Ahlak benim için nedir? Canlı uydurmasıdır ve bir arada yaşamak için genelde rütbeli insanların ortaklaşa belirlediği ve gelecek nesillere dikta ettiği kurallardır. Örneğin okul arkadaşımız ile eve çıkarız ve daha kiralanacak ev belirlenmeden önce bile ortaklaşa kurallar koyar ve bunlara uyarız. Çünkü bu kurallar olmazsa yaşamamız imkansızdır. Şimdi bu harflerin, dilimizin vesaire olmadığını ya da vergi denilen şeyin olmadığını düşünün, en fazla ne kadar anlaşabiliriz ki? Bence anlaşamayız. Başına buyruk, düzene karşı çıkan, belirli kuralların-kanunların olmadığı toplumun, toplum olması ve yaşamını sürdürmesi ne kadar mümkündür? Kanımca yok olmaya mahkûmdurlar.
Ahlak neden farklıdır? Çünkü her zaman, her grubun kafası aynı şekilde işlemez.
Komünist toplum ile kapitalist toplumun ahlak anlayışının birebir aynı olmasını bekleyebilir miyiz? Elbette hayır. Mesela filozofun birisi çıkar ve der ki; "Yalan söylemek hangi koşulda olursa olsun ahlaksızlıktır, yalan söylememeliyiz." düşüncesindedir. Bir diğer filozof da çıkıp, "Yalan söylemek duruma göre değişebilir, iyiye yorulan bir yalan söylemek sakıncalı değildir." der. Şimdi ben bu görüşten elbette ikinci belirtileni seçerim. Çünkü örnek verecek olursak; bir terörist, bir askeri esir alıp, ondan bilgi almaya çalışırken karşısındaki kişi neden yalan söylemesin ki? O asker yalan söylemezse sonuçlar çok daha kötü olabilir. Bir başkası da "Birinci denilen doğrudur, çünkü duruma göre yalan söylemek ahlak dışı bir davranış olarak görülmezse, herkes bir şekilde kendi menfaatini öne sürer ve belirli çıkarımlar yaparak yalanını meşru kılar." diyebilir. Bütün bu söylediklerime karşı herkesin fikir yapısı farklı işler, A ya da B'yi seçer. Ben burada A'yı seçerim, belki geri kalan 300 kişiden 290'ı daha A'yı seçer ama son 10 kişi B'yi seçebilir. Başta dediğim gibi herkesin kafası farklı işliyordur. Dolaysıyla her toplumun da ahlak anlayışı bir olmaz.
Kişisel ahlak anlayışım var mı, topluma mı ayak uydururum? Elbette kişisel olarak da benimsediğim ahlaki kurallar vardır. Örneğin bana göre verimsiz vakit geçirmek ahlaksızlıktır ama ahlaklıyım diyen birçok insanın aklına bu şey günde bir kereliğine bile gelmeyebilir. Kafa yapılarımız farklıdır. Tabii ben bu ahlak anlayışım ile toplumun büyük kısmını kendi penceremden ahlaksız ilan edebilirim ama bu da benim yaşamımı zorlaştırır. Burada da büyük ölçüde toplumun ahlak anlayışına uymak zorundayım ve dolaysıyla bazen de susmalıyım.
Yani yine hayatımı sürdürmek için topluma ayak uyduruyorum.
Ahlak evrilir mi? Elbette evrilir. Şartlar her zaman bir değildir ve insanoğlu değişimi sever. Ahlak dediğimiz şey de yaşamı sürdürmek amaçlı ortaya çıkmıştır ve evrilmesinde, değişime uğramasında sakınca yoktur, ki zaten bunu yapmayan topluluklar ya yok olur, ya da fikirleri kabul görmez. Her ne kadar kabul etmesek bile dogmalar da dahil hayattaki her şey değişime uğramıştır ve uğruyor. Bundan bin sene önceki vatansever veya dindar ile bugünün vatansever veya dindarı arasında bile dağlar kadar fark var.
Sonuç olarak ahlakın bir noktada zorunluluk olduğuna inanıyor ama aynı zamanda da hiçbir ahlak anlayışının masum olmadığını düşünüyorum.