İnceleme Asssassin's Creed Origins

dbcewf4-91f915d5-ddd9-425e-b352-0783df2a64ba.png

Her ne kadar çıktığı dönem oynayıp bitirmiş olsam da oyunu tekrar oynamaya karar verdim ve indirmeye koydum. Yıllar sonra fark ettiğim şey ise Origins'in Odyssey'in prototipi olarak geliştirilmiş gibi gözükmesiydi, neden böyle düşündüğümü incelemenin içinde anlatacağım. O nedenle "abi sonraki oyun o tabii daha iyisi olacak" demeyin, amacım zaten Origins'in yerine Odyssey'i oynamanızı sağlamak. Çünkü bu oyun bildiğiniz vakit kaybı, incelemenin en başından tonunu bu kadar belli etmek ne kadar doğru bilmiyorum ancak son zamanlarda oynadığım en boş oyun olabilir. Şimdi gelelim neden böyle düşündüğümü detaylıca anlatmaya.

Hikaye & Senaryo
Hikayemiz Siwa adı verilen bir bölgede başlıyor, bu bölgeyi korumakla yükümlü olan ana karakterimiz Bayek oğlu Khemu ile birlikte maskeli adamlar tarafından kaçırılırlar ve Bayek maskeli adamlara karşı koymak için çabalarken istemeden kendi oğlunu öldürür. Bayek'in bu maskeli adamlardan intikam almak istemesiyle hikaye başlar. Çok uzatmadan söyleyeyim hikaye çok kötü, ana ve yan karakterlerin duygudan yoksun boş karakterler olduğu yetmiyormuş gibi bir de oyun bitmek üzereyken her şey o kadar oldu da bittiye getiriliyor ki anlatamam. Oyunun başından sonuna kadar dip bucak aradığımız baş kötü karakter oyunun son 5 saatinde tanıştığımız bir karakter çıkıyor. Ve bunu öğrendiğimiz an bile aşırı aceleye getirilmiş, oyunun baş kötü karakterini öğrendiğimiz an bildiğiniz şöyle arkadaşlar:

- "Kanka duydun mu kötü adamlar şu şu nesneyle baya içli dışlıymış",
+ "Harbi mi, bir dakika... Eee ... <kötü adamın ismi> buna epey bi' göz atmıştı hayırdır?"
- "Kesin aradığımız o o zaman"

Bu kadar abi, kötü adamı böyle buluyoruz resmen. İşin komik tarafı ne biliyor musunuz? "Epey bi' göz atmıştı" dedikleri o nesneye malum karakter sadece 3 saniye falan baktı hani biz o karakterin o nesneye ilgi duyduğunu görmedik bile. Ama ana karakterler görmüş onların görmesi yetiyor sanırım zaten bu oyunun hikayeyi bize anlatması gerekmiyor onlar bilsin yeter. Peki hepsi bu kadar mı sanıyorsunuz... hayır. Bir de Aya denilen 2. ana karakter (?) var ve bunun neden oyunda olduğu hakkında en ufak bir fikrim yok. Sanki oyunda çok kilit bir rolü varmış gibi oyun ayda yılda bir onu bizim kontrolümüze veriyor ancak gerçekten ayda yılda bir, 42 saatlik oynanış süremde 2 kere kontrol ettim ben bu karakteri ve hiçbir olayı yoktu. Aya denilen bu karakteri oynanabilir bir karakter gibi dizayn etmekle uğraşacağınıza oynanışı geliştirmeye vakit ayırsaydınız ya ne gerek vardı böyle bir karaktere anlam veremiyorum gerçekten. Acaba kendi çocuğu için uğraşan tek karakterin Bayek olmadığını, eşinin de çocuğunun ölümünde parmağı olanları bulmak için çabaladığını göstermek mi istediler ne yaptılar bilmiyorum, hayır öyleyse daha kötü çünkü Aya'nın tek derdi Kleopatra'yı başa getirmek.

Bunun dışında oyunun hikayesinin Assassin's Creed lore'uyla falan da zerre alakası yok, zaten oyundaki asıl amaç Kleopatra'yı başa getirmek. Bunu yaparken de "aa cennet parçası mı ha öyle mi kanka" deyip geçiyoruz sadece. Bu oyunun Assassin's Creed lore'una kattığı hiçbir şey yok desem yeridir.

