Bilim inanç mıdır?

Günün sonunda her şey bir inançtır. Bilim de yeni bir şey bulduğunda öncekini çürütür.

Hayir degildir.

"Inanc" kumesi altindaki tum iddialari yasayan tum insanlarin hafizasindan silersen eger buyuk cogunlugu kaybolur. ( Dinler, mitler, efsaneler vs )

Cunku inandigin seye erisim sistematik ve yanlislanabilir degil. Bilimsel metod gibi bir yaklasim yok. Totodan uydurma hikayeler.

Bilim ise, sistematik ve yanlislanabilir ilerler. Bugun bilimsel anlamda, bilimsel metod da dahil olmak uzere her seyi beyinlerimizden silersek X kadar sure sonra yine biliyor olacagiz. Cunku hakikat orada duruyor, onu kesfedecek; teorize edecek ve kesfetmek icin gerekli metodolojiyi de tekrar uretecegiz.

Turkce'deki "inanc" sozcugu kafa karistiriyor. Faith daha iyi karsiliyor inanc kavramini.
 
Hayir degildir.

"Inanc" kumesi altindaki tum iddialari yasayan tum insanlarin hafizasindan silersen eger buyuk cogunlugu kaybolur. ( Dinler, mitler, efsaneler vs )

Cunku inandigin seye erisim sistematik ve yanlislanabilir degil. Bilimsel metod gibi bir yaklasim yok. Totodan uydurma hikayeler.

Bilim ise, sistematik ve yanlislanabilir ilerler. Bugun bilimsel anlamda, bilimsel metod da dahil olmak uzere her seyi beyinlerimizden silersek X kadar sure sonra yine biliyor olacagiz. Cunku hakikat orada duruyor, onu kesfedecek; teorize edecek ve kesfetmek icin gerekli metodolojiyi de tekrar uretecegiz.

Turkce'deki "inanc" sozcugu kafa karistiriyor. Faith daha iyi karsiliyor inanc kavramini.
Demek istediğim manadaki inancı anlamadığınızı düşünüyorum. Tabi ki dinler, efsaneler, mitler bilimle aynı kefeye konulamaz ve bilim gibi değişebilir ve güncellenebilir değildirler, ancak benim üzerinde durduğum nokta burası değil. Benim burada “inanç” olarak betimlemiş olduğum şey bilime olan güvendir. Örneğin çok eski değil daha bundan bir kaç yüzyıl önce maddelerin içinde filajeston bulunduğu ve bundan dolayı yandığı kabul ediliyordu ama ta ki elementlerin keşfine kadar kimse aksini teyit edemedi. Yani aslında gerçek bizim gerçeğimiz ama hakikat sizin de dediğiniz gibi hep orda duruyor olacak ve biz sonuçta buna inandığımız için bilim yapıyoruz aslında.
 
Bilimsel bilgi her ne kadar deney ve gözlemlere bağlı olarak elde edilen bir bilgi türü olsa bile değişkendir. Buna bağlı olarak da bilimsel bilgi mutlak doğru değildir. Zamana bağlı olarak ortaya çıkan yeni deliller sayesinde de bilimsel bilgi değişikliğe uğrayabilir.

Bilim gerekçelendirilmiş bir inançtır. Bugün doğru olduğuna inandığın bir bilgi 20 sene sonra değişebilir. Sen bugünkü haline inanıyorsun, 100 sene sonra yaşayan biri o zamanki haline inanacak.
 
Demek istediğim manadaki inancı anlamadığınızı düşünüyorum. Tabii ki dinler, efsaneler, MİT'ler bilimle aynı kefeye konulamaz ve bilim gibi değişebilir ve güncellenebilir değildirler, ancak benim üzerinde durduğum nokta burası değil. Benim burada “inanç” olarak betimlemiş olduğum şey bilime olan güvendir. Örneğin çok eski değil daha bundan birkaç yüzyıl önce maddelerin içinde filajeston bulunduğu ve bundan dolayı yandığı kabul ediliyordu ama ta ki elementlerin keşfine kadar kimse aksini teyit edemedi. Yani aslında gerçek bizim gerçeğimiz ama hakikat sizin de dediğiniz gibi hep orada duruyor olacak ve biz sonuçta buna inandığımız için bilim yapıyoruz aslında.

