Herkes dertlerini yazsın

Babamın sınavdan sonra sana istediğin bilgisayarı alacağım diye ballandıra ballandıra anlatması ve sonucunda almaması(okulumda dönem birincisi oldum bana olan hediye sadece okulun verdiği JBL GO 2)
 
Çok güzel başlık olmuş, açan arkadaşa teşekkürler. Bazen insanın öyle derdi oluyor ki kime anlatacağını bilemiyor, ya yastığa başını koyunca kendi kendine anlatıyor ya da içine atıyor.

2017'de (24 yaşındaydım) hayatımı yurtdışında geçirmek istediğimi farkettim. İllegal yolları sevmeyen biri olarak nasıl bir vasıfla gitsem diye düşünürken çok sevdiğim aşçılığın yurtdışında da aranan bir meslek olduğunu farkettim. Araştırmalarım sonucu Türkiye'de 2 tane akrediteli uluslararası bilinen gidebileceğim aşçılık kursu buldum, biri MSA biri Chef's Table. Neticede yurtdışına sertifikalı ve yetkin/eğitimligitmek istiyordum fakat kurs 20.000tl üzeriydi ki o zamanlar dolar 3.5 euro 3.7 oranlarındaymış. Bir sene farklı işlerde çalışarak o parayı biriktirdim ve 2018de Chef's Table'ın Profesyonel Aşçılık eğitimine yazıldım. 5 ay boyunca çok güzel şeyler öğrendik, tecrübe ettik. Hatta iyi kötü yapabildiklerimizden bazılarını sıkıştırma da olsa telefonla masaya koyup çekebilmiştim, nacizane bir portfolyo gibi oldu :)

Sonrasında 2019'da hemen aradan askerliği çıkardım ve 2020'de döndüğümde iş başvurularına başlarken covid-19 patlak verdi. Hatırlarsınız ki yaza doğru ilk dalga hafiflemiş, ülkeler geri açılmıştı. Baştan baştan defalarca yapabileceğim en güzel CV ve Motivasyon mektubunu yazıp bir hevesle iş başvurularına başladım. Bizdeki gibi 300 başvuru yapıyorsunuz 1 tanesi dönüyor şeklinde olmuyormuş avrupada. Hollanda'ya başvuruyordum ve her 10 başvurumun en kötü 8'i olumsuz da olsa cevap veriyordu. Genel olarak portfolyo ve eğitim beğeniliniyor fakat Türkiye'de olduğum için ret ediliyordum. Veya gelin görüşelim deniyordu fakat o süreçte de turist vizesi verilmiyordu ülkemize. Sonrasında 2020 Eylül başında yine bir +31 numara telefon geldi bu sefer "Hi,hello" yerine "selamun aleyküm" duydum. Tesadüfen italyan ve frsansız restoranı olan bir türk ağabeyimize başvurmuşum. Herhangi bir türk menüsü, ismi geçmediği için tahmin edemiyor sahibini insan. Tesadüftür ki bu kişi ile Antalya'da aynı yerlerde çalışmışız, bulunmuşuz hatta oğlu bile aynı semtte benimle gittim tanıştım ertesi gün. Konuştuk ettik, o da diğer türk işverenler gibi Hollanda'nın sadece %4'ü asgariye çalışıyor olmasına rağmen asgari (orada asgari yok ama minimum var) teklif etti. Bir yerden başlamak lazım diyerek kabul ettim ve evrakları tamamlamaya başladım.

