Sanıyorsunuz ki din dediğimiz kavram eskiden mitolojiydi, ilk sistematik dinler İbrahimi dinlerden sonra başladı. Sümerlerde, Babillerde günümüz dini motifleri görünce Sümer hikayesi, Babil hikayesi diyorsunuz. Küçük bir akıl yürütme ile saçma bir argüman olduğu anlaşılabilir.
Din dediğimiz olgu, insanlık tarihinin başladığı andan itibaren süregelen bir şeydir. Yapılan bilimsel araştırmalar da gösteriyor ki, insanlık tarihi sanılanın aksine birkaç on bin yıl değil, milyon yıl öncesine uzanıyor. Bu da din dediğimiz olgunun da en az bu kadar yaşlı olmasını gözler önüne seriyor. Tanrının dini de değişmediğinden (Günümüzde bilinen 4 kitap ve bunlarda geçen peygamberler genelde ortadoğu coğrafyasındadır.) dini anlatılar da eski izlerde birbirine benzer oluyor. Birçok eski inanış gibi, insan faktörünün olduğu her yerde bir dezanformasyon olması doğal.
Gelecekte yapılan bilimsel çalışmalar gösterecektir ki, Sümer, Babil, Asur gibi medeniyetler sanılanın aksine "En eski" medeniyetler değil, gelecekte teknolojinin ilerlemesi ile daha eski medeniyetlere dair izler bulunacaktır. İşte bu izlerde de dini motifleri görmek mümkün olacaktır. Lakin bir çalışmanın bilimsel olması için deney ve gözlemler ile sabit olması gerekiyor. Ancak geçmişteki doğa şartları da göz önüne alındığında, eski medeniyetlere ait buluntuların günümüze ulaşması zamanda geriye gidildikçe zorlaşıyor. Günümüzde hiçbir teknoloji geçmişe dair derinlemesine araştırms yapmayı mümkün kılmıyor.
Bu durumlar ele alındığında, ileri sürülen argümanların gerekçeleri de değerlendirildiğinde görülüyor ki bir motifin nitelendirildiğinden daha eski bir tarihte de bulunması onu yalanlamıyor veya geçersiz kılmıyor.