Dolar Kurunun Yüksek Olması Uzun Vadede İyi Sonuçlar Verir

Bizim insanımız da tembel. Üretecek diyosun ama bizim ürettiğimiz mal ne kadar iyi olabilir ki? Bilgisayarcıya format diye veriyorsun adam geri veriyor parasını alıyor bir bakmışsın format da atmamış bir şey de yapmamış.
 
Kur farkı avantajıyla ihracatı artırmak mümkün hatta geçtiğimiz dönemde bununla ilgili bir paylaşım da yaptım. Ancak önemli bir sorun var: Türkiye'de ihracat kalemlerinin yüzde 70'i dolara endeksli ithal mamul ve yarı mamullerin işlenmesiyle elde ediliyor. Telefon üretiliyorsa iç bileşenlerin tamamına yakını Çin'den geliyor. Küçük ev aletleri tamamen ithal. Gıda bile ithal.

Yani ucuz ürün üretip satmamız için önce üretim yaptığımız ürünlerdeki temel maddeleri üretmemiz lazım. Kur farkının Çin'e katkısının 1/3'ünü yaşayabiliyoruz sadece. Üretim kültürünü özümsemiş olmamız gerekiyor ama bunu yaparken Çin gibi atmosferimizi zehirlemeden, modern yöntemler ile planlı uygulamamız şart.

Ayrıca paranın birkaç elde toplanmaması lazım. Bu üretim ve zenginlik artışı amaçları ayrım gözetmeden bütün halka yansımalı, aksi bir işe yaramaz, zengin daha zengin, fakir daha fakir olur.

Bu esnada üretimimiz artmadığı gibi kur farkı sebebiyle ekonomisi tüketim ve hizmete dayalı ülkemizde alımların azalması bütün ekonomik zincirde büyük bir fakirleşme, enflasyon ve stagnasyonun birlikte stagflasyon olarak yaşanıyor. Olacağı da yıllar öncesinden belliydi zaten, bütün uzmanlar uyardı, uyaran her uzman küfür yedi.
 
Bunu bizim ülkemiz yapamaz. Bizde o ruh yok. Biz de ki ruh, doları düşük kurdan alalım, yüksek kurdan satalım.
Önceden o ruh vardı.
Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.
 
Önceden o ruh vardı.
Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.
"Batı kafasıyla otomobil yaptınız ama Doğu kafasıyla benzin ikmalini unuttunuz." Bunu söyleyen de biziz.
 
Cin'de yapilan sey, Dolar kurunu yukseltmek degil.

Cin, cok fazla ( cidden fazla ) uretim yapan bir ulke. Urettigi mallarin hepsini satamiyor. Kontrollu olarak para birimini devalue ediyor ki; mallar diger ulke para birimlerince daha ucuzlasin boylece daha fazla ciro yapilsin.

Arz talep egrisinde, fiyati kontrollu olarak dusururseniz elde ettiginiz para daha fazla olabilir. Cin'in hedefledigi bu ve cok mantikli.

Yani 100 liralik bir urunden 3 tane satip 300 lira ciro yapacagina; 80 liralik urunden 4 tane satip 320 lira ciro yapiyor; totalde eline gecen para artiyor.

Turkiye'de olusan olay; devletin kontrolunde bilincli olarak izlenen bir politika degil. Kicini yirtiyor hukumet dolari dusurebilmek icin. Cin'in oyle bir derdi yok cunku en ucuzu en fazla miktarda zaten kendileri uretiyor.

Ayrica 5000. defa soyluyorum bunu, dolar artmiyor; TL deger kaybediyor. Hangi ulkeyle ticaret yaparsaniz yapin, eger onlarin para birimiyle borclandiysaniz ciddi bir kriz icerisindesiniz demektir.

Ek olarak, diyelim ki ihracat yapip ulkeye doviz sokan bir kurumsunuz. Paranizi TL'ye cevirip 3 ay yurt icinde degerlendirmeyi dusunseniz ve 3 ay sonra yeniden dovize donmek gibi bir planiniz varsa yine hapi yuttunuz cunku 3 ay icerisinde o doviz belki %30 artis gosterebilir. Bu sebeple hic bir ihracatci kurum getirdigi parasini TL'ye cevirmiyor, bu da likidite krizine sebep oluyor. Sift bu yuzden yeni bir yasa cikardilar 180 gun icerisinde yurt icine getirilen dovizin %80 ini TL ye cevirme zorunlulug seklinde.

