Aşırı baskıcı aile

Yorumunuz için çok teşekkür ederim. Yazdıklarınız beni mutlu etti😁.

Psikoloğa gitmemi pek istemiyorlar. Gelecekteki iş hayatımı etkileyeceğini düşünüyorlar. Dershanenin rehberlik öğretmeni bana bu konuda yardımcı olabilir mi? Ayrıca ilginiz için çok teşekkür ederim.

Bu sene benim için zor gibi ama şansımı en iyi şekilde değerlendireceğim. Ailemin bana yaptıkları derslerimi engelliyor fakat yine de çabalayacağım. İlginiz için çok teşekkür ederim.

Teşekkür ederim😊.

Amin hocam çok sağ olun🙂.

Teşekkür ederim😀.

Kusura bakmayın hocam biraz sıkıntılı dönemdeyim :).

Dershane rehber öğretmenin en temel görevlerinden birisi budur. Durumu anlatıp yardım istemenizi tavsiye ediyorum. Zaten durum onun çözemeyeceği bir durumdaysa bir psikoloğa sevk eder sizleri. Ailenizin düşüncesini anlıyorum fakat inanın iş yerleri bile yani işini layıkıyla yapar yerler zaten bir psikolojik danışmanla çalışırlar. Mobbing, iş verimi vs. rehberlik sorunlu bireylere yönelik değildir herkes içindir. İlk iş olarak hocanızla görüşün bence.

Hocam ayrıca size verilmesi gereken rehberlik değil psikolojik danışma olacak. Dershane hocanız büyük ihtimalle etkisi olur.
 
Son düzenleme:
Herkese iyi günler. Bugün biraz içimi dökeceğim. Çünkü dertlerimi anlatacağım kimsem yok. Konu uzun olacak, eğer okumak istemezseniz sizi anlarım.

Ailem ders konusunda bana aşırı baskıcılar. Bu sene 2. kez YKS'ye gireceğim. Ailem sınavı aşırı abartıyor. Beni her gördüklerinde "ders çalışıyorsun değil mi? Ders çalış. Sınavların iyi geçiyor değil mi?" diyerek beni boğuyorlar. Ben günlük en fazla 8 saat ders çalışabiliyorum. O da çok zorlayınca. 1 saatliğine aksattığımı görseler hain evlat oluyorum. Annem sürekli ama sürekli ders çalışma şeklimi beğenmez. Başkalarına kızar bana patlar. Sürekli "ben hangi günahı işledim de senin gibi bir evladım var?" diyor. Bana o kadar çok koyuyor ki bu lafları. Çok ergence gelecek ama beni hiç anlamazlar. Ailemi karşıma alıp konuşmayı denedim. Beni böyle yaparak çok strese sokuyorsunuz, derslerime konsantre olamıyorum diyorum. Onların tek cevabı "strese girme." oluyor. Bana sürekli ders çalış demeyin diyorum "ben böyle rahatlıyorum." diyorlar. Bana bu sene son şansın deyip duruyorlar. Biz senin stresini çekemeyiz diyorlar. Söylediklerine karşılık vermek istiyorum ama izin vermiyorlar. Kendimi anlattıramıyorum.

Bugün AYT denemesine girdim. Kaç soru işaretleyebildim biliyor musunuz? 5! Sadece 5 soru işaretleyebildim. Çözemediğimden mi? Hayır! Soruları her okuduğumda ebeveynlerimin sözleri aklıma geliyor. Strese giriyor, soruları anlayamıyorum.

Bardağı taşıran 2 olay oldu. İlki sonbahar aylarından biriydi. Bir rahatsızlığım vardı. 1.5-2 hafta acı çektim. Ailem farkındaydı. Yürüyemiyor, oturamıyor, uzanamıyordum. Kısacası hiçbir şey yapamıyordum. Acıyı unutmamın tek yolu bilgisayar oynamak oldu. 2 hafta boyunca hep bilgisayar oynadım çünkü ancak o zaman rahatlıyordum. Ailem benim ne kadar acı çektiğimin farkındaydı. Fakat buna rağmen benim karşıma geçip "sen her gün bilgisayar oynuyorsun da neden ders çalışmıyorsun?" dediler. Ben o sorudan sonra düzenli ders çalışamaz oldum. Aileme göre derslerim sağlığımdan önemliydi.

