Avrupa Hunlar'ına ne oldu?

Erken dönem, üstelik göçebe topluluk. Ele geçirdikleri alana göre nüfus olarak zayıflar. En büyük etkileri kavimleri harekerlendirmiş, kaynaştırmış olmaları. Bugün için gözle görülecek bir şey beklememek gerek.
 
Akıbetlerini ve demografik olarak ve neden neredeyse hiç iz bırakmıyorlar? Kültürel olsun vs. vs.
İz bırakmadılar şeklinde bir durum yok. Elbette iz bıraktılar. Öncelikle bundan 2000 yıl evvelki insanlara bugünün penceresinden bakmamak lazım. O zamanlar şu ankine benzer bir kimlik bilinci yoktu. Yani kendilerini Avrupa Hun Devleti vatandaşı olarak görmüyorlardı. Evet yola Avrupa Hunları olarak çıktılar lakin bu insanlar göçebe. Yerleşik hayat kavramı olmadığı için kendilerini belli bir kimliğe, devlete, hükümdara bağlı olarak görmediler hiç. Zaten öyle olsaydı Orta Asya'yı terk etmezlerdi. Yeni bir arayış, yeni bir kimlik, yeni topraklar arayışında idiler. O nedenle Orta Asya Hunlarından ayrılıp Avrupa'ya gittiler. Avrupa'ya vardıklarında ise en büyük şansları Attila idi. Eğer Attila olmasaydı bu insanlar zaten dört bir koldan Avrupaya yayılır, farklı milletlerle kaynaşırlardı ancak Attila bu topluluğu bir arada tutmayı başardı. Yalnız bu birliktelik tabiki uzun sürmedi, Attila'nın ölümü sonrası zaten dağılmaya meyilli olan bu insanlar hızlı bir çözülme süreci içerisine girdiler ve bu sürecin sonunda bazıları Roma egemenliğine girdi, bazıları da Bulgarları oluşturan millet oldu. Hungary/Macaristan muhabbeti ise doğrulanmış bir iddia değil. Doğu Roma tabiiyetine girenlerin izini ise orada kaybediyoruz, sonrasında naptılar nerede kaldılar, nereye dağıldılar orasını Allah bilir. Muhtemelen Doğu Roma yani Bizans bu toplulukları asker veya köle olarak kullanmıştır. Diğer taraftan bugün Bulgaristan/Sofya'da dolaşsanız, göreceğiniz insanların çoğu Avrupa Hun torunları, bunu net olarak biliyoruz. Sürecin net izahını da aşağıya bırakıyorum.
"Attila sonrası büyük oğlu İlek, iktidarı sırasında zayıflamaya başlayan merkezi gücü ayakta tutmaya ve ayrılmaya çalışan kavimlerin hareketini durdurmaya çalıştı. İsyan eden Gepid Kralı Ardarik’e karşı mücadele etti. Hun Devleti’nin parçalanma aşamasında hayati önemi bulunan ve bugünkü Macaristan’da olduğu tahmin edilen (Neato) Nehri civarındaki savaşta ordusu Gepidler karşısında mağlup oldu, kendisi de savaş meydanında aldığı yaralar neticesinde öldü (454). Çok sayıda zayiat veren Hunlar geri çekildi. Bunun üzerine Attila’nın kendisine çok benzeyen ortanca oğlu Dengizik ile Attila’nın en sevdiği küçük oğlu İrnek kendilerine sadık kalan ve topraklarını kaybeden Hunlarla birlikte Karadeniz’in kuzey bölgelerine doğru çekildiler. 469 yılında Valamir idaresindeki Got kuvvetleri karşısında bozguna uğradılar. 460 senesinin ilk yarısından itibaren Dengizik ve İrnek durumlarını düzeltmeye gayret ettiler. Pontus steplerinde, Tuna’nın aşağısındaki kuzey bölgelerinde tutunmaya çalıştılar. Dengizik 466/467 kışında donmuş olan Tuna üzerinden geçerek askerleri ile birlikte Batı Transilvanya’ya girdi. Doğu Roma kuvvetleriyle mücadele etti. 469’da yeni Trakya kumandanı Anagastes, Dengizik’in Hunlarını mağlup etti ve ele geçirilen Dengizik’in kesilen kafası İstanbul’da At Meydanı’nda teşhir edildi. Dengizik’e bağlı Hunların çoğu dağıldı ve Romalılara tâbi oldu. Böylece Hun Devleti tarihe karışarak Hun siyasi varlığı sona erdi. Dobruca taraflarına çekilen İrnek’e bağlı Hunlar ise, gelecekte Ogurlarla beraber Bulgarların oluşmasında temel unsur oldular ve Bulgarlar tarafından ata kabul edildiler."