Bildiğiniz üzere hemen sonrasında eylül-ekim gibi sonra 2. covid dalgası geldi, tekrar her yer kapandı veya take away moduna geçildi. 2021 Mayısına kadar beklemek zorunda kaldık. Heralde ömrümün en zor aylarıydı, gitmeyi o kadar çok istiyordum ki habersiz geçen her gün bir çileydi. İşverenim biraz yaşlıca ve whatsapp çok kullanmadığı için ayda 1-2 defa mesajlaşıyorduk veya cevapsız kalıyordum. Her cevapsız kaldığımda acaba iptal mi oldu, vaz mı geçti diye içim içimi kemiriyordu. Bana bağlı olarak hayatı değişecek kız arkadaşım için de bundan farksız değildi durum. Her gün corona vaka sayısını takip ediyorduk delicesine, düştükçe seviniyor çıktıkca üzülüyorduk ki açılmayacaktı yoksa restorantlar.

Tekrar aşılanmış olarak ülkeler açılmaya başlandığında 18 Mayısta tekrar başvuru yapmaya karar verdi işverenim. Yine çok hevesliydik, bunca zaman boşa beklenmemişti. Online kabul etmedikleri için mektupla başvurup, cevap alıyormuşsunuz. 2 Haziranda kararınız verilecektir dendi ve büyük bir heyecanla Antalya'dan İstanbula gittik toparlanıp. Çünkü başvurunuz onaylandığında Hollanda konsolosluğundan randevu alıp vizenizi almanız gerekiyor ve tahmin ettiğiniz üzere konsolosluğa randevu almak çok zor, genelde gün yok yazıyor. O yüzden çoğu forumda önden günü alın karar çıkmadan deniyordu, ben de öyle yaptım.

2 Haziran denen karar birtürlü çıkmadı. İptal mi etti işverenim, yoksa ret mi verdiler ne yapıyorlar diye bu sefer saç dökmeye başladık. Habersiz geçen her gün ayrı bir cehennemdi. Bir yandan ülkemizde ormanlarımız cayır cayır yanıyor, bir yandan afganlar koştur koştur sınırlarımızdan içeri giriyor ve bu süreç boyunca da ülkemizin para birimi su gibi eriyordu. Eylül sonunda bir mektup geldi ve istenen evraklar yazıyordu. Tek sahip olmadığım olarak diploma aldığım okulun ders transcript denkliği istendi. Anadolu meslek lisesi mezunu olduğum için, lise transcriptimi almak için Antalya'ya döndüm. Eşofman altlı hem okul müdürü hem okul müdürü yardımcısı olduğunu söyleyen beyfendiyi faresiyle iki tık yaparak bana transcriptimi vermesi için dakikalar sonunda ikna ettikten sonra geriye kalan tercüme, apostil gibi işleri de halledip hemen Hollanda'daki diploma denkliği veren kuruluşa 143€'luk hizmetlerine upload ettim dosyamı. 4 Hafta sonunda o da çıktı fakat mbo3 seviyesinde verdiler, bu da Hollanda'da ortaokula denk geliyormuş :)

İşverenim: "üniversite mezunu aşçı mı var sanki dünyanın neresine gidersen git çoğunluk aşçılar üni mezunu değil" dese de işverenimin yine söylediğine göre avukat bu şekilde kabul görmeyeceğimi söylemiş. Bir asır gibi süren bu 15 aylık süreçte işverenim başka aşçılar da almıştı. Hatta taiwandan dahi aşçı getirtti, onların işlemleri 2 haftada tamamlanıyorken benimki bir türlü tamamlanamadı. İşverenim: "Göçmenlik bürosu çok zorluk çıkarıyor, türk istemiyorlar. Avrupadan al, uzakdoğudan al gibi bahaneler sunuyorlar" diyordu. Tüm Türkleri kapsamasa da genel olarak kuralsız, disiplinsiz, adaptasyon karşıtı Türkler tabi ki sevilmiyor Avrupa'da. Suç oranları, işsizlik maaşı alma oranları da yüksek; haliyle istenmiyoruz.

Ama 1,5 yılımızı vererek beklediğimiz, uğraştığımız bu süreci "ret" yiyerek değil de , "olmaz diyor avukat ya abim" diyerek sonuçlandırmak insana gerçekten çok büyük bir acı oturtuyor içine. Çünkü belki de vaz geçti, belki de alınan diğer aşçılar yetti ve uğraşmak istemiyor evrak işleriyle, canına tak etti.

