Ahlak Kavramı

HakanCT

Kilopat
Katılım
19 Nisan 2019
Mesajlar
4.056
Makaleler
1
Çözümler
47
Yer
Tarkov
Sizin için ahlak nedir? Bir toplumda ahlaksızlık olarak adlandırılan davranış, neden başka toplumlarda normal karşılanabiliyor? Kişisel ahlak standartlarınız mı vardır, yoksa topluma mı ayak uydurursunuz? Ahlak kavramının gün geçtikçe evrildiğini düşünüyor musunuz? Bu konu hakkında fikirlerinizi merak ediyorum.
 
Ahlak, insan üretimi bir düşüncedir. Yani ahlak kuralları topluma göre değişebilir ve değişiyor da. Yani bir toplumda gaz çıkarmak ayıplanabilir fakat başka bir toplumda doğal bir ihtiyaç olarak arşılanabilir. Abes bir örnek gibi gelebilir ama bu gerçek bir örnek mesela:) Bize şaşırtıcı gelebiliyor:) Yani kısacası ahlak kavramı bulunduğun coğrafyada ve insanlarda genel kabul görmüş sosyal yaşam standartları gibi diyebiliriz bence. Hatta bu yüzden bir turistin hareketleri bize farklı gelebiliyor veya yurtdışına gittiğimizde oranın insanlarının hareketlerini garipseyebiliyoruz:)
 
Ahlak benim için nedir? Canlı uydurmasıdır ve bir arada yaşamak için genelde rütbeli insanların ortaklaşa belirlediği ve gelecek nesillere dikta ettiği kurallardır. Örneğin okul arkadaşımız ile eve çıkarız ve daha kiralanacak ev belirlenmeden önce bile ortaklaşa kurallar koyar ve bunlara uyarız. Çünkü bu kurallar olmazsa yaşamamız imkansızdır. Şimdi bu harflerin, dilimizin vesaire olmadığını ya da vergi denilen şeyin olmadığını düşünün, en fazla ne kadar anlaşabiliriz ki? Bence anlaşamayız. Başına buyruk, düzene karşı çıkan, belirli kuralların-kanunların olmadığı toplumun, toplum olması ve yaşamını sürdürmesi ne kadar mümkündür? Kanımca yok olmaya mahkûmdurlar.

Ahlak neden farklıdır? Çünkü her zaman, her grubun kafası aynı şekilde işlemez. :) Komünist toplum ile kapitalist toplumun ahlak anlayışının birebir aynı olmasını bekleyebilir miyiz? Elbette hayır. Mesela filozofun birisi çıkar ve der ki; "Yalan söylemek hangi koşulda olursa olsun ahlaksızlıktır, yalan söylememeliyiz." düşüncesindedir. Bir diğer filozof da çıkıp, "Yalan söylemek duruma göre değişebilir, iyiye yorulan bir yalan söylemek sakıncalı değildir." der. Şimdi ben bu görüşten elbette ikinci belirtileni seçerim. Çünkü örnek verecek olursak; bir terörist, bir askeri esir alıp, ondan bilgi almaya çalışırken karşısındaki kişi neden yalan söylemesin ki? O asker yalan söylemezse sonuçlar çok daha kötü olabilir. Bir başkası da "Birinci denilen doğrudur, çünkü duruma göre yalan söylemek ahlak dışı bir davranış olarak görülmezse, herkes bir şekilde kendi menfaatini öne sürer ve belirli çıkarımlar yaparak yalanını meşru kılar." diyebilir. Bütün bu söylediklerime karşı herkesin fikir yapısı farklı işler, A ya da B'yi seçer. Ben burada A'yı seçerim, belki geri kalan 300 kişiden 290'ı daha A'yı seçer ama son 10 kişi B'yi seçebilir. Başta dediğim gibi herkesin kafası farklı işliyordur. Dolaysıyla her toplumun da ahlak anlayışı bir olmaz.

Kişisel ahlak anlayışım var mı, topluma mı ayak uydururum? Elbette kişisel olarak da benimsediğim ahlaki kurallar vardır. Örneğin bana göre verimsiz vakit geçirmek ahlaksızlıktır ama ahlaklıyım diyen birçok insanın aklına bu şey günde bir kereliğine bile gelmeyebilir. Kafa yapılarımız farklıdır. Tabii ben bu ahlak anlayışım ile toplumun büyük kısmını kendi penceremden ahlaksız ilan edebilirim ama bu da benim yaşamımı zorlaştırır. Burada da büyük ölçüde toplumun ahlak anlayışına uymak zorundayım ve dolaysıyla bazen de susmalıyım. :) Yani yine hayatımı sürdürmek için topluma ayak uyduruyorum.

