Bu konuda spoiler olduğundan sürprizbozan olarak işaretlenmiştir. Spoiler olmadığını düşünüyorsanız konuyu rapor edebilirsiniz.

BilinmeyenBey

Decapat
Katılım
8 Ağustos 2021
Mesajlar
5
Daha fazla  
Cinsiyet
Erkek

Assassin's Creed Rogue - Mini İnceleme



2580x1450-e15109bbf6511d3cdf944a1e7ba9d007c0883035.jpg






Öndeyiş

Assassin's Creed, benim GTA Serisinden sonra sevdiğimin 2. en iyi oyun serisidir. Serinin mini-oyunları harici tüm oyunlarını oynamış ve deneyimlemişimdir. Assassin's Creed Rogue bunlardan biri idi. Ancak geçen hafta bitirmiş bulunuyorum. Türkçe inceleme yapan da bulamadım. Bu yüzden kendi düşüncem ile bu oyunun diğer Assassin's Creed oyunlarından daha ne iyi yapmış, neyi üstüne eklemiş ya da farklı yapmış, onu göstereceğim.

Bu arada oyunu %80 Synch ve Tamamlanmış bir hikaye inceliyor olacağım. Kalan %20 Synch oranı ise, Sekronize olunmayan noktalar, toplanabilirler ve toplanabilirler ile alabileceğim birkaç silah/armor/item.






Hikaye - SPOILER!

Laa shay'a waqi'un moutlaq bale kouloun moumkine.. Assassin's Creed evrenin önemli ve suikastci kardeşliğinin inancının kanıtı olan söz. Oyun, Assassin's Creed III öncesi ve Assassin's Creed Revelations sonrasını anlatıyor.

“Kılıcını masum teninden uzak tut. Gözlerden ırak ol. Suikastçıların Kardeşliği’ni asla açık etme. Bunlar inancın temelleri. Eskiden, hayatımı adadığım prensipler. O zamanlar genç bir adamdım, 7 yıllık savaş başlamak üzereydi ve geleceğin neler hazırladığı hakkında bilgim yoktu. Benim adım Shay Patrick Cormac ve bu benim hikayem….” diyerek, oyun başlıyor. Suikastçi olarak oynadığımız oyunda, ilk 1 saat bir Suikastçi olarak devam ederken, son kalan 9 saat ise Templar olarak devam ediyoruz. Kardeşliğin ona verdiği görev ile yola çıkan Shay Patrick Cormac, gittiği yerde bir Cennetin parçası bulmaya gidip, bambaşka birşey buluyor. Ancak eşyanın ne olduğunu anlayana kadar, eşya paramparça olup, bir kaosu başlatıyor. Lisbon şehri, Shay'in başlattığı Deprem ile yer ilen bir oluyor. Kardeşliğin Homestead'ine geri döndüğünde, milyonlarca insanın ölümüne neden olduğu için Achilies'e küfürler ve hakaretler sayan Shay... Achilies tarafından kardeşlikten atılıyor. Achilies'in yanlışı bildiğini bilen Shay, bu cennetin aletlerinin anlatımını yapan kitapçığı çalıp kaçıyor ancak Chevalier de la Vérendrye tarafından vuruluyor.

Oyunun bu noktasından sonra Templarlara yardım eden Shay, Suikastçi kardeşliğinin emellerine erişmemesi ve insanların hayatını kurtarmak için her şeyini deniyor. Bunu yaparken; Tapınakçı Düzenine katılıyor, Üstat rütbesine çıkıyor, New York-Kuzey Atlantik-River Valley bölgelerinde bulunan Suikastçi kardeşliğinin yerleşkelerini, çetelerini, üyeleri parçalıyor/yok ediyor/katlediyor...

Bu listeye ise kardeşliğin önemli üyeleri öldürmek de dahil... Le Chasseur, Kesegowaase, önceki oyunda oynadığımız karakter Adéwalé, Hope Jensen,
Louis-Joseph Gaultier, Liam O'Brien... - Bu Suikastçilerin hepsini, zorundalık yüzünden öldürmüştür.

Oyunun sonunda ise, Liam ve Achilies'in Kuzey Atlantik de buldukları Kadim Noktaya giden Shay. Orada onun haklı olduğunu fark eden Achilies ile karşılaşır ve başından beri bunların öngörülebilir ya da düzeltilebilir olduğunu söyler. Shay'ı vurduklarından dolayı onları suçlar iken, Liam silahına davranır ve ateş etmeyi çalışır ancak Achilies onu engeller. Ardından antik eşya yere düşer ve kırılır. Ardından bir deprem daha oluşturur. Kaçarken Liam'ıda suikast eden Shay ve ikisi arasında şöyle bir konuşma geçer: "Neden bunların hepsini yaptın, seni şapşal. Düşmanlarımız ile birleştin ve onlara yardım ettin. Peki ya neden!?", "Dünyayı koruyabilmek için." - Shay Patrick Cormac.