Sonuc olarak, berbat bir durumdayiz, Allah herkese kolaylik versin. Calisip kurtarin kendinizi : )
 
Ama kur yükseldikçe TL bazında arttığı için zarar etmeye, maliyeti karşılamamaya başlayacak. Bu genele yayıldığı zaman ithalat gözler görülür şekilde azalacak insanlar üretmeye mecbur kalacak.
Şimdi kurun yükselmesi öncelikle size mal satan ülkelerin yararınadır. Bu ilk bakışta bizim zararımıza gibi görünüp üretime teşvik etmeye başlasa da sorun başka yöne kayıyor bizde. Üretim yapacak hammadde yok. Örnek verelim. Deri sanayi. Deri, hayvancılık sayesinde ülkemizde çok bulunan bir materyal. Fakat biz deriyi sadece elde ediyoruz ve dışarıya ihraç ediyoruz. Ama deriden üretilen tüketim ürünlerini ithal ediyoruz. Yani 100 TL'lik deri ihracatı yaparken 100 dolarlık deri koltuk ithal ediyoruz. Yani kendi ürettiğimiz üründen kaybetmeye başlıyoruz bu sefer. Üretim olmadığından dolayı kar edemiyoruz. Kar edemediğimizden dolayı yatırım yapamıyoruz. Yatırım yapamadığımızdan dolayı üretim tesisleri kuramıyoruz. Bu kısır döngünün içinde kalmak zorunda kalıyoruz bu yüzden. Basit bir anlatımla futbol maçı düşünün. İhracat attığınız gol, ithalat yediğiniz gol oluyor yani.

Verdiğiniz Çin örneğine gelecek olursak, Çin hem üretim yapan, hem ithal eden, hem de ihraç eden bir ülkedir. Yani üst seviye bir örnektir. Çin bu sirkülasyonu sürdürebilmek için özellikle parasını değersiz tutmaya çalışıyor. Aksi takdirde hammadde ve ihracat kanalının tıkanması durumunda kalır. Çin gibi yüksek üretim olan bir ülkede bu anında çöküş demek olur.
 
Bana hükümetin üretimi desteklediği bir tane politika gösterir misin? Tek bir tane.

16 senede ülkeyi bu hale getirenlerin halen daha bu ülkeyi kurtaracağına inanıyor musun cidden?

Ben artık ejder meyveli smoothie'mi içerek izliyorum olayları.

Parti tüzüğüne baktığımızda çok mantıklı politikaları var ama bunu uygulamıyorlar doğru.
Hayır ben bu ülkeyi kurtaracaklarına inanmıyorum. Ben de sizin gibi düşünüyorum ne ellerinde yoktu ki şimdi kurtarmaya çalışacaklar dimi? Bunda hem fikiriz zaten.
Son yıllarda savunma sanayinde ilerleme kat ediyoruz. Hükumetin en takdir ettiğim yanı bu.
Benim istediğim daha fazla zarar görmeden canım vatanımız güzel günler görsün. Zararın neresinden dönersek kar.
Yüksek kurdan ziyade ani yükselişler ülkeye zarar verir. Ve Dolar 5 TL'den sonra ralli yaptı.
Evet onu kontrol edemediler zaten.
Dolar üzerinden alınan dış borç nasıl ödenecek peki? Kendi enerjimizi üretmeden (Güneş enerjisi) ne kadar ithalat düşerse düşsün petrolü dışarıdan aldığımız sürece üretim yapmanın bir getirisi olmaz. Petrole alternatif olacak enerji kaynaklarına yönelmemiz lazım. Bu da 16 yılda olmadıysa hiç olmaz. Sorunları yaratanlar bu sorunları çözemezler. Terzi kendi söküğünü dikemez misali...
Direk alternatif kaynaklara geçemeyiz. Çok tüketim var enerji konusunda. Ki bu yüzden de nükleer enerji santrali kurulmasını sonuna kadar destekliyorum.
Ondan sonra alternatife geçilebilir. Bir anda değişim olmaz.
 

Dosya Ekleri

  • Screenshot_4.png
    Screenshot_4.png
    24,5 KB · Görüntüleme: 46
Çin ve Türkiye'yi karşılaştırmak cahillik olur. Çin ve Türkiye birçok yönden farklı. Çin'de işçilik maliyetleri çok düşük ve Çin'de aşırı bir üretim var. Bu üretimin devam etmesi için Çin hükümetinin daha fazla mal satması gerekiyordu, onlar da kendi paralarının değerini düşürdüler. Böylece Çin'in elindeki teknolojik ürünler ucuzladı ve fakir ülkelerin de alabileceği seviyeye geldi. Çin'de bulunan sanayi türkiyede bulunmadığı için kur artışı cari açığı da düşündüğümüzde Türkiye'ye sadece zarar verir. Üretmek tamam da bunu satman için pazar gerekiyor. Alıcı bulmak da aşırı zor olur. Şu an Türkiye'nin dış politikasına baktığımızda malesef zor.
 
