Hayat molekülleri

Katılım
19 Eylül 2015
Mesajlar
49.969
Makaleler
13
Çözümler
53
Daha fazla  
Cinsiyet
Erkek
Öncelikle hayat moleküllerini tanıtmadan önce canlılık nedir, onu bir açıklayalım isterseniz.

Canlılık, çok basit cansız moleküllerin bir araya gelmesiyle oluşan bir varlık formudur. Bu formun ayırt edici özelliği periyodik cetvelde tamamını "cansız" olan kimyasalların belli başlı bir grubunu ve bu elementlerden oluşan molekülleri, temel yapı taşı olarak içeriyor olmasıdır. Bu kimyasallara biz molekül adını veriyoruz.

Hayat molekülleri 4 grupta toplanır: Lipitler (Yağlar), Nükleik Asitler, Proteinler ve Şekerler.

Bu 4 molekülün altında da bir sürü alt birim ve kombinasyonlarda bulunmaktadır.

Bu alt birim ve kombinasyonlara örnek vermek gerekirse mesela Nükleit asitlerin oluşabilmesi için nükleotit, fosfat grubu ve şekerlerin bulunması gerekiyor. (Şekerler aynı zamanda bir gruptur yukarıda yazdığım gibi)

Yağların oluşması içinde gliserol ve yağ asitleri gerekmekte. Proteinlerin oluşması içinde aminoasitler olması lazım.

Kaldı geriye Şekerler onlar nasıl oluşur, bu grup içindeki en basit yapılı molekül diyebiliriz kendisi için. Şekerler kendi başlarına var olabilirler ve bu sayede nükleit asitlerin de yapısına doğrudan katılabiliyorlar.

Bu moleküllerin her birinin farklı rolleri vardır.

Lipitler: Sadece yağ anlamına gelmez, vücudumuzda bulunan yağlar, steroller, bal mumları, monogliseritler, digliseritler, trigliseritler, fosfolipitler, vitaminler(yağda çözünen) vb. verilen genel bir adlandırmadır.

Lipitlerin en önemli görevleri arasında hücre zarlarının oluşumunu sağlamak vardır. Bu canlılığın oluşması için olmazsa olmazdır.

Nükleik asitler: Yönetici moleküller olarak da bilinir. DNA ve RNA'nın genel adıdır. Temel görevleri canlının ne olduğunun ve nasıl olduğunun bilgisinin kodlanması, iletimidir. Nükleik asitler evrimsel tarihimizde proteinlerle karşılıklı olarak evrim geçirmişlerdir.Yönetici molekül olma ifadesi buradan gelir. Bu nedenle diğer molekülleri yönetici bir role sahipler.

Proteinler: Çeşitlilik ve adaptasyon kabiliyetleri dolayısıyla canlılık içerisindeki en önemli yapı taşlarının başında gelir. Canlılığı sağlayan, sürdüren tüm biyolojik faaliyetlerin içerisinde yer alırlar. Bir çoğu başka kimyasal tepkimeleri hızlandırıcı görevler alırlar. Bir çok farklı tipi hücredeki diğer yapıların oluşmasına katkı sağlarlar. Hücre içi ve hücre dışındaki iletimde de rol alırlar. Bu örnekler daha da çoğaltılabilir,proteinler geniş bir çeşitliliğe sahiptir.

Şekerler: Hemen hemen tüm canlılarda ortak tüketilen ve enerji sağlayan moleküllerdir. Monosakkaritler(tekli şekerler), disakkaritler(çiftli) ve polisakkaritler(çoklu şekerler) olarak kategorize edilir.

Oluşum yapılarındaki kimyasal bağlardan dolayı şekerler yüksek enerjiye sahiptirler. Parçalandıklarında bu enerji kimyasal enerji olarak ortaya çıkar ve biyolojik fonksiyonların sürdürülmesinde kullanılır. Bu enerjinin sürekli bir biçimde tüketimi halinde canlılık varlığını korur. Kısaca bir hücre şeker üretimi yapamazsa bu hücre ölmüş ve ya ölmek üzeredir diyebiliriz.
Sadece tüketim değil aynı zamanda şekerler yapım amacıyla da hücre içerisinde görevlere sahiptir. Hücre zarları ve hücre duvarının içerisinde de yer alırlar.