Achilies'i yakalamış olan Haytham ile karşılaşan Shay, son anda onu öldürmesini engeller. Neden yapmadığını sorgulayan Haytham, Shay tarafından şöyle kurtulur: "Achilies'i artık takip eden birisi yok! Hem, o olmadan Suikastçiler hala bu antik yerleri arıyor olacaklardır... Ne tür bir dünya yapmaya çalışıyoruz, ki azcık insafımız yok ise?" der. Haklı olduğunu söyleyen Haytham, gitmeden önce bir el ateş eder Achilies'in bacağına ve şunu söyler: "Sakın unutma burada ne olduğunu!".. Achilies ise: "Unutmayacağım...! Ama Dünya unutacak!" diye cevap verir.


Gelecek yıllarda ise Shay, Suikastçi kardeşliğinin başarısını engellemek için bir Tapınakçı olmaya devam eder. DNA olarak en son Charles Dorian'ı suikast ettiğini görürüz ve yeni inancı hakkında konuşması hakkında konuşur.

Bu oyunun hikayesi benim için güzel bir hikaye idi. Madalyonun ikinci yüzü gibi, diğer taraftan görebilmiş olduk. Tapınakçıların her zaman haksız bir taraf olduğunu değil de, onların da bu dünyayı koruyabilmek isteyen tarafı olduğunu öğrenmiş olduk. Tabi ki bazı Tapınakçılar hala dünyayı ele geçirmek istiyor olsa bile...

Hikayede hem Tapınakçı hem Suikastçi olarak gezmek çok güzel bir fikir. Onun dışında bir sonraki oyuna gönderme olarak hikayeyi devam ettirmesi çok güzel bir şey. Ki şansa bakın, aynı gün çıktılar.

Hikayeye puanım 8/10 - Hikayesi için Assassin's Creed oynayacak varsa oynanabilir oyun :)







Oynanış; Parkour, Savaş, Çeşitli

Hızlıca bunu söyleyeyim de kurtulayım, ben Assassin's Creed'in aynı oyunu çıkarmasından şikayetçi değilim. Birebir aynı oyunu çıkarırsa söverim ancak var olan özelliklere eklemeler yapılmış ve animasyonları güncellenmiş gibi güzel şeyler ile gelirse, sevebilirim. Bu yüzden "her yıl aynı Assassin's Creed" cümlesi bana zıt gelmektedir, söyleyeyim. Mekanikler benzer-aynı olabilir ama bu birebir aynı oyun demek olmuyor. Başlıkta yazdığı gibi, 3 farklı kategoride inceleyeceğim. İncelemem, önceki oyunlardan daha iyi veya daha kullanışlı yaptığı birşey ya da yeni eklediği birşey varsa onun üzerine olacak.

Parkour:
Şimdi Parkour'a bakarsak, oyun AC4 ile AC3 karışımı gibi gözüküyor. Çünkü bazı animasyonlar ve çeşitli etkileşimler AC3'den alınma ancak AC4 üzerinde oynuyormuşum hissiyatını verdi. Ağaçlara tırmanabilmek mesela, AC4'de çok nadiren yapabildiğimiz bu eylem, Rogue'da daha fazla olmuş. Bildiğiniz Ağaçlara tırmanarak, ağaç üstünden birine atlayabiliyor ya da boğabiliyorsunuz. Onun dışında AC4'de de olan ama değiştirilmiş olan, ağaçlara ya da inşaat alanlarına hızlı tırmanış ya da hızlı parkour bulunuyor. Böylece aşağıdan yukarıya, siz değil oyun otomatik olarak parkour yaparak çıkıyor. Ama her oyunda da olan kanser şey burada da var, bazen karakter sizin istediğinizi yapmıyor ve saçma bir şekilde farklı bir yere tırmanabiliyor ve ölebiliyor. Onun dışında Shay, çeşitli kancalara tutunarak çatılar arasında geçiş sağlayabiliyor. Ama üzücü yanı şu, AC2'den Revelations'a kadar bir özellik vardı. Havada kendinize yön verebilmek. Ezio, Parkour'u yaparken daha hızlı yapıyor. Bir yüzeye tutunduktan sonra, yukarı doğru çıkarken ya da aşağı inerken sağ veya sola doğru atlama yaparsanız, Ezio hem yukarı doğru hem de o yön doğrultusunda zıplayacak ve bir yüzey varsa ona tutunacak. Bu parkour'u baya hızlandırıyor ve herşeyi sizin yaptığınızı gösteriyordu. Şimdi ise bu özellik, çok nadiren ya da klavyedeki tuşu kırarsanız gerçekleşiyor. Parkour.. 8/10 diyorum ama keşke azıcık daha düzgün olsaydı.

