Edepsiz Komedi: Bir Metin Zakoğlu Fiyaskosu

Hakikaten böyle herhangi bir "gösteri"nin biletleri nasıl Biletix'te satılabiliyor? İyi sabretmişsiniz gerçekten. Böyle insanların ve gösterilerin olmaması için yaptığınız şey çok kıymetli. İnsanlara bunu anlatmak lazım.
 
Pazar günü kız arkadaşımla Trump Towers AVM’de başı, arası ve ara başlangıcı reklam dolu bir Cinemaximum “film keyfi”nden sonra bir de tiyatroya gidelim dedik. Bu alelacele alınmış kararın hayatımızın en kötü Tiyatro deneyimi olacağını tahmin bile edememiştik.

Peşinen belirteyim, bu bir Biletix virali değil. Daha önce çalınan bisikletimi Letgo’da nasıl bulduğumun hikayesini yazınca viral reklamın ne olduğundan bihaber olan ama öyle ya da böyle bu kelimeyi duymuş bazı kişiler söz konusu yazıya viral demişlerdi. O olayın davası yakın zamanda görülecek ama o başka bir zamanın konusu. Bugünkü konumuz ise Metin Zakoğlu’nun Edepsiz Komedi isimli oyunu.

Eki Görüntüle 357033

Aynı Günkü Gösteriye Bilet Almak

Sanırım biz hatayı daha en başta, o akşam gerçekleşecek olan bir gösteriye bilet alarak yaptık. Akıllı telefonum ile Biletix’in sitesine girdik ve İstanbul’da o gün olan tiyatro gösterilerine baktık. Bazıları için zaman olarak geç kalmıştık, bazı gösterilerin de bileti tükenmişti. Biraz gezindikten sonra Edepsiz Komedi ikimizin de ilgisini çekti ve bilet satın alma işlemine başladık. Dijital mi, baskılı mı olup olmadığı bile belli olmayan bir sistemden dijital teslim seçeneği için ekstra 4.5 TL ödeyerek biletimizi aldık. Gösterinin fiyatı normalde 70 TL lakin bir alana bir bedava kampanyası olduğundan tasarruf yaptığımızı düşünüyorduk. Ama Metin Bey sağ olsun “daha karpuz kesecektik” edasıyla bizi öyle kolay bırakmayacaktı!

Tiyatro Kafe de ne ola?

Filmden çıkar çıkmaz Metrobüs ile Kadıköy’e geçip oradan da gösterinin sergileneceği Cafe Theatre isimli yerin yolunu tuttuk lakin burada da ufak bir sorun var: Google Haritalar’da Cafe Theatre araması yaptığınızda çıkan adres eski adresleriymiş. Güncelleme gereği duymadıklarından dolayı epey bir kişi de o yanlış adrese gidiyormuş. Ben orayı aynı isimle açılmış bir kafe sandım. Taşındıklarını öğrenince bir iyilik yapayım dedim ve Google hesabım üzerinden mekânın taşındığını ve silinmesi gerektiğini belirten bir geri bildirim yaptım Google Haritalar’da.

Orayı kafe sandım dedim ya, Cafe Theatre’ın halen daha tam teşekküllü bir tiyatro olduğunu düşünüyorum zira içeride bir perde mevcut. Tiyatro salonuna da o perdenin arkasındaki kapıdan gireceğimizi düşünüyorum. Perdenin arkasındaki kapının tuvalete açıldığını öğrendiğimde Matrix’te ajanların bina içinde olması gereken bir kapıyı yok edip yerine tuğla duvar ördüklerini fark eden Mouse ile aynı duyguları paylaşıyordum: büyük bir hayal kırıklığı ve korku!

Metin Zakoğlu

Metin Bey’i daha önce TV’de bir şekilde görmüştüm, görünce tanıdım. Kız arkadaşım da ismen tanımadığı ama simaen tanıdığı Metin Bey’i görünce sevindi zira beklentimiz, bizde güzel bir intiba bırakmış olan bu insanın burada da bu akşam güzel bir gösteriye imza atacağıydı. Ama gerçekte durum hiç de öyle olmadı.

Öncelikle 20:30’da başlaması gereken “gösteri” saat 21:00’de başladı. Mekanların büyüklüğünü hesaplama konusuna çok tecrübem yoktur ama Cafe Theatre 40m2’den daha büyük bir yer değil. Kafeye aynı anda en fazla sığabilecek insan sayısı 20 kişi. O akşam da zaten biz de dahil gösteriyi izlemeye gelen sadece 10 kişi vardı.

