O kavramları havalı görünmek için İngilizce kullanmadım.
Bunun yanında doğru bir Türkçe karşılığının olduğunu da düşünmüyorum.
Redundant ya da Redundancy'i yedek sistem olarak çeviriyor otoriteler ama değil. Çevirideki karşılıklarına girmiyorum bile. Yedek sistemde bir sensör olur ve o sensör arıza verdiğinde yerine girmesi için başka bir sensör olur. Redundan dediğimiz sistemlerde ise 3 sensör varsa bu üç sensör de çalışır ve üç sensör de eş zamanlı olarak uçuş bilgisayarını, uçuş göstergelerini beslemeye devam eder.
Fly-by-Wire'a sahip gelişmiş uçuş bilgisayarlarında, genellikle bir sensörden 3 adet bulunduğundan, uçuş bilgisayarı bir sensörün bozuk olup olmadığına, diğer sensörlerden gelen verilere ya da başka sensörlerden gelen verileri çapraz karşılaştırarak karar verir. Bunun yanında bazen ayrı sensörler ayrı göstergeleri de besleyebiliyor, mesela Birgen Air'in kazasında olduğu gibi. Orada da kaptanın uçuş hızı göstergesi ile yardımcı pilotun uçuş göstergesi, ayrı pitotlardan beslendiği için pilotların kafası karışmıştı.
Ayrım burada aslında. Yoksa MCAS'da da yedek sistem var. AoA sensörü, MCAS'ı besleyen ve bundan yanlış bilmiyorsam uçakta 3 adet var. Burada MCAS'ın ana hatası, sistemin üç sensörü de eş zamanlı olarak takip etmemesi yani redundant olmamasıydı.
Havacılığın ve mühendisliğin dili İngilizce. Bu bana da ilk başta garip geliyordu. Her cümlesinde iki üç tane İngilizce terim kullanan insanları garipsiyordum. Ancak işin doğası bu. Bugün MCAS ile alakalı düzgün birçok makale, İngilizce dilinde.
Yazıma iki tane kaynak eklemek isterim. Redundancy ve Fail-Safe iki ana güvenlik sistemidir.
en.wikipedia.org
en.wikipedia.org
Tüm İHA'lar ya da uçaklar ya da tanklar ya da gemiler... Hepsi Safety Critical System olarak geçer. Bu sistemler için üretilen işlemcilerden tutun sensörlere kadar birçok komponent de Safety Critical XXX olarak listelenir.
en.wikipedia.org