Skor: 51/100

Oynanış & RPG Mekanikleri

Son zamanlarda RPG elementleri taşıyan oyunlarda çok dikkatimi çeken ve sinirimi bozan bir şey var. O da yetenek ağaçlarının bomboş, yetenek bile denmeyecek şeylerle dolup taşmış olması. Origins bu konuda zirveyi oynuyor gerçekten, yetenek ağacı o kadar çok gereksiz yetenekle dolu ki anlatamam, hatta ben size direkt gerekli olanları saysam çok daha kolay olur öyle yapalım bence. Mevcut düz vuruş kombolarınıza ek olarak bir de basılı tutunca giren bir saldırı var, animasyon bitene kadar rakipleri sersemlettiğinden işe yarayabilen bir özellik ve en azından oynanışa bir etkisi var diğerlerinin aksine. Fakat bu da oyunu kırıyor bildiğiniz, 3 kez düz vuruş atıp sonuncu vuruşu basılı tutarak yapıyorsunuz ve karşınızdaki düşman yediği sersemlemeden çıkana kadar tekrar başlıyorsunuz aynı komboya, bu sayede öldürene kadar bunu devam ettirebilmeniz mümkün çıkamıyor çünkü sersemlemeden. Onun dışında gizlilik için işe yarayabilecek birkaç yetenek var, aniden duman bombası patlatarak rakiplerinizden kaçabiliyorsunuz veya öldürdüğünüz bir cesedin üstüne tuzak kurabiliyorsunuz bu sayede diğer düşman cesedi fark edip gelirse o da arada kaynamış oluyor. Bunları kullanarak oynanış stilinizi değiştirebilmeniz mümkün, sanırım sadece bu kadar oynanışı değiştirebilecek başka yetenek yok.

Bir de oynanışa sıfır etkisi olan, oyunun başında bile açık olması gereken boş yeteneklerden örnekler vereyim ki neyden bahsettiğimi anlayın. Okla kafadan öldürünce tecrübe puanı kazanabilmemizi sağlayan bir yetenek (?) var örneğin. Kazandığınız tecrübe puanı da 5TP falan olduğundan neredeyse hiçbir işe yaramıyor bu yetenek. Yetenek demeye bile dilim varmıyor benim buna ama adamlar gerçekten bunu yetenek ağacına eklemişler. Onun dışında geceyi gündüze, gündüzü de geceye çeviren zaman döngüsü yeteneği var. Bilirsiniz RPG oyunlarında popüler bir özelliktir bu, ancak diğer oyunlarda zaten oyunun temel mekaniklerinden biriyken bunda yetenek ağacına eklemişler... neden? Cidden soruyorum neden, ben hiçbir anlam veremiyorum buna çünkü. Bazı görevlerin spesifik objektiflerini gece yapmanızı istiyor, gereksiz gördüğü için bu yeteneği açmamış bir oyuncunun bu görevi tamamlaması için ne yapması gerekiyor mesela? Ondan sonra Kill Loot var örneğin, bir rakibi öldürünce otomatik olarak lootlamanızı sağlıyor hadi Odyssey olsa mevzu bahis oyun anlarım da Origins'te çok daha önemsiz. Neden mi? Çünkü düşmanlardan düşen lootlar bomboş, çoğu zaman 1 ile 5 altın arasında bir altın düşüyor düşmanlardan ve karakterinizi geliştirmek için ihtiyacınız olan kristaller en az 3000 altın olduğundan hiçbir işe yaramıyorlar. Ben lootlasam ne lootlamasam ne zaten hiçbir şey vermiyorsun ki bana.

Odyssey'in prototipi olarak düşünmemin en büyük sebeplerinden biri de bu yetenek ağacı işte, çünkü burada yanlış olan her şey Odyssey'de düzeltilmiş, saydığım bu gereksiz sözde yeteneklerin hepsi varsayılan olarak geliyor Odyssey'de. Odyssey'de Origins'e kıyasla oynanışı etkileyen çok daha fazla yetenek var. Origins'te kötü olan ancak Odyssey'de düzeltilmiş olan tek şey bunlar değil elbette, ana görevlerin yüksek seviyelerde olup yan objektif yapmaya zorlaması durumu da Odyssey'de çözülmüş, düşmanları öldürünce kazandığınız lootlar çok daha tutarlı bir hale getirilmiş, öldürdüğünüz birçok düşmandan ekipman düşebiliyor Odyssey'de, bu ekipmanların hepsi kayda değer değiller belki ancak onları parçalara ayırıp yine önemli kaynaklar elde edebildiğinizden en kötüsü bile önem taşıyor. Origins'te bu çok çok az, genelde çok az para düşüyor düşmanlardan o kadar.