2. olay ise 2 hafta önce oldu. Biz depremzedeyiz. Depremden beri Antalya'da dayımların yanında kalıyoruz. Babam ise deprem bölgesinde ki evimize geri döndü. YKS'den sonra eve döneceğimiz için evimizi ayarlayacak. Evimiz az hasarlı çok şükür. Neyse konuya dönelim. 2 hafta önce babamın depremzede yeğenleri (tam yaşlarını bilmiyorum, 2 kız kardeşler, evli ve çocukları var. En büyük çocuk 12 yaşında. Toplam 3 çocuk var. Birisinin kocası yanlarında diğeri deprem bölgesinde.) Isparta'ya gelmişler. Yardım sever birisi sağ olsun boş bir evini kuzenlerime vermiş. Bizimkiler de kafa dağıtmak amacıyla 3 gün onlarda kalalım dediler. Bende de birkaç haftadır süren, geceleri yatağıma girdiğimde başlayan kalp tekleme sorunum vardı. Sanki kalbim 1 saniyeliğine durup devam ediyormuş gibi. Bunu Isparta'da anneme anlattım. Annem ilk başta korktu. Sonra dedi ki "sen stresten böyle oldun. Burada kaldığımız sürece dinlen kafanı dağıt istediğini yap." dedi. Bende öyle yaptım. Oranın içme suyundan mıdır nedir bilmiyoruz ama Antalya'ya dönerken ailecek rahatsızlandık. Ben daha kötü oldum. Midem bulanıyor, kusuyorum, başım ağrıyor. Antalya'ya döndüğümüzde yine aynıydım. Mide bulantım hiç geçmiyordu. Annem bunları bilmesine rağmen karşıma geçip ne dedi biliyor musunuz? "sen niye orada ders çalışmadın? Bugünlerde hep boş verdin dersleri." diyerek bağırıp kızdı bana. Sen dinlen demiştin dedim "ben 1 gün dinlen demiştim." dedi. Halbuki burada kaldığımız sürece dinlen demişti.

Ailem, özellikle de annem, bana bağırmaktan, beni strese sokmaktan keyif alıyorlar bence. Çünkü sürekli bana kızmak için bahane arıyorlar. Hiç yoktan yere bir şey uydurup kızıyorlar.

Ayrıca beni her önlerine gelenle kıyaslamaktan çekinmiyorlar. Antalya'ya geldiğimiz ilk günlerde annem televizyonda enkazdan çıkarılan bir gencin "kitaplarım nerede? Ders çalışmam lazım!" diye bağıran bir çocuk görmüş. Hep beni onunla kıyaslıyor. "sen niye böylesin, ders çalışmayı neden sevmiyorsun? Hep arkadaşların yüzünden bu hale geldin." diyor. Halbuki ders çalışmaktan nefret ediyorsam sebebi kendisi. Başkası değil. Tamamen kendisi. Beni her önüne gelenle kıyaslar. Saçımı beğenmez. Televizyonda her gördüğü erkeklere "bak, saçı ne kadar güzel." diyor. Bıktım artık. Gezmeye gitmek istediklerinde ben onlarla hiç gitmek istemiyorum. Çünkü her önüne gelenle beni kıyaslıyorlar. Misafirliğe gittiğimizde her önüne gelen ders ile ilgili öğütler verip duruyor.

Daha bitmedi. Antalya'ya geldiğimiz ilk günlerde rüyamda öldüğümü gördüm. Çok gerçekçiydi. Uyandığımda çok rahatlamıştım, fakat bu sefer geceleri uyuyamaz olmuştum. Geceleri uyumamın tek yolu televizyon izleyerek veya telefonla kulaklık takılı bir şekilde bir şeyler izleyerek uyumaktı ve hala öyle. Bu durumu aileme anlattım. İlk başlarda bir şey demediler, fakat gün geçtikçe bana bağırıp kızmaya başladılar. Korkuyorum diyorum "korkma!" diyorlar.

Anlayacağınız üzere ailemin istediği gibi bir evlat değilim. Ben ailem evlendikten 10 yıl sonra dünyaya gelmişim. 10 yıl boyunca çocukları olmamış doktor doktor gezmişler. 10 yılın sonunda ben doğmuşum. Yaptıkları en büyük hata buydu. Beni doğurmak. Madem benim sıkıntılarımı, streslerimi çekemeyecektiniz neden beni dünyaya getirdiniz? Günahınız neydi ki oğlunuz oldum? Şişmanım, kısayım (1.77 cm), derslerim iyi değil, hiçbir yeteneğim yok, özelliğim yok, sohbet etme konusunda beceriksizim, hangi günahın bedelidir bu?

Ben artık kafayı yemek üzereyim. Dertlerimi kimseye anlatamıyor, anlattığım insanlar da umursamıyor. Ne yapacağımı bilmiyorum. Eğer vaktinizi çaldıysam özür dilerim. Umarım benim yaşadıklarımı yaşamazsınız.

Emin ol o hissi bende yaşadım dostum her bir cümleyi okudum yazdığın ve diyeceğim tek kelime "haklısın"
 

Technopat Haberler

Geri
Yukarı