Alım gücü yüksek ülkeler hangileri?

Aha birileri daha yolcu olur gibi...

İsveç Finlandiya gibi ülkeler başı çekiyor şu an. Tabii Almanya'da işçi olup Türkiye'min güzel doktorlarından yüksek maaş da alabilirsin. Tercih senin.

Şimdi gelip bana Türkiye'yi aşağılıyorsun diyen olursa yine ağzının ortasına bir tane yapıştıracağım.

Yaştan yana biraz sıkıntılıyım ama şahsen böyle bir niyetim var. Evlilikse evlilik, meslekse meslek. Mesleki açıdan da eksiğim var. Meslek edinirken, gitmeye karar verdiğim ülkenin de dilini öğrenmeye niyetliyim. Günün birinde gidebilirsem ne mutlu bana, gidemezsem hiç değilse dil öğrenmiş olurum.
 
Her ülkede işleyen sistemin ve bölge halkı alışkanlıklarının beğenilmeyecek tarafları olabilir ama bana en uygun olan İsviçre ve İngiltere olur. İsviçre daha zor bir hedef olduğu için gerçekte de İngiltere'ye yöneldim.

Ülke ve şehir olarak düşünürsek sadece istediğim şehirde yaşama koşuluyla (ülke olarak tercih etmesem de) bazı başka yerleri de düşünebilirdim. Kanada/Oakville, Fransa/Annecy (Nice ve çevresi fazla kalabalık), İspanya/San Sebastian ve uzaklığından dolayı üşenip hiç gitmemiş olsam da anlatıldığı kadarıyla Yeni Zelanda/Queenstown gibi yerleri de isteyebilirim. Dil sorunu yaşamayacağım için bu şehirleri seçerim, dil önemli bir bariyer olmasa listem daha geniş olurdu.
 
Alım gücü en yüksek ülke Amerika. Avrupa, İngiltere'nin bir şeyi yok. Amerika'da araba, elektronik eşya almak çok uygun; sağlık çok pahalı. Avrupa yol geçen hanına döndü. Mülteci ne varsa aldılar. Amerika vatandaşı olmak çok zor. Ya evlilik, greencard veya iş ile gelinebilir. 30 milyon kaçak var Meksika Türkiye gibi ülkelerden gelen.

Avrupa sosyalist. Yeri gelir kazancının yarısından fazlası vergi olur ama iyide yardım alırsın ve emekli olursun. İsveç, Hollanda, Almanya yol geçen hanı. Çorba bir nüfusu var. Amerika'da öyle ama göç yıllar önce azaltıldı, mültecilerle düzen oturtuldu.

Kısacası büyük hayallerin, hedeflerin varsa; ben milyoner olmak istiyorum diyorsan Amerika. Sakin, huzurlu bir hayat yaşayım, iki Türkiye'ye gidip hava atarım, emekli olunca da kafam rahat olsun diyorsan Avrupa. Avrupa'da zengin olmak istiyorsan, zengin etmen lazım.

Not: Alım gücü için değil ama, Kanada Amerika'nın evcilleştirilmiş versiyonu.
 
Herkes ABD olarak bilse de alım gücü yüksek ülkeler;
-Finlandiya
-İsveç
-Danimarka
Olarak devam ediyor. Yukarıda arkadaşımın dediği gibi Amerika güzel bir ülke fakat suç oranları ve sağlık en ön plandadır, yarın bir gün bir kavga etsen sonu ölümle bile sonuçlanabilir, sırf Türk olduğun için, bir ülke değiştirirken başına gelebilecek her şeyi düşünmen lazım. Yoksa kim vurduya gidersin. Tabii düştüğünde tek başına kalkabilecek kadar güçlü birisiysen orası ayrı.
 
Tartışmasız ABD'dir ve Avrupa'dan birkaç tık öndedir bu konuda.

Avrupa'nın iyi ülkelerinden ve ABD'den aynı mesleklere sahip orta halli 2 çift seçin. Avrupalı olanlar çok masraf olmasın diye işe metro, bisikletle gitmeyi bile tercih ederken yüksek ihtimalle ABD'dekilerin evinin önünde minimum 2 tane iyi düzeyde araba vardır. Oturdukları evin metrekaresi ve yaşı da Avrupadakilerden fersah fersah öndedir. Hobiye, dışarıya çıkmak için ayırdıkları bütçeye hiç girmeyelim.