İnanın bana bunlardan daha çok var ancak ben gerçekten bununla daha fazla vakit kaybetmek istemiyorum, çok kötü abi çok kötü. Horizon Zero Dawn'ın yetenek ağacının boş olduğundan yakınıyordum ancak daha kötüleri varmış cidden büyük hayal kırıklığı. Biraz da diğer oynanış elementlerinden bahsedelim. Bunlar dışında oynanışa biraz olsun derinlik katabilecek bir şey var, o da parry sistemi. Kalkan kullanıyorsanız eğer düşmanlara parry yapıp hemen ardından kritik saldırı yapabiliyorsunuz. Kritik saldırı dediysem Dark Souls'lardaki gibi özel bir animasyonla yapıldığını falan sanmayın, hasar göstergeniz sarı renkte oluyor sadece ve normalden fazla hasar vuruyorsunuz hepsi bu kadar.

Oyunda bir karakter gelişimi var, karakter gelişimi ekipmana bağlı olarak yapılıyor. Zırhın spesifik parçalarını tek tek geliştirebiliyoruz ve hepsi farklı bir gücümüzü etkiliyor. Örneğin eldiveninizi güçlendirirseniz uzak dövüş hasarınız (ok/yay) artıyor, göğüslüğü geliştirirseniz maksimum canınız artıyor, alet çantanızı geliştirirseniz daha fazla alet taşıyabiliyorsunuz gibi. Bunları geliştirmek için ise oyun avlanmanızı istiyor, ancak aynı hayvanları kesmenizi değil. Oyunda 3-4 farklı deri çeşidi bulunmakta, yumuşak, sert ve post şeklinde. Küçük hayvanlardan yumuşak deri çıkarken hipopotam gibi, timsah gibi nispeten daha büyük hayvanlardan sert deri çıkıyor. Postlar ise aslan, kaplan, leopar gibi hayvanlardan elde ediliyor. Oyunda herhangi bir zırh sistemi yok, zırhınıza ait parçaları bu şekilde geliştiriyorsunuz, görsel olarak değişseler de farklı zırh giymenin hazzını vermiyor kesinlikle.

Oynanış bu kadar işte, oynanış olarak kendini bir gram geliştirmeyen bir oyun Origins. 1. saatte ne yapıyorsanız 50.saatte de aşağı yukarı aynı şeyi yapıyorsunuz hiç gelişme göstermiyor oyun.

Skor: 42/100

Açık Dünya

Açık dünya etiketi barındıran bir oyunda açık dünyanın kalitesi de önem taşıyor elbette. Origins'te nasıl peki? Yani işte klasik Ubisoft. Etrafta ölü gibi yürüyen birçok NPC var ancak hiçbirinin doğru düzgün amacı, görevi yok. Yapay zeka onlara "yollardan yürü işte öyle kanka" demiş onlar da rastgele geziyorlar öylesine. Şahsen ben Ubisoft'un nasıl işler yaptığını bildiğimden 0 beklenti ile girdim bu oyuna o yüzden sıkıntı etmedim. Açık dünya dizaynı olarak ikiye ayrılıyor, kumla dolu ıssız çöller ve diğer bölgeler. Diğer bölgeler deyip öylece genelleyebilirsiniz çünkü hepsi birbirinin aynısı gibi gözüküyor.

Oyun başından sonuna kadar yeni bölgeler keşfedip duruyorsunuz ancak çok azı bir diğerinden farklı gözüküyor. Bu da yine Origins'te kötü olan ancak Odyssey'de geliştirilmiş detaylardan biri. Odyssey'de Origins'e kıyasla çok daha fazla farklı bitki örtüsüne sahip mekan falan vardı. Ancak haklarını vereyim bu çöl kısımları epey hoşuma gitti, her ne kadar içi çok boş olsa da dizayn olarak güzeller. Bir de çölde vakit geçirdikçe karakteriniz serap görebiliyor, kimi zaman havadan böcek yağdığını görüyor, kimi zaman ölmüş oğlunu görüyor, kimi zaman ise çölün ortasında güzel mi güzel bir ağacı görüyor. Yanına gittiğinde hemen kayboluyorlar elbette ancak güzel düşünülmüş bir detay bu. Bunlar dışında oyunu bitirdiğinizde açık dünyada yapabileceğiniz bir şeyler var mı diye soracaksınız eğer, büyük piramitler var. Birçoğunun içine girip ufak puzzle'lar çözerek antik tabletleri bulabiliyorsunuz. Bu tabletler size +1 yetenek puanı sağlıyor, yetenek ağacının bomboş yeteneklerle doldurulduğunu düşünürsek bu ne kadar işlevsel bir etkinlik o tartışılır. Puzzle çözmeyi seviyorsanız bunları keşfedip çözebilirsiniz.

