Askere (acemi birliğe) katılmadan bir kaç ay önce birisi asında şaka yoluyla bana şunu söylemişti; "askerde aslanı kediye boğdururlar" askerlik böyle bir şeydir, imkansız diye bir şey yoktur, bu kişi ayrıca "emir demiri keser" de demişti. Her zaman "emret komutanım" derseniz her şey mükemmel yolundadır, ama kibarlık olsun diye "tabi komutanım" veya yapılan önemli bir iş için komutana tekmil (bilgi) verirken cümleyi edilgen bir yapıya döndürüp daha kibar şekliyle bunu komutana aktarmak isterseniz muhtemelen komutanın bir fırçasıyla karşılaşırsınız. Askerlikte tüm söylemlerde, tekmillerde belli (değişmeyen, sabit) kalıplar vardır, bu kalıpların isteyerek veya nezaketen de dışına asla çıkamazsınız, eğer çıkarsanız komutanlarca uyarılıp mutlaka bu konuda bir ikazı alırsınız.
Selam verirken komutanın mutlaka yüzüne (yere bakarak bunu yaparsanız kesin bir fırça yerseniz, bunu unutmayın) bakarak selam vermeniz ve elinizi şapkaya niazami, çok düzgün tutup bunu yapmalısınız, açık başla elle bu selamı verilemez, yalnızca baş aşağıya doğru hafifçe eğilip yukarıya kaldırılır, vb. selam vermenin de kendine özel bazı incelikleri vardır. Toprak zeminde ceza olarak size şınav çektirirlerken de bunu nizami, yere (zemine) tam paralel yapmanız, yay gibi eğilmemeniz gerekir, çok eğilirseniz bunu ikazla belirtip yeniden de yaptırabilirler, buna çok dikkat edin.
Askerde yedek subayken uyuyan askerleri bir çok defa nöbet yerlerinde yakaladım, ancak bir şiddet (dövme şeklini) hiç uygulamadım, sadece sözle ikaz ettim, bu konuda çok yumuşak olan bir asteğmendim ben. Yine bir nöbetimde küçük bir kediyi nöbet yerimde sevip okşarken (Handsome Reis'in çok hoşuna gidecek davranış) ve tam kitap okurken, gece yarısı komutan gelip beni denetledi, uyurken yakalayacağını sanıp birazcık madara da oldu kendisi, bu albayla o sıralarda da biraz atışmıştık çünkü. Beni uyurken yakalayıp ceza vermeyi çok istiyordu, işin gerçeği buydu. Askerden teğmen olamadan terhis olduğumda ise; son 3 aydır atamalı görev yaptığım Erzurum fırın birliğinde birliğin albayı tarafından bir plaketle onurlandırıldım, görevini çok iyi olarak fabrika - fırın arasında makina ikmal parçaları taşıyarak mobil (araçla)i yapan iyi bir asker olarak tabi ki.
Acemi birliğim Balıkesir/Çayırhisar'da ordu donatım (ordanat) yedeksubay öğrenci okulundaydı, birlik (görev) yerim 51. Piyade Tümen Komutanlığı/Geri Destek Bölüğü / Erzurum (Dumlu) ydu, benden önceki yedek subay öğrenci İzmir'i çekti, buna kahroldum, çünkü bir torbacıydım ben, yani en başarısız ve bu okulda en sonuncuydum, bana bir ceza (kötü şans olarak da) torbanın en son kurası olan Dumlu bu yüzden bana kaldı, çünkü bunu ben kendi elimle çekmedim, kötü şans işte. Ama askerliğim çok rahat geçti, asteğmen olarak, çünkü bu memleketin her köşesi, ilçesi, vb. askerken neticede hep aynidir, önemli olanı ise bu askerliğin çok huzurlu (Mehmetçik sonbahar tatbikatına çadırda kalıp 1 ay boyunca katıldım, çadırda S1-S4 personel-lojistik subaylığı görevi olarak gelen tüm yazıları daktiloyla askerlere yazdırıp gerekli yerlere acil gönderdim) ve mutlu olarak da geçebilmesidir. Darısı sizin başınıza diyelim Kolay gelsin.