Hayvan hakları yasası bekleniyor fakat insanlık yasası yapılabildi mi?

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
İnsanları/toplumu düzeltirseniz hayvanlara gelen zarar önemli ölçüde azalır zaten. Kafanızı çalıştırın :)
 
Ben hiç bilgisayar yapan hayvan görmedim, bina yapan hayvan görmedim. Sen gördün mü?
Bir canlının değeri bina yapmasından, bilgisayar yapmasından ölçülüyorsa Mehmet Cengiz melek olurdu. Düşünemeyen, hak yiyen, yapmadığı kötülük olmayan bir insan ile sahibini korumak için canını riske atan köpekten hangisi daha değerli acaba?
Yaratılış meselesi. Ne zaman hayvanlar iyiyi ve kötüyü ayırt eder, o zaman bu karşılaştırmayı yaparsınız.
Hayvanlar düşünebilir. Üstte attığım yazıya bak. Yaratılış demen de üzücü, neyse.

Iyi ve kötü yargımız ailenin, yaşadığımız ortamın, makro olarak sistemin aynı değer yargılarını vermesi ve bunlar arasındaki uyum yani ahlak anlayaşımızı oluşturuyor. Ahlak, en azından kağıt üzerinde, sosyal türlerde uzun vadeli kolektif çıkarların korunmasına yarar. Bunlara ne kadar ve hangi nedenlerle uyacağımızı da mizacımız ve çevreyle etkileşimimiz belirler. Mizacımız kısmen genlerimiz üzerinden (strese dayanıklılık, empati, vb.), kısmen de çocukluk tecrübeleriyle (anne-çocuk ilişkisi, sosyalleşme vb.) şekilleniyor.

Bizim dışımızdaki türlerde de empati ve adalet duygusu var. Sosyal topluluklarda, belli kurallar dahilinda yaşamak gerektiğinde, uyumluluk için seçilim baskısı ortaya çıkar. Eşitlikçi (bonobo) veya baskıcı yelpazede (şempanze, babun) hiyerarşiler oluşabilir. Hatta buna dair çeşit kültür de nesilden nesile aktarılıyor. Ani bir değişiklikle saldırgan bireyler yok olursa, daha mülayim bireyler yeni ve daha eşitlikçi bir kültür yaratabilir, ancak bu görece nadiren yaşanıyor tabii. Rekabet arttığında ve bağlar veya denetim zayıfladığında, normlara aykırı davranışlar da artıyor.
 
Kaç kardeşiniz var? Sizden sonrası yoksa hani vazgeçmişlerdir :)
 
Bir canlının değeri bina yapmasından, bilgisayar yapmasından ölçülüyorsa Mehmet Cengiz melek olurdu.

Hayvanlar düşünebilir. Üstte attığım yazıya bak.

Iyi ve kötü yargımız ailenin, yaşadığımız ortamın, makro olarak sistemin aynı değer yargılarını vermesi ve bunlar arasındaki uyum yani ahlak anlayaşımızı oluşturuyor. Ahlak, en azından kağıt üzerinde, sosyal türlerde uzun vadeli kolektif çıkarların korunmasına yarar. Bunlara ne kadar ve hangi nedenlerle uyacağımızı da mizacımız ve çevreyle etkileşimimiz belirler. Mizacımız kısmen genlerimiz üzerinden (strese dayanıklılık, empati, vb.), kısmen de çocukluk tecrübeleriyle (anne-çocuk ilişkisi, sosyalleşme vb.) Şekilleniyor.

Bizim dışımızdaki türlerde de empati ve adalet duygusu var. Sosyal topluluklarda, belli kurallar dahilinda yaşamak gerektiğinde, uyumluluk için seçilim baskısı ortaya çıkar. Eşitlikçi (bonobo) veya baskıcı yelpazede (şempanze, babun) hiyerarşiler oluşabilir. Hatta buna dair çeşit kültür de nesilden nesile aktarılıyor. Ani bir değişiklikle saldırgan bireyler yok olursa, daha mülayim bireyler yeni ve daha eşitlikçi bir kültür yaratabilir, ancak bu görece nadiren yaşanıyor tabii. Rekabet arttığında ve bağlar veya denetim zayıfladığında, normlara aykırı davranışlar da artıyor.

Her zamanki gibi yine lafı çarpıtıp konuyu bilgin olan apayrı bir yere getiriyorsun.
 
Birkaç seviyesize laf anlatmak zor uğraşmaya değmez.
 
Başlıktaki soruya "hayvanseverler" tarafından verilen cevap.

Tabii ki de hayvanlar yasası gelecek. İnsanlar ne ki? Boş ver insanları. Önemsiz insanlar. Hayvanlar sadıktır.

Konunun özeti budur, direk son sayfaya atlayan arkadaşlar için özetledim. Kolay gelsin ben kaçar. ✋✋
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.

Yeni konular

Geri
Yukarı