zaten onlar yapıyor. Tefsir alanında uzman onca Profesörler, Doçentler varken; "açık ve net kanıtıdır" gibi kesin yargı ifade eden cümleler kurmak size düşmez. Siz cümleyi ancak "... yem gibi koyduğunu düşünüyorum" şeklinde kurabilirsiniz. Sitede yönetici olmanız bu durumu değiştirmez.
Bu yazıyı Kur'an'a iman etmiş insanlar veya inanmayan insanlar okuyor olabilir. İnanmayan insanlardan ricam konu açarken veya site üzerindeki konularda yorum yaparken inanmadıkları Kur'an'dan cümle gösterip açıklayın hadi anlatın gibi şeyler yazmamaları. İnanmadığınız bir kitaptaki cümleyi size neden açıklayalım ki? Ya da neden sizin gibi düşünmek ya da hissetmek zorundayız ki? Sizce böyle değilse, yanlışsa, uydurmaysa bu sizi ilgilendirir. Bizce doğrudur, Allah tarafından gönderilmiştir ve emirlerine uyarız ki bu da bizi ilgilendirir. Açıklayın dediğiniz bir şeyi birisi açıklasa yanlış öyle değil diyorsunuz, açıklamasa işte açıklayamadılar diyorsunuz. Bu tarz yaklaşımlarla felsefe de yapılmaz, bilgi de edinilmez. Bu yüzden illa felsefe yapmak istiyorsanız Kur'an'ı kullanmayı bırakın. Sevgi üzerine felsefe yapın, arkadaşlık üzerine felsefe yapın, barış üzerine felsefe yapın, kötülüğün azalması ve iyiliğin çoğalması üzerine felsefe yapın ki hem çatışmaya dönen tartışmalardan arınsın bu forum hem de insanlar güzel ve olumlu şeyler üzerinden fikirlerini paylaşsın.
Kur'an çokça söz sanatlarının kullanıldığı ve şiirsel özellikleri olan bir kitaptır. Kur'an konusunda ilk başta öğrenilmesi gereken şey böyle toplu halde paket olarak gönderilmediğidir. İlk önce "Oku" diye başlayan cümlenin gelmesiyle Kur'an'ın inme süreci başlamıştır. Kur'an da çoğu cümle "De ki, Ey inananlar, Ey Kafirler(İnkar eden anlamına gelir), Ey Müşrikler(Allah'a ortak koşanlar), Ey Peygamber" gibi girişlerle başlar. İlk başlarda Mekkelilerin çoğunlukla putlara tapması sebebiyle Peygamberin Medineye göçmesi öncesi surelerde onlara yönelik hitaplar çokça bulunur.
Kur'an'ın iniş süreci gün be gün veya paket paket değildir. Bazen yaşanan bir olaydan dolayı Cebrail (Allah'ın sözlerini iletmekle görevli melek) gelip ne yapması gerektiğini Muhammed'e aktarmıştır. Bazen ise geçmiş dönemlere ait olaylar anlatılmıştır. Sıklıkla geçmişte gönderilen peygamberlerden (elçilerden) söz edilmiştir ve onların dönemine ve yaşantısına dair olaylar anlatılmıştır. Çoğunlukla ortadoğu coğrafyasında yaşamış peygamberlerden ve onların hikayesinden söz edilir çünkü Kur'an'ın ilk indiği dönemde yaşayan insanlar kendi tarihlerine ve kültürlerine dair zaten bilgi sahibidirler. Mekke'li müşrikler zaten temelde Allah'a inanırlar ancak kendilerini Allah'a yakınlaştırsın diye (muhtemelen geçmişte yaşamış örnek insanları temsilen yaptıkları) heykelleri yapmışlar ve tanrı edinmişler. Dolayısıyla geçmişte yaşamış insanlar ve devletler hakkında bilgi sahibiler. Bu yüzden Kur'an da geçmişten örnekler sıklıkla verilir. Mantık olarak doğru olan da budur zaten. Mekke'de yaşayan insanlara Japonya adasının tarihinden örnekler verilmesi hem mantıksız olurdu hem de o dönemde yaşayan müşrik Araplar kolaylıkla inkar yoluna gidebilirlerdi. Ancak anlatılanlar kendi tarihlerinden kesitler olduğu için yalanlayamadılar. "Neden peygamberler hep Arap" diye bir yorum görmüştüm. Peygamberler hep Arap değildir. Her kavme kendi içlerinden Allah'ı anlatan elçi gönderilmiştir. Örnek verecek olursak Allah'ın elçilerinden olan Yakub Peygamber'in lakabı İsrail'dir. Dolayısıyla onun 12 oğlu ve soyundan gelenlere de İsrailoğulları denmiştir.