Kısaca anlatmaya çalıştım, umarım faydalı olmuştur.

Bu moleküllerin her bir grubunun önemli fonksiyonları vardır, ancak hiçbirisi tek başına canlılık oluşturamaz. Dolayısıyla canlılığın nasıl doğal süreçlerle var olabildiğini anlayabilmek için bu birimler her birinin doğal süreçlerle ve kimyasal tepkimelerle var olabildiğini görmemiz ve anlamamız gerekiyor. Çok uzun bir konu olacağını için buralara değinmeyeceğim.

Son olarak da demek istedim kimyasallar bu görevlerini bilerek, düşünerek yapmıyorlar. Hepsi kademeli bir şekilde gerçekleşen hadiselerdir. Her bir adımın bir öncekine ve bir sonrakine bağlandığı çok uzun süreli süreçlerdir bunlar. Şu benzetmeyi de yapabiliriz domino taşlarından örnek verelim, domino taşları nasıl ki yıkılmaları gerektiğini ve yıkılmalarının zamanını bilmiyorsa ve fiziksel bir etki altında yıkılıyorsa, canlılığın oluşumunda da moleküllerin görevler kazanması da aynı şekilde olmaktadır.
 
Öncelikle hayat moleküllerini tanıtmadan önce canlılık nedir, onu bir açıklayalım isterseniz.

Canlılık, çok basit cansız moleküllerin bir araya gelmesiyle oluşan bir varlık formudur. Bu formun ayırt edici özelliği periyodik cetvelde tamamını "cansız" olan kimyasalların belli başlı bir grubunu ve bu elementlerden oluşan molekülleri, temel yapı taşı olarak içeriyor olmasıdır. Bu kimyasallara biz molekül adını veriyoruz.

Hayat molekülleri 4 grupta toplanır: Lipitler (Yağlar), Nükleik Asitler, Proteinler ve Şekerler.

Bu 4 molekülün altında da bir sürü alt birim ve kombinasyonlarda bulunmaktadır.

Bu alt birim ve kombinasyonlara örnek vermek gerekirse mesela Nükleit asitlerin oluşabilmesi için nükleotit, fosfat grubu ve şekerlerin bulunması gerekiyor. (Şekerler aynı zamanda bir gruptur yukarıda yazdığım gibi)

Yağların oluşması içinde gliserol ve yağ asitleri gerekmekte. Proteinlerin oluşması içinde aminoasitler olması lazım.

Kaldı geriye Şekerler onlar nasıl oluşur, bu grup içindeki en basit yapılı molekül diyebiliriz kendisi için. Şekerler kendi başlarına var olabilirler ve bu sayede nükleit asitlerin de yapısına doğrudan katılabiliyorlar.

Bu moleküllerin her birinin farklı rolleri vardır.

Lipitler: Sadece yağ anlamına gelmez, vücudumuzda bulunan yağlar, steroller, bal mumları, monogliseritler, digliseritler, trigliseritler, fosfolipitler, vitaminler(yağda çözünen) vb. verilen genel bir adlandırmadır.

Lipitlerin en önemli görevleri arasında hücre zarlarının oluşumunu sağlamak vardır. Bu canlılığın oluşması için olmazsa olmazdır.

Nükleik asitler: Yönetici moleküller olarak da bilinir. DNA ve RNA'nın genel adıdır. Temel görevleri canlının ne olduğunun ve nasıl olduğunun bilgisinin kodlanması, iletimidir. Nükleik asitler evrimsel tarihimizde proteinlerle karşılıklı olarak evrim geçirmişlerdir.Yönetici molekül olma ifadesi buradan gelir. Bu nedenle diğer molekülleri yönetici bir role sahipler.

