Yalnızca terbiye bu konuda yeterli gelmiyor maalesef. İnsan bir kere o zevki tattı mı, onun esareti altına girer. O anda aklını yitirir, benimsediği tüm doktrinleri unutur. O zevkten daha yüksek bir zevk bulamadıkça da bu durum tekerrür eder, zamanla da alışkanlık kazanır, rutine dönüşür.
Kişi zaman boşluğunda her bunaldığında, kötü bir durumla karşılaştığında kendine zevk verecek ve bu buhrandan kurtaracak bir eylem arar ve sonuç olarak hem kolay hem de yüksek düzeyde zevk verdiğinden, teskin ettiğinden de bu yola başvuracak ve de bunu hayatının bir parçası haline getirecektir.
Erkeklerde özellikle yaygın bu durum. Bu geçmişte de böyleydi aslında, günümüzde sadece işler daha kolaylaştı, herkesin erişebileceği hale geldi. İşte burası problemli kısım. Bunlara herkesin kolayca erişememesi gerekiyor. Böylece zaten bunalımda olan kişi bu içeriklere erişmeye çalışmakla daha çok bunalacağı için de bu alışkanlığı doğal olarak terk edecektir.
(bkz:
How to Effectively Block Porn - İngilizce)
Bağımlılıkla ilgili dikkat çekici olan diğer noktaysa şudur ki;
Bir erkek ilgilendiği bir kadından zamanla sıkılır, yeni kadınlara/lezzetlere yönelir. "İnsan her gün çorba içer mi ya?" muhabbetinin temeli bu noktaya dayanır.
İnternet üzerindeyse milyonlarca kadın/lezzet vardır. Gerçek hayatta bir erkeğin gördüğü kadın sayısı sınırlıdır ve erkek bir kadınla yetinebilir, hislerini kontrol altında tutabilir (ki eski insanlar böyleydi, gördükleri etkileyici kadın sayısı sınırlıydı) ancak internet gibi ucu bucağı olmayan bir alemde bunun zorluğu aşikar. Birinden bıksa yeni bir güzel kadın keşfedip ondan zevk almayı sürdürecektir insan. Bu da bağımlılığı tetikleyen önemli etkenlerden biri.
Nitekim bu durum bilimsel olarak da ele alınıyor.
(bkz:
The Great Porn Experiment - TR Altyazılı)
Yasaklama konusu ise kendi kendini yasaklama ve üst/karşı konulamaz bir gücün yasaklaması olarak iki şekilde değerlendirilebilir. İlki insanın zayıf irade göstermesi sonucu kendine koyduğu ve aşılması uğraştırıcı (ama imkansız olmayan, yalnızca caydırıcı olan) yasaklardır. Bu yasaklar ilk bakınız'da detaylıca incelenmiş. İkincide bahsi geçen güç devlet ve ebeveyndir. Bu yasaklandırmalar hiç yoktan iyidir, erişim ne kadar zorlaştırılırsa caydırıcılığı o kadar artacağından faydalıdır.
İslam'da da aslında hükümler en zayıf kişi baz alınarak koyulmuştur. Ezbere söylerler "iradene hakim olman lazım, iş sende bitiyor" falan filan diye. Söyleyin, kim bu denli iradesine tamamen hakim ki dünyada? Yasakların ehemmiyeti burada başlıyor işte. Yasaklanan şey başta cazip gelebilir ancak yasaklandığı için terk edilir, zamanla da unutulur. Bu da iradeyi kuvvetlendirir.
Bugün terbiye ile yetişenlerin dahi bu alışkanlıktan kurtulamadığını bizzat görmekteyim. Global anketlerden gördüğüm kadarıyla da; erkeklerin bir çoğunluğu bağımlı olduklarını kabul etmekle birlikte bundan kurtulmak istedikleri halde bir türlü kurtulamadıklarını dile getirmektedir. Öyle ki, bundan kurtulmak için motive edici gruplar bile oluşturmuşlar. Bu, durumun ciddiyetini gösteriyor ve kişinin tek başına mücadele edemeyeceğine, en azından etmekte zorluk çekeceğine işaret ediyor.
Her şeye rağmen netice olarak günümüz şartlarında buna karşı erişkin bir kişinin irade göstermekten (ve iradesini destekleyen her türlü faaliyete girişmekten) başka alternatif bir çözüm yolu gözükmemekte.