Andar Han
Megapat
- Katılım
- 17 Aralık 2019
- Mesajlar
- 8.126
- Makaleler
- 3
- Çözümler
- 55
100 metrelik bir alanın yüzeyini ve yeraltı kısmını, bulunduğu yeri de göz önünde bulundurarak tam anlamıyla tanıyabilmek ve üzerine belirli hükümler verebilmek adına çevresine de hakim olmamız gerektiğini düşünüyorum. Tabii en azami oranları zorlayan insanî sınırlarımızın elverişli olduğu imkân kadar davranıp tatmin edici ve bu doğrultuda da "sonuç" diyebileceğimiz kadar olan ve gözedilen idealin gereğini giderebilecek, tatmini sağlayabilecek yargılara varabilmek adına. Aksi takdirde en ufak bir noktada bile emin olabilmek adına bütün bir evreni çözümleyebilmek gerekiyor.Dışarıdaki ses, ne diyor? Ona kulak asmadığımız müddetçe; kendi yargımıza hapsoluruz. Biz, bizi kendimizce bilmeye yatkınız. Bunu kırmak için, durup dinlemek gerekir. Bize karşı olan her şey, kötü değildir.
100 metrelik bir alanın yüzeyini ve yeraltı kısmını, bulunduğu yeri de göz önünde bulundurarak tam anlamıyla tanıyabilmek ve üzerine belirli hükümler verebilmek adına çevresine de hakim olmamız gerektiğini düşünüyorum. Tabii en asgari oranları zorlayan insanî sınırlarımızın elverişli olduğu imkân kadar davranıp tatmin edici ve bu doğrultuda da "sonuç" diyebileceğimiz kadar olan ve gözedilen idealin gereğini giderebilecek, tatmini sağlayabilecek yargılara varabilmek adına. Aksi takdirde en ufak bir noktada bile emin olabilmek adına bütün bir evreni çözümleyebilmek gerekiyor.
Biraz daha dairesel bir alanın, içerisine çizilmiş ek bir dairesel alanı çözümleyebilmek ve tanıyarak yargılarda bulunabilmek adına görselin genelini, belki de tamamen bu figürleri tanıyabilmek adına kağıdın bizzat kendisini tanımamızın gerekmesi gibi. İnsanın kafasındaki "gerçeklik" standardını, sonsuzlukla kıyaslayarak mutlak doğru bir hüküm verme çabasına girişerek nihai sonuca bağlama amacı, maalesef ki bir nihayete vardırılamaz sanırım; olması gereken de belki de budur.
Hakikat değişmez ancak herkese göre değildir. Bazıları gerçeği aramaktan hoşlanır. Bazılarının ise gerçek umrunda olmaz. Kimileri kendi faydasına olanı sever. Kimileri de hazzı takip eder. Felsefede bunun için bir sürü düşünce türü mevcut zaten. Yoksa herkes tek ve değişmez bir gerçeğe ulaşmak istese bu kadar farklı akım olmazdı herhalde.
Edinilen amaç ve bulunulan nokta esas göz önünde bulundurularak edinilen sonuçlarda gerçeklik aranmalı derim zira insanın kafasındaki gerçeklik anlayışı, dünyanın standardıyla oluşmuştur ve o sınırlar içerisinde bulunur. Açıkçası sonsuzluktaki meçhul ölçü ve ölçütler ile ona kıyasla belirli sınırlar içerisinde süregelmiş ve amaçları o yönde muntazam tutan en uç ol ölçü ve ölçutleri kıyaslamak çok da doğru gelmiyor.Görüş, bilgi ile düz orantılı ise benim her şeyi görmeme sebep olabilecek yegane şey, her şeyi bilmemdir. Tersinde de eğer her şeyi bilmiyorsam çapım çok da büyük değildir.
Gerçek, doğru, yanlış, iyi, kötü yok aslında. Hepsi birer illüzyondan ibaret. Senin için doğru olan şey başkası için yanlış olabilir veya senin için iyi olan şey başkası için kötü. Hayat ve evren beyaz ve siyah kutuplardan ibaret değil tam bir grilik. Ve aslında insanoğlu pek çok şeye gereksiz anlam yüklüyor, bazı şeyler sadece vardır hepsi bu. Her şeyin bir anlamı olması gerekmiyor veya seni ilgilendirmesi gerekmiyor olabilir veya algılayabileceğinin üstünde bir durum da olabilir. Tam bir bilinmezlik insan aklı için.
Bu sitenin çalışmasını sağlamak için gerekli çerezleri ve deneyiminizi iyileştirmek için isteğe bağlı çerezleri kullanıyoruz.