Ali Babacan nasıl biridir?

FalconPaw

Kilopat
Katılım
5 Eylül 2017
Mesajlar
4.083
Makaleler
8
Çözümler
5
2023 seçimlerinde (tabii ki erken seçim olmaz ise) oy kullanabileceğim ve şu sıralar adını çok sık duyduğum bir siyasetçi var, Ali Babacan. Bu siyasetçi nasıl biridir? Google'da küçük bir araştırma yaptım ve eskiden merkez bankası başkanı olduğunu öğrendim.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Yıllar sonra bir anda ortaya çıktı adam partisiyle oyu %2'yi geçmeyecektir tabii yıllar sonra ortaya çıkınca insan sorar bunca yıl neredeydin diye. Nasıl bir siyasetçi konusuna ise şu ankinden daha iyi olduğunu düşünüyorum ama kimse oy vermez ona bende dahil.
 
Onun yönetim içinde olduğu tüm dönemlerde Türkiye ekonomi olarak çok iyi durumdaydı 2009,2010 lu yıllar çok iyiydi ekonomik olarak paranın en değerli olduğu senelerdi.Ekonomiden sorumlu hazine bakanı olursa ben şahsen sevinirim ve rahatlarım ancak yönetme konusunda çok geç kaldı %2-3-4 üzerinde oy alamayacaktır.
 
2 sene sonra yazıyorum ama pek kimse yok cevaplayan. O yüzden yazma ihtiyacı hissettim.

Ali Babacan 2001 krizi sonrası kurulan hükümetlerde 13 yıl ekonomi ve dış işleri ile ilgili bakanlık, başbakan yardımcılığı gibi görevler yapmış, siyaset hayatı öncesi aile şirketini yönetmiş, yurt dışında ekonomi konusunda eğitim alıp Amerika Birleşik Devletleri içerisindeki büyük bankalara danışmanlık hizmeti vermiş bir kişidir.
Siyasete girişi kendi dediklerine göre Abdullah Gül tarafından sağlanmıştır. 2002 sonrası kurulan hükümetlerde görev alan Babacan, dış ilişkilerde Türkiye ve Avrupa Birliği arasında sıkı bir ilişki kurma amacıyla hareket etmiş, ekonomide liberal olarak tanımlanacak politikalar uygulamıştır. Ekonomide 1971 yılından beri görülmeyen bir enflasyon oranı olan tek haneli insancıl enflasyon oranları Ali Babacanın bakan ve başbakan yardımcısı olduğu dönemde görülmüştür.
Ekonomik büyümeye bakarsak Atatürk dönemi hariç Türkiye'nin en hızlı kalkındığı 2002-2008 dönemi Babacan döneminde yaşanmıştır.

2008 küresel krizi sonrası ekonomi bir miktar küçülmüş ancak dünyaya göre krizi çözme konusunda daha iyi bir performans sergilenmiştir. 2013 yılına kadar ekonomi büyümeye devam etmiş, ancak altını çizerek söylüyorum burayı 2008 sonrası büyüme maalesef inşaat ekonomisine daha bağımlı olmuştur. Sanayi yatırımı bu dönemde gerilemiş ve 2013 sonrası ekonomimiz küçüle küçüle günümüze gelmiştir. 2013 yılında ekonomi maksimum 950 milyar Dolar civarı bir büyüklüğe gelmişken günümüzde 820 milyar dolar civarlarındadır.

2002 yılından itibaren kamunun borcu Babacan döneminde gerilemiş, milli gelirin kamu borcuna oranı Ak Parti öncesi %60-70 civarındayken Babacan döneminde bu rakam (tam olarak hatırlamıyorum kısmen yanlış olabilir) %30 civarına inmiştir. Günümüzde bu rakam yeniden yükselmeye başlamıştır.