 
Son düzenleme:
İz bırakmadılar şeklinde bir durum yok. Elbette iz bıraktılar. Öncelikle bundan 2000 yıl evvelki insanlara bugünün penceresinden bakmamak lazım. O zamanlar şu ankine benzer bir kimlik bilinci yoktu. Yani kendilerini Avrupa Hun Devleti vatandaşı olarak görmüyorlardı. Evet yola Avrupa Hunları olarak çıktılar lakin bu insanlar göçebe. Yerleşik hayat kavramı olmadığı için kendilerini belli bir kimliğe, devlete, hükümdara bağlı olarak görmediler hiç. Zaten öyle olsaydı Orta Asya'yı terk etmezlerdi. Yeni bir arayış, yeni bir kimlik, yeni topraklar arayışında idiler. O nedenle Orta Asya Hunlarından ayrılıp Avrupa'ya gittiler. Avrupa'ya vardıklarında ise en büyük şansları Attila idi. Eğer Attila olmasaydı bu insanlar zaten dört bir koldan Avrupaya yayılır, farklı milletlerle kaynaşırlardı ancak Attila bu topluluğu bir arada tutmayı başardı. Yalnız bu birliktelik tabiki uzun sürmedi, Attila'nın ölümü sonrası zaten dağılmaya meyilli olan bu insanlar hızlı bir çözülme süreci içerisine girdiler ve bu sürecin sonunda bazıları Roma egemenliğine girdi, bazıları da Bulgarları oluşturan millet oldu. Hungary/Macaristan muhabbeti ise doğrulanmış bir iddia değil. Doğu Roma tabiiyetine girenlerin izini ise orada kaybediyoruz, sonrasında naptılar nerede kaldılar, nereye dağıldılar orasını Allah bilir. Muhtemelen Doğu Roma yani Bizans bu toplulukları asker veya köle olarak kullanmıştır. Diğer taraftan bugün Bulgaristan/Sofya'da dolaşsanız, göreceğiniz insanların çoğu Avrupa Hun torunları, bunu net olarak biliyoruz. Sürecin net izahını da aşağıya bırakıyorum.