Şimdi kurun yükselmesi öncelikle size mal satan ülkelerin yararınadır. Bu ilk bakışta bizim zararımıza gibi görünüp üretime teşvik etmeye başlasa da sorun başka yöne kayıyor bizde. Üretim yapacak hammadde yok. Örnek verelim. Deri sanayi. Deri, hayvancılık sayesinde ülkemizde çok bulunan bir materyal. Fakat biz deriyi sadece elde ediyoruz ve dışarıya ihraç ediyoruz. Ama deriden üretilen tüketim ürünlerini ithal ediyoruz. Yani 100 TL'lik deri ihracatı yaparken 100 dolarlık deri koltuk ithal ediyoruz. Yani kendi ürettiğimiz üründen kaybetmeye başlıyoruz bu sefer. Üretim olmadığından dolayı kar edemiyoruz. Kar edemediğimizden dolayı yatırım yapamıyoruz. Yatırım yapamadığımızdan dolayı üretim tesisleri kuramıyoruz. Bu kısır döngünün içinde kalmak zorunda kalıyoruz bu yüzden. Basit bir anlatımla futbol maçı düşünün. İhracat attığınız gol, ithalat yediğiniz gol oluyor yani.

Verdiğiniz Çin örneğine gelecek olursak, Çin hem üretim yapan, hem ithal eden, hem de ihraç eden bir ülkedir. Yani üst seviye bir örnektir. Çin bu sirkülasyonu sürdürebilmek için özellikle parasını değersiz tutmaya çalışıyor. Aksi takdirde hammadde ve ihracat kanalının tıkanması durumunda kalır. Çin gibi yüksek üretim olan bir ülkede bu anında çöküş demek olur.

Zaten hayvancılığı geliştirecek önce. Hepsini bisikletin zinciri gibi düşün, hepsi birbirini sıkı sıkı kavrayacak ve beraber dönecekler. Beraber değer kazanacaklar.
Çin ve Türkiye'yi karşılaştırmak cahillik olur. Çin ve Türkiye birçok yönden farklı. Çin'de işçilik maliyetleri çok düşük ve Çin'de aşırı bir üretim var. Bu üretimin devam etmesi için Çin hükümetinin daha fazla mal satması gerekiyordu, onlar da kendi paralarının değerini düşürdüler. Böylece Çin'in elindeki teknolojik ürünler ucuzladı ve fakir ülkelerin de alabileceği seviyeye geldi. Çin'de bulunan sanayi türkiyede bulunmadığı için kur artışı cari açığı da düşündüğümüzde Türkiye'ye sadece zarar verir. Üretmek tamam da bunu satman için pazar gerekiyor. Alıcı bulmak da aşırı zor olur. Şu an Türkiye'nin dış politikasına baktığımızda malesef zor.

Eğer bir işe atılacaksam bu işi en iyi yapanı örnek alırım. Veya çıkarıma en uygun olanı. Karşılaştırmak cahil olmak ise ben cahilim. Tankımız ve helikopterimiz de esinlenme ile yapıldı kore ve italyadan. Çalışan mühendise gidip de neden esinlendiniz cahillik yapmışsınız diye.
Durumu Çin ile kıyaslamak yanlış olur. Çin bunu kullanabildi çünkü üretimi çok güçlüydü. Bizim üretebildiğimiz pek bir şey yok malesef. Öyle mecbur kalındığı için de üretmeye başlamaz ülkeler. Büyük yatırımlar gerekir ki bu da bizde yok henüz malesef. Döviz yüksekken de yatırım maliyetli bir şeydir. Yatırıma yönelmez hiç bir özel teşebbüs. Ancak yaparsa devlet yapabilir o da büyük yükler altına girerek. Üzülerek söylüyorum ki o da pek mümkün değil şu an. Daha mevcutların pisliğinin temizlenmesi gerekiyor. Örneğin Telekom'un
Üretimin çok güçlü olmadığı dönemden bahsediyorum ben. Üretiminin çok güçlü olmasının altındaki sebeplerden bahsediyorum.
 
Zaten hayvancılığı geliştirecek önce. Hepsini bisikletin zinciri gibi düşün, hepsi birbirini sıkı sıkı kavrayacak ve beraber dönecekler. Beraber değer kazanacaklar.
Şu anki ekonomik politikayla o zincir sadece atar maalesef:) Şu an kimse tarla bile ekmiyor. 5 liraya mal ettiği ürünü 2 liraya satmaktan bıktı çiftçiler. Artık tarla kiralanıyor büyük firmalara. En azından maliyet yaşamam gözü ile bakıyorlar. Bu ülkede yatlara mazot indirimi uygulanıp traktöre uygulanmadığı sürece ne yazık ki hiç bir şey değer kazanamaz. İşin başına ehil kişiler geçmediği sürece, eş dost geçtiği sürece maalesef Polonya'dan hasta sığır ithal etmeye devam ederiz.
 
Uyarı! Bu konu 5 yıl önce açıldı.
Muhtemelen daha fazla tartışma gerekli değildir ki bu durumda yeni bir konu başlatmayı öneririz. Eğer yine de cevabınızın gerekli olduğunu düşünüyorsanız buna rağmen cevap verebilirsiniz.

Geri
Yukarı