Babacan döneminde ihracat, ülke ekonomisinin büyüklüğü vesair katlaya katlaya yükselirken cari açık da katlaya katlaya yükselip 2002 yılına göre yaklaşık 50 kat artarak astronomik boyutlara çıkmıştır. 2011 yılında milli gelirin %10 oranında cari açık veren Türkiye 77 milyar dolar gibi astronomik bir cari açık vererek dünya rekorunu kırdı. Cari açıkların finanse edilmesi konusunda ülke dışarıdan sermaye girişine muhtaç hale geldi. Sermaye ve yatırım gelmezse (günümüz durumu gibi) o zaman faizleri yüksek borçlara mahkum kalırsınız. 2002 yılında 1,5 milyar cari açık vermiştik. Ancak Babacan dönemi dış sermaye girişleri aşırı fazla olduğu için, piyasalar Babacanın uyguladığı politikalara güvendiği için ve özellikle 2008 krizi sonrası ABD merkez bankası düşük faizli bir şekilde piyasalara para pompaladığı için ülke ekonomisi sanayi yatırımı yerine inşaat yatırımı yaparak bile 2013 yılına kadar büyüyebildi. 2013 yılının mayıs ayında ABD merkez bankası faizleri yükselteceğiz, küresel piyasaya artık para sürmeyeceğiz açıklaması yaptığı için tüm dünyada faizler yükselmiş, Dolar değer kazanmaya başlamış, ekonomik büyümeler yavaşlamış hatta eksiye dönmüştür. Türkiye için ise 2008-2013 arası yaşanan para bolluğu rüyası bir anda kabusa dönüşmüştür. O gün bu gündür ülke ekonomisi iflah olmamaktadır bildiğiniz üzere. Ancak 2015 yılında Babacan gidene kadar geçen ekonominin daralması süreci günümüzden kat kat daha az kötüydü.

Babacan döneminde TCMB rezervleri 100 milyar doların üstüne çıkmıştır.

Babacan döneminde özelleştirmeler hız kazanmış ve özelleştirmeden gelen para yatırıma, topluma ve İMF borçlarına aktarılmaya başlanmıştır.
Ali Babacanı günümüzde en sıkıntıya sokacak olan hadiselerden biriside Türk Telekom'u satın alan Arapların Türk bankalarından kredi çekip krediyi ödemeden bu kredi ile Türk Telekom'u satın alarak bir nevi Türkiye gibi bir devleti dolandırmalarıdır.

Babacan döneminde 2008 yılı 131,5 milyar Dolar olan ihracat rakamı 2002 yılında 35 milyar Dolar civarındaydı. İhracat 2013 yılı için 151,7 milyar Dolar olarak kayıtlara geçmişken 2021 yılı için 213,3 milyar Dolar olarak kayıtlara geçmiştir. Babacan döneminde otomotiv, kimya, tekstil gibi kalemlerde ihracat patlaması yaşanmıştır.

Babacan dönemi Türkiye'si için ithalat ise astronomik şekilde artmaya başlamıştır.

2008 yılında 201,9 milyar Dolar ithalat yapılmıştır. 2013 yılında 251 milyar Dolar ithalat yapılmıştır. 2002 yılında 51 milyar Dolar ithalat yapılırken 2021 yılında 260 milyar Dolar ithalat yapılmıştır. İthalat yapılan ürünlere bakıldığında sanılanın aksine Türkiye üretmek için ithalat yapmaktadır. Yani ara mamül, hammadde gibi kalemler en çok ithalat yaptığımız alanlardır.

"Türkiye hiçbir şey üretmiyor her şey dışarıdan geliyor." lafı bir safsatadır. Gerçek olan Türkiye'nin üretmek için ithalat yapıyor oluşudur. Örneğin araba üretmek için motorun, şanzımanın vesair parçaların dışarıdan gelip birleştirilip satılması aynı anda ithalat ve ihracat yaratır. Dışarıdan gelen en önemli ve Türkiye'nin bağımlı olduğu hammadde petrol ve doğalgazdır. Doğal gaz ve petrol eğer Türkiye'de çıkıyor olsaydı belki cari fazla verebilirdik. Bunun çözümü ise katma değerli mal üretmektir. Bir örnekle hemen açıklayayım. Bir kilo metali hammadde olarak satmak, onu işleyip satmaktan tabii ki daha kazançsızdır. Bu katma değerli mal ise ancak ve ancak katma değerli insan ile üretilir. Katma değerli insan ise katma değerli okullar ile yani eğitim sistemi ile üretilir. Maalesef Türkiye Ak Parti döneminde eğitim sistemini geliştirememiştir.