Ahlak evrilir mi? Elbette evrilir. Şartlar her zaman bir değildir ve insanoğlu değişimi sever. Ahlak dediğimiz şey de yaşamı sürdürmek amaçlı ortaya çıkmıştır ve evrilmesinde, değişime uğramasında sakınca yoktur, ki zaten bunu yapmayan topluluklar ya yok olur, ya da fikirleri kabul görmez. Her ne kadar kabul etmesek bile dogmalar da dahil hayattaki her şey değişime uğramıştır ve uğruyor. Bundan bin sene önceki vatansever veya dindar ile bugünün vatansever veya dindarı arasında bile dağlar kadar fark var.

Sonuç olarak ahlakın bir noktada zorunluluk olduğuna inanıyor ama aynı zamanda da hiçbir ahlak anlayışının masum olmadığını düşünüyorum.
 
Ahlaki Olgunluk

Ahlaki olgunluk kavramı; “kişisel gelişim“ kavramının içindeki alt başlıkta daha detaylı incelenebilir.

Ahlaki olgunluk; en başta doğumla birlikte gelen genetik bir mirastır. Ancak bu miras yakın aile çevresinde, okulda, iş hayatındaki çevresel etmenlerle eksi veya artı yönlerden etkilenerek sonradan şekillenebilen bir olgudur. Yani başlangıçta ağaçta olgunlaşmamış, ham bir meyve şeklinde o ağaca özgü olarak yeşerip gelişir. Bu meyvenin olgunlaşması nasıl dış hava şartlarına, uygun güneş ışığı ve sıcaklığa (yaz meyveleri gibi) bağımlı kalıyorsa insandaki ahlaki olgunluğun doğumdan itibaren, çocukluk, gençlik, yetişkinlik dönemlerinde en olgun haline evrilebilir. Karekter (kişilik, huy, mizaç) oluşumu da ahlaki gelişime benzer olarak kişilerin dini inancından doğrudan ve içinde bulundukları yakın çevreden dolaylı yollardan etkilenen ve şekillenebilen özelliklere sahiptir.

Ahlaki gelişim veya olgunlaşma hiçbir şekliyle devletlerin mevcut ahlaki yapısıyla olgunlaşıp şekillenen bir olgu olamaz, her zaman çok yönlü şekillerden etkilenip olgunlaşan olgudur. Ancak arkadaş ve yakın çevre seçiminde çok dikkatli olunmadığı durumlarda kişilerdeki ahlaki gelişimin olumsuz çevre veya arkadaş etmeninden etkilenme durumu ve gelişimin olumsuz yönde şekillenme durumu olasılığı her zaman bulunur, bu nedenle bu seçimlerde çok dikkatli davranılmalıdır. Çünkü kötü arkadaşlar, genetik olarak ahlaki sapmalardan uzak kişileri bu dolaylı etkilenimlerle kötü yönlerden etkileyip istenmeyen ahlaki davranış sapmalarına neden olabilir.

İyi ve kötü davranışın bağlı bulunduğu dine göre doğru mu veya yanlış mı olduğunun tam bilincinde bulunulmadığı çocukluk veya ilk gençlik (ergenlik) dönemlerinde ahlaki olgunluğun hiçbir zaman en ideal veya olgunluğun en üst seviyesinde olabilmesi bazı istisnai durumlar dışında düşünülemez, en iyi şekliyle gelişip olgunlaşmış olabilmesi beklenmemelidir.

Taksisinde bir bavul dalusu para, döviz, altın, çok kıymetli ziynet eşyası, vb. unutan dalgın müşterilere emanet olgusuyla ve kendi ahlaki kişiliğine uygun olarak bu iadeyi hiç düşünmeden tereddütsüz olarak yapabilenler veya son zamanlarda sosyal medyada cüzdanını unutan bir müşterisine kendi kredi kartını çıkarıp hiç düşünmeden verebilen, ödül olarak verilen büyük paraları reddedip sadece kredi kartından çekilen kadar bir parayı ödül olarak talep edebilenler, ahlaki gelişimini olgunluk seviyesinde başarıyla tamamlayanlara çok güzel bir örnektir. Son örnekte Türk taksi şoförünün bu jesti tüm dünyada ve sosyal medyada adından övgüyle söz edilen ve örnek olarak anılan kişi olmuştur.