Savaş:
Savaş, AC4 ile aynı gibi gözüküyor. 4. oyunda Edward 2 kılıç kullanıyordu, bunda da aynı... Shay bir bıçak ve bir uzun kılıç kullanarak düşmanlarını doğruyor. Tabi bazı kozmetik eşyalar olan Viking Kılıçı gibi şeyleri de kullanırsanız bu yok oluyor ama; Bu olay pek bir fark ettirmiyor çünkü Savaş dinamikleri aynı.. Bunun dışında yeni eklediği şeylere bakarsak, Shay'ın kendine özel Blowdart'ı oluyor. Shay'ın hikayenin ilerlerinde sahip olduğu minik avcı tüfeği; Ya bayıltıcı ya da zehirleyici dartlar fırlatıyor. Kontrol sizde olduğundan dolayı da, neye veya kime ateş etmek istediğinizi ayarlayabiliyorsunuz.. Oyunun daha da ilerisinde ise, bu silahımız bir bomba atara dönüşebiliyor. Shay bulduğu özel deney aletini silahına yapıştırıyor. Bunun sayesinde zehirleyici ve uyku bombası ya da bildiğimiz şarapnel parçacıkları saçan bomba atabiliyor. Ve yine, AC3 ya da AC4'deki gibi bu silahları geliştirip efektini artırabiliyorsunuz. Ancak sadece alanını artırıyor veya vurduğu hasarı/etkisini büyültüyor, pek de değiştiriyor denmez. Ama güzel birşey. Onun dışında Edward'ın aksine 4 değil, 2 adet silahı bulunuyor. Bu beni üzdü ama Shay'e de bir 4 silah çok garip duracaktı. Ama ben Edward ile bir orduyu yok edebilecek kadar ateş etmeye bayılıyordum. Bu sizin gücünüzü biraz azaltıyor. Çünkü oyundaki ağır abiler klasmanındaki kişiler 2 kurşun yiyor.. Eğer bilmiyorsanız, silah başına 1 kurşununuz var. Eğer kurşunlarınızı yenileyecekseniz, reload atmanız lazım ki çok uzun sürüyor ve savaş esnasında bunu tam yapamıyorsunuz ve kaçmanız lazım oluyor. Normal ve ortalama insan klasmanındaki kişiler yine 1 mermiye ölüyor ama, silah başına 1 merminiz olduğu için; Edward'da olduğu gibi ta-ta-ta-ta yapamıyorsunuz çünkü vuracağınız kişilere doğru bakmanız yada vurduğunuz kişinin ölmesi lazım. Eğer kişi ölmez ise ve tam bakamadıysanız diğer düşmana, 2. kurşunu ölmeyen kişiye sıkıyor. Peki 2. yaşayan kişiye sıkmam mümkün değil mi? Mümkün aslında ancak ilk tabancanızı ateşledikten sonra, birkaç saniye bekleyip, kafanızı çevirip diğerine vurmanız lazım. Ağır abi klasmanı demişken, Çeşitli kısmında anlatacak Bounty Hunterlar bu ağır abi klasmanın giriyor. Bazen 3 mermi yiyorlar bazen ise 2 mermide ölüyor ama, bu arkadaşlar zaten savaşta sizin ağzını-burnunuzu kırıyorlar. Bunlar ile savaşmak neredeyse imkansız. Counter atmaya çalışırsanız sizi tokatlıyorlar ve canınızı gidiyor. Eğer kendinizi korumazsanız zaten canınız gidiyor. Eğer saldırmayı çalışırsanız, dodgelayıp size vuruyorlar ve canınız gidiyor. Ben counter bekleyeyim derseniz de, 1. dediğim şey oluyor. E ben ne yapacağım diyorsanız, işte sıkıntı da orada.. yapabilecek hiçbir şey yok! Bu adamlardan hemen kaçmanız ve izinizi kaybettikten sonra suikast etmeniz ya da savaştan kaçarak kaçarak can yenilemeniz lazım. 7/10 diyorum çünkü önceki oyunun aynısı ve aşırı zorlaştırılmış ve adaletsiz olmuş.