2010 yılları geldiğinde Erdoğan ve onun gibi düşünenlere karşı Babacan yanlızlaşmaya, Erdoğan ile ters düşmeye başlamıştır. Erdoğan günümüzde uyguladığı "faiz sebep, enflasyon neticedir." tezini o dönem uygulamak istemiş ancak Babacan buna izin vermemiştir. Ayrıca 2010 ve sonraki yıllarda Ali Babacan için "Fren Ali" yakıştırması yapılmıştır. Sebebi ise Erdoğan istediği halde inşaat ekonomisine dayalı rantlara vergi getirmeye çalışması ve ekonomiyi yavaşlatması ama dengeli bir şekilde götürmeye çalışmasıdır. Ancak bunu başaramayan Babacan 2015 yılına kadar bu şekilde yeri geldiğinde "Ak Partinin geleceği için hukuk ve eğitime yatırım yapmalıyız." gibi söylemlerde bulunmuş, 2015 yılında başbakan yardımcılığı makamını terk etmiştir. 2018 yılında milletvekili pozisyonundan da çekilen Babacan, 2019 yılında istifa etmiş ve 2020 yılında Deva Partisi ile siyasete geri dönmüştür.

Yani özetle Ali Babacan küresel sermayeye güven vermeye önem veren, liberal politikalar uygulayan bir politikacıydı. Alanında en iyisi olduğu, bazı hataları vesair tartışılır ancak Türkiye ekonomisi için dönemin şartlarında fena sayılmayacak politikalar uygulamıştır.
2 sene sonra yazıyorum ama pek kimse yok cevaplayan. O yüzden yazma ihtiyacı hissettim.

Ali Babacan 2001 krizi sonrası kurulan hükümetlerde 13 yıl ekonomi ve dış işleri ile ilgili bakanlık, başbakan yardımcılığı gibi görevler yapmış, siyaset hayatı öncesi aile şirketini yönetmiş, yurt dışında ekonomi konusunda eğitim alıp Amerika Birleşik Devletleri içerisindeki büyük bankalara danışmanlık hizmeti vermiş bir kişidir.
Siyasete girişi kendi dediklerine göre Abdullah Gül tarafından sağlanmıştır. 2002 sonrası kurulan hükümetlerde görev alan Babacan, dış ilişkilerde Türkiye ve Avrupa Birliği arasında sıkı bir ilişki kurma amacıyla hareket etmiş, ekonomide liberal olarak tanımlanacak politikalar uygulamıştır. Ekonomide 1971 yılından beri görülmeyen bir enflasyon oranı olan tek haneli insancıl enflasyon oranları Ali Babacanın bakan ve başbakan yardımcısı olduğu dönemde görülmüştür.
Ekonomik büyümeye bakarsak Atatürk dönemi hariç Türkiye'nin en hızlı kalkındığı 2002-2008 dönemi Babacan döneminde yaşanmıştır.

2008 küresel krizi sonrası ekonomi bir miktar küçülmüş ancak dünyaya göre krizi çözme konusunda daha iyi bir performans sergilenmiştir. 2013 yılına kadar ekonomi büyümeye devam etmiş, ancak altını çizerek söylüyorum burayı 2008 sonrası büyüme maalesef inşaat ekonomisine daha bağımlı olmuştur. Sanayi yatırımı bu dönemde gerilemiş ve 2013 sonrası ekonomimiz küçüle küçüle günümüze gelmiştir. 2013 yılında ekonomi maksimum 950 milyar Dolar civarı bir büyüklüğe gelmişken günümüzde 820 milyar dolar civarlarındadır.

2002 yılından itibaren kamunun borcu Babacan döneminde gerilemiş, milli gelirin kamu borcuna oranı Ak Parti öncesi %60-70 civarındayken Babacan döneminde bu rakam (tam olarak hatırlamıyorum kısmen yanlış olabilir) %30 civarına inmiştir. Günümüzde bu rakam yeniden yükselmeye başlamıştır.