Kişiler tabi oldukları kendi dinlerine göre, ahlaki açılardan neyin en doğru, neyin çok yanlış veya neyin, hangi davranışın veya fiilin dinen uygun olmadığının bilincinde kaldıkları sürece, çok kötü çevresel etmenlerden, kötü olan ilişkilerden veya genetik açıdan daha doğuştan buna tam eğilimli olsalar bile ahlaki yönden kötü (istenmeyen) sapmalara yönelmeleri daha zor beklenebilir, yani dinin bu konulardaki yaptırımları (yasakları) kişileri ahlaki açılardan da bu kötü yöndeki sapmalardan bir ölçüdeki engelleyici rölünü üstlenebilir. Çok iyi bildiğimiz gibi T.C. İlköğretim okullarında bir dönem “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” dersleri tek bir ortak ders olarak verilmek üzere birleştirilmişti.

Sonuç olarak devletlerin din (diyanet) programları, kamu spotu, vb. programlar olası ahlaki sapmalardan koruyucu olan bazı reklam, SMS (Örneğin yaya geçitlerindeki yayalara ilk geçiş hakkının tüm sürücülerce önce yayalara verilmesi gerektiği konusunda) ve bazı yapıcı programlarının dışında, çok yakın arkadaş, yakın çevreyi istenilen ve en doğru yönde seçebilmeleri, kendi iradelerinin dışında onları ahlaki yönden etkileyebilme veya özel yaptırım gücü hiçbir zaman tam olarak bulunamaz veya tam olarak beklenilemez. Olay doğuştan miras olarak alınan bu ahlaki mirası, en doğru yönde yoğurup harmanlayarak en iyi (ideal) hale dönüştürebilmeleri en son kişilerin yine kendilerinde bitmektedir. İyi ahlaki davranışa sahip olan ve iyi davranışlarıyla tüm toplumun beğeni ve takdirini kazanan (Yukarıda sözü edilen örnek taksi şoförleri gibi) bu konuya en iyi örneği teşkil etmektedir.

Ahlak kavramları zaman içinde "update" olarak (güncellenerek) evrilebilir, bu elbette her zaman mümkündür. Kolay gelsin.
 
Son düzenleme:
Ahlak, bir hareketi "dogru" ya da "yanlis" olarak nitelendirmemiz sonucunda vardigimiz noktadir.

Toplumun normlari bu karari elbette etkiler. Evlenmeden cocuk yapmak "yanlis" tir ornegin toplumun geneline gore. Ama bunu 2 tane imza atip yaparsan "dogru" olur. Fakat 2 tane imza attiktan 5 ay sonra yaparsan yeniden "yanlis" olur : )

Elbette bu normlar zamanla degisirler. Toplumdan etkilenir ama kisinin kendi karar mekanizmasi en onemli parcadir. "Insanlar bu hareketime ne der sonra" endisesi yasayan insanlarin ahlak anlayisi toplumunkine daha cok benzerlik gosterir. "Bana ne, kim ne derse desin" kafasindakiler farkli cizgide bir ahlak anlayisi benimserler.

Farkli toplumlarin farkli dinamikleri, farkli inanclari ( evet dini inanc da kulturu sekillendirir ve dolayisiyla ahlak anlayisini belirleyebilir ) oldugu icin boyle olmasi normal.

Ayrica kesin, degistirilemez kurallarla ahlak yasalari belirlenemez. Insan oldurmek yanlistir ama kendini korumak icin yaparsan kabul edilebilir. Eger vatan savunmasi yapiyorsan kabul edilebilir.

Calmak yanlistir ama cocuklarin ac kalmasin diye yaptiysan kabul edilebilir.

Eger hirsizin malini calarsan kabul edilebilir. Cunku o da baskasindan calmistir.

Bir adami dovmek yanlistir ama o adam masum bir cocugu doverken onu tutup doversen tebrikleri kabul edersin.

Duruma gore degisir, esas karar veren mekanizma her zaman akil ve vicdandir.
 
Ahlak kişiden kişiye değil, toplumdan topluma değişir.

Bizim ülkemizde bir kısım insansı canlılar yere tükürebilir, çöp atabilir vs.

Ama başka bir coğrafi bölgede olan ülkede bu çok yanlış olabilir, ayıplanabilir, hatta toplumdan dışlanabilir.

Ahlâkı burada kuru kuruya açıklayamam şimdi. Bana üzüm ve şarap eşliğinde nehiri izlerken düşünmem lazım :)
 
Ahlak bence tüm insanlığın ortak hassasiyetidir. Çeşitli milletlere göre bu ortak yargı değişebilir fakat bizim ülkemizde yaşanan ahlaksızlık , dünyanın başka bir yerinde de ahlaksızlıktır.
 
Uyarı! Bu konu 6 yıl önce açıldı.
Muhtemelen daha fazla tartışma gerekli değildir ki bu durumda yeni bir konu başlatmayı öneririz. Eğer yine de cevabınızın gerekli olduğunu düşünüyorsanız buna rağmen cevap verebilirsiniz.

Geri
Yukarı