Diyanet'in “depremzede evlatlık ile evlenilebilir” fetvası gündemde

Kaynak: Sinan enginin vişne çürüğü rengi dalgalı dolgun saçları.
 
Onu yapacak varsa zaten diyanet demesede yapar. Böyle bir şey söylenmişse de 1500 yıl önceki hayat şartlarına bakmak lazım. İnancın olsun olmasın İslam'ın söylediği 1000 doğrunun içinde 1 yanlışıda görmek ayrı mesele.
 
Atatürk'ün o imamları asması teroristi asmaktan farkı yok. Hepimiz bikiyoruz ki İslam o zaman oyuncak gibi kullanılıyordu. İmam dediğimiz kişiler alttan alttan vatane ihanet ediyorlardı. Bunun dinen bir yanlışı da yok zaten. İmamsa imam devlete ihanet etmek dine de aykırı devlete de aykırı. Atatürk'ün yaptığı yanlış bir şey değildi. O zamanın vatan haini imamları şuanın fetullah güleni. Bir farkı yok.
 
Eğer inanan biriyseniz karşı çıkma lüksünüz yok, Allah'ın kelamı. Eğer inanmıyorsanız sizi ilgilendiren bir şey yok. Son olarak da kimsenin İslâm'ı kullandığını falan da düşünmüyorum, gerçek İslâm ile siyasal İslâm aynı şeydir. Bütün dinlerin var oluş amacı kitleleri kandırıp onları kontrol altında tutmaktır. Tarih boyunca insanlık ne zaman ki dinden uzaklaşmış ve pozitif bilimlere yönelmiş, o zaman ilerleyebilmiştir.
 
Düşüncelerinize kesin olarak katılmak ve bir ekleme yapmak gerekir ise, bu tartışma her yönden incelendiğinde çok ilginç sonuçlar ortaya çıkartıyor.

Örneğin Atatürk'ün halkın doğru bir şekilde din öğrenebilmesi için kurmuş olduğu Diyanet İşleri Başkanlığı, günümüzde işin içerisine mevcut hükümet tarafından siyasetin de katılması ile birlikte tamamen yozlaşmış ve ''fetva'' adı altında sapkınlıkları kamuoyuna duyuran ve onaylayan bir hale gelmiş.

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bu sapkın fetvayı yayınlayabilmek için referans almış olduğu ilgili dinde ise ''evlatlık'' ve ''evlatlık şefkati'' gibi bir kavram bulunmadığı için Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kamuoyuna ''fetva'' adı altında duyurarak onaylamış olduğu bu sapkınlık, ilgili din referans alındığında ''doğru'' olan bir konuma geliyor.

Sonuç olarak ise onun bunun dini ile yönetilmeyen laik bir Cumhuriyet ülkesinde kanunen doğrudan yasak olan bir sapkınlık üzerinden ''bu sapkınlık dinde var mı, yok mu?'' tartışması yaşanıyor olması bu durumun vahimliğini ve ilgili kurumların seviyesinin ne kadar da alçalmış olduğunu daha da fazla ön plana çıkartıyor.
 
Son düzenleme:

Keşke Atatürk şu diyaneti kurmasaydı.
 

Yani depremde Allah'dan kaderden bahsedip ve tedbir bizden takdir Allah'tan şeyine uymayıp bunu diyen biri kandırmış olmuyor mu insanları? Başka bir deyiş ile ek olarak s*lak yerine koymuş oluyor sanırım insanları.
 
Son düzenleme:

1. Atatürk'ün Diyanet'i kurmasının amacının halkın dini doğru öğrenmesi olduğunu düşünmüyorum. Kendisi laikliği savunan biriydi, laik bir devletin halka dini doğru bir şekilde öğretmeye çalışan bir kurumu olmaz. Bana kalırsa yaptığı inkılaplar muhafazakâr halkın tepkisini çok çekmişti ve onların tepkisini biraz olsun azaltmak için Diyanet'i kurdu.

2. Peygamberi 9 yaşında kızla evlenen dinden ne beklenir ki? "Adam olana çok bile" der geçeriz biz de.
 
Bu kavrama katılmıyorum.

Atatürk'ün o yıllarda muhafazakar olan kesimin tepkisini almamak istediği için Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kurmuş olduğunu düşünüyor olmak, “devletin laik olması” kavramı ile ''din düşmanı olmak'' kavramının ilişkilendirilmemesi gerektiğine bir kez daha değiniyor.

Bu değinilen husustan kaynaklı olarak ise, devletin laik olması ile halkın dinlere inanıp inanmaması konusunda özgür bırakılmış olması hatta din üzerine olan bir kurum açılarak dini inancı olan kişilerin dini açıdan sağdan soldan duymuş oldukları bilgiler ile kandırılmaması gerektiği noktasında atılmış olan bir önemli adım olduğu bariz bir şekilde ortada.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için çerezleri kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…