Gösteri Başlıyor…

Metin Bey karşımızda oturduğu masadan kalktı ve dakika bir, yan masada oturan beyefendiye yaşını sorup sonra da o yaşa göre ne kadar yaşlı gözüktüğünü söyleyerek gösteriyi başlattı. Bu o kadar absürd bir durumdu ki, ilk başta olayı kavrayamadığımdan dolayı oturan beyefendiyi gösterinin bir parçası sandım. Meğerse adamcağız Kıbrıs’tan gelen çocuklarına eşi ile birlikte eşlik ediyormuş o akşam. Dört kişi ailecek buraya gelmişler. Metin Bey Kıbrıslı beyefendiyi yeterince gömdükten sonra sıra eşine geldi. Hanımefendinin yaşını sordu ama “bayanların yaşı sorulmaz” cevabı ile karşılaştı. Buna rağmen “siz ne kadar gençsiniz, kocanız ne kadar yaşlı” dayatmalarının ardı arkası kesilmedi.

Sıra bize gelecek diye korkuyordum ki korktuğum başıma biraz gecikmeli olsa da geldi. Metin Bey Kıbrıslı çift ile işi bitince solumuzda oturan beyefendi ve eşine sardı bu defa. “Ne işe meşgulsünüz?” sorusuna beyefendi ilk başta cevap vermek istemedi. Üsteleme üzerine alınan “finans” cevabı da yeterli olmayınca adam en sonunda uluslararası piyasalarda büyük miktarda paraları kontrol ettiğini belirtti. Kimse bundan bir şey anlamadı ama bu açıklama, Metin Bey’in gösterinin ilerleyen kısımlarında beyefendiyi “mafya” olarak nitelendirmesi için yeterli oldu.

Metin Bey’den o akşam kurtulmak bu kadar kolay olmayacaktı, o kesindi. Sıra geldi beyefendinin Orta Asyalı genç eşine. Metin Bey esprili bir şekilde eğer bir kız kardeşi varsa kendisine ayarlamasını istedi.

Sıra Bizde!

Evet, sıra bize gelmişti artık. Kız arkadaşıma yaşını sordu: 22. Bana yaşımı sordu: 31. “Ne! 32 Mi? Yuh, sapık, aranızda 10 yaş fark var!” Bir insan kız arkadaşının elini nasıl tutarsa ben de öyle tutuyorum ama Metin Bey bunu da bir espri malzemesi yapmaya çalışmakta alıkoymadı kendini. “Niye kız kaçıp gidecekmiş gibi tutuyorsun elini? Gerçi doğru, bu tiple başkasını zor bulursun! Ehu ehu!” Ben yine sessizliğimi korudum.

Tamam, Edepsiz Komedi diye geldik ama açıklamada espriler sizin üzerinizden yapılacaktır diye bir uyarı yoktu. Yani bu gösteri o kadar vasat o kadar alt seviyelerdeydi ki, Biletix’te biletinin satılıyor olması bile başlı başına sorgulanabilecek bir durum. Gösterinin yapıldığı kafe bir binanın altında yer alıyor ve oluşan gürültüden de komşular arada sırada rahatsız olup polisi çağırıyormuş. Komşular gerçekten haklıymış.

“Müşteriler”

Metin Bey bu mekânın kendisine ait olduğunu belirtti. Önceki mekân ise nefret ettiği ve müteahhit olduğunu belirttiği Kadıköy Belediye Başkanı tarafından yıktırılmış. Belediye başkanı kendisini çok seviyormuş. “Suratına tükürsem yağmur yağıyor der” minvalinde bir cümle ile aralarındaki ilişkiyi açıkladı. Bütün bu konuşmalar esnasında bir tiyatro sanatçısından çok karşımızda sanki bir esnaf var gibiydi. Bu “sanatçı” ile Tahtakale esnafı arasında devasa bir fark göremedim anlayacağınız.

Burada beni istisnasız en çok rahatsız eden nokta ise Metin Bey’in gösterinin başlangıcında gelen herkesten bir şeyler içmesini istemesi oldu. Üstelik bunu yaparken de pişkin pişkin “para lazım” modunda idi ki bu mod zaten gösterinin başından sonuna kadar devam etti diyebilirim. Metin Bey adeta bir garson edası ile boşalan kadeh ve şişeleri kontrol ediyor, yenisini sipariş vermemizi istiyordu. Zaten bu berbat gösteriye 82.50 TL ödemişiz, bir de üstüne şişirilmiş fiyatlardan bir şeyler içmemiz isteniyordu. Ortam o kadar ufak ki, orada ben bir şey almayayım diyemiyorsunuz. Hem kız arkadaşınıza hem de diğer “müşterilere” karşı mahcup olmak istemiyorsunuz. İki bira alalım dedik ama yeterli değildi! “Cips de ister misiniz?” Alalım bari… Bu durum o kadar vahimdi ki, araç kullanacağından dolayı içki istemek istemediğini belirten bir tiyatro izleyicisine dahi “bir şey olmaz” diyerek bira satmaya çalıştı Metin Bey. Birer bira içerek kurtulacağınızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Biram biter bitmez yenilemem için baskılar başlamıştı. Tiyatro gösterisi izlemeye mi gelmiştim yoksa zorla sevmediğim Efes Pilsen içmeye mi belli değildi. Durum gerçekten içer acısı idi.