Babacan döneminde ihracat, ülke ekonomisinin büyüklüğü vesair katlaya katlaya yükselirken cari açık da katlaya katlaya yükselip 2002 yılına göre yaklaşık 50 kat artarak astronomik boyutlara çıkmıştır. 2011 yılında milli gelirin %10 oranında cari açık veren Türkiye 77 milyar dolar gibi astronomik bir cari açık vererek dünya rekorunu kırdı. Cari açıkların finanse edilmesi konusunda ülke dışarıdan sermaye girişine muhtaç hale geldi. Sermaye ve yatırım gelmezse (günümüz durumu gibi) o zaman faizleri yüksek borçlara mahkum kalırsınız. 2002 yılında 1,5 milyar cari açık vermiştik. Ancak Babacan dönemi dış sermaye girişleri aşırı fazla olduğu için, piyasalar Babacanın uyguladığı politikalara güvendiği için ve özellikle 2008 krizi sonrası ABD merkez bankası düşük faizli bir şekilde piyasalara para pompaladığı için ülke ekonomisi sanayi yatırımı yerine inşaat yatırımı yaparak bile 2013 yılına kadar büyüyebildi. 2013 yılının mayıs ayında ABD merkez bankası faizleri yükselteceğiz, küresel piyasaya artık para sürmeyeceğiz açıklaması yaptığı için tüm dünyada faizler yükselmiş, Dolar değer kazanmaya başlamış, ekonomik büyümeler yavaşlamış hatta eksiye dönmüştür. Türkiye için ise 2008-2013 arası yaşanan para bolluğu rüyası bir anda kabusa dönüşmüştür. O gün bu gündür ülke ekonomisi iflah olmamaktadır bildiğiniz üzere. Ancak 2015 yılında Babacan gidene kadar geçen ekonominin daralması süreci günümüzden kat kat daha az kötüydü.

Babacan döneminde TCMB rezervleri 100 milyar doların üstüne çıkmıştır.

Babacan döneminde özelleştirmeler hız kazanmış ve özelleştirmeden gelen para yatırıma, topluma ve İMF borçlarına aktarılmaya başlanmıştır.
Ali Babacanı günümüzde en sıkıntıya sokacak olan hadiselerden biriside Türk Telekom'u satın alan Arapların Türk bankalarından kredi çekip krediyi ödemeden bu kredi ile Türk Telekom'u satın alarak bir nevi Türkiye gibi bir devleti dolandırmalarıdır.

Babacan döneminde 2008 yılı 131,5 milyar Dolar olan ihracat rakamı 2002 yılında 35 milyar Dolar civarındaydı. İhracat 2013 yılı için 151,7 milyar Dolar olarak kayıtlara geçmişken 2021 yılı için 213,3 milyar Dolar olarak kayıtlara geçmiştir. Babacan döneminde otomotiv, kimya, tekstil gibi kalemlerde ihracat patlaması yaşanmıştır.

Babacan dönemi Türkiye'si için ithalat ise astronomik şekilde artmaya başlamıştır.

2008 yılında 201,9 milyar Dolar ithalat yapılmıştır. 2013 yılında 251 milyar Dolar ithalat yapılmıştır. 2002 yılında 51 milyar Dolar ithalat yapılırken 2021 yılında 260 milyar Dolar ithalat yapılmıştır. İthalat yapılan ürünlere bakıldığında sanılanın aksine Türkiye üretmek için ithalat yapmaktadır. Yani ara mamül, hammadde gibi kalemler en çok ithalat yaptığımız alanlardır.

"Türkiye hiçbir şey üretmiyor her şey dışarıdan geliyor." lafı bir safsatadır. Gerçek olan Türkiye'nin üretmek için ithalat yapıyor oluşudur. Örneğin araba üretmek için motorun, şanzımanın vesair parçaların dışarıdan gelip birleştirilip satılması aynı anda ithalat ve ihracat yaratır. Dışarıdan gelen en önemli ve Türkiye'nin bağımlı olduğu hammadde petrol ve doğalgazdır. Doğal gaz ve petrol eğer Türkiye'de çıkıyor olsaydı belki cari fazla verebilirdik. Bunun çözümü ise katma değerli mal üretmektir. Bir örnekle hemen açıklayayım. Bir kilo metali hammadde olarak satmak, onu işleyip satmaktan tabii ki daha kazançsızdır. Bu katma değerli mal ise ancak ve ancak katma değerli insan ile üretilir. Katma değerli insan ise katma değerli okullar ile yani eğitim sistemi ile üretilir. Maalesef Türkiye Ak Parti döneminde eğitim sistemini geliştirememiştir.