Mekke dönemi çoğunlukla müslümanların sıkıntı çektiği, inkar edenlerin müslümanlara işkence yaptıkları, öldürdükleri bir dönemdir. Dolayısıyla gelen ayetler çoğunlukla inananlara Cenneti vaad ederken inkar edenleri ise sonsuz azab çekecekleri Cehhennem'e gidecekleri konusunda uyarır. Bu sebeple Mekke döneminde ibadetlere veya İslam hukukunu oluşturan hükümlere dair çok az ayet vardır.
Kur'an'ı özellikle kadın hakları konusunda suçlayıcı konuşan insanlarla bazı bilgileri paylaşmak istiyorum. Öncelikle Nebe Suresi Muhammed'in Medine'ye göçünden önceki dönemde inmiştir. O dönemde Arap toplumunda soylu olmayan kadınların hiçbir hakkı yoktu, çoğunluğu köleydi. Muhammed İslam'ı öncelikle yakın çevresine anlattı daha sonra ise Mekke'de güç ve iktidar sahipleri dahil diğer insanlara. İlk inanan insanlar çoğunlukla erkek nufusundan oluşuyordu ve İslamiyet ilk başlarda fakir ve köleler arasında yayıldı. Dolayısıyla o dönemde inanan insanlara cennetin nimetlerinden bahsederken ona göre hitap edildi. Ayrıca Kur'an taşıdığı şiirsel ve bütünsel özelliklerinden dolayı parça parça yorumlanamaz. Bu yüzden Tefsir ilmi gelişmiştir. Kur'an evrensel bir kitaptır. İndirildiği dönemin özelliklerini, yaşam kültürünü, dilini ve diğer etkenleri insanlara aktararak Kur'an'da anlatılanların doğru anlaşılması için bu ilim vardır. Yoksa Kur'an açık ve anlaşılır olmadığı için değil. Tefsir ilminde dilin canlı yapısı dikkate alınarak günümüzde anlam değişmesine uğramış kelimeler, artık kullanılmayan veya az kullanılan atasözleri deyimler, kültürel özellikler gibi durumları içeren veya kasteden Kur'an cümlelerini bu bilgilere sahip olmayan insanlar anlasınlar diye açıklarlar. Tefsir yapan insanlar hem yabancı dil olarak Kur'an'ın indirildiği dönemde ki Arapça'ya hakim olmalıdırlar hem de o dönemdeki Arap toplumunun kültürünü ve tarihini bilmelidirler. Bu yüzden özellikle inanmayan insanların Kur'an'dan bir cümlenin Türkçe çevirisindeki farklı yorumları alıp ve paylaşıp "hadi bunu da açıklayın" gibi yorumlar yapması son derece yanlıştır.
Kur'an'ı incelerken daha sonra ise müminlerin çoğunlukla olduğu ve güç sahibi olduğu Medine dönemini ele almalıyız. Medine döneminde ise zorunlu yapılması gereken görevler (farzlar), yasaklar (haramlar) çoğunlukla bildirilmiştir. Toplum hukuku, bireysel hukuk, kadın hakları gibi konularda da hükümler fazlaca yer alır. Kadın hakları konusunda suçlayıcı konuşan insanlar İslam'ın kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık yaptığını bilmiyor olabilir. Genellikle bahsedilen "dayak atma" konusu veya "örtünme" meselesini sürekli gündeme getiren insanlara özellikle anlatmak istiyorum. İslam Hukukunda suç işleyen erkeğe verilen ceza bire bir olarak uygulanır. Aynı suçu işleyen kadına ise 1/2 oranında ceza uygulanır. Evlilik hukukunda kadının hakkını korumak için mehir uygulaması vardır. Bir kadınla evlenmek isteyen erkek o kadının isteyeceği miktarda mehiri vermek zorundadır. Mehirin amacı hem kadının mali olarak güç kazanması hem de erkeğin sorumluluklarını yerine getirmemesi durumuna karşı bir güvencesi olmasıdır. Ayrıca evin geçimi konusunda da erkek zorunludur. Kadına ise bir çalışma zorunluluğu yoktur. Miras'ta ise durum biraz detaylıdır ancak biz basit bir örneklendirme yapalım. Biri kadın biri erkek 2 kardeşe eğer miras kalmışsa erkek 2 pay kadın 1 pay alır. Ancak erkek eşini ve ailesini geçindirmek zorundadır. Kadın ise bu parayla dilediğini yapmakta özgürdür. (İslami sınırlar içerisinde.)
