Bak ciddi ciddi sana kendimden bahsedeyim.
Ben 19 yaşımdayım birahane işetiyoruz. Çoğu kişi daha bunu duyunca oh be hayat falan diyor öyle değil o işler. Evde ki kavga gürültüden ne uykusu, korkudan nefes alamıyorduk ablamla ikimiz daha şu kadarcık çocuğuz. Alkolün de böylesini içeni bir babamı görmüşümdür ki bizim dükkanda çok ta çalıştım. Ben kendimi tanımaya, hatırlamaya başlamadığımdan beridir de bu böyleymiş.
Bundan 5 sene öncesinde Tekirdağ güzel sanatlar lisesine başladım, lise aşklarını bilirsiniz insan ne kadar tutulur, hayatımda o güne kadar ki yolunda gidebilen tek şeyi bir trafik kazasında kaybettim. Okulu bıraktım, dinlenmeye hakkım olduğunu düşündüm, sonradan bir de okulu bırakmanın pişmanlığını yaşadım. Samimi konuşuyorum şuan burada iç dökmek gibi de bir şeyler yapıyorum ancak, aile içinde aldatma mevzuları da yaşandı, küçük yaşımdan beri kendime zarar versem de bir kaç sene önce bunun hiç bir şeye faydası olmadığını anlayıp o ergenlik kafasından çıktım. Her gün gördüğünüz, yaşadığınız şeyler sizi büyütüp, olgunlaştırıyor. Dün sizin kalbinizi acıtmaktan solduran şey, bugün yaprak bile oynatamıyor. Ancak tabi ki kabuğu düşen her yara gibi bu da eski görünüşünde olmuyor.
Bu yaşadığım durumu isteyen birisi olduğu için o kadar şaşkınım ki şuan, böyle bir şeyi benden başka kimse yaşamaz umarım. Çünkü insan emin ol doya doya ağlamayı özlüyor, bazı şeyler vardır, acısıyla da güzeldir bunu böyle bi durumda anlamak çok kötü, kendi haline üzülmek istediğin hiçbir an üzülemediğini düşünsene.