2010 yılları geldiğinde Erdoğan ve onun gibi düşünenlere karşı Babacan yanlızlaşmaya, Erdoğan ile ters düşmeye başlamıştır. Erdoğan günümüzde uyguladığı "faiz sebep, enflasyon neticedir." tezini o dönem uygulamak istemiş ancak Babacan buna izin vermemiştir. Ayrıca 2010 ve sonraki yıllarda Ali Babacan için "Fren Ali" yakıştırması yapılmıştır. Sebebi ise Erdoğan istediği halde inşaat ekonomisine dayalı rantlara vergi getirmeye çalışması ve ekonomiyi yavaşlatması ama dengeli bir şekilde götürmeye çalışmasıdır. Ancak bunu başaramayan Babacan 2015 yılına kadar bu şekilde yeri geldiğinde "Ak Partinin geleceği için hukuk ve eğitime yatırım yapmalıyız." gibi söylemlerde bulunmuş, 2015 yılında başbakan yardımcılığı makamını terk etmiştir. 2018 yılında milletvekili pozisyonundan da çekilen Babacan, 2019 yılında istifa etmiş ve 2020 yılında Deva Partisi ile siyasete geri dönmüştür.

Yani özetle Ali Babacan küresel sermayeye güven vermeye önem veren, liberal politikalar uygulayan bir politikacıydı. Alanında en iyisi olduğu, bazı hataları vesair tartışılır ancak Türkiye ekonomisi için dönemin şartlarında fena sayılmayacak politikalar uygulamıştır.
Aylar sonra bir ekleme yapayım. Bu Ali Babacan ile ilgili herkesin bilmesi gereken bir mesaj var Twitter platformunda. Mesajda aynen "1915 olaylarında hayatını kaybeden Ermeni asıllı Osmanlı vatandaşlarımızı rahmetle anıyorum." diyerek Fetöşe selam çakmasının ardından ikinci eksiyi benden yemiştir. Oy verecek olanların bilgisine ve iradesine sunulur.

Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.
 
Son düzenleme:
2023 seçimlerinde (tabii ki erken seçim olmaz ise) oy kullanabileceğim ve şu sıralar adını çok sık duyduğum bir siyasetçi var, Ali babacan. Bu siyasetçi nasıl biridir? Google'da küçük bir araştırma yaptım ve eskiden merkez bankası başkanı olduğunu öğrendim.

Yani hocam şöyle anlatayım. Ali babacan akp hükümetindeyken bile, çok seküler ve liberal bir kişilik olduğu için; birçok kez, disiplin kuruluna verilmiştir. Önceden çok yanlışları olmuştur, 2008 istifa etmemesinin sebebini birçok kez açıklamasına rağmen. Bazı zafer partisi trolleri tarafından, çok eleştiriliyor. Ali babacanla yakından çalışan, ve görüşen bir insan olarak şunu söyleyebilirim. Cumhurbaşkanlığı potansiyeli yok bu ekip ile, zira çoğunluğu boş ve bilgisiz insanlardan oluşan bir kadrosu var. Ama başbakan olsa veyahut ekonomi, dışişleri bakanı gibi uzman olduğu alanlarda görev üstlense; başarısız olacağını düşünmüyorum.
 
Ali babacan, dürüst olmayan ve güven vermeyen ortalama bir ekonomisttir. Ülke emanet edilemez.
Ona oy vereceğine sarıgül'e ver, daha mantıklı.

1990 yılında fulbright bursunu kazanarak eğitim için ABD'ye gitti. 1990–1992 yılları arasında Chicago'da bulunan northwestern üniversitesi bünyesindeki kellogg school of Management'da işletme dalında yüksek lisans (mba) yaptı.
Üstelik Ali babacan, ODTÜ'yü 4 ortalama ile bitiren nadir öğrencilerden. Sarıgül hakkında ise şunu söyleyeyim. İyi bir belediye başkanı, ama çok artist ve sempatik gelmiyor. Ali babacan ODTÜ'ye alınmayınca, ifade özgürlüğü olduğu için kabul edip gitmedi. Sen Ali Babacan'a ortalama bir ekonomist diyemezsin, çünkü 2002 ekonomik krizini sol ve sağ ekonomik konjektürelde çözmüştür.
 
