Nedensellik ilkesinin geçerli olmadığı bir ve tek doğaüstü varlık olduğu için zaten neden var olduğunu Kendisine sormuş olsaydı bir cevap bulamazdı, çünkü hem ezel hem ebed, hem evvel hem ahir, Odur. Neden sorusu zamana bağlı varlıklar için sorulabilir ama O, zaten zamana bağlı değildir. O soruya bir cevap bulamaması Onun için bir noksanlık olarak görülmemelidir. Aksini düşünün, o soruya nedensellik ilkesine göre bir cevap verilebilir miydi? "Ben şu sebeple varım" diyebileceği bir sebep olabilir miydi. Tek söylenebilecek şey : O, sebeplerin sebebidir. Esasen insanların böyle konular düşünmesi çok da faydalı olmayabilir, fakat ateist kişilere bir şeyler anlatabilmek için bazen gerekli olabilir. Peygamberin (SAV) tavsiyesi bu yüzden Onun kendi varlığını değil, eserlerini düşünmek yönündedir.
Bilgi ile inanç farklıdır. Bir şeyin varlığını duyu organları ile veya gözlem yöntemleri ve araçları ile tespit edebildiysek onun varlığını bildiğimizi söyleyebiliriz. Alllah'ın varlığını bu şekilde bilemeyeceğimiz için Onun varlığını bilmekten değil Onun varlığına inanmaktan söz edebiliriz. Elbette inanmak için gerekçeler gereklidir ve şüphelerimizi gideren sağlam gerekçeler olduğu için Allah'ın var ve tek olduğuna inanıyoruz. Körü körüne inanmak istesek de mümkün olamaz çünkü şüphe vardır. Ama o şüpheler giderilirse inanmak mümkün olur.
Evet Onun zorunlu varlık olduğu doğrudur, çünkü sebeblerin sebebi, Ondan başka olamayacağı için nedensellik ilkesinin başlangıcı, Onun varlığı ile gerçekleşiyor. Mümkün varlık ise Onun yaratmasıyla var olan varlık anlamındadır.