Tam evinize girecekken dış kapıya yaklaştığınızda bahçenizde bir kedi ile göz göze geldiniz ve kedi arkasına bile bakmadan panikle sizden hızla uzaklaşıp kaçtı! Kedi o anda benim varlığımdan çok mu rahatsız oldu acaba?
Sınıfta öğretmen konuyla ilgili bir bir benzetmeyi yaparken özellikle de sizin gözlerinizin içine bakarken, bu benzetmenin sonunda da sanki sadece size gülümsedi veya kaşlarını tam o anda size çatarak baktı! Hoca bana kafayı mı iyice taktı mı acaba?
Bir usta balyozla yüksek sesle beton kırarken ve siz tam yanından geçerken daha fazla sesi size biraz gıcıklık olsun diye mi acaba çıkarttı! Bu adam bana zaten eskiden beri çok takıyordu, acaba elindeki işi benim yanına yaklaşmama büyük fırsat mı bildi?
Bunların hepsi çok saçma veya psikolojik türden olan yanılgılardır. Kimsenin sizi taktığı, bu amaçla sadece sizi kast ederek hareket ettiği de yoktur, örneğin üstteki bu örneklerde...
Bir kedi insanların pek çoğunun, azımsanacak sayısı kadarının gerçek bir hayvan dostu olduğunu çok iyi bildiği için içgüdüsel olarak ya da 5. (özel) duyusuyla sizden hızla uzaklaşıp kaçıyor, belki bana bu insandan bir zarar gelebilir endişesiyle veya olasılığıyla bu durum kesin oluyor..
Sınıftaki öğretmen demostrasyon (görsel bir gösteri) sanatını anlatacağı ana konuyla birleştirip daha iyi dikkat çekebilmek veya herkesin unutmadan bu konuyu kavraması amaçlı bazı mimiklere, tiyatro gösterilerine , vb. başvuruyor, o anki mimiklerinin sizinle hiç bir ilgisi yoktur, o sırada belki tesadüfen sizinle göz göze gelmiş de olabilir, hepsi budur..
Balyozla betonu sokakta herkesin gözü önünde kırıp çalışan işçinin de de sizinle alıp veremediği bir durumu yoktur, sadece sizin o anki psikolojik algınız, aşırı alınganlığınız durumu, vb. tam olarak da birleşince bu şekliyle olayı daha yanlış olarak algılamanıza neden oluyordur, hepsi budur..
Yukarıdaki örneklemesi yapılan bu olayların bu şekillerde değerlendirilmesi elbette ki doğru olamayıp asıl nedenleriyle değerlendirildiğini mutlaka da düşünmek zorundasınız. Verdiğim örnekler sizinkine fazla benzemedi ama yine de ayni kapıya çıkar. Sizinkinde ise insanların, toplumun hemen her şeyi bir çıkar için yapabildikleri endişesi var ki bu daha da vahim olan bir durum bence. İnsanlara ve topluma hiç güvenmiyor ve mutlaka bunun arkasında bir art niyeti veya gizli bir çıkarı sürekli arıyorsunuz, ama söyleyin bana Allah aşkına hayatta yapılan tüm evliliklerin veya ölümsüz olduğu söylenen ebedi aşkların hangisi tam gerçek veya sadece insan-insan sevgisi mi, yıldırım aşkıyla mı bu oluyor, bazıları da çıkara veya gelecekle ilgili özel beklentilere de dayanmıyor mu, elbette ki evet, bazıları malesef ki sadece buna dayanıyor, gerçek aşklar ise sadece "Erkenci Kuş" türündeki bazı dizi filmlerinde genellikle oluyor. Dizideki bu sevilen karekterlerin yani Sanem ve Can'ın gerçek hayatta da flört veya gerçek anlamda aşk arkadaşlığı ettikleri söylendi, bunu benden duymuş olmayın, bu medyada söyleniyor. Ancak Mevlevi (İlahi) Tanrı aşkı ise elbette ki herkesin kendi kalbinde ve sonsuza kadardır ve hiç azalmadan sonsuza değin sürecektir, bu özel durum zaten hiç tartışılamaz..
Türk aile yapısında tüm yapılan evliliklerin bu şekilde sahte (naylon) olduğunu, hepsinin "Yahşi Cazibe" deki Kemal ve Cazibe'nin kağıt üzerindeki olan evliliği şeklinde ifade etmek de istemedim, ancak kısa zamanda kısa sürede şöhret olabilme peşinde koşan ve medyatik olmaya da çok hevesli olanların, bu türden yaptıkları kısa süreli evlenme-boşanmaları kast ederek özellikle bunu belirttim, güçlü Türk Aile Yapısı bunu hiçbir şekilde de direk "kendine yöneltiliyor" şeklinde kendi üzerine alınmasın..
Sonuç : Farklı değerlendirip bu çok farklı şekillerde yorumlar yaptığınızda bu durumlara yapılan yorumların normal olamadığını kesinlikle düşünmelisiniz. Yapılan tüm bu farklı yorumlar sıradan olan şeyler değildir, o anki psikolojik durumunuzla çok yakından ilgilidir, ancak sürekli olamayıp geçici olan bir durum da olabilir, yani zamanla bu psikolojik durum düzelebilir şeklinde düşünüyorum.. Kolay gelsin.