Çeşitli:
Shay'ın, oyun başında kazandığı bir gemisi bulunuyor. Bu gemi ile tüm dünyayı gezebiliyorsunuz neredeyse.. New York'un AC3'den önceki halini, Kuzey Antarktika ya da River Valley etrafında gezebiliyorsunuz. Her bir ülke ya da büyük kısım diye adlandırılan bu yerlerde ise küçük ancak büyük objektifler de bulunuyor. AC4'de de olduğu gibi, Fort yani Kale ya da Hisar savaşı yapabiliyor ve oraları kuşatıp ele geçirebiliyorsunuz. Bu da size para olarak geri dönüyor. Geminizden toplayabiliyorsunuz bunu.. Gemi demişken, gemi baya değiştirilebilir olmuş. Önünde bulunan heykel, yelkenler falan filan özel dizaynlara sahip.. Jackdaw dışında başka bir gemiyi de kullanmak güzel geldi. Variller yerine, Templar özelliği olan denizi aleve verme özelliğimiz var. Böylece arkanızdan gelen gemileri yakabilir ve hem ani hem zamanla vurulan hasar ile onları yok edebilirsiniz. Gemilere devam edersek, Legendary yani Efsanevi Savaş Gemileri bulunuyor haritada.. Bunları bulursanız, Epik bir savaş ile onları haklıyorsunuz ya da onlar sizi haklıyor. Kazanırsanız büyük miktar para ve ödüller veriliyor. Eğer tüm gemileri yok ederseniz, Shay için açılan "Usta Tapınakçı/Usta Amiral Tapınakçı" kostümü alıyorsunuz ve benim için Assassin's Creed Brotherhood'daki Armor of Brutus ya da Altair's Armor gibi özel bir Tapınakçı kıyafeti..

Başka söylenebilecek birşey varsa, çeşitli aktiviteler var, örneğin adadaki birkaç insanı kurtarmak ya da avcılık yarışı gibi.. Değişik birkaç etkinlik ama fazla renk katmıyorlar. Onun dışında Warehouse yani Depo Avcılığı var, kaynak çalabiliyorsunuz. Yan aktiviteler de yine bol ama çoğunlukla tekrar ediyorlar, benzerler. Çeşitli kısmına 7/10 diyebilirim, çok iyi de çok da kötü değil. Benzer ya da güzel eklemeler de yapılmış. Söylemediğim birkaç şey vardır ama harita ve olaylar çok büyük, bu yüzden normaldir. OK durumda yani Çeşitli kısmı.

Herşeyi toplarsak, Oynanış kısmı benim için 7.5/10 durumunda, iyi ve fena olmayan bir oynanışı var. Ben şahsen oynarken eğlendim.





Kalan Şeyler ve SONUÇ

Müzikler: Güzeller. Özellikle oyunun giriş veya ana müziği.. Ezio's Family'nin en değişik varyasyonlu hali.. Arkadan gelen vokaller ve davulların sesi, hikayenin ve karakterin değiştiğini ve artık bir Tapınakçı olduğunu anlatmak istediği için yazılmış bir müzik seçimi var. Onun dışında diğer şeyler de güzel. 9/10 veriyorum, baya iyi bir müzik var.

Grafikler: Grafikler güzeller aslında.. Bazen AC4'den de daha düşük kaliteli gözükebiliyor ama bunun nedenin muhtemelen oyunun yapım aşamasının çok az süresi olduğundan düşünüyorum. Bu yüzden, biraz küçük sıçışlar bulunmasına rağmen, orta durumdalar. 6/10 veriyorum, keşke şu şeyleri azıcık daha iyi çözünürlüklü yapsaydınız be abi..

Ve işte bu kadar, GTA'dan sonra en çok sevdiğim oyun serisinin 7. oyununu oynadım. Ve sonuç olarak şunu söyleyebilirim, oyunu oynarken zamanımı boşa harcadığımı düşünmüyorum. Aksine, AC4'de de olduğu gibi zevk aldım ve baya güzel şeyler bulunuyordu. Hikayesini ve plot-twist'ini başarılı buluyorum, Oynanışındaki Savaş ve Parkour mekaniklerini beğeniyorum ve Gemi ile gezmeyi çok seviyorum. Kısacası orta ve ortanın üstü bir Assassin's Creed oyunu.. Assassin's Creed Syndicate'dan daha iyi olduğunu söyleyebilirim eğer Grafikleri daha iyi olsaydı ama Syndicate grafikleri ile güzel şeyler başarmış bir oyun..





SONUÇ OLARAK

Assassin's Creed: Rogue, Shay Cormac'ın Suikastçı kardeşliğine ihaneti ve Tapınakçı Düzenine yaptığı desteklerin hikayesi, benden: 7.6/10 alıyor.. Belki AC4 gibi tekrar geri döner ve tekrar birkaç kez bitiririm.


Not: (7.6'yı sallamadım, matematiksel hesap yaparsak: 7.5 [Oynanış] + 8 [Hikaye] + 6 [Grafik] + 9 [Müzik] = 30.5... Orta sayısı bulmak için 4'e böleceğiz ve 7.6 geliyor..)