Ondan sonra taş halkalar var, bu taş halkaların her biri noktalarla bir resmi simgeliyorlar ve sizin de yıldızlara bakarak aynı şekli bulmanız gerekiyor. Açıkçası sevdiğim bir etkinlikti bu fakat çok kolay, siz zaten belirli bir süre bulamazsınız oyun hangi köşede olduğunu gösteriyor. Tam yerini söylemiyor elbette ancak "sağa git kanka sağda bu" diye uyarıyor arayüzü vasıtasıyla. Oyunda bunlardan 12 tane var, oyun başlangıçta bunu bir görev olarak veriyor, görev listesini temizleme takıntısı olan arkadaşlar varsa zaten bunların hepsini yapmak zorundalar. Bir de hikayede biraz ilerledikçe açılan arena var, Far Cry'larda da olan bir özelliktir bu, arenaya girer zaman yarışı yaparsınız, ne kadar süre hayatta kalabileceğinizi ölçer, geliştirirsiniz. Açıkçası oyunun savaş sistemi çok sıkıcı olduğundan (özellikle 25.saatten sonra) hiçbir güç bana bunu yaptıramaz ancak belki siz yapmak istersiniz.

Bir de fil savaşları bulunmakta, açık dünyada spesifik bölgeleri olan bu savaşlara girebiliyorsunuz. Bu filleri öldürdüğünüzde ise efsanevi eşyalar kazanıyorsunuz. Oyunda toplamda 3 fil bölgesi, 4 tane de (ana hikaye dışında) fil bulunmakta. Bir bölgede 2 tanesi ile birlikte savaşıyorsunuz bu fillerin. Savaş olarak oldukça sıkıcılar, sürekli aynı hareketleri yapıp duruyorlar ve hepsi aynı, God of War'daki Valkürler gibi hepsinin kendine has özel bir hareketi olsa içim yanmazdı ancak yok tıpatıp aynılar. Son olarak Phylake'lerden bahsedeceğim, bunlar sanırım paralı asker oluyorlar ve siz yaramazlık yaptıkça peşinize düşüyorlar. Yanlış anımsamıyorsam oyunda 10 tane falan var bunlardan ve bazıları özel hissettiriyorlar. Ancak Ubisoft bu, durur mu hemen batırmış bu mekaniği de. İlk bakışta size boss savaşı gibi gelen ve heyecan uyandıran bu düşmanların yanına gittiğinizde sizi ekibi ile birlikte karşılıyor. Ben bu arkadaşla kapışmak için geldim neden yanında 10 düşman var anlamış değilim. Ne güzel olurdu oysa bu arkadaşla 1v1 atıyor olsaydım, düello gibi hissettirseydi. Ancak yok, bu iyi bir fikir olduğu için Ubisoft'a ters böyle iyi fikirler. Yine bu da Odyssey'de düzeltilmiş bir mekanik...

Sanırım açık dünya yan aktiviteleri bu kadar, geri kalanlar ise klasik Ubisoft kafası kamplar. İçerisine gir, düşmanları alt et ve sandıkları yağmala bu kadar.

Skor: 67/100

Görev & Bölüm Dizaynı

Görev dizaynı epey sıkıcı ve kendini aşırı tekrar ediyor. Bir mekana girip hedef karakteri sırtımıza alıp mekandan dışarıya kadar çıkarmanın bu kadar eğlenceli olduğunu kim söyledi bu geliştiricilere bilmiyorum ancak bir an önce bu oyun işlerini falan bırakmalı. Ben yan görev yapmaktan epey keyif alan bir oyuncuyum, birçok oyunda ana görevlerden bile önce yaparım yan görevleri genelde bana daha keyifli gelirler çünkü. Ancak bu oyunda değil, sebebi de bu görev dizaynı işte. Abi bu eğlenceli değil, sırtıma birini yükleyip götürmek eğlenceli falan değil. Hayır ben neden bu herifi sırtıma yüklüyorum onu da bilmiyorum ki gerçekten, tehlike alanının dışına çıkar çıkmaz hedef NPC hemen ayağa kalkıyor zaten. Madem ayağa kalkıp yürüyebiliyordunuz arkadaş ben niye sırtımda taşıdım seni? Ben cevap vereyim çünkü tembellikten, oyuncuya bir şey yapıyormuş gibi hissettirmek işlemişler belli ki ancak bu yapılan iş çok sıkıcı olmasına rağmen tüm yan görev dizaynına yaymışlar, tek kelimeyle dahiyane ya.