Seks yaptınız mı?

Şunu tekrar tekrar söyleme gereği duyuyorum: Evet, Edepsiz Komedi adını bile bile gittik biz bu tiyatro gösterisi sandığımız gösteriye ama bu, esprilerin izleyiciler üzerinden yapılacağı anlamına gelmiyor, gelmemeli! Zakoğlu gösterinin ilerleyen zamanlarında ne kadar süredir sevgili olduğumuzu sordu. Kız arkadaşım ile tanışmam 2018’in başı olduğundan dolayı uzun süre diyerek geçiştirdim. Daha sonra kız arkadaşıma hangi semtten geldiğimizi sordu. Antalya cevabı alınca şaşırdı. Hemen bana dönüp “Yalnız mı yaşıyorsun?” sorusunu iletti ve evet dedim. Kız arkadaşımın tek başına Antalya’dan kalkıp yanıma gelmiş olmasına Metin Bey’in verdiği tepki ile ilkokul okumasına bile izin verilmemiş mutaassıp annemin verdiği tepki arasında bir fark yoktu inanın. Sene olmuş 2019, lütfen bu zihniyetinizi değiştirin artık. Sizler modern görünümlü yobazlarsınız. Gösterisinde ülkemizdeki erkeklerin seks konusunda ne kadar tecrübesiz olduğundan yakınan bir adamın kız arkadaşımla evde birlikte yaşıyor olmama gösterdiği tepki arasındaki tezatlığı yorumlamayı size bırakıyorum.

Sorular bununla da bitmeyecekti. Edepsiz Gösteri için bir malzeme idik artık. Kız arkadaşıma “Seks yaptınız mı?” sorusu geldi artık, bunca özel hayat sorusundan sonra. “Hayır” cevabı alınca “bu akşam yaparsınız artık ehu ehu” diye karşılık verdi sevgili Zakoğlu.

Alkışlasanıza!

Bu kadar paragraf yazı yazıp da halen daha gösterinin içeriği hakkında hiçbir bilgi vermediğimin farkındasınız değil mi? Aslında bunun sebebi gösterinin içeriğinin olmaması. Evet, Edepsiz Komedi’nin özetle içeriği şu: daha önce duyduğunuz üçüncü sayfa haberleri, daha önce duyduğunuz düşük seviye espriler ve Metin Bey’in engin repertuarından şarkılar. Orijinal ve sizi güldürecek bir espri mi bekliyorsunuz? Çok beklersiniz.

Metin Bey daha gösterinin başında ertesi akşam bir yılbaşı etkinliğinde sahne alacağını ve bu yüzden bu gösteride sesini çok yormak istemediğini belirtti. Bu yüzden de bizden uzun uzun alkış tutmamızı istedi ve o alkışların da kendisine nefes payı olacağını belirtti. Kendisini kırmamak için istediği gibi uzun uzun alkışlıyordum ama sağ olsun bunu da şu şekilde espri malzemesi yaptı: “bu akşam sevişeceksin dedik diye coştu bu da”. Evet Metin Bey, sayenizde bu akşam sevişeceğim. Siz olmasanız ne yapardım(!)

“Sana Koyuyoruz”

Zamanında belki komik bulduğunuz ama birden çok kez farklı kişilerden farklı şekilde duyduktan sonra artık bıktığınız espriler vardır ya hani, işe bu gösteride onlardan birine denk geleceğimi hiç düşünmemiştim. Benim duyduğum sürümde yüksek rütbeli komutanın biri kışlaları gezerken güzel yemek çıkan bir kışlaya denk geliyordu. Aşçıya “Yemekler nasıl bu kadar güzel oluyor” sorusunu soran komutana aşçının cevabı “Sana koyuyoruz komutanım” oluyor. Bunun üzerine komutan da “Peki, o zaman diğer bölüklere söyleyeyim de onlar da Sana koysun” diye cevap veriyor. Edepsiz Komedi’de bu bayat fıkranın Zeki Müren’li sürümünü duymak o dakikadan sonra inanın beni hiç şaşırtmamıştı. Çünkü o ana kadar beklentilerinizi zaten “daha kötüsü ne olabilir ki” seviyesine çekmiş oluyorsunuz.