 
Son düzenleyen: Moderatör:

Assassin's Creed Rogue - Mini İnceleme






Öndeyiş

Assassin's Creed, benim GTA Serisinden sonra sevdiğimin 2. en iyi oyun serisidir. Serinin mini-oyunları harici tüm oyunlarını oynamış ve deneyimlemişimdir. Assassin's Creed Rogue bunlardan biri idi. Ancak geçen hafta bitirmiş bulunuyorum. Türkçe inceleme yapan da bulamadım. Bu yüzden kendi düşüncem ile bu oyunun diğer Assassin's Creed oyunlarından daha ne iyi yapmış, neyi üstüne eklemiş ya da farklı yapmış, onu göstereceğim.

Bu arada oyunu %80 Synch ve Tamamlanmış bir hikaye inceliyor olacağım. Kalan %20 Synch oranı ise, Sekronize olunmayan noktalar, toplanabilirler ve toplanabilirler ile alabileceğim birkaç silah/armor/item.





Hikaye - SPOILER!

Laa Shay'a Waqi'un moutlaq bale kouloun moumkine. Assassin's Creed evrenin önemli ve suikastçı kardeşliğinin inancının kanıtı olan söz. Oyun, Assassin's Creed III öncesi ve Assassin's Creed Revelations sonrasını anlatıyor.

“Kılıcını masum teninden uzak tut. Gözlerden Irak ol. Suikastçıların Kardeşliği'ni asla açık etme. Bunlar inancın temelleri. Eskiden, hayatımı adadığım prensipler. O zamanlar genç bir adamdım, 7 yıllık savaş başlamak üzereydi ve geleceğin neler hazırladığı hakkında bilgim yoktu. Benim adım Shay Patrick Cormac ve bu benim hikayem….” diyerek, oyun başlıyor. Suikastçı olarak oynadığımız oyunda, ilk 1 saat bir suikastçı olarak devam ederken, son kalan 9 saat ise Templar olarak devam ediyoruz. Kardeşliğin ona verdiği görev ile yola çıkan Shay Patrick Cormac, gittiği yerde bir Cennetin parçası bulmaya gidip, bambaşka bir şey buluyor. Ancak eşyanın ne olduğunu anlayana kadar, eşya paramparça olup, bir kaosu başlatıyor. Lisbon şehri, Shay'in başlattığı Deprem ile yer ilen bir oluyor. Kardeşliğin Homestead'ine geri döndüğünde, milyonlarca insanın ölümüne neden olduğu için Achilies'e küfürler ve hakaretler sayan Shay... Achilies tarafından kardeşlikten atılıyor. Achilies'in yanlışı bildiğini bilen Shay, bu cennetin aletlerinin anlatımını yapan kitapçığı çalıp kaçıyor ancak Chevalier de la Vérendrye tarafından vuruluyor.

Oyunun bu noktasından sonra Templarlara yardım eden Shay, suikastçı kardeşliğinin emellerine erişmemesi ve insanların hayatını kurtarmak için her şeyini deniyor. Bunu yaparken; Tapınakçı Düzenine katılıyor, Üstat rütbesine çıkıyor, New York-Kuzey Atlantik-River Valley bölgelerinde bulunan suikastçı kardeşliğinin yerleşkelerini, çetelerini, üyeleri parçalıyor/yok ediyor/katlediyor...

Bu listeye ise kardeşliğin önemli üyeleri öldürmek de dahil... Le Chasseur, Kesegowaase, önceki oyunda oynadığımız karakter Adéwalé, Hope Jensen,
Louis-Joseph Gaultier, Liam O'Brien... - Bu Suikastçilerin hepsini, zorundalık yüzünden öldürmüştür.

Oyunun sonunda ise, Liam ve Achilies'in Kuzey Atlantik de buldukları Kadim Noktaya giden Shay. Orada onun haklı olduğunu fark eden Achilies ile karşılaşır ve başından beri bunların öngörülebilir ya da düzeltilebilir olduğunu söyler. Shay'ı vurduklarından dolayı onları suçlar iken, Liam silahına davranır ve ateş etmeyi çalışır ancak Achilies onu engeller. Ardından antik eşya yere düşer ve kırılır. Ardından bir deprem daha oluşturur. Kaçarken Liam'ıda suikast eden Shay ve ikisi arasında şöyle bir konuşma geçer: "Neden bunların hepsini yaptın, seni şapşal. Düşmanlarımız ile birleştin ve onlara yardım ettin. Peki ya neden?", "Dünyayı koruyabilmek için." - Shay Patrick Cormac.