Proteinler: Çeşitlilik ve adaptasyon kabiliyetleri dolayısıyla canlılık içerisindeki en önemli yapı taşlarının başında gelir. Canlılığı sağlayan, sürdüren tüm biyolojik faaliyetlerin içerisinde yer alırlar. Bir çoğu başka kimyasal tepkimeleri hızlandırıcı görevler alırlar. Bir çok farklı tipi hücredeki diğer yapıların oluşmasına katkı sağlarlar. Hücre içi ve hücre dışındaki iletimde de rol alırlar. Bu örnekler daha da çoğaltılabilir,proteinler geniş bir çeşitliliğe sahiptir.

Şekerler: Hemen hemen tüm canlılarda ortak tüketilen ve enerji sağlayan moleküllerdir. Monosakkaritler(tekli şekerler), disakkaritler(çiftli) ve polisakkaritler(çoklu şekerler) olarak kategorize edilir.

Oluşum yapılarındaki kimyasal bağlardan dolayı şekerler yüksek enerjiye sahiptirler. Parçalandıklarında bu enerji kimyasal enerji olarak ortaya çıkar ve biyolojik fonksiyonların sürdürülmesinde kullanılır. Bu enerjinin sürekli bir biçimde tüketimi halinde canlılık varlığını korur. Kısaca bir hücre şeker üretimi yapamazsa bu hücre ölmüş ve ya ölmek üzeredir diyebiliriz.
Sadece tüketim değil aynı zamanda şekerler yapım amacıyla da hücre içerisinde görevlere sahiptir. Hücre zarları ve hücre duvarının içerisinde de yer alırlar.

Kısaca anlatmaya çalıştım, umarım faydalı olmuştur.

Bu moleküllerin her bir grubunun önemli fonksiyonları vardır, ancak hiçbirisi tek başına canlılık oluşturamaz. Dolayısıyla canlılığın nasıl doğal süreçlerle var olabildiğini anlayabilmek için bu birimler her birinin doğal süreçlerle ve kimyasal tepkimelerle var olabildiğini görmemiz ve anlamamız gerekiyor. Çok uzun bir konu olacağını için buralara değinmeyeceğim.

Son olarak da demek istedim kimyasallar bu görevlerini bilerek, düşünerek yapmıyorlar. Hepsi kademeli bir şekilde gerçekleşen hadiselerdir. Her bir adımın bir öncekine ve bir sonrakine bağlandığı çok uzun süreli süreçlerdir bunlar. Şu benzetmeyi de yapabiliriz domino taşlarından örnek verelim, domino taşları nasıl ki yıkılmaları gerektiğini ve yıkılmalarının zamanını bilmiyorsa ve fiziksel bir etki altında yıkılıyorsa, canlılığın oluşumunda da moleküllerin görevler kazanması da aynı şekilde olmaktadır.
Bunları 9. sınıfta görüyoruz zaten. Neden yazdınız? İnternette bilgi mevcut😅
 
Evrenin her noktasındaki hayat arayışında acaba ne zaman yeni komşu hayat ve hayat molekülleri ile karşılaşacağız:)

NASA'nın özellikle canlı hayat ihtimali göstergesi olarak kabul ettiği Karbon elementi arayışına göre milyarlarca olasılık var ama tutar mı kısmet:)
 
Evrenin her noktasındaki hayat arayışında acaba ne zaman yeni komşu hayat ve hayat molekülleri ile karşılaşacağız:)

NASA'nın özellikle canlı hayat ihtimali göstergesi olarak kabul ettiği Karbon elementi arayışına göre milyarlarca olasılık var ama tutar mı kısmet:)
Ya da evrende ki ilk akıllı canlılar olduğumuzu düşünürsek, şu an evrenin başlangıcına tanıklık ediyoruz. Acaba bizden sonra gelecek canlılar, bizi akıl hocaları olarak kabul edecekler mi?
 
Ya da evrende ki ilk akıllı canlılar olduğumuzu düşünürsek, şu an evrenin başlangıcına tanıklık ediyoruz. Acaba bizden sonra gelecek canlılar, bizi akıl hocaları olarak kabul edecekler mi?
Bilmiyoruz ki işte. Belki en akıllısı biziz belki en ilkeli biziz. Bunu bilemeyiz. Çünkü göremedik daha henüz onları. Bu arada canlı hayat demek bizim gibi uygarlık kurmuş hayat değil. Şu an mikrop seviyesinde bile hayat ihtimalleri aranıyor evrende.