"Attila sonrası büyük oğlu İlek, iktidarı sırasında zayıflamaya başlayan merkezi gücü ayakta tutmaya ve ayrılmaya çalışan kavimlerin hareketini durdurmaya çalıştı. İsyan eden Gepid Kralı Ardarik’e karşı mücadele etti. Hun Devleti’nin parçalanma aşamasında hayati önemi bulunan ve bugünkü Macaristan’da olduğu tahmin edilen (Neato) Nehri civarındaki savaşta ordusu Gepidler karşısında mağlup oldu, kendisi de savaş meydanında aldığı yaralar neticesinde öldü (454). Çok sayıda zayiat veren Hunlar geri çekildi. Bunun üzerine Attila’nın kendisine çok benzeyen ortanca oğlu Dengizik ile Attila’nın en sevdiği küçük oğlu İrnek kendilerine sadık kalan ve topraklarını kaybeden Hunlarla birlikte Karadeniz’in kuzey bölgelerine doğru çekildiler. 469 yılında Valamir idaresindeki Got kuvvetleri karşısında bozguna uğradılar. 460 senesinin ilk yarısından itibaren Dengizik ve İrnek durumlarını düzeltmeye gayret ettiler. Pontus steplerinde, Tuna’nın aşağısındaki kuzey bölgelerinde tutunmaya çalıştılar. Dengizik 466/467 kışında donmuş olan Tuna üzerinden geçerek askerleri ile birlikte Batı Transilvanya’ya girdi. Doğu Roma kuvvetleriyle mücadele etti. 469’da yeni Trakya kumandanı Anagastes, Dengizik’in Hunlarını mağlup etti ve ele geçirilen Dengizik’in kesilen kafası İstanbul’da At Meydanı’nda teşhir edildi. Dengizik’e bağlı Hunların çoğu dağıldı ve Romalılara tâbi oldu. Böylece Hun Devleti tarihe karışarak Hun siyasi varlığı sona erdi. Dobruca taraflarına çekilen İrnek’e bağlı Hunlar ise, gelecekte Ogurlarla beraber Bulgarların oluşmasında temel unsur oldular ve Bulgarlar tarafından ata kabul edildiler."
Yok yani. Günümüzdeki gibi milliyet kavramı yok ama bu kadar da asimile olmamalıydılar. Çinliler çok bağlı mesela.
Mesela neden Hun olarak kalmamışlar da Bulgar olmuşlar. Kültürleri, dilleri hep asimile olmuş? Yoksa gene kültürleri falan kaybolmadı ama yazılı kaynak olarak kayıt altına alınmadığı için mi biz bilmiyoruz. Bulgarlar için diyorum.
 
Yok yani. Günümüzdeki gibi milliyet kavramı yok ama bu kadar da asimile olmamalıydılar. Çinliler çok bağlı mesela.
Mesela neden Hun olarak kalmamışlar da Bulgar olmuşlar. Kültürleri, dilleri hep asimile olmuş? Yoksa gene kültürleri falan kaybolmadı ama yazılı kaynak olarak kayıt altına alınmadığı için mi biz bilmiyoruz. Bulgarlar için diyorum.
Yok şöyle düşünün, bu insanların temel göç sebebi zaten verimsiz Orta Asya topraklarından, sonu gelmeyen savaşlardan, iç karışıklıklardan sıkılmış olmaları. Muhtemelen bir gün bir kaşif geldi ve Batı'da verimli topraklar olduğunu, göç ederek bu bunalımdan kurtulabileceklerini, yerleşik hayata geçebileceklerini söyledi onlara. Bu hayalin peşinden gittiler. Amaçları Türk kimliğini Avrupa'ya taşımaktan ziyade güzel bir hayata kavuşmaktı. Ancak Avrupa'ya vardıklarında hoş bir sürpriz ile karşılaşmadılar, bu verimli, altın toprakların sahipleri vardı. Haliyle bu toprakları ele geçirmek için en iyi bildikleri şeyi yaptılar, savaştılar ve böylece Kavimler Göçü başladı. Kavimler Göçü'nün yarattığı kaotik ortamı fırsata çevirdiler ve özellikle Attila döneminde Avrupa Hunları olarak dört bir yana yayıldılar. Lakin Attila'nın ölümü ve sonrasında gelen basiretsiz yöneticiler bu hiperaktif topluluğu bir arada tutmayı başaramadı. Zaten savaştan, istikrarsızlıktan ve kötü yaşam şartlarından kaçıp buraya gelmişlerdi, Attila öldüğünde aynı şeyi bu kez Avrupa'da yaşamaya başladılar. Bu nedenle zaten bazıları daha istikrarlı olan Doğu Roma'ya çoktan kaçmaya başlamıştı bile, Avrupa Hunlarına bağlı olan topluluklar ise kaybedilen savaşlar neticesinde zorla da olsa diğer milletlerin boyunduruğu altına girdi. Anavatanlarından kilometrelerce uzaktaydılar, akrabaları, kardeşleri, anneleri babaları hala Orta Asya'daydı. Haliyle Avrupa'nın göbeğinde başsız, devletsiz, yetim gibi kalmışlardı. Bırak kültürlerini sürdürmeyi, birkaç kuşak sonra konuştukları dilleri bile unutmuşlardır muhtemelen. Haliyle ya kayboldular, dağıldılar ya da bugün gördüğümüz bazı Avrupa milletlerinin atası oldular. Neden Hun kalmadılar da Bulgar oldular sorusunun cevabı bu yani. Bir anda Bulgar olmadılar, seneler içerisinde oldular. Konu bundan ibaret. Çin örneği vermişsiniz, bir grup Çinliyi doldur bir gemiye gönder Avustralya'nın ortasına, üç beş kuşak sonra onlar da asimile olur. Asimilasyon çok güçlü ve kuvvetli bir olay, küçümsemeyin.