Achilies'i yakalamış olan Haytham ile karşılaşan Shay, son anda onu öldürmesini engeller. Neden yapmadığını sorgulayan Haytham, Shay tarafından şöyle kurtulur: "Achilies'i artık takip eden birisi yok! Hem, o olmadan Suikastçiler hala bu antik yerleri arıyor olacaklardır... Ne tür bir dünya yapmaya çalışıyoruz, ki azıcık insafımız yok ise?" der. Haklı olduğunu söyleyen Haytham, gitmeden önce bir el ateş eder Achilies'in bacağına ve şunu söyler: "Sakın unutma burada ne olduğunu!". Achilies ise: "Unutmayacağım! Ama Dünya unutacak!" diye cevap verir.

Gelecek yıllarda ise Shay, suikastçı kardeşliğinin başarısını engellemek için bir Tapınakçı olmaya devam eder. DNA olarak en son Charles Dorian'ı suikast ettiğini görürüz ve yeni inancı hakkında konuşması hakkında konuşur.

Bu oyunun hikayesi benim için güzel bir hikaye idi. Madalyonun ikinci yüzü gibi, diğer taraftan görebilmiş olduk. Tapınakçıların her zaman haksız bir taraf olduğunu değil de, onların da bu dünyayı koruyabilmek isteyen tarafı olduğunu öğrenmiş olduk. Tabii ki bazı Tapınakçılar hala dünyayı ele geçirmek istiyor olsa bile...

Hikayede hem Tapınakçı hem suikastçı olarak gezmek çok güzel bir fikir. Onun dışında bir sonraki oyuna gönderme olarak hikayeyi devam ettirmesi çok güzel bir şey. Ki şansa bakın, aynı gün çıktılar.

Hikayeye puanım 8/10 - Hikayesi için Assassin's Creed oynayacak varsa oynanabilir oyun :)





Oynanış; Parkour, Savaş, Çeşitli

Hızlıca bunu söyleyeyim de kurtulayım, ben Assassin's Creed'in aynı oyunu çıkarmasından şikayetçi değilim. Birebir aynı oyunu çıkarırsa söverim ancak var olan özelliklere eklemeler yapılmış ve animasyonları güncellenmiş gibi güzel şeyler ile gelirse, sevebilirim. Bu yüzden "her yıl aynı Assassin's Creed" cümlesi bana zıt gelmektedir, söyleyeyim. Mekanikler benzer-aynı olabilir ama bu birebir aynı oyun demek olmuyor. Başlıkta yazdığı gibi, 3 farklı kategoride inceleyeceğim. İncelemem, önceki oyunlardan daha iyi veya daha kullanışlı yaptığı bir şey ya da yeni eklediği bir şey varsa onun üzerine olacak.

Parkour:
Şimdi Parkour'a bakarsak, oyun AC4 ile AC3 karışımı gibi gözüküyor. Çünkü bazı animasyonlar ve çeşitli etkileşimler AC3'ten alınma ancak AC4 üzerinde oynuyormuşum hissiyatını verdi. Ağaçlara tırmanabilmek mesela, AC4'te çok nadiren yapabildiğimiz bu eylem, Rogue'da daha fazla olmuş. Bildiğiniz Ağaçlara tırmanarak, ağaç üstünden birine atlayabiliyor ya da boğabiliyorsunuz. Onun dışında AC4'te de olan ama değiştirilmiş olan, ağaçlara ya da inşaat alanlarına hızlı tırmanış ya da hızlı parkour bulunuyor. Böylece aşağıdan yukarıya, siz değil oyun otomatik olarak parkour yaparak çıkıyor. Ama her oyunda da olan kanser şey burada da var, bazen karakter sizin istediğinizi yapmıyor ve saçma bir şekilde farklı bir yere tırmanabiliyor ve ölebiliyor. Onun dışında Shay, çeşitli kancalara tutunarak çatılar arasında geçiş sağlayabiliyor. Ama üzücü yanı şu, AC2'den Revelations'a kadar bir özellik vardı. Havada kendinize yön verebilmek. Ezio, Parkour'u yaparken daha hızlı yapıyor. Bir yüzeye tutunduktan sonra, yukarı doğru çıkarken ya da aşağı inerken sağ veya sola doğru atlama yaparsanız, Ezio hem yukarı doğru hem de o yön doğrultusunda zıplayacak ve bir yüzey varsa ona tutunacak. Bu Parkour'u bayağı hızlandırıyor ve her şeyi sizin yaptığınızı gösteriyordu. Şimdi ise bu özellik, çok nadiren ya da klavyedeki tuşu kırarsanız gerçekleşiyor. Parkour. 8/10 diyorum ama keşke azıcık daha düzgün olsaydı.