Onlarla tanışır bir şey öğretirsek neden olmasın. Antik Uzaylılar belgeseli var mesela. Orada bunu işliyor. Yani uzaylıların tarih öncesinde bizi ziyaret ettikleri ve bize yaşamı öğrettikleri hatta yaşamı bize aşıladıklarını savunuyorlar. Biz ise onları şu an yanlışlıkla tanrılar sanıyoruz. Onların savunduğuna göre böyle mesela.
 
Antik Uzaylılar belgeseli var mesela. Orada bunu işliyor. Yani uzaylıların tarih öncesinde bizi ziyaret ettikleri ve bize yaşamı öğrettikleri hatta yaşamı bize aşıladıklarını savunuyorlar.
Bu cümlede direk aklıma '' Otostopçunun Galaksi Rehberi '' serisi geldi aklıma. Buna benzer bir konu orada işleniyordu.
Bilmiyoruz ki işte. Belki en akıllısı biziz belki en ilkeli biziz. Bunu bilemeyiz. Çünkü göremedik daha henüz onları. Bu arada canlı hayat demek bizim gibi uygarlık kurmuş hayat değil. Şu an mikrop seviyesinde bile hayat ihtimalleri aranıyor evrende.
Buna dair de şu belgeseli izlemediyseniz izlemenizi öneririm.
Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.
 
Buna dair de şu belgeseli izlemediyseniz izlemenizi öneririm.
Aynen güzel bir belgeseldi. Severim ben de. Antik Uzaylılar'a bakabilirsin sen de. Fakat bazı yerlerde fazla zorlama yapıyorlar baştan söyleyeyim. Yani her şeye bir anlam yükleme çabası bir süre sonra "suyunu çıkarmayın" dedirtiyor insana;)
 
Aynen güzel bir belgeseldi. Severim ben de. Antik Uzaylılar'a bakabilirsin sen de. Fakat bazı yerlerde fazla zorlama yapıyorlar baştan söyleyeyim. Yani her şeye bir anlam yükleme çabası bir süre sonra "suyunu çıkarmayın" dedirtiyor insana;)
İnsanoğlu olarak anlayamadığımız şeyler üzerine hayal kurmayı seviyoruz diyelim bence.
 
İnsanoğlu olarak anlayamadığımız şeyler üzerine hayal kurmayı seviyoruz diyelim bence.
Tabii ki. Ama hayal kurabildiğimiz, merak ettiğimiz sürece hayatta kalırız ve ilerleriz. Mağara adamı iki çakmak taşını birbirine vurunca ne olduğunu merak etmeseydi belki medeniyet asla olmayacaktı;)
 
Ya da evrende ki ilk akıllı canlılar olduğumuzu düşünürsek, şu an evrenin başlangıcına tanıklık ediyoruz. Acaba bizden sonra gelecek canlılar, bizi akıl hocaları olarak kabul edecekler mi?
Carl Sagan'ın dediği gibi eğer tüm evrende sadece yaşam dünyada varsa bu çok büyük bir yer israfı olurdu. Bir yerlerde inanılmaz bir şeyler keşfedilmeyi bekliyor. Evrendeki ilk akıllı canlılar olduğumuzu söyleyemez, dünyadaki akıllı canlılar tabirini kullanmak lazım. Evrende bizden daha akıllı formlar olabilir, biz daha bunu göremedik. Evrenin kaç yıl daha dayanacağını bilmiyoruz, bunu hiçbir zamanda bilemeyeceğiz gibi. Evren bildiğin gibi 13 milyar küsür, dünya ise 4.5 milyar küsür yaşında.
 
Uyarı! Bu konu 6 yıl önce açıldı.
Muhtemelen daha fazla tartışma gerekli değildir ki bu durumda yeni bir konu başlatmayı öneririz. Eğer yine de cevabınızın gerekli olduğunu düşünüyorsanız buna rağmen cevap verebilirsiniz.

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Technopat Haberler

Yeni konular

Geri
Yukarı