 
Yok şöyle düşünün, bu insanların temel göç sebebi zaten verimsiz Orta Asya topraklarından, sonu gelmeyen savaşlardan, iç karışıklıklardan sıkılmış olmaları. Muhtemelen bir gün bir kaşif geldi ve Batı'da verimli topraklar olduğunu, göç ederek bu bunalımdan kurtulabileceklerini, yerleşik hayata geçebileceklerini söyledi onlara. Bu hayalin peşinden gittiler. Amaçları Türk kimliğini Avrupa'ya taşımaktan ziyade güzel bir hayata kavuşmaktı. Ancak Avrupa'ya vardıklarında hoş bir sürpriz ile karşılaşmadılar, bu verimli, altın toprakların sahipleri vardı. Haliyle bu toprakları ele geçirmek için en iyi bildikleri şeyi yaptılar, savaştılar ve böylece Kavimler Göçü başladı. Kavimler Göçü'nün yarattığı kaotik ortamı fırsata çevirdiler ve özellikle Attila döneminde Avrupa Hunları olarak dört bir yana yayıldılar. Lakin Attila'nın ölümü ve sonrasında gelen basiretsiz yöneticiler bu hiperaktif topluluğu bir arada tutmayı başaramadı. Zaten savaştan, istikrarsızlıktan ve kötü yaşam şartlarından kaçıp buraya gelmişlerdi, Attila öldüğünde aynı şeyi bu kez Avrupa'da yaşamaya başladılar. Bu nedenle zaten bazıları daha istikrarlı olan Doğu Roma'ya çoktan kaçmaya başlamıştı bile, Avrupa Hunlarına bağlı olan topluluklar ise kaybedilen savaşlar neticesinde zorla da olsa diğer milletlerin boyunduruğu altına girdi. Anavatanlarından kilometrelerce uzaktaydılar, akrabaları, kardeşleri, anneleri babaları hala Orta Asya'daydı. Haliyle Avrupa'nın göbeğinde başsız, devletsiz, yetim gibi kalmışlardı. Bırak kültürlerini sürdürmeyi, birkaç kuşak sonra konuştukları dilleri bile unutmuşlardır muhtemelen. Haliyle ya kayboldular, dağıldılar ya da bugün gördüğümüz bazı Avrupa milletlerinin atası oldular. Neden Hun kalmadılar da Bulgar oldular sorusunun cevabı bu yani. Bir anda Bulgar olmadılar, seneler içerisinde oldular. Konu bundan ibaret. Çin örneği vermişsiniz, bir grup Çinliyi doldur bir gemiye gönder Avustralya'nın ortasına, üç beş kuşak sonra onlar da asimile olur. Asimilasyon çok güçlü ve kuvvetli bir olay, küçümsemeyin.
Ama hocam yukarıda İrnek’e bağlı Hunlar ise Dobruca taraflarına çekildi demiştiniz. Onlar nasıl devam ettiremedi? Bağımsız değil miydiler?
 

Geri
Yukarı