Olan bize oldu, Corendon'daki işimi kaybettim 2 Haziran mektubu geldiğinde çıkacağını varsaydım ve şirkete bildirdim haliyle istifa verdim. Aylardır bu süreç boyunca evimden uzakta eşte dostta yattım, dönmeye çekiniyorum aile evine. Diploma, sertifika gibi bir çok evrak tercüme ettirip noterlettik. Bu süreçte heralde rahat 400€-500€ harcamışızdır bu evraklara lojistiğe ve kişisel masraflara. İşsiz güçsüz kalıp, boşa 10 yıllık pasaport çıkarttıranlar kervanına sanırım ben de katıldım :)

2017de başlayan bu serüven ne yazık ki kendi adıma çok üzücü bitti. Şuan ülkeden kaçmaya çalışan veya sırf para için Avrupa'ya gitmek isteyen sayısız insan var. Bundan sonra yapacağım her başvuru, onlardan biri gibi gözükmeme sebep olacak. Oysa amacım tamamen insan hakları, kaliteli eğitim, daha özgür bir yaşamdı. Ve tabi artık bunlara maddi özgürlük de ekleyebiliriz, ama nereden bilebilirdik 3 yılda bu hale geleceğini ekonomimizin.

Dinleyen, okuyan veya burayı derdini paylaşarak dolduran arkadaşlarıma teşekkür ederim :)

İyi forumlar ✌️
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Çok güzel başlık olmuş, açan arkadaşa teşekkürler. Bazen insanın öyle derdi oluyor ki kime anlatacağını bilemiyor, ya yastığa başını koyunca kendi kendine anlatıyor ya da içine atıyor.

2017'de (24 yaşındaydım) hayatımı yurtdışında geçirmek istediğimi farkettim. İllegal yolları sevmeyen biri olarak nasıl bir vasıfla gitsem diye düşünürken çok sevdiğim aşçılığın yurtdışında da aranan bir meslek olduğunu farkettim. Araştırmalarım sonucu Türkiye'de 2 tane akrediteli uluslararası bilinen gidebileceğim aşçılık kursu buldum, biri MSA biri Chef's Table. Neticede yurtdışına sertifikalı ve yetkin/eğitimligitmek istiyordum fakat kurs 20.000tl üzeriydi ki o zamanlar dolar 3.5 euro 3.7 oranlarındaymış. Bir sene farklı işlerde çalışarak o parayı biriktirdim ve 2018de Chef's Table'ın Profesyonel Aşçılık eğitimine yazıldım. 5 ay boyunca çok güzel şeyler öğrendik, tecrübe ettik. Hatta iyi kötü yapabildiklerimizden bazılarını sıkıştırma da olsa telefonla masaya koyup çekebilmiştim, nacizane bir portfolyo gibi oldu :) bakmak isterseniz: Chef's Table - Berker Pekel - Portfolio - Google Drive

