1- Hiçbir yerim yapış yapış olmamalı, portakal suyu, elma suyu, vesaire cildime değip yapış yapış yapmamalı.
2- Giydiklerim her zaman lekesiz olmalı, özellikle de meyve suyu ya da asitli, şekerli bir şeyler dökülmüşse direkt çıkartırım. Evdeysem eski giydiğimi direkt çamaşır sepetine atarım, dışarıdaysam yeni bir giysi satın alırım.
3- Giysilerim her zaman yeni temizlenmiş / yıkanmış olmalı. Aynı pantolondan, tişörtten, hoodieden ortalama üç adet alırım, aynı marka, aynı model, aynı desen. Özellikle okul zamanı genelde üniforma giymek yerine farklı, göze batmayacak şeyler giyerdim. Okul için dışarıdan aldığım giysilerden de 4 adet vardır, tam hatırlıyorum, yine her şeyleri aynı. Bir adet aynı pantolon dolabımda dururdu, yanında aynı tişört ve çoraplarla. Eğer 2'de yazdığım olay ya da benzeri bir şekilde yaşanırsa direkt gidip yedek olanları giyebilmem için. Diğerleri zaten her zaman temiz bir şekilde, günlük yıkanırdı ve odamda giyilmeye hazır şekilde beklerdi.
4- Eğer bir şeye ihtiyacım olduğunu hissediyorsam, onu en kısa zamanda temin etmem lazım.
• Sennheiser Momentum kullanıyordum, birden kablosuz kulaklık alma isteği geldi içime, okulda da fazlasıyla ihtiyacım oluyordu, gittim direkt düşünmeden AirPods aldım, şarj sıkıntısı da yaşatmıyordu. Sonrasında bilgisayarım için kullandığım kulaklığım kırıldı. AirPods'u kullanmadım çünkü Bluetooth adaptörüm güzel ses vermiyordu, ayrıca ses çok gecikmeli geliyordu. Hop, direkt profesyonel stüdyo kulaklığı edindim. Ama bu kulaklık da dışarının sesini alıyordu, yani özelliği oymuş, kulak kısmı kapalı değildi, stüdyoda kullanım amacı farklıymış kısaca. Durur muyum, hoop, bir Beats kulaklık edindim, idare ediyor, ihtiyacım geçti.
• Anakartımın ses devresi bozuldu, garantisi devam ediyordu. Ortalama 20 gün onu beklemek yerine gittim kaliteli bir stüdyo ses kartı aldım. bu sefer kullandığım mikrofon, ses kartına uyumlu değil diye bir de profesyonel stüdyo vokal mikrofonu satın aldım.
Ama işin garibi şu, bilgisayarımda hala HDD kullanıyorum, bileşenler fazla ısınıyor diye kasa almayıp, penceresi açık bir şekilde, kasayı yan yatmış biçimde kullanıyorum. Düşününce bunlar da ihtiyaç, ama tetiklenmiyorum. Belki de SSD'yi ihtiyaç olarak görmüyorumdur, bana dokunmuyor. Kasa almak için beklememin nedeni de taşınacak olmamız aslında, odamı tamamen yeni mobilyalarla döşeyeceğim, onlarla uyumlu bir kasa seçmek istiyorum, güzel bir ortam yakalamak için.
iPhone XR alacaktım, 6S'den sonra iPhone 7 Plus 128GB edinmeyi tercih ettim, bu da bir ihtiyaçtı benim için. Sanırım telefonla pek vakit geçirmediğim için bunda da tetiklenmedim ve tercihimi daha ideal bir cihazdan kullandım.
Ben bu yazdıklarımı takıntı olarak nitelendiriyorum, bir şeye ihtiyacım olduğunu hissediyorsam, aynı zamanda almam gerekiyormuş hissine de kapılıyorum. Ailemin maddi durumu konusunda fazlasıyla şanslıyım, umarım ileride olumsuz yönde etkilemez bu "ihtiyaç" takıntısı beni. Şu an pek olumsuz olarak etkilediğini düşünmüyorum, aldığım şeyler o kadar da pahalı şeyler değil.
Eskiden düşünüyordum, "Bu asgari ücretle çalışanların elinde nasıl iPhone X oluyor (o zamanlar X yeni çıkmıştı), çok mu memnunlar hallerinden, ben, annem ya da babam, paramız olmasına rağmen bunları kullanmazken..." diye, sanırım bu da bir çeşit takıntı. Ya da nasıl adlandırmak isterseniz. Ne kadar borç batağında olsalar da, onlara sahip olmak istiyorlar. O zamanlar ya bir kampanya vardı, ya da o kişiler gerçekten takıntılılardı, başka bir açıklama bulamıyorum, belki de ailelerinden para edinmişlerdir. "Ayranı yok içmeye..." diye devam eder bir söz, umarım doğrusunu biliyorumdur da doğru yerde kullanmışımdır. Bir şey bozulana ya da ihtiyaçlarını karşılayamayacak hale gelene kadar değiştirmiyorlar. Bir gün bozulursa ya da yetersiz kalırsa, bu sefer son model cihazlara / araçlara yelteniyorlar, o da uzun ömürlü olsun diye. Bence maddi durum el veriyorsa eskiye yeltenmektense en sağlıklısı bu. Konu neydi, ben nerelere gelmişim.