Hayatımızı Neden Sevmeliyiz? Bunun İçin Neler Yapılmalı veya Neler Olmalı?

Gazi mahallesi gibi bir serseri yuvasının içinde doğdum büyüdüm. İstanbul'da bir semt illa ki duymuşsundur adını olaylarıyla ve yürüyüşleriyle ünlüdür. Ailem iyiydi allahtanda beni ahlaklı, edepli, vicdanlı, iyi niyetli yetiştirdiler. Ben daha liseye yeni başladığımda anladım neyin ne olduğunu, insanların ne olduğunu ben liseye başladığımda anladım. 2019'un yaz aylarında 6 ay boyunca bir otelde staj yaptım, orda insanları tanıdım, kazık yedim, tıraşlandım yani iyice tecrübe sahibi oldum. İyi niyetli olmak bir halta yaramıyor artık, adamına göre muamele yapacaksın.
Aslında iyi niyetli olabilirsin yine ama işte ben enayi ya da zayıf değilim mesajını vermen lazım çevrendekilere.Ben hayatım boyunca hiç kavgaya girmemiş bir öğrenciyken herkes bana bulaşırdı liseye kadar dayandım böyle en son 11.sınıfta daha ikinci haftadan birini sağlam dövdüm ve bütün sene boyunca kimse bana bulaşmadı.Üstelik dövdüğüm kişi hayatımda duyduğum bulaşmaların en hafifini yapan biriydi.Dediğim gibi olay ben zayıf değilim mesajını en kısa zamanda verebilmek.Maalesef hayatın gerçeği günümüzde şiddet her şeyi çözüyor.
 
Valla şu Ezel dizisi varya, bizim gibi insanların hayatını işte bu dizi özetliyor.
Ömer gibi dünyalar iyisi bir adam bile yediği dost kazığından sonra nasıl bir insana dönüşüyor dizide. En merhametli adamken en acımasız, en vicdansız adama dönüşüyor.
Altına imzamı atarım.
Deneyimledim hocam bunu. At imzanı tabii.

Örnek olarak şu videoya bakın. Ufuk Bayraktar bu filmde adamı sürekli sömürüyor. Bu adamda mazlum, iyi niyetli, sessiz ne yapsın.

Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.
 
Hayatı sevmeyi bıraktım, kendinisi sevdiriyorsa severim.
Kafamın içinde konuşmam, kafamın içi konuşursa akışına takılıp duygusal düşünürüm. Kitap okur gibi kafanızın içinde konuşmayın, depresyona meğil verir.
Çok fazla sıkıntılar varsa, dozunu ayarlayıp bir rakı aç, kafanı sakinleştirir.
 
Hayatı sevsen de gidicisin, sevmesen de. İstersen sevme kendin bileceğin iş. Ama seversen belki eline bir şeyler geçer, belki bir şeylerden haz alırsın. Aslında hayatı değerli yapan anın kendisi. Geçmişi geri getiremiyoruz ve yarına çıkacağımızın bir garantisi yok. Elimizde sadece kum saatinden akan kum taneleri var ve ben bunları yazarken hala akıyorlar. Şu anı yaşamayı seçersen hayatı seversin. Hayatınıza yeni renkler katın. Alışıla gelmişin dışına çıkın. En azından haftada bir gün farklı bir şey yaparak bu sürece başlayın ve inanın bu değişimi göreceksiniz. Farklı bir yere gidin, yapmadığınız bir şey deneyin, tanımadığınız biriyle tanışın ve daha önce yemediğiniz bir yemeği yiyin. Bunu her hafta yapın. Yani ben böyle yapmıştım en azından.
 
Hayatımızı neden sevmeliyiz? Öncelikle "sevmek" denen duygunun idrakinde miyiz? Yoksa sevgiyi, haz ile karıştırıyor muyuz? Sevgi, fiziksel bir etkiye sahip değildir, sevgi dediğin sorumlulukları yerine getirmekle alakalıdır ama o sorumluluklar varlıktan
ötürü ya da durumdan ötürü değil. Etkileşilenin verdiği ile alakalıdır. Sevmek; birine fayda sağlamak, fayda görmek, eksiğini gidermek, eksiğini fark etmek, kol kanat germek, öğretmek, dinlemek, öğrenmek, konuşmak, duymak vs. çift taraflıdır. Hayat bizi sevdi mi ki biz hayatı sevelim? Bilmem hayat nesneldir, öznesi insandır ve sevgi, nesnede değil öznede işlevseldir. O vakit soru; "insanları neden sevmeliyiz?" olacaktır ki cevabı basittir. Çünkü canlı her şey sevgiye olumlu karşılık verir.
 
Hayatımızı neden sevmeliyiz? Öncelikle "sevmek" denen duygunun idrakinde miyiz? Yoksa sevgiyi, haz ile karıştırıyor muyuz? Sevgi, fiziksel bir etkiye sahip değildir, sevgi dediğin sorumlulukları yerine getirmekle alakalıdır ama o sorumluluklar varlıktan
ötürü ya da durumdan ötürü değil. Etkileşilenin verdiği ile alakalıdır.

Sana haz vermiyen bir şeyi nasıl sevebilirsin, yoksa kendini kandırıyor musun?
Sevmeyi sevebiliyorsan, o zaman sevmek sana dert değildir, lakin sana zevk vermiyen bir şeyi sevmeye çalışıyorsan, o zaman kendini kandırıyorsun demektir.
Sorumlulukla sevginin alakası yok, sorumluluğun getirisi sevgi ise o zaman alakası var.
İnsanları zorla sevmeye çalışmanın hiçbir samimiyeti yoktur, aldatmacadır.
Hayatta kendini kandırmak istiyorsan, bir uğraş peşinde koşabilirsin, hobi edinebilirsin.
Önemli olan samimi kandirabilmektir kendini, onu becerebilirsen hiçbir şey umrunda olmadan önüne bakarsın..
 
Son düzenleme:
Sana haz vermiyen bir şeyi nasıl sevebilirsin, yoksa kendini kandırıyor musun?
Sevmeyi sevebiliyorsan, o zaman sevmek sana dert değildir, lakin sana zevk vermiyen bir şeyi sevmeye çalışıyorsan, o zaman kendini kandırıyorsun demektir.
Sorumlulukla sevginin alakası yok, sorumluluğun getirisi sevgi ise o zaman alakası var.
İnsanları zorla sevmeye çalışmanın hiçbir samimiyeti yoktur, aldatmacadır.
Hayatta kendini kandırmak istiyorsan, bir uğraş peşinde koşabilirsin, hobi edinebilirsin.
Önemli olan samimi kandirabilmektir kendini, onu becerebilirsen hiçbir şey umrunda olmadan önüne bakarsın..
Hazza binaen oluşan arzudur ve elde edilince bir sonraki isteğe kadar unutulur ya da bağımlılığa döner ve adaletin esnemesine sebep olur. Sevgi ise varlık ya da yokluk, senin ya da değil ile ilgilenmez. Sorumluluğun getirisi değil, sevginin getirisi sorumluluktur. Yoksa sevgilisini döven sözde aşıklar ya da çocuğunu döven anneler de sevdikleri iddiasındadır da bu yalnızca iddiadır. Onlar, haz ile hareket ettikleri için bu tür hezeyanlara savrulmuşlardır.
 

Geri
Yukarı