1990 yılında fulbright bursunu kazanarak eğitim için ABD'ye gitti. 1990–1992 yılları arasında Chicago'da bulunan northwestern üniversitesi bünyesindeki kellogg school of Management'da işletme dalında yüksek lisans (mba) yaptı.
Üstelik Ali babacan, ODTÜ'yü 4 ortalama ile bitiren nadir öğrencilerden. Sarıgül hakkında ise şunu söyleyeyim. İyi bir belediye başkanı, ama çok artist ve sempatik gelmiyor. Ali babacan ODTÜ'ye alınmayınca, ifade özgürlüğü olduğu için kabul edip gitmedi. Sen Ali Babacan'a ortalama bir ekonomist diyemezsin, çünkü 2002 ekonomik krizini sol ve sağ ekonomik konjektürelde çözmüştür.

1- Bu yazılıp çizilenler bir şey ifade etmiyor. Seküler siyasal islamcuların evlatları ABD'de tarafından özellikle kabul aldı. Ona bakarsak Bilal Erdoğan da Harvard da okudu ve yüksek lisans yaptı. Hatta Bilal Erdoğan Dünya Merkez bankasında çalışma fırsatı buldu. Oraya herkesi almazlar.
O zaman Bilal Erdoğan Ali Babacan'dan daha yetkin mi diyeceğiz? Tamamen o dönemin ABD politikası olarak düşünüyorum.
2- Sarıgül iyi bir belediye başkanı değildir. Sosyal çevresi iyi ve bunu iyi kullanmış bir belediye başkanlığı dönemi geçirmiştir.
3- Ali Babacan bu ülkede ekonomik olarak hiç bir halt yapmamıştır. Bahsi geçen dönemdeki refah artışı Ali Babacan politikaları sayesinde değildir. ABD'de başlayan büyük kriz neticesinde dünyaya dolar akışı olmuştur. O zaman seküler ve ılımlı islam politikası yürüten Erdoğan ben BOP Başkanıyım diyerek ABD'ye göz kırpmıştır. Bu neticede dolarlar ülkemize akmış ve sanal bir refah yaşanmıştır.

Her şeyi geçtim. Benim önerim şu ki; siyasal ideolojinizi ve tutumunuzu değiştirmeniz olacaktır. Hiç bir siyasi figürü PP yapacak kadar benimsemeyin derim. :) Partici veya adamcı değil, fikirci olun.

Genç ve vizyoner birisini istiyorsanız da yeni yüzler daha mantıklı. Faik Tunay, Ali Babacan'dan bin kat daha vizyonlu ve yetkin birisidir mesela.
 
Son düzenleme:
Yani hocam şöyle anlatayım. Ali babacan akp hükümetindeyken bile, çok seküler ve liberal bir kişilik olduğu için; birçok kez, disiplin kuruluna verilmiştir. Önceden çok yanlışları olmuştur, 2008 istifa etmemesinin sebebini birçok kez açıklamasına rağmen. Bazı zafer partisi trolleri tarafından, çok eleştiriliyor. Ali babacanla yakından çalışan, ve görüşen bir insan olarak şunu söyleyebilirim. Cumhurbaşkanlığı potansiyeli yok bu ekip ile, zira çoğunluğu boş ve bilgisiz insanlardan oluşan bir kadrosu var. Ama başbakan olsa veyahut ekonomi, dışişleri bakanı gibi uzman olduğu alanlarda görev üstlense; başarısız olacağını düşünmüyorum.

Ali babacan kendisini 3 kere kanıtladı.

1- bu yazılıp çizilenler bir şey ifade etmiyor. Seküler siyasal islamcuların evlatları ABD'de tarafından özellikle kabul aldı. Ona bakarsak bilal Erdoğan da harvard da okudu ve yüksek lisans yaptı. Hatta bilal Erdoğan dünya merkez bankasında çalışma fırsatı buldu. Oraya herkesi almazlar.
O zaman bilal Erdoğan Ali Babacan'dan daha yetkin mi diyeceğiz? Tamamen o dönemin ABD politikası olarak düşünüyorum.
2- sarıgül iyi bir belediye başkanı değildir. Sosyal çevresi iyi ve bunu iyi kullanmış bir belediye başkanlığı dönemi geçirmiştir.
3- Ali babacan bu ülkede ekonomik olarak hiçbir halt yapmamıştır. Bahsi geçen dönemdeki refah artışı Ali babacan politikaları sayesinde değildir. ABD'de başlayan büyük kriz neticesinde dünyaya dolar akışı olmuştur. O zaman seküler ve ılımlı İslam politikası yürüten Erdoğan ben bop başkanıyım diyerek ABD'ye göz kırpmıştır. Bu neticede dolarlar ülkemize akmış ve sanal bir refah yaşanmıştır.

