Önemli: Bu yazıyı bu hafta geçen bir olay olarak yazıyorum. O yüzden boş-dolu yorumu yapmayın. Kafa dağıtmak amaçlı okunabilir.
Bu adamı seneden seneye görürüm. Oğlan Makina Mühendisliğinden mezun ama iş bulamadığından maaşlı askerliğe gitti. Bir sene civarı çalıştı vs. Bir haber duydum ama hormonlarıma kadar etkileyen dereceden. Oğlan Los Angeles'a gitmiş. F1 vizesi almış askerden biriktirdiği para ile. Telegramdan bulduğu gönüllü Türkler ile oteline falan gitmiş. Bunu neden anlattın derseniz, bu çocuk mühendisliği falan umursamazdı. LOL oynardı boş zamanlarında sürekli.
Termal macunu kurumuştu bunun. Adam termal macunu silip diş macunu sürmüştü işlemciye. Bildiğin diş macunu ya, bunu bir arkadaşı önermiş dalga geçercesine, bu da onu yapmıştı. İlk CSGO oynamamı onun bilgisayarında test etmiştim. Çocuktuk o zamanlar az çok hatırlıyorum da hayat ne garip.
Kendime geliyorum:
Bu günlerde hayatım çok garipleşti. Anında herşeyden soğudum. Böyle nasıl tarif etsem, tek yaptığım ders çalışıp oyun oynamaktı. Her şey siyah beyaz gelir oldu. Ama şuan sanki bundan sonrası geçiciymiş gibi geliyor. Ders çalışırken artık sanki içimden birisi destekliyormuş gibi motivasyonum acayip arttı. Normalde belirli noktalarda sıkılan ben, bugün özellikle normalden 2 kat daha fazla saat çalıştım. İçimden kendimi kurtarmanın istediğim bölümü kazanıp, F1 amaçlı (Ve size yemin ederim -askerlik harici- F1 benim planımdı) para biriktirip gitmek olarak görür oldum. Motivasyon dışarıdan değil içeriden gelir derlerdi de pek inanmazdım. Yemin ederim her kan hücremde hissediyorum o desteği.
Oğlana WP'den yazamadım. Seneden seneye 5 dakikadan az gördüğüm birisi sırf Amerika'ya gitti diye yapışmak doğru olmaz diye düşündüm. Amca oğlundan aldım tüm bilgileri. O da öyle bir anlatıyor ki sanki yan mahalleye taşındı adam. Ve şöyle düşündüm ki beni zincirleseler ben Türkiye'de kalamam bundan sonra. Bak "şimdi de" oldu burada evlendiğimi falan düşünce anksiyete geliyor
Bana asıl 2. darbeyi vuran Los Angeles oldu. Los Angeles benim için hayat felsefesi. Hani bir şeyi bazen hatırladığınızda-gördüğünüzde içinize içinize kıpırtı gelir ya, benim için bu o. Yani ihtimaller belirmeye başladı be. Elon Musk misali yeter ki hedeften şaşmayayım.
Ya öyle işte dostlar. Diş macunundan Los Angeles'a vardıran bu hayattan beklentinizi yüksek tutun. Ben çöpüm, bittim gittim demeyin. En ufak fırsatı bile değerlendirin. Hayattan keyif alarak hedeflerinize varın.
Bu adamı seneden seneye görürüm. Oğlan Makina Mühendisliğinden mezun ama iş bulamadığından maaşlı askerliğe gitti. Bir sene civarı çalıştı vs. Bir haber duydum ama hormonlarıma kadar etkileyen dereceden. Oğlan Los Angeles'a gitmiş. F1 vizesi almış askerden biriktirdiği para ile. Telegramdan bulduğu gönüllü Türkler ile oteline falan gitmiş. Bunu neden anlattın derseniz, bu çocuk mühendisliği falan umursamazdı. LOL oynardı boş zamanlarında sürekli.
Termal macunu kurumuştu bunun. Adam termal macunu silip diş macunu sürmüştü işlemciye. Bildiğin diş macunu ya, bunu bir arkadaşı önermiş dalga geçercesine, bu da onu yapmıştı. İlk CSGO oynamamı onun bilgisayarında test etmiştim. Çocuktuk o zamanlar az çok hatırlıyorum da hayat ne garip.
Kendime geliyorum:
Bu günlerde hayatım çok garipleşti. Anında herşeyden soğudum. Böyle nasıl tarif etsem, tek yaptığım ders çalışıp oyun oynamaktı. Her şey siyah beyaz gelir oldu. Ama şuan sanki bundan sonrası geçiciymiş gibi geliyor. Ders çalışırken artık sanki içimden birisi destekliyormuş gibi motivasyonum acayip arttı. Normalde belirli noktalarda sıkılan ben, bugün özellikle normalden 2 kat daha fazla saat çalıştım. İçimden kendimi kurtarmanın istediğim bölümü kazanıp, F1 amaçlı (Ve size yemin ederim -askerlik harici- F1 benim planımdı) para biriktirip gitmek olarak görür oldum. Motivasyon dışarıdan değil içeriden gelir derlerdi de pek inanmazdım. Yemin ederim her kan hücremde hissediyorum o desteği.
Oğlana WP'den yazamadım. Seneden seneye 5 dakikadan az gördüğüm birisi sırf Amerika'ya gitti diye yapışmak doğru olmaz diye düşündüm. Amca oğlundan aldım tüm bilgileri. O da öyle bir anlatıyor ki sanki yan mahalleye taşındı adam. Ve şöyle düşündüm ki beni zincirleseler ben Türkiye'de kalamam bundan sonra. Bak "şimdi de" oldu burada evlendiğimi falan düşünce anksiyete geliyor
Bana asıl 2. darbeyi vuran Los Angeles oldu. Los Angeles benim için hayat felsefesi. Hani bir şeyi bazen hatırladığınızda-gördüğünüzde içinize içinize kıpırtı gelir ya, benim için bu o. Yani ihtimaller belirmeye başladı be. Elon Musk misali yeter ki hedeften şaşmayayım.
Ya öyle işte dostlar. Diş macunundan Los Angeles'a vardıran bu hayattan beklentinizi yüksek tutun. Ben çöpüm, bittim gittim demeyin. En ufak fırsatı bile değerlendirin. Hayattan keyif alarak hedeflerinize varın.
Son düzenleyen: Moderatör: