Gelecek Kaygısı ve Mutluluk

Birilerine güvenmek; 10'uncu kattan atlamak değildir... :)
Af boyrun ama, körü kürüne birilerine inanıp salak olmak ayrı, karşısındaki insanın dürüstlüğünden şüphe duymak ayrı :)

Tabii, dediklerinize aynen katılıyorum. Ayrıca benden çok daha fazla tecrübeli olduğunuz için bu konu hakkında sizin yorumlarınız daha önemli. :)
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Babanızın şirketi olduğu için kaygılarınız var :rolleyes:
Gidin fakir bir aileye de bir sorun, size yarına "Allah kerim" diyecektir.
Boş verin böyle kaygıları, siz, kimsenin canını yakmadan çaba gösterdikten sonra zaten elinizdekinden olmayacaksınız.

İleri marş...

Bu arada, kimseye güvenemeyene de güven olmaz (n)

Merhaba, yorumunuz için teşekkürlerimi sunuyorum. Ancak herkesin bir kaygısı az çok vardır, bunun birilerinin canını yakıp yakmakakla kul hakkına girip girmemekle bir önemi yok. Elbette biz olabildiğimizce bunlardan uzak durmalıyız, özellikle benim için bir insanın hakkına girmektense ölmeyi tercih ederim, Allah bu günahı da kimseye yaşatmasın. İktidar sayesinde gençleri görmektesiniz, üniversite bitirenlerin işsiz olduğu bu ülkede gelecek kaygısı illaki oluyor insanda. Şirket babamın, ama şirket demeyelim iş yeri diyelim öyle bir holding felan değil sonuçta. Ben kimseye muhtaç olmamayı tercih ederim, yani babamdan bana bir şey kalsa da olur kalmasa da. Ayrıca ne olursa olsun babanız için de kendiniz için de endişeleniyor ve kaygılanıyorsunuz, demek istediğim özellikle bu. Ben ticarette 1 lira için bile yalan söyleyeni gördüğüm için bu kanıya vardım, gördüklerimizin, gördüklerimin haddi hesabı yok. Ticaret - Esnaf ilişkisi her zaman 'Dikkat' istiyor, neler ile, ne ile, kim ile, kimler ile karşılaşacağınız belli değil çünkü. Ama ben herşeye rağmen huzursuz ve mutsuzum. Bunun önüne geçemiyorum, hatta dün gece düşünmekten öyle bir terledim ki hamam gibi oldu vücudum daha sonra bu konuyu açarak üyelerimizin de fikrini almak istedim. Beyin fırtınası yaşıyorum adeta.
 
İlk mesajınızı okuduğumda biraz yanlış anlamış olabilirim galiba :)
Neyse.

Evet, kaygı konusunda, söz konusu ülkemiz, aslında dünyanın geneli böyle olunca çok haklısınız. Fakat kaygının insana başka kayıplar da yaşatması dışında pek bi getirisi yok. O nedenle kaygı duymak, insanların iki kuruşluk sahte yüzlerine bakıp, özülüp endişe duymaktansa; olabildiğince dikkatli olup ve yarın olabilecek olumsuzluklara da hazır olmak en iyi seçenektir.

Ben de bir esnaf sayılırım. (İnşaat işleriyle uğraşırım) Çoğu zamanlar farklı insanlarla tanışır ilk yüz ifadeleriyle karın doyduktan sonraki yüz ifedelerine alışmış bir kimseyim.
(Ben, ilk bir firmanın işini yaptığımda birbirimize resmen aşık oluruz... Eh, firmanın- müteahidin işi toparlandığında; nedense o aşk tam tersi bir hal alır... Ya da yanıma bir adam- ekip gelir, çalışmak ister, durum müsaitse- iş var ise okeylenir. Bu şahıs- şahıslar ilk etapta gariban melekleri andırsalar da sonrasında ki yüz ifadeleri, değişen tavırları, konuşma tarzlarından, vakti zamanında çok ama çok kaygı duyup özülen bir kimse idim. Ama artık öyle değilim, alıştım- alışmak gerek.)