Savaş:
Savaş, AC4 ile aynı gibi gözüküyor. 4. oyunda Edward 2 kılıç kullanıyordu, bunda da aynı... Shay bir bıçak ve bir uzun kılıç kullanarak düşmanlarını doğruyor. Tabii bazı kozmetik eşyalar olan Viking Kılıçı gibi şeyleri de kullanırsanız bu yok oluyor ama; Bu olay pek bir fark ettirmiyor çünkü Savaş dinamikleri aynı. Bunun dışında yeni eklediği şeylere bakarsak, Shay'ın kendine özel Blowdart'ı oluyor. Shay'ın hikayenin ilerlerinde sahip olduğu minik avcı tüfeği; Ya bayıltıcı ya da zehirleyici dartlar fırlatıyor. Kontrol sizde olduğundan dolayı da, neye veya kime ateş etmek istediğinizi ayarlayabiliyorsunuz. Oyunun daha da ilerisinde ise, bu silahımız bir bomba atara dönüşebiliyor. Shay bulduğu özel deney aletini silahına yapıştırıyor. Bunun sayesinde zehirleyici ve uyku bombası ya da bildiğimiz şarapnel parçacıkları saçan bomba atabiliyor. Ve yine, AC3 ya da AC4'teki gibi bu silahları geliştirip efektini artırabiliyorsunuz. Ancak sadece alanını artırıyor veya vurduğu hasarı/etkisini büyültüyor, pek de değiştiriyor denmez. Ama güzel bir şey. Onun dışında Edward'ın aksine 4 değil, 2 adet silahı bulunuyor. Bu beni üzdü ama Shay'e de bir 4 silah çok garip duracaktı. Ama ben Edward ile bir orduyu yok edebilecek kadar ateş etmeye bayılıyordum. Bu sizin gücünüzü biraz azaltıyor. Çünkü oyundaki ağır abiler klasmanındaki kişiler 2 kurşun yiyor. Eğer bilmiyorsanız, silah başına 1 kurşununuz var. Eğer kurşunlarınızı yenileyecekseniz, reload atmanız lazım ki çok uzun sürüyor ve savaş esnasında bunu tam yapamıyorsunuz ve kaçmanız lazım oluyor. Normal ve ortalama insan klasmanındaki kişiler yine 1 mermiye ölüyor ama, silah başına 1 merminiz olduğu için; Edward'da olduğu gibi ta-ta-ta-ta yapamıyorsunuz çünkü vuracağınız kişilere doğru bakmanız ya da vurduğunuz kişinin ölmesi lazım. Eğer kişi ölmez ise ve tam bakamadıysanız diğer düşmana, 2. kurşunu ölmeyen kişiye sıkıyor. Peki 2. yaşayan kişiye sıkmam mümkün değil mi? Mümkün aslında ancak ilk tabancanızı ateşledikten sonra, birkaç saniye bekleyip, kafanızı çevirip diğerine vurmanız lazım. Ağır abi klasmanı demişken, Çeşitli kısmında anlatacak Bounty Hunterlar bu ağır abi klasmanın giriyor. Bazen 3 mermi yiyorlar bazen ise 2 mermide ölüyor ama, bu arkadaşlar zaten savaşta sizin ağzını-burnunuzu kırıyorlar. Bunlar ile savaşmak neredeyse imkansız. Counter atmaya çalışırsanız sizi tokatlıyorlar ve canınızı gidiyor. Eğer kendinizi korumazsanız zaten canınız gidiyor. Eğer saldırmayı çalışırsanız, dodgelayıp size vuruyorlar ve canınız gidiyor. Ben counter bekleyeyim derseniz de, 1. dediğim şey oluyor. E ben ne yapacağım diyorsanız, işte sıkıntı da orada. Yapabilecek hiçbir şey yok! Bu adamlardan hemen kaçmanız ve izinizi kaybettikten sonra suikast etmeniz ya da savaştan kaçarak kaçarak can yenilemeniz lazım. 7/10 diyorum çünkü önceki oyunun aynısı ve aşırı zorlaştırılmış ve adaletsiz olmuş.