Her şeyi geçtim. Benim önerim şu ki; siyasal ideolojinizi ve tutumunuzu değiştirmeniz olacaktır. Hiçbir siyasi figürü pp yapacak kadar benimsemeyin derim. :) partici veya adamcı değil, fikirci olun.

Genç ve vizyoner birisini istiyorsanız da yeni yüzler daha mantıklı. Faik tunay, Ali Babacan'dan bin kat daha vizyonlu ve yetkin birisidir mesela.

Bilal Erdoğan ile Ali babacan arasında, 10 küsur yaş farkı var. Ve bilal Erdoğan, tayyip Erdoğan başbakan olduğu zamanda dünya bankasında çalışmıştır.
2: Mustafa sarıgül 1999'da göreve geldiğinde, trilyonlarca liralık borcu 100-200bin liraya indirmiştir. Sosyal ve ekonomik olarak sosyalist birisidir. Ancak belediyeye gülay asıltürk döneminden, çok daha başarılı bir başkanlık yapmıştır.
3: Faik tunay demokrat partinin sevilen bir simasıdır, kendisiyle yakın bir bağım vardır. Odasına randevusuz gidebiliyorum, ama sırf milletvekilliği için; CHP listesinden milletvekili adayı olmamalıydı.
4: Ali babacan diyelim ki ekonomik krizini, 2002'de Kemal derviş politikaları ile çözdü. 2008 ekonomik krizini de Allah mı çözdü o zaman. Bir ekonomik kriz çözüm paketi, 4 yıldan fazla bir sürede kullanılamaz. Aynı ekonomik paketler hep kriz çözseydi; bugün iktisadi ve idari bilimler ve iktisat, ekonomi gibi farklı akademik ve siyasi kavramlar ortaya çıkmazdı. Baştan 4 yerde kaybediyorsunuz, sırf akp geçmişi var diye insanları karalamak; ve İslam'cı damgası basmak, vizyonsuzluk ve cahilliktir. Eğer Akp'nin içinden çıkan herkes İslam'cı ise, abdüllatif şener'de İslam'cı olur. Sizin bahsettiğiniz şey DP propagandası sadece. Ben oldukça tarafsız ve seküler yaklaştım konuya, ve Ali babacanın cumhurbaşkanlığı yapamayacağını belirttim. Siz sadece saldırma cüretinde bulundu iseniz, sizi siyasi düşünceniz ile baş başa bırakıyorum. Bende size şu tavsiye de bulunayım; insanların sosyal medya profillerine karışmak yerine, particilik öğrenin. Particiliğin sistemini öğrenin ona göre yorum yapın. Yarın, benim gibi mazur görecek kimseleri bulacağınızı sanmıyorum.
 