Tavsiyem; insanların yüzüne vurmadan, onları şöyle bir tartıp ona göre davranın. Mümkün nertebe iyi olmayan, kendini 3 kuruşa satanı bile, iyiymiş havasını verin. Bir umut... :rolleyes:
Tetbirli, disiplinli olun, (Tetbirli ve de disiplinli bir kimsenin geleceği genel anlamda hep aydınlıktır) yarın için kaygı duyup ömrünüzden de boş yere çalmayın. Dünyanın gerçeğidir bu aslında. :)
 
İlk mesajınızı okuduğumda biraz yanlış anlamış olabilirim galiba :)
Neyse.

Evet, kaygı konusunda, söz konusu ülkemiz, aslında dünyanın geneli böyle olunca çok haklısınız. Fakat kaygının insana başka kayıplar da yaşatması dışında pek bi getirisi yok. O nedenle kaygı duymak, insanların iki kuruşluk sahte yüzlerine bakıp, özülüp endişe duymaktansa; olabildiğince dikkatli olup ve yarın olabilecek olumsuzluklara da hazır olmak en iyi seçenektir.

Ben de bir esnaf sayılırım. (İnşaat işleriyle uğraşırım) Çoğu zamanlar farklı insanlarla tanışır ilk yüz ifadeleriyle karın doyduktan sonraki yüz ifedelerine alışmış bir kimseyim.
(Ben, ilk bir firmanın işini yaptığımda birbirimize resmen aşık oluruz... Eh, firmanın- müteahidin işi toparlandığında; nedense o aşk tam tersi bir hal alır... Ya da yanıma bir adam- ekip gelir, çalışmak ister, durum müsaitse- iş var ise okeylenir. Bu şahıs- şahıslar ilk etapta gariban melekleri andırsalar da sonrasında ki yüz ifadeleri, değişen tavırları, konuşma tarzlarından, vakti zamanında çok ama çok kaygı duyup özülen bir kimse idim. Ama artık öyle değilim, alıştım- alışmak gerek.)

Tavsiyem; insanların yüzüne vurmadan, onları şöyle bir tartıp ona göre davranın. Mümkün nertebe iyi olmayan, kendini 3 kuruşa satanı bile, iyiymiş havasını verin. Bir umut... :rolleyes:
Tetbirli, disiplinli olun, (Tetbirli ve de disiplinli bir kimsenin geleceği genel anlamda hep aydınlıktır) yarın için kaygı duyup ömrünüzden de boş yere çalmayın. Dünyanın gerçeğidir bu aslında. :)

Bilmiyorum bir iflas - batak durumu geçirdiniz mi ama insan o dönemi geçirdikten sonra tedirgin oluyor. Mesela biz 2010 senesinde aşırı yüklü bir miktarda o batağı atlattık takriben 4-5 sene sürdü diyebilirim, anamız da ağladı tabir-i caiz ise.. Şimdi o dönemi yaşamayan insanların ''iyi günler göreceğiz'' demesi bana komik geliyor. Hani bana bunu söyleyenlerin en azından biraz tecrübeli olması lazım sizin gibi, işte tam da burada demek istediğim bir korku salıyor insanı o dönemler o günler geri gelirse diye, evvela öderiz sıkıntı yok önceden de ödedik ama insan bir süre sonra ikincisini kaldıracak seviyede olmuyor. Dünya malında gözümüz olduğundan değil efendim, sadece borçlu olmak sürekli eldekini bir yerlere vermek sıkıcı bir hal alıyor. Umarım kimse o bataklığa düşmez, çok zor bir durum.. Onun dışında bir sorun yok, orta halli yaşamak oldukça ideal. Bugün Güllüoğlu'da iflas etti, geçmiş olsun diyelim...
 
Uyarı! Bu konu 10 yıl önce açıldı.
Muhtemelen daha fazla tartışma gerekli değildir ki bu durumda yeni bir konu başlatmayı öneririz. Eğer yine de cevabınızın gerekli olduğunu düşünüyorsanız buna rağmen cevap verebilirsiniz.

Technopat Haberler

Geri
Yukarı