Sonrasında 2019'da hemen aradan askerliği çıkardım ve 2020'de döndüğümde iş başvurularına başlarken covid-19 patlak verdi. Hatırlarsınız ki yaza doğru ilk dalga hafiflemiş, ülkeler geri açılmıştı. Baştan baştan defalarca yapabileceğim en güzel CV ve Motivasyon mektubunu yazıp bir hevesle iş başvurularına başladım. Bizdeki gibi 300 başvuru yapıyorsunuz 1 tanesi dönüyor şeklinde olmuyormuş avrupada. Hollanda'ya başvuruyordum ve her 10 başvurumun en kötü 8'i olumsuz da olsa cevap veriyordu. Genel olarak portfolyo ve eğitim beğeniliniyor fakat Türkiye'de olduğum için ret ediliyordum. Veya gelin görüşelim deniyordu fakat o süreçte de turist vizesi verilmiyordu ülkemize. Sonrasında 2020 Eylül başında yine bir +31 numara telefon geldi bu sefer "Hi,hello" yerine "selamun aleyküm" duydum. Tesadüfen italyan ve frsansız restoranı olan bir türk ağabeyimize başvurmuşum. Herhangi bir türk menüsü, ismi geçmediği için tahmin edemiyor sahibini insan. Tesadüftür ki bu kişi ile Antalya'da aynı yerlerde çalışmışız, bulunmuşuz hatta oğlu bile aynı semtte benimle gittim tanıştım ertesi gün. Konuştuk ettik, o da diğer türk işverenler gibi Hollanda'nın sadece %4'ü asgariye çalışıyor olmasına rağmen asgari (orada asgari yok ama minimum var) teklif etti. Bir yerden başlamak lazım diyerek kabul ettim ve evrakları tamamlamaya başladım.

Bildiğiniz üzere hemen sonrasında eylül-ekim gibi sonra 2. covid dalgası geldi, tekrar her yer kapandı veya take away moduna geçildi. 2021 Mayısına kadar beklemek zorunda kaldık. Heralde ömrümün en zor aylarıydı, gitmeyi o kadar çok istiyordum ki habersiz geçen her gün bir çileydi. İşverenim biraz yaşlıca ve whatsapp çok kullanmadığı için ayda 1-2 defa mesajlaşıyorduk veya cevapsız kalıyordum. Her cevapsız kaldığımda acaba iptal mi oldu, vaz mı geçti diye içim içimi kemiriyordu. Bana bağlı olarak hayatı değişecek kız arkadaşım için de bundan farksız değildi durum. Her gün corona vaka sayısını takip ediyorduk delicesine, düştükçe seviniyor çıktıkca üzülüyorduk ki açılmayacaktı yoksa restorantlar.

Tekrar aşılanmış olarak ülkeler açılmaya başlandığında 18 Mayısta tekrar başvuru yapmaya karar verdi işverenim. Yine çok hevesliydik, bunca zaman boşa beklenmemişti. Online kabul etmedikleri için mektupla başvurup, cevap alıyormuşsunuz. 2 Haziranda kararınız verilecektir dendi ve büyük bir heyecanla Antalya'dan İstanbula gittik toparlanıp. Çünkü başvurunuz onaylandığında Hollanda konsolosluğundan randevu alıp vizenizi almanız gerekiyor ve tahmin ettiğiniz üzere konsolosluğa randevu almak çok zor, genelde gün yok yazıyor. O yüzden çoğu forumda önden günü alın karar çıkmadan deniyordu, ben de öyle yaptım.

2 Haziran denen karar birtürlü çıkmadı. İptal mi etti işverenim, yoksa ret mi verdiler ne yapıyorlar diye bu sefer saç dökmeye başladık. Habersiz geçen her gün ayrı bir cehennemdi. Bir yandan ülkemizde ormanlarımız cayır cayır yanıyor, bir yandan afganlar koştur koştur sınırlarımızdan içeri giriyor ve bu süreç boyunca da ülkemizin para birimi su gibi eriyordu. Eylül sonunda bir mektup geldi ve istenen evraklar yazıyordu. Tek sahip olmadığım olarak diploma aldığım okulun ders transcript denkliği istendi. Anadolu meslek lisesi mezunu olduğum için, lise transcriptimi almak için Antalya'ya döndüm. Eşofman altlı hem okul müdürü hem okul müdürü yardımcısı olduğunu söyleyen beyfendiyi faresiyle iki tık yaparak bana transcriptimi vermesi için dakikalar sonunda ikna ettikten sonra geriye kalan tercüme, apostil gibi işleri de halledip hemen Hollanda'daki diploma denkliği veren kuruluşa 143€'luk hizmetlerine upload ettim dosyamı. 4 Hafta sonunda o da çıktı fakat mbo3 seviyesinde verdiler, bu da Hollanda'da ortaokula denk geliyormuş :)

