Acımasız, olağanüstü, karşın, mutlu.... Hayat budur değil mi? Bazen üzülürüz bazen seviniriz. Amacımız yokmuş gibi yaşarız. Şu an bunu okuyanlar ne demek istediğimi anlamıştır. Yıldızlara bakıp her gün mutlu olurdum, ama şu an bir karıncaya bakıp gülümseyemiyorum. Bende mi bir şey değişti, yoksa hayat mı soğuttu? Önceden dans ede ede yürüdüğüm sokaktan telefonuma baka baka geçiyorum şimdi. Sanki mutluyum ama aynı zamanda bu duygu bana yetmiyormuş gibi. Sürekli bu duyguların arasında kalıyorum. İlerleyemiyorum, gerisi karanlık gibi ilerisi de... Ortasında kalmış vaziyetteyim ve 15 yaşındayım şu an. Bir şeyler farklı, biz sadece kendimize yalan söylüyoruz. Telefonlara gülümserken hayata gülümseyemiyorum. Yapmacık hareketlerle ilerleyemiyorum. Evet, bir amacım var yaşamak için. Ama bu amacı hissedemiyorum. Sokaklarda kahkaha atan arkadaşım eve gelince sesi soluk geliyor. Sanki herkes bir tiyatroda, herkes bir oyunun içinde. Ama bu oyunu kendimiz kurduk. Eğer dünyada hep iyilik olsaydı iyiliğin değeri bilinmezdi. Bazı şeyleri ayırt etmekte zorlanıyorum çünkü... Çünkü anlamsız geliyor. Hayat ne demek? Biz neredeyiz? Neden insanlar birbirlerine bir kukla gibi davranıyor? Niye kendimize yalan söylüyoruz? Bu sorular kafamı karıştırıyor. Bu yorumu okuyan arkadaşıma teşekkür ederim, umarım cevaplarsın sorularıma belki sohbet ederiz. İyi günler