Sosyal medya kullanmaktan nefret ediyorum. Akşama kadar ekranlarda kayıp giden parmaklar ve öne yamulmuş kafalar görmekten nefret ediyorum. Özellikle kızlarda bu bağımlılık çok fena. Önündeki direği görmüyor. "Pardon şey soracağım. Bu metrobüs Zincirlikuyu'ya mı gidiyor yoksa Kadıköy tarafına mı gidiyor?" dedi biri. Kafayı durağın yukarısına kaldırsa zaten görecek nereye gittiğini. Sosyal medya hesabında eminim binlerce takipçisi vardır. Sosyal medya bağımlısı, eğitimli ama bilgisiz, egosunu aldığı beğeni ve takipçilerle coşturmayı bir halt zannedenler çok itici geliyor. Geçen gece arabayı Şile tarafında deniz feneri manzaralı yere çektik ve semaverimizi, mangalımızı yakıp keyfimize baktık. Yaşadığımız anın keyfini çıkartmak varken, gidip 50 tane poz verip millete kendimi ispatlayamam. Macbook ve kahvesini alıp, Starbucks'da oturan biri ne yapıyor diye merak ettim. Açmış HD cehennemini, Witcher izliyor. Yapmacık kültürlü veya kültürü bir yaşam tarzı değil de, kendini ispat etme gibi garip bir ruh halinde giren insanlardan nefret ediyorum. Bu insanlara genellikle Türkiye'de bulunan Starbucks'larda bolca rastlayabilirsiniz. Kitap okuyup, kahvesini içen insan görünümlü ama, işin %80'lik kısmı etrafı kesip " Acaba birinin dikkatini çektim mi?" diye etrafı süzenler, onları fark etmiyoruz zaten rahat olsunlar. Bu tip kişiler nefret edilebilecek kişiler tabi.