Çeşitli:
Shay'ın, oyun başında kazandığı bir gemisi bulunuyor. Bu gemi ile tüm dünyayı gezebiliyorsunuz neredeyse. New York'un AC3'ten önceki halini, Kuzey Antarktika ya da River Valley etrafında gezebiliyorsunuz. Her bir ülke ya da büyük kısım diye adlandırılan bu yerlerde ise küçük ancak büyük objektifler de bulunuyor. AC4'te de olduğu gibi, Fort yani Kale ya da Hisar savaşı yapabiliyor ve oraları kuşatıp ele geçirebiliyorsunuz. Bu da size para olarak geri dönüyor. Geminizden toplayabiliyorsunuz bunu. Gemi demişken, gemi bayağı değiştirilebilir olmuş. Önünde bulunan heykel, yelkenler falan filan özel dizaynlara sahip. Jackdaw dışında başka bir gemiyi de kullanmak güzel geldi. Variller yerine, Templar özelliği olan denizi aleve verme özelliğimiz var. Böylece arkanızdan gelen gemileri yakabilir ve hem ani hem zamanla vurulan hasar ile onları yok edebilirsiniz. Gemilere devam edersek, Legendary yani Efsanevi Savaş Gemileri bulunuyor haritada. Bunları bulursanız, Epik bir savaş ile onları haklıyorsunuz ya da onlar sizi haklıyor. Kazanırsanız büyük miktar para ve ödüller veriliyor. Eğer tüm gemileri yok ederseniz, Shay için açılan "Usta Tapınakçı/Usta Amiral Tapınakçı" kostümü alıyorsunuz ve benim için Assassin's Creed Brotherhood'daki Armor of Brutus ya da Altair's Armor gibi özel bir Tapınakçı kıyafeti.

Başka söylenebilecek bir şey varsa, çeşitli aktiviteler var, örneğin adadaki birkaç insanı kurtarmak ya da avcılık yarışı gibi. Değişik birkaç etkinlik ama fazla renk katmıyorlar. Onun dışında Warehouse yani Depo Avcılığı var, kaynak çalabiliyorsunuz. Yan aktiviteler de yine bol ama çoğunlukla tekrar ediyorlar, benzerler. Çeşitli kısmına 7/10 diyebilirim, çok iyi de çok da kötü değil. Benzer ya da güzel eklemeler de yapılmış. Söylemediğim birkaç şey vardır ama harita ve olaylar çok büyük, bu yüzden normaldir. OK durumda yani Çeşitli kısmı.

Her şeyi toplarsak, Oynanış kısmı benim için 7.5/10 durumunda, iyi ve fena olmayan bir oynanışı var. Ben şahsen oynarken eğlendim.





Kalan Şeyler ve sonuç

Müzikler: Güzeller. Özellikle oyunun giriş veya ana müziği. Ezio's Family'nin en değişik varyasyonlu hali. Arkadan gelen vokaller ve davulların sesi, hikayenin ve karakterin değiştiğini ve artık bir Tapınakçı olduğunu anlatmak istediği için yazılmış bir müzik seçimi var. Onun dışında diğer şeyler de güzel. 9/10 veriyorum, bayağı iyi bir müzik var.

Grafikler: Grafikler güzeller aslında. Bazen AC4'ten de daha düşük kaliteli gözükebiliyor ama bunun nedenin muhtemelen oyunun yapım aşamasının çok az süresi olduğundan düşünüyorum. Bu yüzden, biraz küçük sıçışlar bulunmasına rağmen, orta durumdalar. 6/10 veriyorum, keşke şu şeyleri azıcık daha iyi çözünürlüklü yapsaydınız be abi.

Ve işte bu kadar, GTA'dan sonra en çok sevdiğim oyun serisinin 7. oyununu oynadım. Ve sonuç olarak şunu söyleyebilirim, oyunu oynarken zamanımı boşa harcadığımı düşünmüyorum. Aksine, AC4'te de olduğu gibi zevk aldım ve bayağı güzel şeyler bulunuyordu. Hikayesini ve plot-twist'ini başarılı buluyorum, Oynanışındaki Savaş ve Parkour mekaniklerini beğeniyorum ve Gemi ile gezmeyi çok seviyorum. Kısacası orta ve ortanın üstü bir Assassin's Creed oyunu. Assassin's Creed Syndicate'dan daha iyi olduğunu söyleyebilirim eğer Grafikleri daha iyi olsaydı ama Syndicate grafikleri ile güzel şeyler başarmış bir oyun.





sonuç OLARAK

Assassin's Creed: Rogue, Shay Cormac'ın suikastçı kardeşliğine ihaneti ve Tapınakçı Düzenine yaptığı desteklerin hikayesi, benden: 7.6/10 alıyor. belki AC4 gibi tekrar geri döner ve tekrar birkaç kez bitiririm.


Not: (7.6'yı sallamadım, matematiksel hesap yaparsak: 7.5 [Oynanış] + 8 [Hikaye] + 6 [Grafik] + 9 [Müzik] = 30.5.. Orta sayısı bulmak için 4'e böleceğiz ve 7.6 geliyor.)







Yazı stil ve tonlarını iyi kullanmışsın, eline sağlık iyi bir inceleme olmuş.
 

Geri
Yukarı