Fikir sunmak ayrı, fikri itelemek ayrıdır dostlar.
Bazıları vardır, o adamla tartıştığında anlarsın ki adam sadece kendi fikrini sana satmaya gelmiştir, senin düşüncelerine kapalıdır. Lafını keser, bilmiş hareketler taslar. En nihayetinde, siz bilgiyi almazsanız, "Senin gibi biriyle tartışarak zamanımı harcamayacağım, zaten sana bunları anlatmam bile saçma," gibisinden cümleler sarfeder. Bu ne demektir dostlar? Ben haksızım, bunu biliyorum, ama egoma yediremiyorum, bu yüzden konuyu kapatıyorum, bir de üzerine laf çakıyorum, sonuçta ben haklı çıkıyorum, insanlara saygım yok, o yüzden ben kaçıyorum, ocağın altını da kapatmıyorum...
Bunun yanında bir de tartışılacak güzel insanlar vardır. Etkili iletişim kullanır bu insanlar. Sizi dinler, sadece kendi fikirlerini söylemek yerine, sizin düşüncelerinizle alakalı da kendi yorumunu yapar. Gözünüzün içine bakar, siz bir ara kaptırır gidersiniz, sonra farkına varırsınız kendinizi kaybettiğinizi, göz göze gelir, utanırsınız kendinizden. "Ay, kaç saattir konuşuyorum, dinliyor hala, ayıp oldu," diye geçirirsiniz içinizden.
Bu adamla tartışın. Sadece bu adamla tartışmayın, bu adam siz olun. Sinirinizi de bozsa biri, saygı çerçevesinde, güzel bir dille anlatın her şeyi. Büyük ihtimalle örnek bir hep kendi gibi insanlarla tartıştığından sizi görünce bir tuhaf olacaktır, bünyede hazmetmeye çalışacak, belki kendine çeki düzen verecektir. Ateşe ateşle karşılık vermeyin. Ateşe su ile karşılık verin. Söndürün o ateşi, ateşten başka bir şey görmemiş o adamın, kurumuş boğazından birkaç yudum su geçmesini sağlayın, içinin serinlediğini hissettirin ona.
Sağlıkla kalın, uzun yazdım biraz
