Aslında ikisi de Çin. Ama benim başlıkta Çin olarak adlandırdığım ülke Çin Halk Cumhuriyeti. Yani büyük olan. O zaman daha fazla uzatmadan konuya geçeyim.
Çin'deki siyasi boşluklar ve sosyal eşitsizlik gibi nedenler yüzünden Koumintang (Milliyetçi Parti) ve Komünist Parti arasında bir iç savaş çıkıyor. Çan Kay-şek önderliğindeki Koumintang, İmparatorluğun ordusuna sahipti; Mao Zedong önderliğindeki Komünist Parti ise çiftçinin desteğine sahipti. Bu durum Mao'nun ordusunu Gerilla savaşı yapmaları için zorlamıştı. Başlangıçta Koumintang (Kısaltmasıyla KMT) şehirleri elinde tuttuğu için Komünist Parti (Kısaltmasıyla ÇKP) kırsal kesime çekilmek zorunda kalmıştı. KMT baskısından kurtulmak isteyen Mao ve birlikleri, 12.000 kilometre yolu yürümek zorunda kalmıştı. Bu mesafeyi aklınızda canlandırmanız için bir örnek vermek gerekirse İstanbul- Pekin arası 7000 kilometre. Yani neredeyse İstanbul'dan Pekin'e gidip gelmekle eşit bir mesafe. 1937 yılında Japon işgali üzerine geçici olarak barışsalar da 1945 yılında tekrar savaşa tutuştular. İşte o zaman Mao'nun liderliği etkisini göstermeye başladı. Mao ve ordusu KMT'nin büyük ve modern ordusuna karşı kırsalda savaşarak orduyu yıprattı. 1948-1949 yılları arasında yaşanan Liaoshen, Huaihai ve Pingjin savaşları KMT'nin çöküşü anlamına geliyordu. Özellikle Kuaihai savaşı, İmparatorluk ordusunun neredeyse tamamen yok edilmesini sağladı. Bunun üzerine Mao ve ordusu şehirleri bir bir ele geçirmeye başladı. Bunu yaparken de KMT sürekli doğuya doğru kaçıyordu. Nihayet Çin'in sonuna ulaştılar ve kaçabilecekleri tek yer olarak Tayvan kalmışı. (Tayvan aslında o adanın adı. Ülkenin ismi ise Çin Cumhuriyeti.) Ama Mao ve ordusu o boğazı hiçbir zaman geçemedi. Nihayet Mao, Çin'in başkenti olan Pekin'i almıştı. Bununla beraber ülkenin ismi artık Çin Halk Cumhuriyeti olmuştu.
Eksik anlattığım veya anlatmayı unuttuğum kısımlar olabilir. Kusura bakmayın.
Çin'deki siyasi boşluklar ve sosyal eşitsizlik gibi nedenler yüzünden Koumintang (Milliyetçi Parti) ve Komünist Parti arasında bir iç savaş çıkıyor. Çan Kay-şek önderliğindeki Koumintang, İmparatorluğun ordusuna sahipti; Mao Zedong önderliğindeki Komünist Parti ise çiftçinin desteğine sahipti. Bu durum Mao'nun ordusunu Gerilla savaşı yapmaları için zorlamıştı. Başlangıçta Koumintang (Kısaltmasıyla KMT) şehirleri elinde tuttuğu için Komünist Parti (Kısaltmasıyla ÇKP) kırsal kesime çekilmek zorunda kalmıştı. KMT baskısından kurtulmak isteyen Mao ve birlikleri, 12.000 kilometre yolu yürümek zorunda kalmıştı. Bu mesafeyi aklınızda canlandırmanız için bir örnek vermek gerekirse İstanbul- Pekin arası 7000 kilometre. Yani neredeyse İstanbul'dan Pekin'e gidip gelmekle eşit bir mesafe. 1937 yılında Japon işgali üzerine geçici olarak barışsalar da 1945 yılında tekrar savaşa tutuştular. İşte o zaman Mao'nun liderliği etkisini göstermeye başladı. Mao ve ordusu KMT'nin büyük ve modern ordusuna karşı kırsalda savaşarak orduyu yıprattı. 1948-1949 yılları arasında yaşanan Liaoshen, Huaihai ve Pingjin savaşları KMT'nin çöküşü anlamına geliyordu. Özellikle Kuaihai savaşı, İmparatorluk ordusunun neredeyse tamamen yok edilmesini sağladı. Bunun üzerine Mao ve ordusu şehirleri bir bir ele geçirmeye başladı. Bunu yaparken de KMT sürekli doğuya doğru kaçıyordu. Nihayet Çin'in sonuna ulaştılar ve kaçabilecekleri tek yer olarak Tayvan kalmışı. (Tayvan aslında o adanın adı. Ülkenin ismi ise Çin Cumhuriyeti.) Ama Mao ve ordusu o boğazı hiçbir zaman geçemedi. Nihayet Mao, Çin'in başkenti olan Pekin'i almıştı. Bununla beraber ülkenin ismi artık Çin Halk Cumhuriyeti olmuştu.
Eksik anlattığım veya anlatmayı unuttuğum kısımlar olabilir. Kusura bakmayın.