Bilal Erdoğan ile Ali babacan arasında, 10 küsur yaş farkı var. Ve bilal Erdoğan, tayyip Erdoğan başbakan olduğu zamanda dünya bankasında çalışmıştır.
2: Mustafa sarıgül 1999'da göreve geldiğinde, trilyonlarca liralık borcu 100-200bin liraya indirmiştir. Sosyal ve ekonomik olarak sosyalist birisidir. Ancak belediyeye gülay asıltürk döneminden, çok daha başarılı bir başkanlık yapmıştır.
3: Faik tunay demokrat partinin sevilen bir simasıdır, kendisiyle yakın bir bağım vardır. Odasına randevusuz gidebiliyorum, ama sırf milletvekilliği için; CHP listesinden milletvekili adayı olmamalıydı.
4: Ali babacan diyelim ki ekonomik krizini, 2002'de Kemal derviş politikaları ile çözdü. 2008 ekonomik krizini de Allah mı çözdü o zaman. Bir ekonomik kriz çözüm paketi, 4 yıldan fazla bir sürede kullanılamaz. Aynı ekonomik paketler hep kriz çözseydi; bugün iktisadi ve idari bilimler ve iktisat, ekonomi gibi farklı akademik ve siyasi kavramlar ortaya çıkmazdı. Baştan 4 yerde kaybediyorsunuz, sırf akp geçmişi var diye insanları karalamak; ve İslam'cı damgası basmak, vizyonsuzluk ve cahilliktir. Eğer Akp'nin içinden çıkan herkes İslam'cı ise, abdüllatif şener'de İslam'cı olur. Sizin bahsettiğiniz şey DP propagandası sadece. Ben oldukça tarafsız ve seküler yaklaştım konuya, ve Ali babacanın cumhurbaşkanlığı yapamayacağını belirttim. Siz sadece saldırma cüretinde bulundu iseniz, sizi siyasi düşünceniz ile baş başa bırakıyorum. Bende size şu tavsiye de bulunayım; insanların sosyal medya profillerine karışmak yerine, particilik öğrenin. Particiliğin sistemini öğrenin ona göre yorum yapın. Yarın, benim gibi mazur görecek kimseleri bulacağınızı sanmıyorum.

1- İşte aynı kontenjandan yurt dışında eğitim fırsatı yakaladıklarını düşünüyorum. Farksız.

2- Sosyalist her politikaya karşı olmam bir yana, sosyalizmi yandaşına karşı kullanmayı hiç saymıyorum bile. Eğer söylediğiniz kadar bir iyi belediyecilik anlayışı olsaydı ve insanlar memnun olsalardı şuan büyük bir potansiyel kitlesi olurdu. Ama sadece kendi çevresine sosyalist olduğu için ancak sosyal medyada influencer olabildi.

3- O durum Faik Tunay'dan değil, ülkemizin sosyo-kültürel yapısından kaynaklanan bir yanlıştır. Bu ülkede bir fikri savunabilmek için maalesef belli başlı partilere girmen gerekiyor. Ellerinde başka çözüm yok. Mansur Yavaş da bir başka örnek olabilir.

4-Ali Babacan'ın Kemal Derviş politikaları ile ülkeyi kaldırdığını savunmuyorum. O söylem zaten safsata bence. Ekonomik olarak gelişmelerin tamamen Erdoğan'ın uyguladığı politikalar ile ilgili olduğunu düşünüyorum. Erdoğan ilk başlarda tamamen ABD ve İsrail'e yakın söylemlerde bulunuyordu. 11 Eylül saldırıları sonrası Erdoğan, ABD'nin aradığı ılımlı islamcı lider idi. Sonradan değişti durum. Mavi Marmara olaylarına kadar ekonominin iyi olması ve krizden etkilenmememiz ülkeye akan dolar nedeniyle idi. Yoksa o günden bugüne ne değişti?
Türkiye üretmeyi mi bıraktı? Farklı bir şey mi oldu? Hayır. Tamamen siyasal eksen kayması sonrasında doların akış yöne negatif oldu. Bu da Erdoğan'ın yeni tercihi idi.
Herkes kendine pay çıkarmaya çalışıyor ama ne Kemal Derviş, ne Ali Babacan, ne de Erdoğan'ın ekonomi dehası.. O refahın tek nedeni Türkiye'nin durduğu nokta idi.
Ali Babacan o yüzdendir ki; Ermenistan'a, ABD'ye ve İsrail'e ılımlı yaklaşıyor :) Onların dilinden konuş ve arkana yaslan. Sermaye ülkene girince zaten rahatlarsın.

Çok ciddiyim. Faiz falan dümenden işler. Yarın yeni hükümet ekseni farklı bir siyaset yürütür de ülkeye dolar gelirse, yine aynı suni refahı yaşarız.
Ben suni değil, gerçek refahı arıyorum. Beşik gibi sallanmayan reel ekonomi.

Ülkeyi bu hale getiren particiliktir zaten :) Mazur görecekler ha? Benim toplumun %80'nine saygım yok zaten. Onlar da bana saygı duymayarak mazur görmesinler.


Ayrıca Liboşlara Liberal demek de baya komik :D
 

Geri
Yukarı