Ha alım gücü değil refahtan bahsediyorsan ABD'den daha mutlu olacağın ülkeler var ancak alım gücü açısından farklı bir ülkeyi öne süren ABD'deki alım gücünün farkında değildir.
 
Alım gücü açısından farklı bir ülkeyi öne süren ABD'deki alım gücünün farkında değildir.
Arada kazanılan paranın verdiği alım gücü arasında o kadar da büyük farklar yok.

Ev ve araba örneğinde ABD'nin toprak büyüklüğü nedeniyle yatay kentleşmesinin etkisi çok büyük. 500 binlik sözde ufak olması gereken bir şehir bir uçtan diğer uca 30 kilometreden fazla bir alana kuruluyor. Toplu taşımanın da yüksek oranda araba tercih edilmesi nedeniyle kapsadığı alan çok iyi değil, basit bir market alışverişi için 3-4 kilometre yol yapmak gerekiyorken insanların araba almak zorunda kalması anormal durum değil. Bunun yanında ABD'de yapılan evlerin çoğunun maliyeti düşük oluyor seçilen materyallerden dolayı. MDF ve plastik evlere karşı tuğla/taş ev kıyasına giriyoruz burada. Evlerin sürekli yenilenmek zorunda olması pek de iyi bir şey değil.

Avrupa'da evler daha küçük ama daha kaliteli materyaller kullanılarak yapılmış. Şehirler daha uzun süre benzer planlama ve dokusunu koruduğu için toplu taşıma daha iyi tasarlanmış durumda, ev ihtiyaçları için de daha az yol yapmak gerekiyorken bir eve tek araba yetiyor. Görgüsüz gibi 2. arabayı almaya gerek duymuyorlar ihtiyaçları yokken, bir Alman için de araba almak bir Amerikalıdan büyük bir olay değil. Kazandığı işçi maaşıyla araba koleksiyonu yapan gurbetçilerimizden de görebiliyoruz. :D

Hobiye, dışarıya çıkmak için ayırdıkları bütçeye hiç girmeyelim.
Bunda da yaşamsal kültürün bir payı var, alım gücünün değil.

ABD'deki ekonomik sistemin şöyle enteresan bir tarafı var, sistem o parayı senden eninde sonunda geri alıyor. 2. arabayı aldırarak, beklenmedik bir sağlık hizmeti faturasıyla, çocuğunun vasat üstü eğitim giderleriyle bir şekilde dengeliyor. Bir de Türkiye'den bakanlar bir Amerikalı ortalama 60 bin dolar kazanıyor diyor ama bunun vergisi, sağlık sigortası gideri (kapsamlı olanlar 500-600 dolar arası aylık), emekli olmadan önce rahat olması açısından sistemde biriktirmesi gereken eyalete göre 700-800 bin dolardan 1 milyon dolar civarına kadar sosyal güvence ödeneklerini hesaba katmıyor. Amerikalıların çoğunun alım gücü bir Alman vatandaşından çok da yüksek değil bütüne baktığında, sadece sistemin ve yarattığı ihtiyaçların harcattığı miktar daha fazla.
 
Son düzenleme:
Ev ve araba örneğinde ABD'nin toprak büyüklüğü nedeniyle yatay kentleşmesinin etkisi çok büyük.
Zorunlu ihtiyacı değil, zevk harcamasını kastettim. Adamlar yılda birkaç defa yaptıkları off road için özel araç satın alıp garajlarına koyabiliyorlar. Ya da 16 yaşına basan çocukları için hiç düşünmeden araç alabiliyor anne ve babanın ayrı ayrı arabası varken. En azından ben bir Avrupalının ABD'dekilere göre bu kadar keyfi bir harcama yaptığını görmedim.

Ya da arabayı geçelim, ABD'de yine yılda 10-15 kez yapılacak balık tutmak gibi bir hobi için tekne bile alan var. Uçuş okuluna gidip sertifika aldıktan sonra eğlenmek için piston motorlu özel uçak alan var. Bunlar bize çok uçuk geliyor mesela ama bir Avrupalı için de kolay olduğunu sanmıyorum.

Bir de bu ülkenin sağlık sistemini eleştirenler var. Yıllık kazandığın paranın bir miktarına canını sigortalatmıyorsan suç sistemleri değil, senindir. Sosyal devletlerde de zaten bu imkan maaşından kesiliyor, bir taraf işi senin özgürlüğüne bırakırken diğeri ben el atacağım diyor.
 

Geri
Yukarı