İşverenim: "üniversite mezunu aşçı mı var sanki dünyanın neresine gidersen git çoğunluk aşçılar üni mezunu değil" dese de işverenimin yine söylediğine göre avukat bu şekilde kabul görmeyeceğimi söylemiş. Bir asır gibi süren bu 15 aylık süreçte işverenim başka aşçılar da almıştı. Hatta taiwandan dahi aşçı getirtti, onların işlemleri 2 haftada tamamlanıyorken benimki bir türlü tamamlanamadı. İşverenim: "Göçmenlik bürosu çok zorluk çıkarıyor, türk istemiyorlar. Avrupadan al, uzakdoğudan al gibi bahaneler sunuyorlar" diyordu. Tüm Türkleri kapsamasa da genel olarak kuralsız, disiplinsiz, adaptasyon karşıtı Türkler tabi ki sevilmiyor Avrupa'da. Suç oranları, işsizlik maaşı alma oranları da yüksek; haliyle istenmiyoruz.

Ama 1,5 yılımızı vererek beklediğimiz, uğraştığımız bu süreci "ret" yiyerek değil de , "olmaz diyor avukat ya abim" diyerek sonuçlandırmak insana gerçekten çok büyük bir acı oturtuyor içine. Çünkü belki de vaz geçti, belki de alınan diğer aşçılar yetti ve uğraşmak istemiyor evrak işleriyle, canına tak etti.

Olan bize oldu, Corendon'daki işimi kaybettim 2 Haziran mektubu geldiğinde çıkacağını varsaydım ve şirkete bildirdim haliyle istifa verdim. Aylardır bu süreç boyunca evimden uzakta eşte dostta yattım, dönmeye çekiniyorum aile evine. Diploma, sertifika gibi bir çok evrak tercüme ettirip noterlettik. Bu süreçte heralde rahat 400€-500€ harcamışızdır bu evraklara lojistiğe ve kişisel masraflara. İşsiz güçsüz kalıp, boşa 10 yıllık pasaport çıkarttıranlar kervanına sanırım ben de katıldım :)

2017de başlayan bu serüven ne yazık ki kendi adıma çok üzücü bitti. Şuan ülkeden kaçmaya çalışan veya sırf para için Avrupa'ya gitmek isteyen sayısız insan var. Bundan sonra yapacağım her başvuru, onlardan biri gibi gözükmeme sebep olacak. Oysa amacım tamamen insan hakları, kaliteli eğitim, daha özgür bir yaşamdı. Ve tabi artık bunlara maddi özgürlük de ekleyebiliriz, ama nereden bilebilirdik 3 yılda bu hale geleceğini ekonomimizin.

Dinleyen, okuyan veya burayı derdini paylaşarak dolduran arkadaşlarıma teşekkür ederim :)

İyi forumlar ✌️
Adınıza üzüldüm. Madem Türk istemiyorlardı neden başta size bir umut verdiler? Hem paranıza yazık olmuş hem de vaktinize.
 
Adınıza üzüldüm. Madem Türk istemiyorlardı neden başta size bir umut verdiler? Hem paranıza yazık olmuş hem de vaktinize.

Durum üzücü ama dedikleri gibi, paylaştıkça dertleştikçe azalıyor. Teşekkürler cevabınız için.
Önce yerel,sonra avrupadan,sonra daha az sorun çıkaran milletlere vize veriyor göçmenlik bürosu. Ama ret vermiyor ve vermediler de, son aşamada işverenim vazgeçti işte sebebini bilmiyorum ve tamamladığım/istenilen son ek evrağı göndermedi... Birçok sebebi olabilir, eleman azaltmak olur tekrardan corona önlemleri başlıyor hollandada o olur, yerime aldığı kişiler bile fazla geldiyse şuan.
 

Geri
Yukarı