Bilim ile inanç arasındaki fark bilim "neden?" sorusu üzerine kuruluyken inançlar ise insanın duygu ve düşüncelerine bağlıdır, bilimin değişebilir olması inanç olduğunu göstermez.
 
Bilim ile inanç arasındaki fark bilim "neden?" sorusu üzerine kuruluyken inançlar ise insanın duygu ve düşüncelerine bağlıdır, bilimin değişebilir olması inanç olduğunu göstermez.
Aksine bilimin değişebilir olması ve eski bilginin yalanlanabilir haline gelmesi o zamana kadar o bilgiye inanıldığının ve kabul edildiğini gösterdiğini düşünmekteyim. Dolayısıyla bugün bildiğimiz bilimsel gerçeklerin yarın ufak bir hesap hatası yüzünden veya keşfedilmemiş bir gerçek yüzünden değişmeyeceğini kim garanti edebilir? Ayrıca neden sorusu da merak duygumuzdan doğar her şey insan kökenlidir ve bilimin insan duygularından bağımsız olduğunu söylemek pek mantıklı değil.
 
Aksine bilimin değişebilir olması ve eski bilginin yalanlanabilir haline gelmesi o zamana kadar o bilgiye inanıldığının ve kabul edildiğini gösterdiğini düşünmekteyim. Dolayısıyla bugün bildiğimiz bilimsel gerçeklerin yarın ufak bir hesap hatası yüzünden veya keşfedilmemiş bir gerçek yüzünden değişmeyeceğini kim garanti edebilir? Ayrıca neden sorusu da merak duygumuzdan doğar her şey insan kökenlidir ve bilimin insan duygularından bağımsız olduğunu söylemek pek mantıklı değil.

Sonucu değişebilir ancak modern bilimde bu çok sık rastlanan bir şey değildir. Bilimin insan duygularıyla bağlantısı az da olsa var ama pozitif bilimlere insan duyguları umursanmaz.
 
Bilginin gerekçelendirilmiş doğru inanç diye bir tanımı vardı yanlış hatırlamıyorsam. Bundan yola çıkarak bil- fiilini gerekçelendirilmiş bir doğru inanca inanmak diye tanımlarsak evet, bilim de bir inançtır. İnancı ne aldığımıza bağlı.
Ekleme yapmak istiyorum. Bunun bu kadar önemli olduğunu düşünmüyorum açıkçası. Ben bunu şeye benzetiyorum. Evrim teorisini anlamaktan ziyade evrim teorisinin tarihini anlamaya çalışmak, sosyolojik boyutunu anlamaya çalışmak gibi geliyor. Önemli olan bilime güvenmenin doğru olduğunu bilmek. Bilimselliğe dayanmayan ve insana bilimden fazla katkı sağlamayan çeşitli masalları bilime seçmemek. Ve elbette bilimi geliştirmeye çalışmak. 8 milyar insandan 4 milyarı kendi alanında çalışsaydı insanlık çoktan tip 1 medeniyeti geçmiş olacağını düşünüyorum.
 
İnançla bilimin ayrıldığı en keskin nokta birinin değiştirilemez yargılara, diğerinin de kümülatif bir şekilde değiştirilebilen yargılara sahip olmasıdır o yüzden hayır aynı değillerdir.
 
Bilim tabii ki de inançtır dostlar. Konu eski fakat denk geldim, herkes kendi ideolojisine, dünya görüşüne göre bir yorum yapmış.


En temelde, evrende bir düzen olduğuna iman etmezseniz bilim yapamazsınız.
 

Technopat Haberler

Geri
Yukarı