Ama işte bunun böyle olmasının sebebi de oynanışın tek düze olması bence, çünkü oynanış o kadar sığ, o kadar kısıtlı ki istesen de farklı bir görev dizaynıyla karşısına çıkamıyorsun oyuncunun. Yine de kafa patlatılsa bundan daha iyi objektifler olabileceğine eminim ben, fakat Ubisoft işte. Gerçi kafa patlatmaya da gerek yok en başından oynanışı çeşitlendirmeye kafalarını yormuş olsalardı farklı dizaynlara sahip görevler de yanında promosyon olarak gelirdi bildiğiniz.

Bölüm dizaynı denen bir şey zaten yok, birçok yerde düşmanlar yanyana konumlandırıldığından gizlilik bir yere kadar etkili oluyor sadece. Açıkçası bunun sebebinin de gizli bıçağın çoğu düşmana tek atması diye düşünüyorum, gizliliği tam desteklese herkesi gizli hallederdik ve çok kolay bir oyun olurdu Origins. Bu tarz şeyleri dengelemek önemli.

Skor: 50/100

Teknik Kısım

Teknik kısım hakkında söyleyebileceğim pek bir şey yok açıkçası, oyun tonla buga ev sahipliği yapıyor yine klasik Ubisoft ancak oyunumu kıran, ilerleyişimi engelleyen herhangi bir hatayla karşılaşmadım oyun deneyimim boyunca. Oyunun çıkışında DRM koruması olarak VMProtect kullanmasından dolayı epey bir eleştiri almıştı, gereksiz yüksek işlemci kullanımlarına sahipti. Sanırım onu kaldırmışlar ben yüksek işlemci kullanımına rastlamadım çünkü. Tabii sistemim yeni ve güncel olduğundan kaynaklı da olabilir bu bilmiyorum dediğim gibi söyleyebileceğim pek bir şey yok.

Teknik açıdan söyleyebileceğim tek şey yapay zeka ile ilgili olacak. Açık dünya NPC'lerinin yapay zekasının kötü olduğunu zaten söylemiştim ancak düşmanlar da felaket durumdalar. Yapay zekayı iyi hissettirmek için düşmanları gizliliği bitirecek şekilde dizayn etmişler, olur olmadık yerde sizi fark edebiliyorlar ancak bu yapay zekayı iyi olarak göstermek için yeterli olmamış. Özellikle okçular komediler bildiğiniz, sizle aranızda menzil oluşturmaya çalıştıklarından sürekli bir yerlere tırmanıyorlar tamam bu güzel ancak geri neden indiklerini anlamış değilim. Bıraksanız 2-3 kere kendi kendine çıkıp-iner bu okçular. Neden peki, ben mantıklı tek bir sebep bile bulamıyorum eğleniyor galiba arkadaş böyle yaparak. Madem çıktın yukarıya mesafe oluşturdun geri neden aşağı iniyorsun ya.

Ancak yine de yapay zekası Cyberpunk 2077'den iyi o yüzden teknik bir facia demek istemiyorum Origins'e.

Skor: 65/100

Genel Skor: 55/100
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Oyun incelemenize tamamen katılmakla birlikte birşey eklemek istiyorum. Bilmiyorum sadece beni mi rahatsız etti ama karakterler saçma sapan bir aksanla ingilizce konuşuyorlar ve bu beni çok sinir etti. Normalde bazı oyunlarda rus aksanıyla asya aksanıyla vs ingilizce konuşulan yerler var ama kısa olunca göze batmıyor.
Benim fikrim oyun veya film hangi coğrafyada geçiyorsa o dilin konuşulup altyazı eklenmesi ,hadi amerikalılar altyazı okumayı sevmiyor diye ingilizce yaptın ama tüm oyun saçma sapan şekilde ne konuşturup duruyorsun. Oyuna başlarken oynanışın ve hikayenin falan çok sığ olmasını falan göze almıştım ama sırf bu sebepten bitirdi, bıraktım.
 

Yeni konular

Geri
Yukarı