Üçüncü Sayfa Haberleri

Kız arkadaşım geldiğinden beri ofisten izin aldım ve sosyal medyadan da uzaklaştım. Bu sayede her gün gözüme gözüme giren olumsuz haberlerden de uzak, keyifli bir yıl sonu geçiriyordum. Edepsiz Komedi’de Metin Bey kendisi içerik üretememiş olacak ki, ısıtıp ısıtıp önümüze rulmana ve damacanaya tecavüz eden adamların haberlerini koydu. Tamam, biliyoruz, bunlar ülke gerçeği de biz buraya gülmeye geldik, bu iki geri zekalının yaptıklarını duymaya değil.

Duyar Kasma Vakti

Metin Bey sanki kendisi çok matah bir komedyenlik yapmış gibi Cem Yılmaz’ı eleştiriyor, Metin Akpınar’ın ifadeye çağırılması konusunda tek bir laf etmemesinden dolayı. Üstüne üstlük Cem Yılmaz’ın, Cinemaximum’un sahibi MARS Entertainment’ın kadın müdürü hakkında söylediği ağza alınmayacak sözler de cabası imiş. Evet, Cem Yılmaz’ın üslubu yanlış ama sizin Cem Yılmaz’ı eleştirmeniz ile gösteri arasındaki bağ ne? Biz buraya duyar kasmaya mı geldik? Ülkedeki adaletin halini zaten biliyoruz. İsmi Komedi olan bir gösteride bu gereksiz duyar niye?

Şarkı, Şarkı, Daha Çok Şarkı

Gösterinin ikinci bölümünde “sana koyuyoruz” esprisi dışında şarkıdan başka pek bir şey yoktu. İlk bölümde de repertuarından şarkı söyleyen Zakoğlu, ikinci bölümü neredeyse tamamen şarkılar ile geçiştirdi. Esprilerin havada uçuştuğu bir gösteri beklerken kendimizi gazinoda şarkılara eşlik eden bir güruh edasında bulmuş olduk.

Hayal Kırıklığı

Kız arkadaşım da ben de durumdan inanılmaz derecede rahatsız olduk. Durumu anlattığım bir başka arkadaşımın tepkisi ise nasıl olur da bu gösterinin biletleri Blietix’te satılır oldu. Gerçekten de haklıydı. Eğer böyle bir gösterinin biletleri Biletix’te satılabiliyorsa, siz de yerel kafenizde komik fıkralar anlattığınız bir gösteriye güzel bir isim bulup biletini satabiliyor olmanız gerek.

Gösterinin sonunda Zakoğlu’nun esprili bir şekilde “mafya” olarak nitelendirdiği beyefendi Selanik göçmeni olduğunu ve yakın zamanda bir siyasi parti kuracaklarını belirtti ve ekledi: “Mafya olarak nitelendirdiğiniz kişinin kim olduğunu bilmenizi isterim”. Zakoğlu bu sözlerden sonra yine espriyle karışık “kartınızı alalım da Kültür Bakanlığı ile işimiz olursa destek olursunuz, ehe ehe” sözlerini sarf etti, yine tam bir esnaf yaklaşımı ile.

Özetle paranızla rezil olmak istiyorsanız Edepsiz Komedi tam size göre. Ama bir Tiyatro gösterisi bekliyorsanız çok yanlış gelmişsiniz. Perdenin arkası çok pis bir yere çıkıyor, önü de.

Tiyatro değil bildiğin korku tüneli bu.
 
Ben de Cem Arslan'ın stand-up'ında benzer hisler yaşamıştım. Biz de farklı bir şeyler yapalım diye daha önce hiç radyoda da dinlemediğimiz bu kişiyi izlemeye gidelim dedik. Ancak biz dayanamayıp yarısında çıktık. Eğer diğer yarısına kalsaydım laf atmadan duramayacaktım çünkü.

