Hayatta hiçbir baltaya sap olamadım.
Yaşıtlarım 4 yıllık okul bitiriyor.
Ben daha yeni 2 yıllık dandik bir bölüme yazıldım.
Şu an bir yerde asgari ucretle çalışıyorum.
Hiçbir vasfım, becerim yok.
Otobüslerde sürünmekten bunaldım.
Çok uzatmışım, kusura bakmayın.
Otobüs sorunu çoğu insan için geçerli maalesef. Bizde de araba yok. İşlerin acil değilse ara sıra yürümeni tavsiye ederim. O iş için bir noktadan sonra araç sahibi olmak gerekebiliyor. Çok can sıkıcı bir durum.
Onun harici yapman gereken yeteri kadar çalışıp, mezun olduktan sonra KPSS'den yüksek puan almak ve mülakatı başarıyla tamamlamak olacaktır. Bu noktada hangi işi yapacağına da karar vermek gerekli. Eğer önün açık olursa, yani torpil ile senin önünü kapatacak insanlar olmazsa güzel bir mesleğin ve asgari ücrete göre de iyi bir maaşın olur. Ki o sıkıntıyı herkes yaşayacak. Sonuç itibariyle 2 yıllık okuyup, güzel işler yapan, güzel maaşlar alan insanlar da var. Şimdi buraya kadar maddiyat ve okuldan, sınavlardan vesaire bahsettim. Biraz daha maddiyata, esasen de maneviyata değineceğim. Senin sorunun ne, tam olarak bilmiyorum. Ben zengin birisi değilim, fakat zenginlerin yapabildiklerinin de çoğunu yapabilirim. Sonuç olarak o da, ben de insanız. Hatta belki de şu an benden daha fazla parası olan birisinden daha çok mutluyumdur. Çünkü kalite, para ile ölçülmüyor. Mutluluk, her zaman para ile olmuyor. Sadece ben değil, herkes yapabilir. Hayattan zevk almasını bilmek gerekli. Çok kötü dönemlerden geçtim, çok yıprandım. Bundan sonra da şimdikilerden katbekat daha kötü dönemlere gireceğim muhtemelen. Bu sanırım benim başarısızlığımdan değil, hayatın böyle olmasından kaynaklı. Tabi yeterince başarılı veya işe yarar da bir insan değilim, orası ayrı.
Sana tavsiyem hayattan tat almaya bak. Ömrün boş geçmesin. Bazı şeyler deneyeceğiz, okuyacağız, kazanmaya çalışacağız. İstediğimiz işleri yapıp, istediğimiz paraları alabiliriz. İstemediğimiz işleri yapıp, asgari ücrete de talim olabiliriz. Ben bunu sık sık düşünüyorum. Yani bir gün düşük de bir ihtimal olsa, asgari ücret ile çalışabileceğimi düşünüyorum. Bana göre büyük hayalim, hedefim var. Bunları yapmak maneviyat kadar da maddiyat istiyor. Fakat o düşündüğüm şey olursa, yani bir ihtimal asgari ücretle çalışsam bile hedeflerimi yerine getirmek için elimden geleni fazlasıyla deneyeceğim. Ben düşük maaş ile çalışsam bile hayallerimden, yani neden HAYATTAN vazgeçeyim ki? Eğer vazgeçersem yaşamak için bir nedenim olmaz. Bu anlattıklarım şans veya torpil kadar başarıdan da geçiyor. Hatta kesinlikle başarıların daha önemli bir etken. Çünkü herkes doğduğu gibi en güzel mesleklere yerleştirilmiyor. Yapmak istediğin şeyleri yap, keyfine bak. Aslında bu yazı sadece bir cümle ile anlatılabilir. Kendini geliştir. Olay budur. Hayat standartlarımız düşük olabilir diye ( Ki geleceği kesinlikle bilemeyiz, sadece tahmin edebiliriz. Yani kimisi yükseldiği an düşebilir, kimisi de düştüğü an yükselebilir. ) okumaktan, izlemekten, öğrenmekten kendimizi alıkoymak doğru olmaz. Varsayalım ki çok kötü bir noktadayız. Ee ne yapacağız? Yine hayatımız, bizim hayatımız olmayacak mı? Olacak. Kötü bir şey oldu diye kendimizi geliştirmekten vazgeçersek elimize ne geçecek? İşe gidip, işten gelip, kös kös oturacak mıyız? Elbette hayır. Nereye kadar gidiyorsa gitsin. Sonuna kadar oku, okut. Çocukken mezun olduğumuz zaman öğretmenimiz bize karneleri dağıtırken, "Ne kadar başarısız olsanız bile hayatınızı değiştirmenin yolu kitaplardan geçer. Hayatınız ne kadar kötü olursa olsun yine de okuyun, kaybetmezsiniz." demişti. Bana o an çok aydınlatıcı bir fikir gibi gelmese de zamanla, büyüdükçe anladım o sözün değerini. İyi ki de o sözü anlayabilecek bir fırsatım olmuş. Dolaysıyla şimdi neler yapabileceğini, neler öğrenebileceğini belirlemeni ve onlara yoğunlaşmanı, bu süreçte de bolca okumanı tavsiye ederim.