Konuyu daha fazla uzatmayayım. Bir düşünce tarzını eleştireyim, arzuladığım tarz tartışmanın nasıl olması gerektiğini yazayım ve yazımı noktalayayım.
Sitenin yöneticisi Recep Baltaş (ki Technopat'ı Technopat yapan kişidir kendisi, ben de onun sayesinde takibe başladım bu siteyi) daha sonrasında kilitleyip nokta koyduğu İnsanları Ateizm ve Deizime İten Sebepler - Technopat Sosyal konusunun en son mesajında şöyle yazmış:
"Kutsal kitapların erkekleri saflarına çekmek için erkekler tarafından yazıldıklarına inanıyorum.
Şu ayet bile başlı başına kadını erkeğin önüne bir yem gibi koymanın açık ve net kanıtıdır:
Nebe 33: Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlara bir kurtuluş, bahçeler, üzümler, kendileriyle bir yaşta, göğüsleri çıkmış genç kızlar ve dolu dolu kadehler vardır. "
Recep Baltaş; inanmıyor olabilirsiniz, beğenmiyor olabilirsiniz. Ancak sure olarak adlandırdığımız Kur'an bölümünden bir cümleyi çekip bu şekilde yorumlamanız doğru değil, sizin işiniz de değil. İlahiyat Fakülteleri ve İslami İlimler Fakülteleri var bu konuda çalışmaları, araştırmaları, yorumlamaları zaten onlar yapıyor. Tefsir alanında uzman onca Profesörler, Doçentler varken; "açık ve net kanıtıdır" gibi kesin yargı ifade eden cümleler kurmak size düşmez. Siz cümleyi ancak "... yem gibi koyduğunu düşünüyorum" şeklinde kurabilirsiniz. Sitede yönetici olmanız bu durumu değiştirmez.
Bu yazıyı Kur'an'a iman etmiş insanlar veya inanmayan insanlar okuyor olabilir. İnanmayan insanlardan ricam konu açarken veya site üzerindeki konularda yorum yaparken inanmadıkları Kur'an'dan cümle gösterip açıklayın hadi anlatın gibi şeyler yazmamaları. İnanmadığınız bir kitaptaki cümleyi size neden açıklayalım ki? Ya da neden sizin gibi düşünmek ya da hissetmek zorundayız ki? Sizce böyle değilse, yanlışsa, uydurmaysa bu sizi ilgilendirir. Bizce doğrudur, Allah tarafından gönderilmiştir ve emirlerine uyarız ki bu da bizi ilgilendirir. Açıklayın dediğiniz bir şeyi birisi açıklasa yanlış öyle değil diyorsunuz, açıklamasa işte açıklayamadılar diyorsunuz. Bu tarz yaklaşımlarla felsefe de yapılmaz, bilgi de edinilmez. Bu yüzden illa felsefe yapmak istiyorsanız Kur'an'ı kullanmayı bırakın. Sevgi üzerine felsefe yapın, arkadaşlık üzerine felsefe yapın, barış üzerine felsefe yapın, kötülüğün azalması ve iyiliğin çoğalması üzerine felsefe yapın ki hem çatışmaya dönen tartışmalardan arınsın bu forum hem de insanlar güzel ve olumlu şeyler üzerinden fikirlerini paylaşsın.