Cinsellikle ilgili şaka yapılabilir tabi ki. Ama basit, eksi değerlerde zeka seviyelerine hitap eden amiyane konuşmalarla stand-up yaptıklarını zannetmeleri inanılmaz. Çok sevdiğim bir üniversite hocam "çok fazla gösteri, çok fazla oyunu yarıda bırakıp çıkmanız gerekecek" demişti. Başlarda neyse para verdim veya saygısızlık yapmayayım diye izlemeye devam ediyordum ama artık sabrım yok böyle şeylere. Bu tip insanları izlemeye devam etmek, diğer insanların aylarca hazırlanıp, defalarca okuyup hazırladığı gösterilere saygısızlık. Şahsen yukarıda bahsettiğim gösteride adam ilk on dakika ne diyeceğini bilemedi. Çünkü çok büyük ihtimalle hazırlanmış bir metni yoktu. Nasılsa radyocuyum, uydururum bir şeyler diye çıkmıştı.

Koskoca 50 yaşında adam, yılların tiyatrocusu diye kendini lanse eden adam, gösterinin ilk yarısını en önde oturan adamın cinsel organının büyüklüğünden bahsederek doldurdu. Bir kısmında da kadınların hamilelikte ne kadar berbat olduklarını, cinsel hayatlarının olmadığını ve hatta "daha önceleri at gibi işeyen kadın, hamile kalınca 'hadi kalk tuvalete gidicez'" dediğini anlattı. Kalkıp:
1546612245971.png
diyecektim az kalsın. Benim bir şeylere gülme sınırım baya düşüktür. Ben Zeki Müren'li hayırlı cumalar capsine bile gülen bir insanım sonuçta. Ama 1 saat boyunca gülümseyemedim bile. :ROFL:

He bir de kendi ekibinden bir kız oturmuş böyle salonun sote bir yerine, her lafına nasıl gülüyor inanamazsınız. Maksat ortalığı şenlendirmek. En tiz ve en sesli şekilde gülüyor, güldükten sonra da adamın dediğini tekrarlıyor "büyük dedii ahahaha" gibi. En son dayanamadım "biz de duyabiliyoruz ne dediğini" dedim. Neyse ki duydu da biraz sustu.

Kısaca, bu tarz diğer tiyatrocu ve komedyenlerin emeğine saygısızlık yapanların hem gösterilerinin terk edilmesi hem de en net şekilde görünür yerlerde eleştirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
 
Bizde yıllar önce Kadıköy'de bir mekanda radyocu Mesut Süre'nin stand-up gösterisine gitmiştik. Mizah zannettiği ve insanı bayan cinsel muhabbeti beni orta okul yıllarıma götürdü. Aynı o ergen hallerimi koca adamda gördüm.
 
Bu adam neden televizyon da iş yapamıyor biliyormusunuz? Çünkü berbat bir komedyen de ondan. Ben de bir keresinde az kalsın bu oyuna bilet alıyordum ama bu adamı görünce "nehhh" dedim ve vazgeçtim. Çok geçmiş olsun adaş! Keşke kalkıp gitseydin de, "Nereye?" diye sorduğunda, "yatak odasını ayarlayacam, çok gecikme!" diye lafı koysaydın da, en azından o gece oraya gelenler biraz gülebilseymiş... Rezalet...
 
Koskoca 50 yaşında adam, yılların tiyatrocusu diye kendini lanse eden adam, gösterinin ilk yarısını en önde oturan adamın cinsel organının büyüklüğünden bahsederek doldurdu.

Zakoğlu da benzer bir "espri" yaptı gösteri esnasında. Aklıma geldikçe başka bir aptal anı canlanıyor gözümde.
 
Cem Yılmaz'ın neden Cem Yılmaz olduğu ve metin zakoğlunun neden metin zakoğlu olarak kalacağını anlatan şahane bir yazı olmuş abi :) Boş bardakları gözleyip içecek servis etmek nedir, sanatçı mısın satış danışmanı mı belli değil?

Bir insan komik olmadığını fark ettiği anda o işi orada bırakmalıdır. Bataklıkta çırpınmak yalnızca daha derine batırır insanı.
Son olarak ben de bu tatsız tecrübeyi tüm platformlarda dillendireceğim. Gidecek olanlar karşılaşacakları komediye hazırlıklı olsunlar. Harbiden komedi gibi olay :)
 
Piiii bir de radyoculuk geçmişi mi varmış bu adamın? Ülkecek ne vadireler atlaşmışız...

Sürekli yanlış yazmışım bu başlıkta adam beni nasıl etkisi altına almışsa :ROFL: Radyocuyum ben nasılsa bir şeyler uydururum diye çıkıyorlar işte. Ama stüdyoda konuşmakla seyirci karşısında konuşmak aynı şey değil. Mesut Süre'nin de gösterisine gittim mesela, bunlar kadar kötü değildi. En azından onun hazırladığı bir metni var. Çalışmış gelmiş :D
 

Geri
Yukarı